Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Engelli mi, Engellenen mi ?

Gündem 02.12.2021 - 23:13, Güncelleme: 02.12.2021 - 23:13 1145+ kez okundu.
 

Engelli mi, Engellenen mi ?

Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcunun yazısı...

(Bu yılki 3 Aralık Engelliler günü Manifestom) Yine bir 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe daha geliyoruz. Her yıl bazıları tarafından yapılan, “sakat” mı diyelim, “özürlü” mü diyelim, “engelli” mi diyelim tartışmaları ve polemikli yazıları yine çok göreceğimiz için ben konunun tam ortasına dokunup bu yazıları yazanların farkında olmadan engelli bireyleri nasıl ötekileştirdiklerini de anlamalarını sağlamaya çalışarak başlamak istiyorum. Engellilerle ilgili kullanılan sıfatları tarihi süreçleri ile ele alırsak 1960’ lı yıllarda STK'lar tarafından da kullanılmaya başlanan "sakat" Arapça bir sıfattır ve eksik ya da bozuk anlamındadır. Ayrıca İngilizce’de "handicap" Türkçeye çevrildiğinden karşılığı “sakat” şeklindedir. O yıllarda kurulan STK lar "Sakat" kelimesini kullandılar, kullanmaya devam da ediyorlar. Daha sonraki yıllarda sakatlığın geçici bir durumun karşılığı olduğu anlaşıldı. Savunuculuk ve haklarla ilgili çalışmalar başladığında yani 2000 li yılların başında ise memurların bazı kişisel özel haklarına verilen isimlendirme olan "özür durumu" sıfatından yola çıkılarak birçok özel haktan faydalanacak kişiler olarak görülen bireylere "özürlü" isimlendirmesi kullanılmaya başlandı. 2005 yılında çıkan 5378 sayılı kanunda da isim “özürlü” olarak geçmektedir. Özürlü kelimesi ise kusurlu olanı çağrıştırdığı için 2010 yılından sonra tanımlama "engelli" olarak son şeklini aldı. Biz “engelli birey” olarak kullanıyoruz. Mimari, fiziki ve diğer sorunlar nedeniyle hayata katılımı “Engellenen Birey” olarak belirtmek daha da doğrudur. Daha net anlaşılması için bakış açınızı değiştirmeye çalışayım, adımlarla yürüyemediği için evinden çıkıp okula gidemeyen, çalışmaya gidemeyen, sosyal hayata katılamayan bireyin sorunu adım atamıyor olması değil yürümesini sağlayan Tekerlekli Sandalye için uygun mimari ortamın olmaması,mimari ve fiziki engellerin ona engel olmasıdır. Görme engellilerin hayata katılımı için işitsel uyarıların olmaması, İşitme engellilerin hayata katılımı için de görsel uyarıcılar ve uygun düzenlemelerin yapılmaması hayata katılama engel olmaktadır. Mimari ve fiziki engelleri kaldırıp kanunları uygularsak ENGELLERİ kaldırmış oluruz. Bugün hala bazı köşe yazarlarının ve alanda olan bazı kişilerin bu isimlendirme konusuna takılmış olmaları onların engelli bireyleri normal olarak kabullenmemeleri, durumlarını oldukları gibi kabul etmeyip fiziken kendileri gibi olmadıkları için sıfatlar takma ya da takılı sıfatları beğenmemelerinden başka bir şey değildir. Kabullenme sürecini tamamlamış aklı başında engelli bireyler bu sıfatlara takılmazlar. Sonucu değiştirmeyen bir kelimeye takılmaya gerek yok. İsimlendirme konusunda devinimler ve kanunların çıkartılması konusunda süreçler gelişmiş ülkelerden daha hızlı ilerledi. Ancak uygulamaya sıra gelince toplumu ve devleti oluşturan "insan" lar görevlerini doğru yapmıyor veya engellileri okulda,çalışma hayatında ve sosyal hayatta görmek istemiyor oldukları için kanunları uygulamaya gerek duymuyorlar. Kanunlar var ama uygulamakta görevli insanlar engeller yaratıyorlar. Türkiye nüfusunun %12,29’unu kayıtlı engelli oluşturmaktadır. 9 milyonun üzerinde engelli, aileleri ile birlikte 30 milyon civarında vatandaşın 20 milyondan fazlası da seçmendir. 2005 yılında çıkartılan kanunların hala uygulanmıyor olması engellilerin umutsuz şekilde ve sorunlar içinde yaşamalarına sebep olmaktadır. Bu bağlamda hakları ve sorunları tekrar gözden geçirip uygulamaya geçmesi için yazmakta ve söylemekte fayda olduğunu düşünüyorum. 