Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Hayrettin Günay
Köşe Yazarı
Hayrettin Günay
 

YAZI UÇVERİŞLERİ (5)

Okuma birikimi giderek yazma isteği doğurur. Bunda öykünmenin ağırlığı vardır. Fethi Karamahmutoğlu'nun şiir defterimize yazdırdıkları,1969'da gezici bir kitapçıdan satın aldığım Ünlü Şairlerden Seçilmiş Şiirler Antolojisi çeldi aklımı. Daha önce okuduğum kitabın son sayfalarına yazma alışkanlığım hece ölçülü manzumelere yöneltti beni. Bu yönelişin duygusal yanı da önemliydi. Sirozun anamı iyice pençesine alması, ilk gençlik duy­gusallığı okuduklarımla yazdıklarımda bütünleştiriyordu beni. 20 Ocak 1970'te anamın ölümü; ölümle yüzleşmem, çok çileli köy yaşamı, babamla acılı ailemizin tüm sorumluluğunu sırtlamamız; hep haksızlığa uğrama, ezilmişlik duygusu, emeğin, alın terinin örselenişi... okuduklarımı, yazdıklarımı yönlendirmeye başladı. Yazdıklarımı şiir defterimde topluyordum. Şiir üstüne düşler kuruyordum. 1969'dan baş­layarak tek tük manzumem de yayımlandı. Sevincimden uçuyordum yazdıklarımı gazete sayfalarında gördükçe: "Hani bir sevgilin vardı/Sıçrardı hep daldan dala/ Ona bel bağlanır mıydı/ Şimdi avucunu yala/ Çok sevdiğini söylerdin/ O da çok severmiş güya/ Aldandın yalanlarına / Ümitlerin düştü suya/ Bir resim vermiştin ona/ Sözde resmini saklarmış/ İşin aslına bakarsak/ Resmini çöplüğe atmış/ Hani yemin etmişti ya/ Seni güzelce kandırmış / Sözle yemin ediyormuş/ Bir ayağına kaldırmış" Oynak Serçe adlı bu manzumem birçok arkadaşın anı defterinde yer aldı o yıllarda. Bana bir hava gelmişti. Yazdıklarımı bir şey sanıyordum. Oynak Serçe'nin Behçet Necatiğil'in Gizli Sevda'sının etkisiyle yazıl­dığını biliyordum, arkadaşlarım bilmiyordu. Okumalarım iyice gelişiyor, çeşitleniyordu. Varlık Yayınları, Atlas, İnkılâp ve Aka... yanında Remzi Kitabevi, Bilgi Yayınevi, Altın Kitaplar Yayınevi, Milliyet Yayınları, Hayat Neşriyat Anonim Şirketi, TDK Yayınları, Ak Kitabevi, İstanbul Kitabevi, Tekin Yayınevi, Ararat Yayınevi... kitaplarıyla ilgimi çekiyordu. Türk Dili, Varlık, Yeni Ufuklar, Hisar, Yeditepe, Yelken, Yansıma, Soyut... gibi yazın dergilerini de olanaklarım ölçüsünde ediniyordum. Türkü söylenecek her yerde sesim vardı. Bir de türkü defterim... Beni etkileyen dahası beni anlatan türküleri bir defterde topluyordum. En çok da Neşet Ertaş'tan, Ali Ekber Çiçek'ten, Hacı Taşan'dan, Aşık Veysel'den, Aşık Daimi'den, Aşık Mahsuni'den, Aynur Gürkan'dan, Yıldıray Çınar'dan, Nezahat Bayram'dan, Çetük Ali'den, Nuret­tin Çamlıdağ'dan, Nida Tüfekçi'den, Muharrem Ertaş'tan, Ali Ercan'dan, Şemsi Yastıman'dan, Zekeriya Bozdağ'dan, Mahmut Erdal'dan, Şah Turna'dan, Hacer Buluş'tan... türküler .Bir de Cem Karaca, Barış Manco... şarkıları. Kitap okuma, manzume yazma, türkü çağırma, ava gitme... Bir de acı çekme... Lise yılları­mın köşe taşları. Beş on manzumem yayımlanmıştı o yıllarda. Akbaba'da da bir yergim çıkmıştı. Yanılmıyorsam Kızılay dergisinin bir yarışmasında da mansiyonla beş yüz lira kazanmıştım. "Bir gün beni arayıp da sorarsan/ Dağ başında yalnız uçan kuşa sor/ Gülen yüzde tatlı sözde arama/ Kayalardan ayrı düşmüş taşa sor/ Benden haberin yok hilalin hacın/ Çok uzağındayım çelengin tacın/ Boşuna ardına düşme ilacın/ Gözlerdeki damla damla yaşa sor/ Denizler dalgalar bilmez ki beni/ Kasabalar kentler almaz ki beni/ Kar yolları kesti salmaz ki beni/ Yirmide aklaşmış garip başa sor/ Can uçacak bir gün güzel bedenden/ Beni soracaksın arayan senden/ Günay'ın haberi hiç yoktur benden/ Okları fırlatan iki kaşa sor" ya da "Evimizin bir direği/ Vardı gitti vardı gitti/ Dört kişinin bir meleği/ Vardı gitti vardı gitti/ Daha gençti kırk birinde/ Otururdu hep serinde/ Yeller esiyor yerinde/ Vardı gitti vardı gitti/ Yıllar yılı çile çekti/ Hasta hasta ekti biçti/ Apacı bir şerbet içti/ Vardı gitti vardı gitti/ İçin için hep ağladı/ Her an hep onu aradık/ Bulamadık bulamadı/ Vardı gitti vardı gitti..." "Çiçek açar bir yanda/ Bir yanda dağlar yeşermez/ Sür git mi acı/ Sevgi dolu yürekler/ İlk yaz olsa çiçek açsa/ Yeşermez gönül bağların/ Acılar tükeniverse/ En son gelir dertli başın/ Sevdiğim vardı gülünce güler/ Sevdiğin/ Görmek istemiyor artık/ Dostlarımla/ Aramız açık/ Umutlarım vardı umutlarım/ Onları da ettiler yağma /Yeşillikler alırken yağmuru /Damla düşmüyor bozkırıma..." gibi örneklerle şiirimin bir yere varamayacağını gördüm. Külebi'yi, Cumalı'yı, Tarancı'yı, Saba'yı, İlhan'ı, Necatigil'i, Dağlarca'yı,Tanpınar'ı, Nazım'ı, Kısakürek'i, Dranas'ı, Eyüboğlu'nu, Anday'ı, Kansu'yu, Gökçe'yi, Arif'i, Asaf'ı.... okuduktan, anladıktan sonra yazdıklarım ürküttü beni. Bıraktım yazmayı, şiir yazmayı. İyi oldu. Görele Manileri üstüne bitirme tezi çalışmam, ilçeme, ilime halkbilim araşmalarıyla katkı düşüncesi doğurdu... Yıllarca derlediğimiz, biriktirdiğimiz ürünlerimi­zi yayımlıyoruz yeri geldikçe... Bir de birikimlerimizi paylaşıyoruz okuyucu dostlarla. Okuma başlangıcından yazı uçverişine giden öykümüz...
Ekleme Tarihi: 21 Ocak 2023 - Cumartesi

