Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Hayrettin Günay
Köşe Yazarı
Hayrettin Günay
 

ÇAYIN BAŞKENTİ – 2

2000 sonrasında bu güzelim dereleri yaşatmak İçin “HESLERE” karşı savaşım verir Rizeli doğaseverler, yurtseverler... Böyle yüksek dağların bulunduğu Rize'de buzul aşındırması, buzul biriktirmesi sonucu oluşmuş yirmiye yakın göl vardır. Ambar, Büyükdeniz, Öküzyatağı... Çevresini kirletmeyecek, gezgiçleri beklemektedir... Rize. Çayın başkenti. Çayın... Rize; çayı TBMM'ne, Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya borçlu. Biz de... 1924'te bölgede gelir kaynağı yaratma düşüncesiyle çalışmalara başlanmış. "Ri­ze ve Borçka'da Narenciye ve Çay Ziraatının Tatbiki" hakkındaki "kanun" çıkarılmış. Zihni Derin. Zihni Derin. Bu adı da unutmayalım. "Kanun" çıkınca "Ziraat Umum Müfettişi, Zira­at Mühendisi Zihni Derin Rize'de çay yetiştirilmesi için görevlendirilmiş. Denemeler yapılmış, kurumlar oluşturulmuş, Batum'dan çay tohumu getirilmiş... Rize'nin yüzü gülmeye başlamış... Rizeliler tüm " Türkiye'nin çayını üretir olmuş... Rize demek çay demek... Ri­ze olmuş çay eli... Çayın başkenti. Çay elinden öteye Gidelim yalı yalı Sırtındaki sepetin Ben olayım hamalı     Rize'nin "hamalları" Erzurumludur, İspirlidir. Yeryüzünün en "lezzetli kurufasulyesi İspir'de yetişir. Kaynayan suda haşla İspir kurufasulyesini. Süz. Soğut. Bir avuç al. At ağzına... Bal, bal... O denli "lezzetli". Bu denli "lezzetli" fasulyeden kim pişirirse pi­şirsin olumsuz sonuç çıkmaz. Bir ara Rizelerden bir işletmenin kurufasulyesi ünlenmişti. Yurt düzeyinde. Tanıtımı çok iyi yapılmıştı. Rize'ye, Çayeli'ne yalnız kurufasulye yemeye gelenler oluyordu... Aşçı ünlenmişti... Yiyenler, nasıl pişiriyor, diyerek "bir giz" arıyorlardı. Giz miz yoktu. Pişirdikleri İspir fasulyesiydi... "Akşamdan koy suya İspir fasulyesini. Sabaha iyice şişmiş, yaşarmış olacak. Bir iki kaynayımda pişer. Tencerenin dibine zeytinyağı, çiçekyağı, tereyağı at. Bir kaşık da salça. Karabiber, kırmızı toz biber... Bol soğan doğra. Varsa ince ince yeşil sivri biber de doğ­ra. Kısık ateşte iyice kavur. Soğan pişsin, yumuşasın, yenecek duruma gelsin. Bir avuç et ka­vurması ekle. İyice karıştır. Az su. Kaynat. Fasulyeyi ekle. Kaynat, kaynat. Yeterli tuz...  Oooh... Ye bakalım, nasıl olmuş... İş aşçı da değil. İspir fasulyesinde. Kullanılanlarda... Giresun'u, Ordu'yu, Samsun'u, Trabzon'u, Sinop'u, Artvin'i, Erzurum'u, Bayburt'u, Gümüş­hane'yi nasıl avuç içi gibi biliyorsam Rize'yi de bilirim. Gezilere, halk oyunu yarışmalarında seçici kurul üyeliklerine, Rizespor'un Beşiktaş maçlarına gitmişimdir... Görele Lisesinde öğretmenken öğrencilerimle Ayder'e, Rize'ye; dersanede öğretmen­ken Ayder'e, Rize'ye bir iki kez gittim... 1990'lı yıllardan 2010'lu yıllara dek Okullar arası, Kurumlar arası Halk Oyunu Ya­rışmalarında seçici kurul üyeliği yaptım. Giresun'da, Bayburt'da, Ordu'da, Samsun'da, Trab­zon'da, Rize'de, Artvin'de seçici kurul üyesi olarak "masaya" oturdum. Rize'de Öğretmenevinde kaldım. Çağdaş, bakımlı, özenli, temiz bir kurum. Benim kaldı­ğım yıllarda geceleri yemeli içmeli müzik sunumları olurdu... İki ana cadde var Rize'de. Biri Mustafa Kemal Paşa'nın 1924'te açtığı. Öteki de eski Rize caddesi. Çoğu Anadolu illerinde olduğu gibi iki cadde kentin en işlek caddesi. Tüm göze güzel görünen satış yerleri bu caddelerde. Kitabevleri de. Tatlıcılar da. Rize bezi satanlar da. Çeyizciler de... Bir bölümü üstten bir sokakla kesişen kuyumcuların... Manav­lar, köfteciler, çorbacılar, çay ocakları, kahveler, aşevleri, perdeciler... Rize'de böyle. İki caddede ne ararsan var. Dondurmacılar, kışın da kestaneciler... Eski cadde üzerindekiler daha geleneksel, daha yerel özellikli. Yeni caddedekiler daha çok gençlere yönelik. Bilindik "markalar". Belediyeden az ileride. Park. Ağaçlı. Oturacak yerleri olan. Çevresinde satıcılar. Karşıda Beşiktaş maçlarına geldiğimde öğlen yemeği yediğim gelenekli bir aşevi. Koyun etin­den (kuzudan) dönerleri. Bir çeşit cağkebabı sayalım... Çok bölmeli kıyı yolunu karşıya, denize doğru geçince yeni yeni oluşan park. Gezme. dinlenme yerleri. Birinde kıyıya indim. Yürüyenler. Koşanlar. Çoğu yüksek okul öğrencileri. Oturanlar. Dolgu kayalıklardan balık tutmaya çalışanlar. Söyleşenler. Tartışanlar... Simit yiyenler... Uçurtma uçuranlar... Yürüdüm sonuna dek doğu yönüne... Oradan yukarıya, güneye çıktım, son caddeye. Batıya yöneldim. Parka geleceğim. Yürüye yürüye. Kenti tanıya tanıya. Bir kitapçı. Girmeden edemem. İzin aldım karıştırıyorum "rafları". En altta çok eski baskı­lı kitaplar. Tozlu. Çoğu okuduğum ya da okuma gereği duymayacağım kitaplar.
Ekleme Tarihi: 18 Aralık 2021 - Cumartesi

