Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Özcan Temel
Köşe Yazarı
Özcan Temel
 

ÖLDÜR BENİ

Seher yeli nazlı yâre Bildir beni bildir beni Düşmüşem elden ayaktan Kaldır beni kaldır beni     Söyle güzeller şahına Yüz süreyim dergâhına Zehir olam kadehine Doldur beni doldur beni     Kul Ahmet'im gönül versem El vurup gülünü dersem Senden gayrı yâr seversem Öldür beni öldür beni… Özünü, rengini, kokusunu gelenekten alan; hem dış yapısı hem de iç düzeni ile gelenekle örtüşen; yinelemeye düşmeden daima kendini geliştiren ve yenileyen her halk şiiri çiçeklerin en güzelidir, balların en hası. İster söyleyeni unutulmuş olsun ister söyleyeni bilinen her türkü de öyledir. Şiirin süzmesidir, bir anlamda bu düzeye, yetkinliğe erişen her türkü. Sesiyle, sözüyle, ezgisiyle duygu deryasında kabaran türküler;  gelir,  ta içime savurur, art arda coşkun dalgalarını. Yüreğimde dinginleşir, erir, köpüklenir, çekilir… Özgün türkülerde içime coşku ya da ürperti veren bu ruhsal durumu yaşarım.  Öyle türküler vardır ki dinlerken mutlu olurum, huzur bulurum, dinginleşirim; öyle türküler var ki dinlerken üzülür, acı duyar, hüzünlenirim…  Bedri Rahmi'nin dediği gibi ben, şiirin hasını “ayak" sesinden tanır; türkülerin hasına şapka çıkarırım. İşte bunlardan biri Kahramanmaraşlı ozan Kul Ahmet'in türküsü, “Seher Yeli”! Konusu aşk olan sekizli hece ölçüsü ile kurgulanmış semainin her dizesi yüreğe düşen hüzünlü bir damla. Elden ayaktan düşen ozan, belli ki sevdiğinden ayrı olmanın dayanılmaz özlemi içinde. Çalıp söyleyerek, iç dünyasını seher yeli yolu ile sevgiliye duyurma çabasında. Geleneksel halk şiirinde bu var.Turnalar, bulutlar, kuşlar… bir anlamda ulak görevini üstlenir. Sevgiliye haber götürür, getirir: “Allı turnam bizim ele varırsan / Şeker söyle kaymak söyle bal söyle /  Eğer bizi sual eden olursa / Boynu bükük benzi soluk yâr söyle”; “ Bulut gelir seher ile / Çiçek açar bahar ile / Herkes sarılmış yâr ile”…  Ya da “Bad-ı saba selam söyle o yâre / Pek göresim geldi illerinizi / Gönül arzu çeker amma ne çare / N'ideyim tutan var yollarımızı”… İlk dörtlükte seher yeline sesleniyor, ozan. Bir anlamda insan dışı somut bir varlığa insan özelliği katarak kurguluyor, dizeleri. Tan ağartısında yumuşak ve tatlı esen yelden kendisinin durumunu sevgiliye bildirmesini istiyor. Sevgiliden ayrı kalan Kul Ahmet, elden ayaktan düşmüştür. Bu yaşlılıktan kaynaklı bir durum değildir. Aşk acısından, aşkın çilesinden, sevgiliye özlem duymaktan kaynaklıdır. Sevi ateşiyle yanan kalbi hem ruhuna hem de bedenine zarar vermektedir.  Acınacak, güçsüz, zavallı bir durumdadır, Kul Ahmet. İyileşmesi, ayağa kalkması yine sevgiliye bağlıdır. Övgü, sevgi, yüceltme, hayranlık duyguları iç içedir ikinci dörtlükte… Sevgili güzellerin şahıdır. Nasıl ülkelerin şahları varsa güzellerin de öyle şahları vardır. O güzeller şahı da bir başkası değil Kul Ahmet'in sevgilisidir.  Duygu ve düşüncelerini dolaylı dile getiriyor, ozan: Güzellerin şahına söyleyin, dergâhına yüz süreyim; kadehinde zehir olayım diyor. Bu söylemde divan şiirinde sıkça yer alan içki sunan güzel (sâkî), kadeh (cam) ve sevgili motifine gönderme yapılmış. Ne diyor divan şairi, Bâkî: Sâkî zamân-ı 'ayş-ı mey-i hoş-güvârdur / Birkaç piyâle nûş idelüm nev-bahârdur. Bir de Hikmet Münir Ebcioğlu'nun muhayyer kürdi makamında şarkıya dönüşen dizelerini anımsadım: Kadehinde zehir olsa / Ben içerim bana getir / Dudakların mühür olsa / Ben içerim bana getir… Bu şarkı yıllarca çalınıp söylendi, zevkle dinlendi. Hala da çalınıp söyleniyor.  