1- Engellilerin ve ailelerinin, acımadan ve ötekileştirilmeden eğitim, iş hayatı, spor, sanat ve sosyal hayata katılımı için gereken adımlar atılmalı, kanunlar sözde kalmayıp artık uygulamalarla hayata geçirilmelidir. Ülkemizde kanunlar vardır hem de AB kriterindedir ancak hayata geçmiyorsa sorumlu olan kanunu uygulamak için maaş aldığı halde uygulamayan insanlardır. Kimse görevini ihmal etmemelidir. Devletin görevlendirdiği maaşlı kişilerin engelli hakları konusunda "devlet gereğini yapsın" demesi görevi ihmaldir.Devletten maaş alan herkes devleti temsil eder,yani devletin kendisidir. Hepsini sorumlu olmaya görevlerini yapmaya davet ediyoruz. 2- Engelli durum tespitinde, farklı hastanelerde farklı rapor oranları verilmesi, oranların doktorların keyfiyetine bağlı olması önemli bir sorundur ve acilen çözümlenmelidir. Rapor yenileme eziyetine son verilmelidir. Mevcut raporun başka bir kurum tarafından kabul edilmeyip yeni rapor istenmesi sonucu oluşan 200-300 Liralık ödeme engelli bireyden alınmamalıdır. Erken tanı en önemli aşamadır ve bu konuda gerekli adımlar atılmalıdır. 3- Yaşıtlarına haftada 30 saat, otizmli ve engelli çocuklara ise haftada 2 saat rehabilitasyon eğitimi verilmesi adaletsizliktir. Otizmli ve engelli çocukların da yaşıtları gibi aynı süre ve yüksek kalitede eğitim alması sağlanmalıdır. Okullardaki mimari engeller kaldırılmalıdır. Algı ve beceriye göre bireye uygun eğitim modeline geçilmelidir. Ağır durumda olan otizmli çocuk ve bireylere belli sürede birebir yoğun eğitim modeli uygulanmalıdır. Toplumun her bireyinin engelli bireylerle iletişim ve davranış konusunda ilkokullardan itibaren “engellilerle bir arada yaşam” dersleri konulmalıdır. Özel eğitim öğretmenliğinin tercih edilmesi için puanı düşürülmeli ve özel teşvikler verilmelidir. Otizm Eylem Planı çok acilen uygulamaya geçirilmelidir. 4- Tüm engel sınıflarında sağlık giderleri tamamen devlet tarafından karşılanmalıdır. Bireye uygun olmayan ucuz araç gereç engelli bireylere farklı sorunlar yaratmaktadır. İşitme cihazı ve sarf malzemeleri, görme engellilerin ihtiyaçları, protez, akülü ve tekerlekli sandalye gibi hayati gereksinimler, düşük standartlarda değil, maddi değerine bakılmaksızın, bireye özel ve uzun süre kullanımı için sağlanmalıdır. 5- Ortopedik, görme ve işitme engellilerin eğitim, iş ve sosyal hayata katılımlarında birinci şart kentlerin engelsiz, erişilebilir hale getirilmesidir. Kanun çıkalı 11 yıl geçmesine rağmen hala uygulama yok denecek seviyededir. Sokağa çıkaramadığımız engelli ve yaşlılar evde hapis durumdadır ve ona bakan anne / kişi de onunla birlikte evde hapistir. Engellilere ve yaşlılara başka birine bağımlı olmadan özgür bir yaşam sağlamak için gerekli mimari ve fiziki düzenlemeler yapılmasına hız verilmeli, yapmayanlara cezalar uygulanmalıdır. 6- Dokuz milyon engelli ile birlikte 9 milyon anne de toplumda ötekileştirme yaşamaktadır. Engelli çocuğu olan annelerin yaşam kalitelerinin arttırılması için gerekli adımlar atılmalıdır. Psikolojik ve sosyal rehabilitasyon desteği ile birlikte uzun yıllar çocuklarından hiç ayrılmamış, dinlenme imkanı olmamış annelere ve bakım yapan kişilere nefes alma imkanları sağlanmalıdır. Evde bakılamayacak duruma gelen engelli bireyler için bakım merkezi sayısı ve hizmet kalitesi arttırılmalıdır. 7- Çocuğu engelli olduğu için evini terk eden, çocuğuyla ilgilenmeyen, boşanıp kendine hayat kuran babaların kabullenme süreçlerinin yönetimi için danışmanlık desteği verilmeli, babaların çocukları için daha çok manevi ve maddi sorumluluk almaları hukuki yollarla sağlanmalıdır. 