GÖRELE İSKELESİ

Akçakoca, Ayancık, Ordu, Bulancak, Çayeli, Pazar ve Hopa iskeleleri 1959 yılında yapılmış. Sinop iskelesi 1961 yılında tamamlanmış.

            O öyle bir dönem olarak tarihe geçmiş.

            Sacit Karaibrahimoğlu 1984 yılında yazdığı Giresun isimli kitabında Görele iskelesinin 1957 yılında başlayıp 1960 da işletmeye açıldığını kaydediyor.

            İskelenin boyu 128, genişliği 8 metre; yanaşma yerinin su derinliği 1.5 metre ve deniz seviyesinden yüksekliği 1 metre olarak yer almış Sacit Karaibrahimoğlu’nun kitabında.

            Yakın komşu ilçelerden Bulancak’ta, Vakfıkebir’de ve yanılmıyorsam Akçaabat’ta da aynı yıllarda yapılmış iskeleler var.

            Görele’de orta yaş ve daha üzeri olanlar bu iskeleyi çok iyi bilir.

            Az yürümemişlerdir o tarihi iskelede. Hemen herkesin bir anısı vardır.

            Ufak deniz araçları yanaşır, yük boşaltırdı. Balıkçı kayıkları iskeleye yanaşırdı.

            Belli bir yere kadar yanları demir korkulukla yapılmış, bir yerden sonrasının yanları açıktı. Merdivenle kayıkların ve motorların yanaştığı yere inilirdi. Motor ve kayıkları bağlamak için iskele babaları vardı.

            Özelikle yaz aylarında ve sıcak yaz günlerinin akşamlarında deniz havası solumak isteyenlerin gezinti yeriydi. Çoklarımız yüzmeyi orada öğrendi. Gençlerin baş alma, denize atlama yeriydi. Olta balıkçılarının vazgeçilmez mekânıydı.

            Ulaşımı kolaydı, şimdi eski park dediğimiz yerden biraz yürüyünce iskeleye varılırdı.

            Kabotaj Bayramı’nda gerçekten bir bayram yerine dönerdi. Yağlı direğin ucundaki bayrağı alma yarışları burada yapılır, direkten kayarak denize düşenler bile alkışlanırdı.

            Görele’de yaşayan herkes bilir Görele iskelesini. Göreleliye iskeleyi mi anlatacağız!

            O iskele artık yok! 2004 veya 2005 yılında Karadeniz sahil yolunun Görele şehir geçişi yapılırken yıkıldı. O bölge Çavuşlu’ dan getirilen taşlarla dolduruldu.

            Ne hikmetse Bulancak iskelesi duruyor, Vakfıkebir iskelesi yerinde ancak Görele iskelesi yıkıldı. Hem de Görelilerin gözleri önünde; insanlarımızın seyirlik bir eğlenceyi seyreder gibi izlemesiyle ve adeta coşkuyla yıkıldı.

            İskelenin olduğu yer deniz dolgusu yapılarak karayoluna dönüştürüldü.

            Bu sadece Görele’de yapıldı. Diğer iskeleler yıkılmaktan kurtarıldı.

            İskele çok mu gerekli bugün derseniz, bize göre Görele’nin bir değeri olarak gerekli.

            Görele için bir anlamı vardı.

            Diğer ilçelerin iskeleleri korunurken Görele de korunabilirdi.

            Koruyamadık.

            Şu günlerde Internet ortamında eski Görele fotoğrafları yayınlanıyor. O fotoğraflara bakarsanız iskeleyi görürsünüz. Artık fotoğraflarda kaldı Görele iskelesi. Bundan sonra da hatıralarımızla eski fotoğraflarda yaşayacak. Yaşatacağız.

            Görele iskelesi yıkılmadan yol yapılamaz mıydı? Üzerinde ne kadar çalışıldı, kafa yoruldu bilmiyoruz. Ama sonuçta olan Görele iskelesine oldu.

            Görele sahili bambaşka bir hal aldı. Sahil diye bir şey kaldıysa!

            Çavuşlu ile Görele arasında sahil kalmadı, kumsal kalmadı.

            Görele’nin tek tesellisi mendireğin düzenlenmesi oldu. Ona da erişim kolay değil.

            Deniz kenarında olan bir ilçede deniz yok, deniz havası ve deniz kokusu yok!

            Bundan sonra bu kayıplar geri alınır mı bilmiyoruz. Bir vücudun kopan parçalarının geri alınması kadar zor görünüyor. Buna rağmen insan yine de bir umut taşıyor.

            Nasıl hastaneye Vakfıkebir’e gidiyorsak iskelede gezmek için de Vakfıkebir’e gideriz.

            Zira Bulancak daha uzak! Nihat Öztürk