YAZI UÇVERİŞLERİ (5)

Okuma birikimi giderek yazma isteği doğurur. Bunda öykünmenin ağırlığı vardır. Fethi Karamahmutoğlu'nun şiir defterimize yazdırdıkları,1969'da gezici bir kitapçıdan satın aldığım Ünlü Şairlerden Seçilmiş Şiirler Antolojisi çeldi aklımı. Daha önce okuduğum kitabın son sayfalarına yazma alışkanlığım hece ölçülü manzumelere yöneltti beni. Bu yönelişin duygusal yanı da önemliydi. Sirozun anamı iyice pençesine alması, ilk gençlik duy­gusallığı okuduklarımla yazdıklarımda bütünleştiriyordu beni.

20 Ocak 1970'te anamın ölümü; ölümle yüzleşmem, çok çileli köy yaşamı, babamla acılı ailemizin tüm sorumluluğunu sırtlamamız; hep haksızlığa uğrama, ezilmişlik duygusu, emeğin, alın terinin örselenişi... okuduklarımı, yazdıklarımı yönlendirmeye başladı.

Yazdıklarımı şiir defterimde topluyordum. Şiir üstüne düşler kuruyordum. 1969'dan baş­layarak tek tük manzumem de yayımlandı. Sevincimden uçuyordum yazdıklarımı gazete sayfalarında gördükçe: "Hani bir sevgilin vardı/Sıçrardı hep daldan dala/ Ona bel bağlanır mıydı/ Şimdi avucunu yala/ Çok sevdiğini söylerdin/ O da çok severmiş güya/ Aldandın yalanlarına / Ümitlerin düştü suya/ Bir resim vermiştin ona/ Sözde resmini saklarmış/ İşin aslına bakarsak/ Resmini çöplüğe atmış/ Hani yemin etmişti ya/ Seni güzelce kandırmış / Sözle yemin ediyormuş/ Bir ayağına kaldırmış" Oynak Serçe adlı bu manzumem birçok arkadaşın anı defterinde yer aldı o yıllarda. Bana bir hava gelmişti. Yazdıklarımı bir şey sanıyordum. Oynak Serçe'nin Behçet Necatiğil'in Gizli Sevda'sının etkisiyle yazıl­dığını biliyordum, arkadaşlarım bilmiyordu.

