HEMŞERİMİZ YÜCEL’İ SAYGIYLA ANIYORUZ…

Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı yapan, eğitim ve kültür alanında gerçekleştirdiği büyük hizmetlerle adını Türk kültür tarihine altın harflerle yazdıran, Anadolu köylüsünün okumaz-yazmanlığı ve geri kalmışlığına çözen ‘bize özgü’ Köy Enstitüleri projesini kurup yürüten öğretmen, şair, yazar ve Milli Eğitim Bakanı Görele’li hemşerimiz Hasan Ali Yücel’i ölümünün 63.yılında saygıyla anıyoruz. Oğlu şair Can Yücel’in “Hayatta en çok babamı sevdim” şiirinde “Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi” diye anlattığı Hasan Ali Yücel, 1897’de doğdu. 26 Şubat 1961’de İstanbul’da öldü. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. İzmir ve İstanbul’da edebiyat ve felsefe öğretmenliği, müfettişlik, genel müdürlük görevlerinde bulundu. İzmir milletvekili iken sekiz yıla yakın Milli Eğitim Bakanlığı yaptı; 1956’da İş Bankası Kültür Yayınları’nı kurdu ve 1960’a kadar yönetti. Goethe, Bir Dehanın Romanı (1932), Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış (1932), Edebiyat Tarihimizden gibi incelemelerin yanı sıra, Dönen Ses (1933), Sizin İçin (çocuk şiirleri, 1938) Dinle Benden (1960) gibi şiir kitapları da kaleme almıştır. Hasan Ali Yücel’in çeşitli makale ve fıkraları kitaplaştırılmış, anıları da Geçtiğim Günlerden adıyla İletişim Yayınları tarafından yayınlanmıştır. BİYOGRAFİSİ Öğretmen, eski Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitüleri'nin kurucusu. Hasan Âli Yücel 17 Aralık 1897'de İstanbul'da doğdu. Aslen Göreleli olan babası; Ertuğrul Fırkateyni'nin kaptanı olan Amiral Osman Bey'in oğlu Ali Rıza Bey'dir, annesi Neyire Hanım ve eşi Gülsüm Refika Hanım'dır. Eğitim yaşamını sırasıyla Mekteb-i Osmani, Vefa İdadisi, Cağaloğlu Darülmuallimin-i Âli'ye (Yüksek Öğretmen Okulu) okullarında sürdürdü. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi ve 19 Aralık 1922'de öğretmenliğe başladı. 12 Temmuz 1932 tarihinde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin (Türk Dil Kurumu) kurulmasıyla Hasan Âli Yücel etimoloji kolu başkanlığına getirildi. 1935 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nden, İzmir Milletvekili olarak Meclise girdi, ard arda dört dönem milletvekilliği yaptı. Bakanlık dönemi 28 Aralık 1938'de Hasan Âli Yücel, 2. Celal Bayar hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı'na getirildi. Üniversite reformu (Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nin kurulması, Yüksek Mühendis Okulu'nun İTÜ'ye dönüştürülmesi ve Ankara Tıp Fakültesi'nin kurulması), Köy Enstitüleri'nin kurulması, Dünya klasiklerinin Türkçeye çevrilmesi ve ilk resmi ve telifli Türkçe ansiklopedi olan İnönü Ansiklopedisi'nin ön çalışmaları onun bakanlığı döneminde gerçekleşmiştir. Devlet Konservatuvarının kurulması (20 Mayıs 1940), Türkiye'nin UNESCO'ya girişi onun çabaları sonucunda olmuştur. Dört yıllık çabaları sonucunda 25 Haziran 1946'da Üniversiteler Yasası çıkartılır. "Bu yasayla, yüksek öğretim kurumlarının Bakanlıkla olan "sıkı bağı" önemli ölçüde gevşetilmiş, mevcut kuruluşlar yapısal bir bütünlüğe kavuşturulmuş, böylece üniversiteye organik bir karakter kazandırılmıştır. Bu yasanın getirdiği bir başka sonuç da, "dışarıdan gerilim" yerine "içeriden denetim"in getirilmiş olmasıdır. Ankara Üniversitesi de bu yasanın sonucu olarak kurulmuştur." Oğlu şair Can Yücel, babası için "Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim" adlı şiirini yazmıştır. Son yılları 5 Ağustos 1946'da 7 yıl 5 ay sürdürdüğü Milli Eğitim Bakanlığı görevinden istifa etti. İstifasından sonra gazetecilik görevine döndü. 26 Şubat 1961 tarihinde konuk olarak kaldığı Prof. Dr. Tevfik Sağlam'ın evinde öldü. 2 Mart 1961 tarihinde Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verildi. Hasan Âli Yücel, şair Can Yücel'in babasıdır. Yücel’in memleketi Görele’de ismini taşıyan bir okul ve Kültür Merkezi bulunuyor YÜCEL: “Biz kurtuluş savaşından sonra sosyal hayatımızda yaptığımız büyük devrimleri köylere götürecek adam yetiştirmek istedik. Çünkü ümmet devrinin böyle bir adamı vardı. Bu imamdır. İmam insan doğduğu vakit kulağına ezan okuyarak, vefat ettiği vakit mezarının başında telkin vererek, doğumundan ölümüne kadar manen hakimidir. Bu manevi hakimiyet maddi tarafa da intikal eder. Çünkü köylü hasta olduğu vakit de sual mercii imam olur. Biz imamın yerine devrimci düşüncenin adamını göndermek istedik. İşte köy enstitüleri fikri böyle doğdu”.