Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler siyah bayrak ayna

Özcan Temel
Köşe Yazarı
Özcan Temel
 

BİR EŞİN ARDINDAN DÖKÜLEN DİZELER

şiir gibi çıkardı kelimeler dudaklarından "sular seller" gibi konuşurdun bütün kaplarımız doluydu…     hani "ağzından bal damlar" derler ya konuşurken doğruydu bütün peteklerimiz doluydu…     "söz gümüşse " değil sözlerin altındı senin bütün küplerimiz doluydu…     biz dolu dolu yaşadık hayatı seninle sevgimiz doluydu…     Şiir, Halide Karamahmutoğlu'nun kalbinde biriken sevgi, bağlılık ve özlem duygularının ak kâğıda dökülen ıslak iz düşümü… Bir döneme kadar yazdığı şiirlerine “Pervaneler” adlı kitapta yer veren Halide Hanım, öğretmen, şair,  düşünür, bestekâr Fethi Karamahmutoğlu'nun eşi.  Şiir,  yetenekle ilgili etkili bir anlatım türüdür.   Yetenekle başlar, okumak, araştırmak, incelemekle gelişir, bilgi ve birikimle derinleşir; sevgiyle yoğrulur, aşkla bütünleşir, tutkuya dönüşür. İşte o zaman dil çözülür, dizeler ırmak olur akar, yağmur olur dökülür…  Halide Karamahmutoğlu'nda bunların hepsi var. Doğuştan gelen içtenliği, inceliği, nazikliği kaleme aldığı şiirlerine yansıyor. Bu bir başarıdır.  Şiirlerindeki yalın, duru anlatım, akıcılık, içtenlik zamanla olgunluk seviyesine ulaşır. Bunda, titiz bir edebiyatçı, iyi bir bestekâr olan eşinin etkisi ve katkısı söz konusudur. En azından ben böyle düşünüyorum. Genç bir edebiyat öğretmenidir, Fethi Karamahmudoğlu. Duygulu, içli bir kızdır Halide Ergül. İkisi de Görelelidir. İkisi de Görele'nin yağmurundan, güneşinden, denizinden, kumsalından, yemyeşil doğasından daha çocuk yaşlarında etkilenmiştir. Yağmur yüklü bulutların saatlerce damla damla gözyaşı döktüğü; çağıl çağıl derelerin durulup sakinleştiği; dalgaların kumsalları yaladığı,  güneşin tepelerden gülümsediği, geceleri çakıl çakıl yıldızların göz kırptığı hoş, esrik (sarhoş); kolay, zor ama daima romantik yemyeşil, olağanüstü güzel bir yöreden etkilenmemek olası mı? Duygusalsanız, duygusal yanınız varsa, yaşadığınız ortamdan etkilenmemeniz söz konusu olamaz. İşte bu iki duygusal insan, 1969'da evlenerek el ele, göz göze,  yürek yüreğe sıcak bir yuva kurar. İki çocukları olur; bir kız bir oğlan. Uzun yıllar sevgi, saygı ve bağlılık sarmalında mutlu, huzurlu bir yaşam sürdürürler… Bu öyle bir süreçtir ki zamanla iki insan bir yürek olur. Birbirini tamalar, bütünler ve birbirine benzer. Kırmızı, mavi, pembe, mor… Çok renkli, ışıklı, duygulu bir tablo-resim tadındadır, yaşam.  Bu iki güzel insan, renkleri aşkla damıtıp sevgi kabında eriterek tek renge dönüştürürler.   Halide Hanım'ın şiir diliyle, tek renk olup beyazlaşırlar:     Birimiz ateş kırmızısı Hırçın Birimiz açık mavi Sakin Sonra diğer renkler Pembeler, sarılar, morlar. Dünya dönerken mi? Tek renk olduk Beyazladık.      