8- İstatistiklerde, bugün hala 2002 verileri kullanılmakta ve bu verilerin sınıflandırılmasında yanlışlar olduğu bilinmektedir. Acilen doğru bir sayım yapılıp, çözüm ve hizmetlerin bu veriler doğrultusunda doğru şekilde planlanıp hizmete geçirilmesi gerekmektedir. Kayıtlara göre yaklaşık 9 milyon engellinin, raporunda % 90’nın üzerinde ağır engelli yazan ve fakirlik belgesi olan yaklaşık 1,7 milyonuna engelli maaşı ve/veya bakım maaşı verilmektedir. Ancak yaklaşık 7,5 milyon engelli ise devletten hiçbir şekilde maddi destek alamamaktadır. İhtiyacı olanlara sosyal yardım hizmetlerini arttırıp, hayatını tek başına yaşayamayan engelli kişilere bakım yapanlara, gelir seviyesine bakılmaksızın bakım desteği ve maaşı verilmelidir. Engelli bireylerin hayata bağlanmaları için psikolojik destekler sağlanmalı, cinsiyet, cinsellik, bireysel davranış eğitimleri verilmelidir. Anne, baba ve ailesi mutlu olmayan sürekli kaygı içinde yaşayan engelli birey mutlu bir hayat süremez. Aile eğitimi her şeyden önce gelmelidir. Engelli bireyler ve ailelerine verilecek eğitimler teknik bilgiler dışında kabullenme süreç yönetimleri şeklinde, hayat katılım,bir arada mutlu yaşam ve psikososyal destekler şeklinde olmalıdır. Bu da daha çok yaşayanların deneyim paylaşımı ve saha deneyimi çok olan kişilerle mümkün olabilir. 9- Engellilerin iş hayatına katılımı konusunda kamuda % 4, özel sektörde % 3 olan zorunlu engelli kontenjanlarının boş olanları hemen doldurulmalıdır. Engelli istihdamı daha çok teşvik edilmelidir. İş bulduğu halde engelli maaşı aldığı için çalışmak istemeyen engelli birey çalışması için zorlanmalıdır. İş hayatında olmak sadece maddi gelir değil sosyal hayata katılım ve gelecekte daha rahat yaşamı da sağlamaktadır. 10- Engellilerin spor ve sanatla ilgilenmeleri için yerel yönetimler görev almalıdır. Acıma kökenli etkinlikler değil; geleceklerine katkı sağlayıcı mesleki eğitim projeleri uygulanmalıdır. Üretilen her proje uygulamaya geçirildikten sonra takdir edilmelidir. Yaya yolu yapmadan engelliler için park, plaj, cafe yapan belediyeler kınanmalıdır. 11- Engelliler için kurulan dernek ve vakıfların büyük çoğunluğunun bazı kişilere maddi ve siyasi rant sağladığı ve bunun da engellilerin kullanılarak yapıldığı görülmektedir. Sivil Toplum Kuruluşları Kanunu’nda değişikliğe gidilerek dernek kurucu sayısı en az 50 kişiye çıkarılmalı, iktisadi işletme kurulabilmesi 3 yıl faaliyetten sonra olmalı, bulunduğu kurumu kullanıp siyasete atılmak isteyen yönetici en az 2 yıl önce yöneticiliği bırakmalı gibi düzenlemeler yapılmalıdır. 12- Engellilerin hakları konusunda çalışmalar siyaset üstüdür ve siyasi mevki, makam beklentisi ile doğru olarak yapılamamaktadır. Siyasi partilerde engelliler komisyonu, engelliler kurulu gibi yerlerde görev yapanların milletvekili olma beklentileri olmamalıdır. Bu beklentide olanlar hak savunuculuğu yapmak yerine her konuda sessiz kalıp millet vekili olacakları günü beklemektedirler. Milletvekili olmak isteyenler engelliliğini kullanarak değil topluma ve çalıştığı alana faydalı oldukları için seçilmelidir. Engelli haklarını savunmak için engelli olmaya gerek olmadığı gibi engellilik de siyasette avantaj olmamalıdır. Bu sözde potizif ayrımcılık sonucu seçilebilen engelli milletvekilleri seçildikten sonra minnet duygusu ile savunuculuk yapamamaktadır. Ülkemizde engellilerin hayata eşit katılımı konusunda daha çok yol almamız gerekiyor. Bunun için de öncelikle Engelli birey algısını değiştirip rant imkanlarını önleyip, hak temelli savunculuk boyutuna ulaşmamız gerekiyor. Engelliler, yaşlılar, aileleri ve vatandaşlar olarak 11 yıl geçmesine rağmen hala büyük çoğunluğu uygulamaya geçmeyen başta 5378 sayılı kanun olmak üzere, yukarıdaki maddelerin ve altbaşlıklarının uygulamaya geçirilmesi için gereken adımların hızlıca atılmasını, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Sayın Başbakanımızdan, siyasi partilerden ve bağlı belediyelerden talep ediyoruz. Engelli bireyleri ve yaşlıları evlerinden çıkarıp hayatın her alanına katmak herkesin ilk görevidir. Engellilerle iletişim ve davranış konusunda herkesin eğitim alması gerekir. Bir kentin ve bir ülkenin gelişmişliği, sokaklarında, okullarında, sosyal alanlarında görülen ortopedik, görme,işitme engelliler ile farklı gelişim gösteren bireyler ve yaşlı sayısı kadardır. Adem KUYUMCU Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Not : Kaynak göstererek kullanabilir veya buradan istediğiniz kadar paylaşabilirsiniz
Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcunun yazısı...