Okumalarım iyice gelişiyor, çeşitleniyordu. Varlık Yayınları, Atlas, İnkılâp ve Aka... yanında Remzi Kitabevi, Bilgi Yayınevi, Altın Kitaplar Yayınevi, Milliyet Yayınları, Hayat Neşriyat Anonim Şirketi, TDK Yayınları, Ak Kitabevi, İstanbul Kitabevi, Tekin Yayınevi, Ararat Yayınevi... kitaplarıyla ilgimi çekiyordu.

Türk Dili, Varlık, Yeni Ufuklar, Hisar, Yeditepe, Yelken, Yansıma, Soyut... gibi yazın dergilerini de olanaklarım ölçüsünde ediniyordum.

Türkü söylenecek her yerde sesim vardı. Bir de türkü defterim... Beni etkileyen dahası beni anlatan türküleri bir defterde topluyordum. En çok da Neşet Ertaş'tan, Ali Ekber Çiçek'ten, Hacı Taşan'dan, Aşık Veysel'den, Aşık Daimi'den, Aşık Mahsuni'den, Aynur Gürkan'dan, Yıldıray Çınar'dan, Nezahat Bayram'dan, Çetük Ali'den, Nuret­tin Çamlıdağ'dan, Nida Tüfekçi'den, Muharrem Ertaş'tan, Ali Ercan'dan, Şemsi Yastıman'dan, Zekeriya Bozdağ'dan, Mahmut Erdal'dan, Şah Turna'dan, Hacer Buluş'tan... türküler .Bir de Cem Karaca, Barış Manco... şarkıları.

Kitap okuma, manzume yazma, türkü çağırma, ava gitme... Bir de acı çekme... Lise yılları­mın köşe taşları.

Beş on manzumem yayımlanmıştı o yıllarda. Akbaba'da da bir yergim çıkmıştı. Yanılmıyorsam Kızılay dergisinin bir yarışmasında da mansiyonla beş yüz lira kazanmıştım.

"Bir gün beni arayıp da sorarsan/ Dağ başında yalnız uçan kuşa sor/ Gülen yüzde tatlı sözde arama/ Kayalardan ayrı düşmüş taşa sor/ Benden haberin yok hilalin hacın/ Çok uzağındayım çelengin tacın/ Boşuna ardına düşme ilacın/ Gözlerdeki damla damla yaşa sor/ Denizler dalgalar bilmez ki beni/ Kasabalar kentler almaz ki beni/ Kar yolları kesti salmaz ki beni/ Yirmide aklaşmış garip başa sor/ Can uçacak bir gün güzel bedenden/ Beni soracaksın arayan senden/ Günay'ın haberi hiç yoktur benden/ Okları fırlatan iki kaşa sor" ya da "Evimizin bir direği/ Vardı gitti vardı gitti/ Dört kişinin bir meleği/ Vardı gitti vardı gitti/ Daha gençti kırk birinde/ Otururdu hep serinde/ Yeller esiyor yerinde/ Vardı gitti vardı gitti/ Yıllar yılı çile çekti/ Hasta hasta ekti biçti/ Apacı bir şerbet içti/ Vardı gitti vardı gitti/ İçin için hep ağladı/ Her an hep onu aradık/ Bulamadık bulamadı/ Vardı gitti vardı gitti..." "Çiçek açar bir yanda/ Bir yanda dağlar yeşermez/

Sür git mi acı/ Sevgi dolu yürekler/ İlk yaz olsa çiçek açsa/ Yeşermez gönül bağların/ Acılar tükeniverse/ En son gelir dertli başın/ Sevdiğim vardı gülünce güler/ Sevdiğin/ Görmek istemiyor artık/ Dostlarımla/ Aramız açık/ Umutlarım vardı umutlarım/ Onları da ettiler yağma /Yeşillikler alırken yağmuru /Damla düşmüyor bozkırıma..." gibi örneklerle şiirimin bir yere varamayacağını gördüm.

Külebi'yi, Cumalı'yı, Tarancı'yı, Saba'yı, İlhan'ı, Necatigil'i, Dağlarca'yı,Tanpınar'ı, Nazım'ı, Kısakürek'i, Dranas'ı, Eyüboğlu'nu, Anday'ı, Kansu'yu, Gökçe'yi, Arif'i, Asaf'ı.... okuduktan, anladıktan sonra yazdıklarım ürküttü beni. Bıraktım yazmayı, şiir yazmayı.

İyi oldu. Görele Manileri üstüne bitirme tezi çalışmam, ilçeme, ilime halkbilim araşmalarıyla katkı düşüncesi doğurdu... Yıllarca derlediğimiz, biriktirdiğimiz ürünlerimi­zi yayımlıyoruz yeri geldikçe... Bir de birikimlerimizi paylaşıyoruz okuyucu dostlarla.

Okuma başlangıcından yazı uçverişine giden öykümüz...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.