Ne var ki 7 Ekim 1999'da Halide Hanım, sevgili eşini kaybeder…  Şiir, zamansız ölen bir eşin acısını, üzüntüsünü, sızısını derinden duyan bir yüreğin zamana sığmayan sesidir. Bir yanı özlemdir,  diğer yanı sevgi... Cemal Süreyya'nın söylemiyle hangi yaşta gelirse gelsin “Her ölüm erken ölümdür”… Onlarca gencin yüreğine eli değen; onlarca gencin ruh dünyasına bir nehir gibi akan saygın, başarılı bir öğretmendir Karamahmutoğlu, öncelikle. Sonrası iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir şair, udi, bestekâr…  Onca bestesi, güftesi, araştırması ve çalışması ile Türk sanat musikisine damga vurmuş ünlü bestekârın ölümü de erkendir. Cana ateş düşmüştür, bir kere… “Türküler Dolusu” şiirinde, “Zifiri karanlıkta gelse şiirin hasını / Ayak sesinden tanırım” dizeleriyle, şiir sevgisini, şiir tutkusunu, şiir coşkusunu dile getirir,  Bedri Rahmi Eyüboğlu. Bu söylem, benim için de geçerlidir. İyi kurgulanmış, iyi dokunmuş, olgunlaşmış her şiir beni sıcak halesine çeker. Halide Hanım'ın 'söz ve sözcük' üzerinden kurgulanmış dizeleri de her okuyuşumda beni, sıcak halesine çeker. Beğendiğim, etkilendiğim şiirlerin rengini, kokusunu, tadını can evimde duyumsarım. Bu şiirde de böyle oluyor… Bir insan can yoldaşını ancak bu kadar derinden duyumsayıp bu kadar içten anlatabilir… Kuşkusuz bu aşkın, sevdanın, sevginin şiirleşmiş dilidir.  “Şiir gibi çıkardı kelimeler / Dudaklarından”...  Bu ne incelikli bir söylem! Ardından gelen “seller sular gibi / konuşurdun / bütün kaplarımız doluydu” dizeleri... Bu dizeler övgüden öte derin anlamlar taşıyor. Hani der ya bozkırın tezenesi “ Tatlı dile güler yüze / Doyulur mu doyulur mu? / Aşk ile bakışan göze / Doyulur mu doyulur mu?”… İşte öyle bir şey, bu… Doyulmayan insan, doyulmayan söz, doyulmayan sözler… Dolu dolu sevgi, dolu dolu yaşanan bir ömür… Ağzından bal damlayan bir insanın yüreğinden neler damlamaz ki… İçinde sevgi olmayan, yaşamı sevgi ile biçimlenmeyen insanın sözleri bal olup petekleri doldurabilir mi?  Bu, kuşkusuz incelikli bir olgunluk, alçakgönüllü bir doymuşluk durumu.  Yunus Emre'nin simgeleştirdiği   “sevelim, sevilelim” anlayışının sıcak bir yansıması... Tek ses, tek yürek olmayı başarmış iki ten, iki can…  “dolu dolu yaşadık / hayatı seninle / sevgimiz doluydu” dizeleriyle bitiyor, şiir.  Bülent Ecevit  “El Ele Büyüttük Sevgiyi” şiirinde eşiyle birlikte, sevgiyi el ele büyüttüklerini anlatır:  “el ele büyütüp el ele derdik/ el ele derip insana verdik / verdikçe çoğalan sevgimizi”… Bir anlamda şiiri eşine atfeder. Halide Hanım da böyle bir yol izler. Eşine atfettiği bu içli, yumuşak, duygulu şiirde,  sevgiyle, dolu dolu yaşadıkları hayatlarından sıcak kesitler sunar. Yalın, duru, akıcı diliyle, yer yer değişmeceli anlatımlarıyla, sıcak ve içten kurgusuyla başarılı bir şiirdir, bu. Ölüm derin bir acıdır; sonsuz bir sızı… Bunu can evinde yaşamış Halide Hanım. Ağıtını içine yazmış; dışa dökmemiş. Zor olanı başarmış. Sevgi dilini seçmiş. Aşkla, saygıyla, özlemle şiire dökmüş can yoldaşını. Sarmış sarmalamış yüreğine anılarda yaşamış, anılarda büyütmüş…     elimle koymuş gibi bulurum seni her zaman bazen eski bir şarkı sözünde bazen çayımı yudumlarken     anılar varya... o... birlikte paylaştığımız anlar şuraya, buraya gizlenmiş ayrıntılar… seninle bir kere yaşanmış sensiz, bin kez anlatılanlar… elimle koymuş gibi bulurum seni her zaman     dokunamam...
Ekleme Tarihi: 04 Haziran 2022 - Cumartesi