(Bu yılki 3 Aralık Engelliler günü Manifestom)

Yine bir 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe daha geliyoruz. Her yıl bazıları tarafından yapılan, “sakat” mı diyelim, “özürlü” mü diyelim, “engelli” mi diyelim tartışmaları ve polemikli yazıları yine çok göreceğimiz için ben konunun tam ortasına dokunup bu yazıları yazanların farkında olmadan engelli bireyleri nasıl ötekileştirdiklerini de anlamalarını sağlamaya çalışarak başlamak istiyorum.

Engellilerle ilgili kullanılan sıfatları tarihi süreçleri ile ele alırsak 1960’ lı yıllarda STK'lar tarafından da kullanılmaya başlanan "sakat" Arapça bir sıfattır ve eksik ya da bozuk anlamındadır. Ayrıca İngilizce’de "handicap" Türkçeye çevrildiğinden karşılığı “sakat” şeklindedir. O yıllarda kurulan STK lar "Sakat" kelimesini kullandılar, kullanmaya devam da ediyorlar. Daha sonraki yıllarda sakatlığın geçici bir durumun karşılığı olduğu anlaşıldı. Savunuculuk ve haklarla ilgili çalışmalar başladığında yani 2000 li yılların başında ise memurların bazı kişisel özel haklarına verilen isimlendirme olan "özür durumu" sıfatından yola çıkılarak birçok özel haktan faydalanacak kişiler olarak görülen bireylere "özürlü" isimlendirmesi kullanılmaya başlandı. 2005 yılında çıkan 5378 sayılı kanunda da isim “özürlü” olarak geçmektedir. Özürlü kelimesi ise kusurlu olanı çağrıştırdığı için 2010 yılından sonra tanımlama "engelli" olarak son şeklini aldı. Biz “engelli birey” olarak kullanıyoruz. Mimari, fiziki ve diğer sorunlar nedeniyle hayata katılımı “Engellenen Birey” olarak belirtmek daha da doğrudur.

Daha net anlaşılması için bakış açınızı değiştirmeye çalışayım, adımlarla yürüyemediği için evinden çıkıp okula gidemeyen, çalışmaya gidemeyen, sosyal hayata katılamayan bireyin sorunu adım atamıyor olması değil yürümesini sağlayan Tekerlekli Sandalye için uygun mimari ortamın olmaması,mimari ve fiziki engellerin ona engel olmasıdır. Görme engellilerin hayata katılımı için işitsel uyarıların olmaması, İşitme engellilerin hayata katılımı için de görsel uyarıcılar ve uygun düzenlemelerin yapılmaması hayata katılama engel olmaktadır. Mimari ve fiziki engelleri kaldırıp kanunları uygularsak ENGELLERİ kaldırmış oluruz.

Bugün hala bazı köşe yazarlarının ve alanda olan bazı kişilerin bu isimlendirme konusuna takılmış olmaları onların engelli bireyleri normal olarak kabullenmemeleri, durumlarını oldukları gibi kabul etmeyip fiziken kendileri gibi olmadıkları için sıfatlar takma ya da takılı sıfatları beğenmemelerinden başka bir şey değildir. Kabullenme sürecini tamamlamış aklı başında engelli bireyler bu sıfatlara takılmazlar. Sonucu değiştirmeyen bir kelimeye takılmaya gerek yok.

İsimlendirme konusunda devinimler ve kanunların çıkartılması konusunda süreçler gelişmiş ülkelerden daha hızlı ilerledi. Ancak uygulamaya sıra gelince toplumu ve devleti oluşturan "insan" lar görevlerini doğru yapmıyor veya engellileri okulda,çalışma hayatında ve sosyal hayatta görmek istemiyor oldukları için kanunları uygulamaya gerek duymuyorlar. Kanunlar var ama uygulamakta görevli insanlar engeller yaratıyorlar.