ÇAYIN BAŞKENTİ – 2

2000 sonrasında bu güzelim dereleri yaşatmak İçin “HESLERE” karşı savaşım verir Rizeli doğaseverler, yurtseverler...

Böyle yüksek dağların bulunduğu Rize'de buzul aşındırması, buzul biriktirmesi sonucu oluşmuş yirmiye yakın göl vardır. Ambar, Büyükdeniz, Öküzyatağı... Çevresini kirletmeyecek, gezgiçleri beklemektedir...

Rize. Çayın başkenti. Çayın... Rize; çayı TBMM'ne, Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya borçlu.

Biz de... 1924'te bölgede gelir kaynağı yaratma düşüncesiyle çalışmalara başlanmış. "Ri­ze ve Borçka'da Narenciye ve Çay Ziraatının Tatbiki" hakkındaki "kanun" çıkarılmış. Zihni Derin. Zihni Derin. Bu adı da unutmayalım. "Kanun" çıkınca "Ziraat Umum Müfettişi, Zira­at Mühendisi Zihni Derin Rize'de çay yetiştirilmesi için görevlendirilmiş. Denemeler yapılmış, kurumlar oluşturulmuş, Batum'dan çay tohumu getirilmiş... Rize'nin yüzü gülmeye başlamış... Rizeliler tüm " Türkiye'nin çayını üretir olmuş... Rize demek çay demek... Ri­ze olmuş çay eli... Çayın başkenti.

Çay elinden öteye

Gidelim yalı yalı

Sırtındaki sepetin

Ben olayım hamalı

 

 

Rize'nin "hamalları" Erzurumludur, İspirlidir. Yeryüzünün en "lezzetli kurufasulyesi İspir'de yetişir. Kaynayan suda haşla İspir kurufasulyesini. Süz. Soğut. Bir avuç al. At ağzına... Bal, bal... O denli "lezzetli". Bu denli "lezzetli" fasulyeden kim pişirirse pi­şirsin olumsuz sonuç çıkmaz. Bir ara Rizelerden bir işletmenin kurufasulyesi ünlenmişti. Yurt düzeyinde. Tanıtımı çok iyi yapılmıştı. Rize'ye, Çayeli'ne yalnız kurufasulye yemeye gelenler oluyordu... Aşçı ünlenmişti... Yiyenler, nasıl pişiriyor, diyerek "bir giz" arıyorlardı. Giz miz yoktu. Pişirdikleri İspir fasulyesiydi...