Eskimez, unutulmaz şarkılar kervanına katıldı. Üçüncü dörtlükte güzeller şahından yani sevgiliden söz ediliyor. Güzellik, kişiden kişiye değişen göreceli bir kavram,  bir beğenidir, sonuçta. Bir atasözünde “Gönül kimi severse güzel odur” söylemi bu olgu ile ilgilidir. Güzel de güzellik de gönülle ilgilidir.  Kutadgu Bilig'de (11. yy) yer alan bir dörtlük şöyledir: Könül kimni sevse körür közde ol Közin kança baksa uçar yüzde ol Könülde negü erse arzu tilek Ağzı açsa barça tilin sözde ol Günümüz diliyle söylersek: “Gönül kimi severse göz onu görür / Göz nereye baksa sevgilinin yüzünün hayalini görür / Ne zaman gönülde bir istek, bir arzu oluşsa / Seven ağzını açınca, dili hep ondan (sevgili) söz eder”. Kul Ahmet, güzeller şahına gönül vermiş, bağlanmıştır.  Sevgilinin bulunduğu yerde olmak, sevgilisinin isteklerini yerine getirmek ister. Tasavvuf öğretisinde dergâh hakkın, birliğin simgesidir. Alevi-Bektaşi inancına bağlı olan Kul Ahmet,  tekke- tasavvuf öğretisi ile yetişen bir ozan değildir. Şiirlerinde yer yer Karacaoğlan, Pir Sulatan Abdal, Âşık Veysel etkisi sezilir.  Dörtlükte yer alan dergâh sözcüğü tekke- tasavvuf öğretisindeki anlamından sıyrılıp sevgilinin yaşadığı yeri simgeler. Bir başka söylemle aşkın değil içkindir.  Dergâha yüz sürmek, sevgiliye bağlılık bildirmektir. Bu bağlılığı pekiştiren söylemlere sonraki iki dizede yer verilmiş: Zehir olam kadehine / Doldur beni doldur beni…  Bu iki dize sevenin sevdiği uğruna ölümü göze alabileceğini anlatır. Sevgi bu denli güçlü olgu, derin bir tutkudur. Âşık Veysel'in söylediği gibi güzellik seviyle ilişkilidir. Yürekte sevi yangını yoksa güzelin de güzelliğin de kıymeti, değeri yoktur. Şöyle seslenir Âşık Veysel: Güzelliğin on par'etmez  / Bu bendeki aşk olmasa… Son dörtlükte yine sevgiliye sesleniyor Kul Ahmet. Dörtlük 'gönül vermek' ve 'gül dermek' söylemleri üzerine kurgulanmış. Sevgiliye tutkuyla, sevi (aşk) ile bağlanmaktır, gönül vermek. Bir başka söylemle içten yönelmek, eğinmektir. Bu söylem, bana, bestesi ve sözleri (güfte) İlhami mahlaslı lll. Selim'in ünlü hüzzam şarkısını anımsatıyor. Bu duygusal bestenin nağmesi, sözleri… Ruhumda sıcak, titrek dalgalanmalar…    Gönül verdim bir civâne Derdinden oldum divâne Gel efendim girme kâne Ben seni vermem cihâne  Kaçma benden gönül sende Oldukça bu cânım tende İnsâf eyle kuzum sen de Ben seni vermem cihâne Gül dar anlamda sevgilinin yanağının simgesidir; geniş anlamda sevginin ve sevgilinin. El vurup gül dermek, hem sevgiliye ulaşmak hem de onun sevgisini kazanmak anlamında kullanılmıştır. Sadettin Kaynak'ın hicaz bestesinde yer alan ve içimde heyecan kabarcıkları oluşturan duygusal sözler… Muhabbet bağına girdim bu gece Açılmış gülleri derdim bu gece Vuslatın çağına erdim bu gece Muhabbet doyulmaz bir pınar imiş Bu öyle bir sevi, öyle bir tutkudur ki Kul Ahmet'in gözü başka bir güzeli görmez, gönlü başka bir güzele akmaz! Eğer böyle bir durum söz konusu olur da Kul Ahmet, sevgiliden başka bir güzele gönlünü kaptırırsa söyleyeceği son bir söz vardır:  Öldür beni, öldür beni! Daima geleneksel halk şiiri ile dahası yer yer divan şiiri ile sıcak, derin bir bağlantı içindedir,  halk ozanları. Bir yandan kendi kozalarını örerlerken diğer yandan geleneğin ipek kumaşından esinler, esintiler, renkler, kokular alırlar…  Bu, onların şiir diline farklı bir tat olarak yansır. Günümüzde kendini kanıtlayan halk ozanlarımız böyledir. Onların şiirlerini saran şalda geleneğin sıcaklığı duyumsanır.  Başka türlüsü söz konusu olabilir mi? Yani gelenekten beslenmeyen halk şiiri olabilir mi?  Bu soruya “evet” demek kolay değil! Gelenek suyu gür akan bir pınara benzer. Gelenekten beslenmeyen halk şiiri suyu kurumuş pınar gibidir. Ne avuç avuç içilecek suyu vardır ne de dökülecek damla damla gözyaşı…
Ekleme Tarihi: 18 Aralık 2021 - Cumartesi