Türkiye nüfusunun %12,29’unu kayıtlı engelli oluşturmaktadır. 9 milyonun üzerinde engelli, aileleri ile birlikte 30 milyon civarında vatandaşın 20 milyondan fazlası da seçmendir. 2005 yılında çıkartılan kanunların hala uygulanmıyor olması engellilerin umutsuz şekilde ve sorunlar içinde yaşamalarına sebep olmaktadır.

Bu bağlamda hakları ve sorunları tekrar gözden geçirip uygulamaya geçmesi için yazmakta ve söylemekte fayda olduğunu düşünüyorum.

1- Engellilerin ve ailelerinin, acımadan ve ötekileştirilmeden eğitim, iş hayatı, spor, sanat ve sosyal hayata katılımı için gereken adımlar atılmalı, kanunlar sözde kalmayıp artık uygulamalarla hayata geçirilmelidir. Ülkemizde kanunlar vardır hem de AB kriterindedir ancak hayata geçmiyorsa sorumlu olan kanunu uygulamak için maaş aldığı halde uygulamayan insanlardır. Kimse görevini ihmal etmemelidir. Devletin görevlendirdiği maaşlı kişilerin engelli hakları konusunda "devlet gereğini yapsın" demesi görevi ihmaldir.Devletten maaş alan herkes devleti temsil eder,yani devletin kendisidir. Hepsini sorumlu olmaya görevlerini yapmaya davet ediyoruz.

2- Engelli durum tespitinde, farklı hastanelerde farklı rapor oranları verilmesi, oranların doktorların keyfiyetine bağlı olması önemli bir sorundur ve acilen çözümlenmelidir. Rapor yenileme eziyetine son verilmelidir. Mevcut raporun başka bir kurum tarafından kabul edilmeyip yeni rapor istenmesi sonucu oluşan 200-300 Liralık ödeme engelli bireyden alınmamalıdır. Erken tanı en önemli aşamadır ve bu konuda gerekli adımlar atılmalıdır.

3- Yaşıtlarına haftada 30 saat, otizmli ve engelli çocuklara ise haftada 2 saat rehabilitasyon eğitimi verilmesi adaletsizliktir. Otizmli ve engelli çocukların da yaşıtları gibi aynı süre ve yüksek kalitede eğitim alması sağlanmalıdır. Okullardaki mimari engeller kaldırılmalıdır. Algı ve beceriye göre bireye uygun eğitim modeline geçilmelidir. Ağır durumda olan otizmli çocuk ve bireylere belli sürede birebir yoğun eğitim modeli uygulanmalıdır. Toplumun her bireyinin engelli bireylerle iletişim ve davranış konusunda ilkokullardan itibaren “engellilerle bir arada yaşam” dersleri konulmalıdır. Özel eğitim öğretmenliğinin tercih edilmesi için puanı düşürülmeli ve özel teşvikler verilmelidir. Otizm Eylem Planı çok acilen uygulamaya geçirilmelidir.

4- Tüm engel sınıflarında sağlık giderleri tamamen devlet tarafından karşılanmalıdır. Bireye uygun olmayan ucuz araç gereç engelli bireylere farklı sorunlar yaratmaktadır. İşitme cihazı ve sarf malzemeleri, görme engellilerin ihtiyaçları, protez, akülü ve tekerlekli sandalye gibi hayati gereksinimler, düşük standartlarda değil, maddi değerine bakılmaksızın, bireye özel ve uzun süre kullanımı için sağlanmalıdır.

5- Ortopedik, görme ve işitme engellilerin eğitim, iş ve sosyal hayata katılımlarında birinci şart kentlerin engelsiz, erişilebilir hale getirilmesidir. Kanun çıkalı 11 yıl geçmesine rağmen hala uygulama yok denecek seviyededir. Sokağa çıkaramadığımız engelli ve yaşlılar evde hapis durumdadır ve ona bakan anne / kişi de onunla birlikte evde hapistir. Engellilere ve yaşlılara başka birine bağımlı olmadan özgür bir yaşam sağlamak için gerekli mimari ve fiziki düzenlemeler yapılmasına hız verilmeli, yapmayanlara cezalar uygulanmalıdır.

6- Dokuz milyon engelli ile birlikte 9 milyon anne de toplumda ötekileştirme yaşamaktadır. Engelli çocuğu olan annelerin yaşam kalitelerinin arttırılması için gerekli adımlar atılmalıdır. Psikolojik ve sosyal rehabilitasyon desteği ile birlikte uzun yıllar çocuklarından hiç ayrılmamış, dinlenme imkanı olmamış annelere ve bakım yapan kişilere nefes alma imkanları sağlanmalıdır. Evde bakılamayacak duruma gelen engelli bireyler için bakım merkezi sayısı ve hizmet kalitesi arttırılmalıdır.