"Akşamdan koy suya İspir fasulyesini. Sabaha iyice şişmiş, yaşarmış olacak. Bir iki kaynayımda pişer. Tencerenin dibine zeytinyağı, çiçekyağı, tereyağı at. Bir kaşık da salça. Karabiber, kırmızı toz biber... Bol soğan doğra. Varsa ince ince yeşil sivri biber de doğ­ra. Kısık ateşte iyice kavur. Soğan pişsin, yumuşasın, yenecek duruma gelsin. Bir avuç et ka­vurması ekle. İyice karıştır. Az su. Kaynat. Fasulyeyi ekle. Kaynat, kaynat. Yeterli tuz...  Oooh... Ye bakalım, nasıl olmuş... İş aşçı da değil. İspir fasulyesinde. Kullanılanlarda...

Giresun'u, Ordu'yu, Samsun'u, Trabzon'u, Sinop'u, Artvin'i, Erzurum'u, Bayburt'u, Gümüş­hane'yi nasıl avuç içi gibi biliyorsam Rize'yi de bilirim.

Gezilere, halk oyunu yarışmalarında seçici kurul üyeliklerine, Rizespor'un Beşiktaş maçlarına gitmişimdir... Görele Lisesinde öğretmenken öğrencilerimle Ayder'e, Rize'ye; dersanede öğretmen­ken Ayder'e, Rize'ye bir iki kez gittim...

1990'lı yıllardan 2010'lu yıllara dek Okullar arası, Kurumlar arası Halk Oyunu Ya­rışmalarında seçici kurul üyeliği yaptım. Giresun'da, Bayburt'da, Ordu'da, Samsun'da, Trab­zon'da, Rize'de, Artvin'de seçici kurul üyesi olarak "masaya" oturdum.

Rize'de Öğretmenevinde kaldım. Çağdaş, bakımlı, özenli, temiz bir kurum. Benim kaldı­ğım yıllarda geceleri yemeli içmeli müzik sunumları olurdu...

İki ana cadde var Rize'de. Biri Mustafa Kemal Paşa'nın 1924'te açtığı. Öteki de eski Rize caddesi. Çoğu Anadolu illerinde olduğu gibi iki cadde kentin en işlek caddesi. Tüm göze güzel görünen satış yerleri bu caddelerde. Kitabevleri de. Tatlıcılar da. Rize bezi satanlar da. Çeyizciler de... Bir bölümü üstten bir sokakla kesişen kuyumcuların... Manav­lar, köfteciler, çorbacılar, çay ocakları, kahveler, aşevleri, perdeciler... Rize'de böyle. İki caddede ne ararsan var. Dondurmacılar, kışın da kestaneciler... Eski cadde üzerindekiler daha geleneksel, daha yerel özellikli. Yeni caddedekiler daha çok gençlere yönelik. Bilindik "markalar".

Belediyeden az ileride. Park. Ağaçlı. Oturacak yerleri olan. Çevresinde satıcılar. Karşıda Beşiktaş maçlarına geldiğimde öğlen yemeği yediğim gelenekli bir aşevi. Koyun etin­den (kuzudan) dönerleri. Bir çeşit cağkebabı sayalım...

Çok bölmeli kıyı yolunu karşıya, denize doğru geçince yeni yeni oluşan park. Gezme. dinlenme yerleri. Birinde kıyıya indim. Yürüyenler. Koşanlar. Çoğu yüksek okul öğrencileri. Oturanlar. Dolgu kayalıklardan balık tutmaya çalışanlar. Söyleşenler. Tartışanlar... Simit yiyenler... Uçurtma uçuranlar... Yürüdüm sonuna dek doğu yönüne... Oradan yukarıya, güneye çıktım, son caddeye. Batıya yöneldim. Parka geleceğim. Yürüye yürüye. Kenti tanıya tanıya.

Bir kitapçı. Girmeden edemem. İzin aldım karıştırıyorum "rafları". En altta çok eski baskı­lı kitaplar. Tozlu. Çoğu okuduğum ya da okuma gereği duymayacağım kitaplar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.