ÖLDÜR BENİ

Seher yeli nazlı yâre

Bildir beni bildir beni

Düşmüşem elden ayaktan

Kaldır beni kaldır beni

 

 

Söyle güzeller şahına

Yüz süreyim dergâhına

Zehir olam kadehine

Doldur beni doldur beni

 

 

Kul Ahmet'im gönül versem

El vurup gülünü dersem

Senden gayrı yâr seversem

Öldür beni öldür beni…

Özünü, rengini, kokusunu gelenekten alan; hem dış yapısı hem de iç düzeni ile gelenekle örtüşen; yinelemeye düşmeden daima kendini geliştiren ve yenileyen her halk şiiri çiçeklerin en güzelidir, balların en hası. İster söyleyeni unutulmuş olsun ister söyleyeni bilinen her türkü de öyledir. Şiirin süzmesidir, bir anlamda bu düzeye, yetkinliğe erişen her türkü.

Sesiyle, sözüyle, ezgisiyle duygu deryasında kabaran türküler;  gelir,  ta içime savurur, art arda coşkun dalgalarını. Yüreğimde dinginleşir, erir, köpüklenir, çekilir… Özgün türkülerde içime coşku ya da ürperti veren bu ruhsal durumu yaşarım.  Öyle türküler vardır ki dinlerken mutlu olurum, huzur bulurum, dinginleşirim; öyle türküler var ki dinlerken üzülür, acı duyar, hüzünlenirim…  Bedri Rahmi'nin dediği gibi ben, şiirin hasını “ayak" sesinden tanır; türkülerin hasına şapka çıkarırım.