BİR EŞİN ARDINDAN DÖKÜLEN DİZELER

şiir gibi çıkardı kelimeler

dudaklarından

"sular seller" gibi

konuşurdun

bütün kaplarımız doluydu…

 

 

hani

"ağzından bal damlar"

derler ya konuşurken

doğruydu

bütün peteklerimiz doluydu…

 

 

"söz gümüşse " değil

sözlerin altındı senin

bütün küplerimiz doluydu…

 

 

biz

dolu dolu yaşadık

hayatı seninle

sevgimiz doluydu…

 

 

Şiir, Halide Karamahmutoğlu'nun kalbinde biriken sevgi, bağlılık ve özlem duygularının ak kâğıda dökülen ıslak iz düşümü… Bir döneme kadar yazdığı şiirlerine “Pervaneler” adlı kitapta yer veren Halide Hanım, öğretmen, şair,  düşünür, bestekâr Fethi Karamahmutoğlu'nun eşi.  Şiir,  yetenekle ilgili etkili bir anlatım türüdür.   Yetenekle başlar, okumak, araştırmak, incelemekle gelişir, bilgi ve birikimle derinleşir; sevgiyle yoğrulur, aşkla bütünleşir, tutkuya dönüşür. İşte o zaman dil çözülür, dizeler ırmak olur akar, yağmur olur dökülür… 

Halide Karamahmutoğlu'nda bunların hepsi var. Doğuştan gelen içtenliği, inceliği, nazikliği kaleme aldığı şiirlerine yansıyor. Bu bir başarıdır.  Şiirlerindeki yalın, duru anlatım, akıcılık, içtenlik zamanla olgunluk seviyesine ulaşır. Bunda, titiz bir edebiyatçı, iyi bir bestekâr olan eşinin etkisi ve katkısı söz konusudur. En azından ben böyle düşünüyorum.

Genç bir edebiyat öğretmenidir, Fethi Karamahmudoğlu. Duygulu, içli bir kızdır Halide Ergül. İkisi de Görelelidir. İkisi de Görele'nin yağmurundan, güneşinden, denizinden, kumsalından, yemyeşil doğasından daha çocuk yaşlarında etkilenmiştir. Yağmur yüklü bulutların saatlerce damla damla gözyaşı döktüğü; çağıl çağıl derelerin durulup sakinleştiği; dalgaların kumsalları yaladığı,  güneşin tepelerden gülümsediği, geceleri çakıl çakıl yıldızların göz kırptığı hoş, esrik (sarhoş); kolay, zor ama daima romantik yemyeşil, olağanüstü güzel bir yöreden etkilenmemek olası mı?

Duygusalsanız, duygusal yanınız varsa, yaşadığınız ortamdan etkilenmemeniz söz konusu olamaz. İşte bu iki duygusal insan, 1969'da evlenerek el ele, göz göze,  yürek yüreğe sıcak bir yuva kurar. İki çocukları olur; bir kız bir oğlan. Uzun yıllar sevgi, saygı ve bağlılık sarmalında mutlu, huzurlu bir yaşam sürdürürler… Bu öyle bir süreçtir ki zamanla iki insan bir yürek olur. Birbirini tamalar, bütünler ve birbirine benzer. Kırmızı, mavi, pembe, mor… Çok renkli, ışıklı, duygulu bir tablo-resim tadındadır, yaşam.  Bu iki güzel insan, renkleri aşkla damıtıp sevgi kabında eriterek tek renge dönüştürürler.   Halide Hanım'ın şiir diliyle, tek renk olup beyazlaşırlar:

 

 

Birimiz ateş kırmızısı

Hırçın

Birimiz açık mavi

Sakin

Sonra diğer renkler

Pembeler, sarılar, morlar.

Dünya dönerken mi?

Tek renk olduk

Beyazladık.

 

 

 Ne var ki 7 Ekim 1999'da Halide Hanım, sevgili eşini kaybeder…  Şiir, zamansız ölen bir eşin acısını, üzüntüsünü, sızısını derinden duyan bir yüreğin zamana sığmayan sesidir. Bir yanı özlemdir,  diğer yanı sevgi...