7- Çocuğu engelli olduğu için evini terk eden, çocuğuyla ilgilenmeyen, boşanıp kendine hayat kuran babaların kabullenme süreçlerinin yönetimi için danışmanlık desteği verilmeli, babaların çocukları için daha çok manevi ve maddi sorumluluk almaları hukuki yollarla sağlanmalıdır.

8- İstatistiklerde, bugün hala 2002 verileri kullanılmakta ve bu verilerin sınıflandırılmasında yanlışlar olduğu bilinmektedir. Acilen doğru bir sayım yapılıp, çözüm ve hizmetlerin bu veriler doğrultusunda doğru şekilde planlanıp hizmete geçirilmesi gerekmektedir. Kayıtlara göre yaklaşık 9 milyon engellinin, raporunda % 90’nın üzerinde ağır engelli yazan ve fakirlik belgesi olan yaklaşık 1,7 milyonuna engelli maaşı ve/veya bakım maaşı verilmektedir. Ancak yaklaşık 7,5 milyon engelli ise devletten hiçbir şekilde maddi destek alamamaktadır. İhtiyacı olanlara sosyal yardım hizmetlerini arttırıp, hayatını tek başına yaşayamayan engelli kişilere bakım yapanlara, gelir seviyesine bakılmaksızın bakım desteği ve maaşı verilmelidir. Engelli bireylerin hayata bağlanmaları için psikolojik destekler sağlanmalı, cinsiyet, cinsellik, bireysel davranış eğitimleri verilmelidir. Anne, baba ve ailesi mutlu olmayan sürekli kaygı içinde yaşayan engelli birey mutlu bir hayat süremez. Aile eğitimi her şeyden önce gelmelidir. Engelli bireyler ve ailelerine verilecek eğitimler teknik bilgiler dışında kabullenme süreç yönetimleri şeklinde, hayat katılım,bir arada mutlu yaşam ve psikososyal destekler şeklinde olmalıdır. Bu da daha çok yaşayanların deneyim paylaşımı ve saha deneyimi çok olan kişilerle mümkün olabilir.

9- Engellilerin iş hayatına katılımı konusunda kamuda % 4, özel sektörde % 3 olan zorunlu engelli kontenjanlarının boş olanları hemen doldurulmalıdır. Engelli istihdamı daha çok teşvik edilmelidir. İş bulduğu halde engelli maaşı aldığı için çalışmak istemeyen engelli birey çalışması için zorlanmalıdır. İş hayatında olmak sadece maddi gelir değil sosyal hayata katılım ve gelecekte daha rahat yaşamı da sağlamaktadır.

10- Engellilerin spor ve sanatla ilgilenmeleri için yerel yönetimler görev almalıdır. Acıma kökenli etkinlikler değil; geleceklerine katkı sağlayıcı mesleki eğitim projeleri uygulanmalıdır. Üretilen her proje uygulamaya geçirildikten sonra takdir edilmelidir. Yaya yolu yapmadan engelliler için park, plaj, cafe yapan belediyeler kınanmalıdır.

11- Engelliler için kurulan dernek ve vakıfların büyük çoğunluğunun bazı kişilere maddi ve siyasi rant sağladığı ve bunun da engellilerin kullanılarak yapıldığı görülmektedir. Sivil Toplum Kuruluşları Kanunu’nda değişikliğe gidilerek dernek kurucu sayısı en az 50 kişiye çıkarılmalı, iktisadi işletme kurulabilmesi 3 yıl faaliyetten sonra olmalı, bulunduğu kurumu kullanıp siyasete atılmak isteyen yönetici en az 2 yıl önce yöneticiliği bırakmalı gibi düzenlemeler yapılmalıdır.

12- Engellilerin hakları konusunda çalışmalar siyaset üstüdür ve siyasi mevki, makam beklentisi ile doğru olarak yapılamamaktadır. Siyasi partilerde engelliler komisyonu, engelliler kurulu gibi yerlerde görev yapanların milletvekili olma beklentileri olmamalıdır. Bu beklentide olanlar hak savunuculuğu yapmak yerine her konuda sessiz kalıp millet vekili olacakları günü beklemektedirler. Milletvekili olmak isteyenler engelliliğini kullanarak değil topluma ve çalıştığı alana faydalı oldukları için seçilmelidir. Engelli haklarını savunmak için engelli olmaya gerek olmadığı gibi engellilik de siyasette avantaj olmamalıdır. Bu sözde potizif ayrımcılık sonucu seçilebilen engelli milletvekilleri seçildikten sonra minnet duygusu ile savunuculuk yapamamaktadır.