İşte bunlardan biri Kahramanmaraşlı ozan Kul Ahmet'in türküsü, “Seher Yeli”! Konusu aşk olan sekizli hece ölçüsü ile kurgulanmış semainin her dizesi yüreğe düşen hüzünlü bir damla. Elden ayaktan düşen ozan, belli ki sevdiğinden ayrı olmanın dayanılmaz özlemi içinde. Çalıp söyleyerek, iç dünyasını seher yeli yolu ile sevgiliye duyurma çabasında. Geleneksel halk şiirinde bu var.Turnalar, bulutlar, kuşlar… bir anlamda ulak görevini üstlenir. Sevgiliye haber götürür, getirir: “Allı turnam bizim ele varırsan / Şeker söyle kaymak söyle bal söyle /  Eğer bizi sual eden olursa / Boynu bükük benzi soluk yâr söyle”; “ Bulut gelir seher ile / Çiçek açar bahar ile / Herkes sarılmış yâr ile”…  Ya da “Bad-ı saba selam söyle o yâre / Pek göresim geldi illerinizi / Gönül arzu çeker amma ne çare / N'ideyim tutan var yollarımızı”…

İlk dörtlükte seher yeline sesleniyor, ozan. Bir anlamda insan dışı somut bir varlığa insan özelliği katarak kurguluyor, dizeleri. Tan ağartısında yumuşak ve tatlı esen yelden kendisinin durumunu sevgiliye bildirmesini istiyor. Sevgiliden ayrı kalan Kul Ahmet, elden ayaktan düşmüştür. Bu yaşlılıktan kaynaklı bir durum değildir. Aşk acısından, aşkın çilesinden, sevgiliye özlem duymaktan kaynaklıdır. Sevi ateşiyle yanan kalbi hem ruhuna hem de bedenine zarar vermektedir.  Acınacak, güçsüz, zavallı bir durumdadır, Kul Ahmet. İyileşmesi, ayağa kalkması yine sevgiliye bağlıdır.

Övgü, sevgi, yüceltme, hayranlık duyguları iç içedir ikinci dörtlükte… Sevgili güzellerin şahıdır. Nasıl ülkelerin şahları varsa güzellerin de öyle şahları vardır. O güzeller şahı da bir başkası değil Kul Ahmet'in sevgilisidir.  Duygu ve düşüncelerini dolaylı dile getiriyor, ozan: Güzellerin şahına söyleyin, dergâhına yüz süreyim; kadehinde zehir olayım diyor. Bu söylemde divan şiirinde sıkça yer alan içki sunan güzel (sâkî), kadeh (cam) ve sevgili motifine gönderme yapılmış. Ne diyor divan şairi, Bâkî: Sâkî zamân-ı 'ayş-ı mey-i hoş-güvârdur / Birkaç piyâle nûş idelüm nev-bahârdur. Bir de Hikmet Münir Ebcioğlu'nun muhayyer kürdi makamında şarkıya dönüşen dizelerini anımsadım: Kadehinde zehir olsa / Ben içerim bana getir / Dudakların mühür olsa / Ben içerim bana getir… Bu şarkı yıllarca çalınıp söylendi, zevkle dinlendi. Hala da çalınıp söyleniyor.  Eskimez, unutulmaz şarkılar kervanına katıldı.

Üçüncü dörtlükte güzeller şahından yani sevgiliden söz ediliyor. Güzellik, kişiden kişiye değişen göreceli bir kavram,  bir beğenidir, sonuçta. Bir atasözünde “Gönül kimi severse güzel odur” söylemi bu olgu ile ilgilidir. Güzel de güzellik de gönülle ilgilidir.  Kutadgu Bilig'de (11. yy) yer alan bir dörtlük şöyledir:

Könül kimni sevse körür közde ol

Közin kança baksa uçar yüzde ol

Könülde negü erse arzu tilek

Ağzı açsa barça tilin sözde ol

Günümüz diliyle söylersek: “Gönül kimi severse göz onu görür / Göz nereye baksa sevgilinin yüzünün hayalini görür / Ne zaman gönülde bir istek, bir arzu oluşsa / Seven ağzını açınca, dili hep ondan (sevgili) söz eder”. Kul Ahmet, güzeller şahına gönül vermiş, bağlanmıştır.  Sevgilinin bulunduğu yerde olmak, sevgilisinin isteklerini yerine getirmek ister.