Cemal Süreyya'nın söylemiyle hangi yaşta gelirse gelsin “Her ölüm erken ölümdür”… Onlarca gencin yüreğine eli değen; onlarca gencin ruh dünyasına bir nehir gibi akan saygın, başarılı bir öğretmendir Karamahmutoğlu, öncelikle. Sonrası iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir şair, udi, bestekâr…  Onca bestesi, güftesi, araştırması ve çalışması ile Türk sanat musikisine damga vurmuş ünlü bestekârın ölümü de erkendir. Cana ateş düşmüştür, bir kere…

“Türküler Dolusu” şiirinde, “Zifiri karanlıkta gelse şiirin hasını / Ayak sesinden tanırım” dizeleriyle, şiir sevgisini, şiir tutkusunu, şiir coşkusunu dile getirir,  Bedri Rahmi Eyüboğlu. Bu söylem, benim için de geçerlidir. İyi kurgulanmış, iyi dokunmuş, olgunlaşmış her şiir beni sıcak halesine çeker. Halide Hanım'ın 'söz ve sözcük' üzerinden kurgulanmış dizeleri de her okuyuşumda beni, sıcak halesine çeker. Beğendiğim, etkilendiğim şiirlerin rengini, kokusunu, tadını can evimde duyumsarım. Bu şiirde de böyle oluyor… Bir insan can yoldaşını ancak bu kadar derinden duyumsayıp bu kadar içten anlatabilir… Kuşkusuz bu aşkın, sevdanın, sevginin şiirleşmiş dilidir.  “Şiir gibi çıkardı kelimeler / Dudaklarından”...  Bu ne incelikli bir söylem! Ardından gelen “seller sular gibi / konuşurdun / bütün kaplarımız doluydu” dizeleri... Bu dizeler övgüden öte derin anlamlar taşıyor. Hani der ya bozkırın tezenesi “ Tatlı dile güler yüze / Doyulur mu doyulur mu? / Aşk ile bakışan göze / Doyulur mu doyulur mu?”… İşte öyle bir şey, bu… Doyulmayan insan, doyulmayan söz, doyulmayan sözler… Dolu dolu sevgi, dolu dolu yaşanan bir ömür… Ağzından bal damlayan bir insanın yüreğinden neler damlamaz ki… İçinde sevgi olmayan, yaşamı sevgi ile biçimlenmeyen insanın sözleri bal olup petekleri doldurabilir mi?  Bu, kuşkusuz incelikli bir olgunluk, alçakgönüllü bir doymuşluk durumu.  Yunus Emre'nin simgeleştirdiği   “sevelim, sevilelim” anlayışının sıcak bir yansıması... Tek ses, tek yürek olmayı başarmış iki ten, iki can… 

“dolu dolu yaşadık / hayatı seninle / sevgimiz doluydu” dizeleriyle bitiyor, şiir.  Bülent Ecevit  “El Ele Büyüttük Sevgiyi” şiirinde eşiyle birlikte, sevgiyi el ele büyüttüklerini anlatır:  “el ele büyütüp el ele derdik/ el ele derip insana verdik / verdikçe çoğalan sevgimizi”… Bir anlamda şiiri eşine atfeder.

Halide Hanım da böyle bir yol izler. Eşine atfettiği bu içli, yumuşak, duygulu şiirde,  sevgiyle, dolu dolu yaşadıkları hayatlarından sıcak kesitler sunar. Yalın, duru, akıcı diliyle, yer yer değişmeceli anlatımlarıyla, sıcak ve içten kurgusuyla başarılı bir şiirdir, bu. Ölüm derin bir acıdır; sonsuz bir sızı… Bunu can evinde yaşamış Halide Hanım. Ağıtını içine yazmış; dışa dökmemiş. Zor olanı başarmış. Sevgi dilini seçmiş. Aşkla, saygıyla, özlemle şiire dökmüş can yoldaşını. Sarmış sarmalamış yüreğine anılarda yaşamış, anılarda büyütmüş…

 

 

elimle koymuş gibi

bulurum seni her zaman

bazen eski bir şarkı sözünde

bazen çayımı yudumlarken

 

 

anılar varya... o...

birlikte paylaştığımız anlar

şuraya, buraya gizlenmiş

ayrıntılar…

seninle bir kere yaşanmış

sensiz, bin kez anlatılanlar…

elimle koymuş gibi

bulurum seni her zaman

 

 

dokunamam...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.