Ülkemizde engellilerin hayata eşit katılımı konusunda daha çok yol almamız gerekiyor. Bunun için de öncelikle Engelli birey algısını değiştirip rant imkanlarını önleyip, hak temelli savunculuk boyutuna ulaşmamız gerekiyor.

Engelliler, yaşlılar, aileleri ve vatandaşlar olarak 11 yıl geçmesine rağmen hala büyük çoğunluğu uygulamaya geçmeyen başta 5378 sayılı kanun olmak üzere, yukarıdaki maddelerin ve altbaşlıklarının uygulamaya geçirilmesi için gereken adımların hızlıca atılmasını, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Sayın Başbakanımızdan, siyasi partilerden ve bağlı belediyelerden talep ediyoruz.

Engelli bireyleri ve yaşlıları evlerinden çıkarıp hayatın her alanına katmak herkesin ilk görevidir. Engellilerle iletişim ve davranış konusunda herkesin eğitim alması gerekir. Bir kentin ve bir ülkenin gelişmişliği, sokaklarında, okullarında, sosyal alanlarında görülen ortopedik, görme,işitme engelliler ile farklı gelişim gösteren bireyler ve yaşlı sayısı kadardır.

Adem KUYUMCU

Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı

Not : Kaynak göstererek kullanabilir veya buradan istediğiniz kadar paylaşabilirsiniz