Tasavvuf öğretisinde dergâh hakkın, birliğin simgesidir. Alevi-Bektaşi inancına bağlı olan Kul Ahmet,  tekke- tasavvuf öğretisi ile yetişen bir ozan değildir. Şiirlerinde yer yer Karacaoğlan, Pir Sulatan Abdal, Âşık Veysel etkisi sezilir.  Dörtlükte yer alan dergâh sözcüğü tekke- tasavvuf öğretisindeki anlamından sıyrılıp sevgilinin yaşadığı yeri simgeler. Bir başka söylemle aşkın değil içkindir.  Dergâha yüz sürmek, sevgiliye bağlılık bildirmektir. Bu bağlılığı pekiştiren söylemlere sonraki iki dizede yer verilmiş: Zehir olam kadehine / Doldur beni doldur beni…  Bu iki dize sevenin sevdiği uğruna ölümü göze alabileceğini anlatır. Sevgi bu denli güçlü olgu, derin bir tutkudur. Âşık Veysel'in söylediği gibi güzellik seviyle ilişkilidir. Yürekte sevi yangını yoksa güzelin de güzelliğin de kıymeti, değeri yoktur. Şöyle seslenir Âşık Veysel: Güzelliğin on par'etmez  / Bu bendeki aşk olmasa…

Son dörtlükte yine sevgiliye sesleniyor Kul Ahmet. Dörtlük 'gönül vermek' ve 'gül dermek' söylemleri üzerine kurgulanmış. Sevgiliye tutkuyla, sevi (aşk) ile bağlanmaktır, gönül vermek. Bir başka söylemle içten yönelmek, eğinmektir. Bu söylem, bana, bestesi ve sözleri (güfte) İlhami mahlaslı lll. Selim'in ünlü hüzzam şarkısını anımsatıyor. Bu duygusal bestenin nağmesi, sözleri… Ruhumda sıcak, titrek dalgalanmalar…   

Gönül verdim bir civâne

Derdinden oldum divâne

Gel efendim girme kâne

Ben seni vermem cihâne 

Kaçma benden gönül sende

Oldukça bu cânım tende

İnsâf eyle kuzum sen de

Ben seni vermem cihâne

Gül dar anlamda sevgilinin yanağının simgesidir; geniş anlamda sevginin ve sevgilinin. El vurup gül dermek, hem sevgiliye ulaşmak hem de onun sevgisini kazanmak anlamında kullanılmıştır. Sadettin Kaynak'ın hicaz bestesinde yer alan ve içimde heyecan kabarcıkları oluşturan duygusal sözler…

Muhabbet bağına girdim bu gece

Açılmış gülleri derdim bu gece

Vuslatın çağına erdim bu gece

Muhabbet doyulmaz bir pınar imiş

Bu öyle bir sevi, öyle bir tutkudur ki Kul Ahmet'in gözü başka bir güzeli görmez, gönlü başka bir güzele akmaz! Eğer böyle bir durum söz konusu olur da Kul Ahmet, sevgiliden başka bir güzele gönlünü kaptırırsa söyleyeceği son bir söz vardır:  Öldür beni, öldür beni!

Daima geleneksel halk şiiri ile dahası yer yer divan şiiri ile sıcak, derin bir bağlantı içindedir,  halk ozanları. Bir yandan kendi kozalarını örerlerken diğer yandan geleneğin ipek kumaşından esinler, esintiler, renkler, kokular alırlar…  Bu, onların şiir diline farklı bir tat olarak yansır. Günümüzde kendini kanıtlayan halk ozanlarımız böyledir. Onların şiirlerini saran şalda geleneğin sıcaklığı duyumsanır.  Başka türlüsü söz konusu olabilir mi? Yani gelenekten beslenmeyen halk şiiri olabilir mi?  Bu soruya “evet” demek kolay değil! Gelenek suyu gür akan bir pınara benzer. Gelenekten beslenmeyen halk şiiri suyu kurumuş pınar gibidir. Ne avuç avuç içilecek suyu vardır ne de dökülecek damla damla gözyaşı…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.