ATATÜRK'Ü SEVMEYENLER SEVMESİN AMA SEVENLERE SAYGI GÖSTERİLSİN

Gerekçe olarak da; İğne bulamadım yalanını sallamış... Ve ardından da soruşturma başlatılmış.. Mışmış da mışmış.. Bence bu kadar zorlama ve titiz davranmak çok yanlış... Çünkü; Hiçbir şey zorla sevdirilemez... Saygı duymak zorundasın diye dayatma yapılamaz... Taa, o günlerden bugünleri gören o büyük devrimci; "Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir... Benim fikirlerimi ve duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.." dememiş mi? Demiş... E, o zaman niye zorlama yapılıyor ki? Neden ve sonuç üzerinden düşünürsek; Bu söz konusu teğmenlerin -Atatürk konusunda- zihin ve gönül tarlasına tohum serpilmemişse... Girdiği Harp Okulu sınavlarında Atatürk sevgisi ve bilgisi eksik bir şekilde sınavlara girdiyse... Daha doğrusu; Bu tür öğrenciler bile bile tercih edildiyse.. Bunun suçu-günahı kimlerde aranmalı sizce? Atatürk fotoğrafını yakasına takmayan teğmenler veya başkaları; Birileri tarafından kendilerine Atatürk yanlış anlatılmışsa... Yanlış tanıtılmasına bu zamana kadar görmezlikten gelip, göz yumulmuşsa... Ve bu olumsuzluksa,..bu olumsuzluğu kimin hanesine yazacağız? Atatürk'e saygı duymadığını ve sevmediğini söyleyenler; Ya, 'mandacılığı' reddettiği için ona gıcıksalar... Ya, emperyalist işgalcilere önünde diz çöktürdüğü için ona bilerek veya bilmeyerek düşmansalar... Bu tür insanlara Atatürk'ü nasıl sevdirebilirsiniz? Atatürk'e sevgi ve saygı duymayanlar; Belki de saltanata son verip, halk idaresine dayalı bir cumhuriyet kurduğu için atalarının-dedelerinin gericiliğe dayalı kindarlığını sürdürmek istiyorlardır... Veya da kim bilir; Ümmet toplumundan, özgür birey olmaya karşı bir itirazları vardır... Atatürk'ün 'çok eşliliği' kaldırıp, medeni kanunları öne sürerek kadınlara tanıdığı eşitlik, seçme ve seçilme hakkı verdiği için rahatsız olmaktadırlar... Belki de Atatürk'e düşman oluşları; "Efendiler, ey millet biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz" dediği içindir... Her neyse.. Kısacası; Dünyanın hayranlık duyduğu ve hatta imrendiği Atatürk'ü anlamak her babayiğidin karı değildir... Nazım Hikmet 'Provokatör' şiirinin dizelerinde derki; "O, şahlanmış bir savaş kılıcıdır, Bu ata atlayacak yürek, Bu kabzaya bilek gerek." der... Atatürk'e saygı duyup sevmek içinse; Önce onun yaptıklarını bilmek ve inanmak gerek... İnanmayı içselleştirdikten sonra da; Sapına kadar yurtsever ve devrimci olmak gerek... Atatürk'ü anlamak öyle kalay değil.. O. mavi gözlü devi anlamak için; Önce 'bağımsızlığı' seven bir karaktere sahip olacaksın... Irk, dil, din farkı gözetmeden tüm insanları seveceksin... 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' felsefesini ilke edinip; Emperyalizmin bütün kirli savaşlara karşı çıkacaksın.... İnsan haklarından ve demokrasiden yana olacaksın... Her türlü diktatörlüğe, faşist yönetim biçimine ve saray saltanatına karşı çıkacaksın...Vs.,.Vs... Yani; Atatürk'ün gösterdiği çağdaş yolculuğu yapmak her babayiğidin karı değildir... Son söz; Atatürk'ü sevmeyenler varsın sevmesin... Ama sevenlere de saygısızlık etmesin... Şaban Karakaya yazdı