Adana kapalı escort Çukurova kapalı escort Seyhan kapalı escort Ankara kapalı escort Mamak kapalı escort Etimesgut kapalı escort Polatlı kapalı escort Pursaklar kapalı escort Haymana kapalı escort Çankaya kapalı escort Keçiören kapalı escort Sincan kapalı escort Antalya kapalı escort Kumluca kapalı escort Konyaaltı kapalı escort Manavgat kapalı escort Muratpaşa kapalı escort Kaş kapalı escort Alanya kapalı escort Kemer kapalı escort Bursa kapalı escort Eskişehir kapalı escort Gaziantep kapalı escort Şahinbey kapalı escort Nizip kapalı escort Şehitkamil kapalı escort İstanbul kapalı escort Merter kapalı escort Nişantaşı kapalı escort Şerifali kapalı escort Maltepe kapalı escort Sancaktepe kapalı escort Eyüpsultan kapalı escort Şişli kapalı escort Kayaşehir kapalı escort Büyükçekmece kapalı escort Beşiktaş kapalı escort Mecidiyeköy kapalı escort Zeytinburnu kapalı escort Sarıyer kapalı escort Bayrampaşa kapalı escort Fulya kapalı escort Beyoğlu kapalı escort Başakşehir kapalı escort Tuzla kapalı escort Beylikdüzü kapalı escort Pendik kapalı escort Bağcılar kapalı escort Ümraniye kapalı escort Üsküdar kapalı escort Esenyurt kapalı escort Küçükçekmece kapalı escort Esenler kapalı escort Güngören kapalı escort Kurtköy kapalı escort Bahçelievler kapalı escort Sultanbeyli kapalı escort Ataşehir kapalı escort Kağıthane kapalı escort Fatih kapalı escort Çekmeköy kapalı escort Çatalca kapalı escort Bakırköy kapalı escort Kadıköy kapalı escort Avcılar kapalı escort Beykoz kapalı escort Kartal kapalı escort İzmir kapalı escort Balçova kapalı escort Konak kapalı escort Bayraklı kapalı escort Buca kapalı escort Çiğli kapalı escort Gaziemir kapalı escort Bergama kapalı escort Karşıyaka kapalı escort Urla kapalı escort Bornova kapalı escort Çeşme kapalı escort Kayseri kapalı escort Kocaeli kapalı escort Gebze kapalı escort İzmit kapalı escort Malatya kapalı escort Manisa kapalı escort Mersin kapalı escort Yenişehir kapalı escort Mezitli kapalı escort Erdemli kapalı escort Silifke kapalı escort Akdeniz kapalı escort Anamur kapalı escort Muğla kapalı escort Bodrum kapalı escort Milas kapalı escort Dalaman kapalı escort Marmaris kapalı escort Fethiye kapalı escort Datça kapalı escort Samsun kapalı escort Atakum kapalı escort İlkadım kapalı escort Adıyaman kapalı escort Afyonkarahisar kapalı escort Ağrı kapalı escort Aksaray kapalı escort Amasya kapalı escort Ardahan kapalı escort Artvin kapalı escort Aydın kapalı escort Balıkesir kapalı escort Bartın kapalı escort Batman kapalı escort Bayburt kapalı escort Bilecik kapalı escort Bingöl kapalı escort Bitlis kapalı escort Bolu kapalı escort Burdur kapalı escort Çanakkale kapalı escort Çankırı kapalı escort Çorum kapalı escort Denizli kapalı escort Diyarbakır kapalı escort Düzce kapalı escort Edirne kapalı escort Elazığ kapalı escort Erzincan kapalı escort Erzurum kapalı escort Giresun kapalı escort Gümüşhane kapalı escort Hakkari kapalı escort Hatay kapalı escort Iğdır kapalı escort Isparta kapalı escort Kahramanmaraş kapalı escort Karabük kapalı escort Karaman kapalı escort Kars kapalı escort Kastamonu kapalı escort Kırıkkale kapalı escort Kırklareli kapalı escort Kırşehir kapalı escort Kilis kapalı escort Konya kapalı escort Kütahya kapalı escort Mardin kapalı escort Muş kapalı escort Nevşehir kapalı escort Niğde kapalı escort Ordu kapalı escort Osmaniye kapalı escort Rize kapalı escort Sakarya kapalı escort Siirt kapalı escort Sinop kapalı escort Sivas kapalı escort Şanlıurfa kapalı escort Şırnak kapalı escort Tekirdağ kapalı escort Tokat kapalı escort Trabzon kapalı escort Tunceli kapalı escort Uşak kapalı escort Van kapalı escort Yalova kapalı escort Yozgat kapalı escort Zonguldak kapalı escort
Adana eskort Çukurova eskort Seyhan eskort Ankara eskort Mamak eskort Etimesgut eskort Polatlı eskort Pursaklar eskort Haymana eskort Çankaya eskort Keçiören eskort Sincan eskort Antalya eskort Kumluca eskort Konyaaltı eskort Manavgat eskort Muratpaşa eskort Kaş eskort Alanya eskort Kemer eskort Bursa eskort Eskişehir eskort Gaziantep eskort Şahinbey eskort Nizip eskort Şehitkamil eskort İstanbul eskort Merter eskort Nişantaşı eskort Şerifali eskort Maltepe eskort Sancaktepe eskort Eyüpsultan eskort Şişli eskort Kayaşehir eskort Büyükçekmece eskort Beşiktaş eskort Mecidiyeköy eskort Zeytinburnu eskort Sarıyer eskort Bayrampaşa eskort Fulya eskort Beyoğlu eskort Başakşehir eskort Tuzla eskort Beylikdüzü eskort Pendik eskort Bağcılar eskort Ümraniye eskort Üsküdar eskort Esenyurt eskort Küçükçekmece eskort Esenler eskort Güngören eskort Kurtköy eskort Bahçelievler eskort Sultanbeyli eskort Ataşehir eskort Kağıthane eskort Fatih eskort Çekmeköy eskort Çatalca eskort Bakırköy eskort Kadıköy eskort Avcılar eskort Beykoz eskort Kartal eskort İzmir eskort Balçova eskort Konak eskort Bayraklı eskort Buca eskort Çiğli eskort Gaziemir eskort Bergama eskort Karşıyaka eskort Urla eskort Bornova eskort Çeşme eskort Kayseri eskort Kocaeli eskort Gebze eskort İzmit eskort Malatya eskort Manisa eskort Mersin eskort Yenişehir eskort Mezitli eskort Erdemli eskort Silifke eskort Akdeniz eskort Anamur eskort Muğla eskort Bodrum eskort Milas eskort Dalaman eskort Marmaris eskort Fethiye eskort Datça eskort Samsun eskort Atakum eskort İlkadım eskort Adıyaman eskort Afyonkarahisar eskort Ağrı eskort Aksaray eskort Amasya eskort Ardahan eskort Artvin eskort Aydın eskort Balıkesir eskort Bartın eskort Batman eskort Bayburt eskort Bilecik eskort Bingöl eskort Bitlis eskort Bolu eskort Burdur eskort Çanakkale eskort Çankırı eskort Çorum eskort Denizli eskort Diyarbakır eskort Düzce eskort Edirne eskort Elazığ eskort Erzincan eskort Erzurum eskort Giresun eskort Gümüşhane eskort Hakkari eskort Hatay eskort Iğdır eskort Isparta eskort Kahramanmaraş eskort Karabük eskort Karaman eskort Kars eskort Kastamonu eskort Kırıkkale eskort Kırklareli eskort Kırşehir eskort Kilis eskort Konya eskort Kütahya eskort Mardin eskort Muş eskort Nevşehir eskort Niğde eskort Ordu eskort Osmaniye eskort Rize eskort Sakarya eskort Siirt eskort Sinop eskort Sivas eskort Şanlıurfa eskort Şırnak eskort Tekirdağ eskort Tokat eskort Trabzon eskort Tunceli eskort Uşak eskort Van eskort Yalova eskort Yozgat eskort Zonguldak eskort
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.