Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Serdar Kara
Köşe Yazarı
Serdar Kara
 

İnsanlık Ölmesin, Dostluklar Bitmesin!...

Hani bir şarkı vardı “Unutulmuş birer birer eski dostlar, eski dostlar... “ diye başlayan. Nedense dilime dolandı bu şarkı. Birkaç defadır söyleyip durdum. Eski dostları hatırladım birer birer, bu şarkıyı mırıldanırken. Meğerse insan dostlarıyla varmış şu yalan dünyada ve hepsinin de ayrı yeri varmış hayatımızda.    Hayatımızda onların olmadığı karelerin ne tadı var ne de tuzu! Bir yanımız muallâkta sanki onlar olmayınca. Bir yanımız eksik sanki onların yokluğunda.    Acı bir burkulma hissi kaplar yüreğimi ne zaman yâdıma düşse uzaklardaki dostlarım. Keşke yanımda olsalar derim. Ama nafile... Araya yollar girmiş, yıllar girmiş ve dostlarımızı bizden ayırmış.    Yarenlik edebileceğimiz dostlar uzaklarda şimdi. Kimisinin ismi âlemi gezer, kimisinin ismi Cennet’i... Gönüllerine muhabbetten bir katre düşmüş bu canlara imrenmemek, onları özlememek mümkün mü?    Şimdi onlar fotoğraf albümünün en nadide sayfasından bize tebessüm ediyorlar. Bir dostun, fotoğraf çekinirken gülümsemek lazım sözünü şimdi daha iyi anlıyorum. Bir gün saat dolar da göçersek bu yalan dünyadan, peşimiz sıra o tebessümlü kareler kalsın geriye. Başka bir varımız olmadı yalan dünyada geriye bırakacak, bari bir tebessümümüz kalsın!     Tebessüm dostlarda daha bir başka oluyor. Dostun bir tebessümü gamı kederi alıp götürüyor gönlümüzden. Onun için dostlarınızdan tebessümü esirgemeyin. İki dostun birbirine tebessümü sadaka olarak tarif edilmiş inancımızda.    Modern ve çağdaş olarak nitelendirilen bugünkü dünyada hayat zor. İnsaniyet adına zor. Çoğu zaman çırpınışlarımız İNSANLIK ÖLMESİN adına değil mi? Her şeye rağmen İNSANLIK ÖLMESİN diyoruz. Bu yüzden dostlar diyoruz, eski dostlar diyoruz, vefâ diyoruz. Vefâsız adamdan hiçbir şey olmaz. Parası olur, son model arabası olur, dünyası mamur olur ama adam olamaz!    Bu dünyada unutmak ve unutulmak, hissiyatı körelmemiş yürek sahipleri için en acı verici şeydir. Eğer bir nebzecik hissiyatı yoksa veya hisleri dumura uğramışsa zaten bir şey duymaz o. Onun dünyasında bizim kaygısını duyduğumuz bu ulvi duyguların da yeri olmaz. Allah muhafaza buyursun bizi bu hale düşmekten.    Bazen neşe, bazen de ıstırap içinde geçiyor günlerimiz. Bilirsiniz, hayatın yazı da var, kışı da... Siz hiç hastane koridorlarında dost beklediniz mi? Saat gecenin ikisinde telefonu elinize alıp birkaç kere arama teşebbüsünde bulundunuz mu? Sonra geç oldu deyip vazgeçerek gözyaşlarınızı yüreğinize gömdünüz mü? Belki de o gece o dostun gelmesini o kadar arzuladınız ki, gelse de iki dertleşsek, gelse de bir iki güzel kelam etsek diye geçirdiniz içinizden. Gelse de umut olsa bu elemli halime diyerek beklediniz... Bekleyecek bir dostunuzun olması ne kadar güzel biliyor musunuz? Ve bir yerlerde sizleri de dostlarınızın beklediğini unutmayın! Onların sizi aramalarını beklemeyin, vakit geç olmadan siz onları arayın. Israrla siz arayın! Yarına bırakmayın. Çünkü hayat çok kısa. Bunun farkında olmak için mezarlık veya hastanelere uğrayın ara sıra. Hayata dair neşe ve elemlerimizde hep yanlarına koştuğumuz veya yanı başımızda bulduğumuz dostlarımız. Hırçın dalgaların şerrinden bizi saklayan emin limanlar. İyi ki varsınız! Sizsiz bu hayat nasıl çekilir bilmem? Adı modern yüzü yalan dünyada, nesli tükenmeye yüz tutmuş kuşlar gibi sizler kaldınız aramızda birkaç kişi. Ya sizler de uçup giderseniz... Etrafımızda arkadaş çok ama dostların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Dost deyince aklıma hep şu enfes hikâye gelir. Buyurun birlikte okuyalım. Genç adam, babasına her gün; ”Benim de senin gibi çok dostlarım var” derdi. Baba itiraz eder, “Olmaz öyle çok dost, dostun hakikisi belki bir, belki iki tanedir. Fazlasını bulamazsın” diye cevap verirdi. Bu konuşma ve tartışma uzayınca gerçek dostun kim olduğunu anlamak için bir sınav yapmaya karar verdiler. Bir akşam bir koyun kesip çuvala koydular. Baba, oğluna ”Hadi bu çuvalı al, bir dostuna götür” dedi.    Delikanlı çuvalı sırtlayarak, sanki içinde öldürülmüş bir adam varmış gibi en iyi bildiği dostuna gitti. O dost, kan damlayan çuvalı görür görmez kapıyı hızla delikanlının suratına kapadı. Arkadaşını içeri almadı. Dost bildiği herkesi tek tek dolaşan delikanlı hepsinden aynı karşılığı gördü. Kapılar hep yüzüne kapandı. Çaresiz geri dönerek “Haklıymışsın baba” dedi. ”Dost yokmuş bu dünyada; ne sana ne de bana.” “Hayır evlat” dedi baba. “Benim bir dostum var. Hadi, çuvalı al da bir kere de ona git.” Genç adam, çuvalı tekrar sırtlayıp alnından ter, çuvaldan kanlar damlar vaziyette babasının dostuna gitti. O dost, delikanlıyı hemen içeri aldı. Arka bahçeye geçerek bir çukur kazdı, çuvalı gömdüler. Çukuru kapatarak üstüne de cesedin kokusu belli olmasın diye sarımsak diktiler. Genç adam, babasına gelerek ”Baba, işte dost buymuş” deyince babası; “Daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarın ona git, bir kavga çıkart ve iki tokat at. İşte o zaman anlarsın dostun hakikisini” dedi. Delikanlı, aynen babasının dediği gibi yaptı. Babasının dostuna istemeden iki tokat attı. Tokadı yiyen dost, şunu söyledi delikanlıya: ”Git de söyle babana, biz böyle iki tokada sarımsak tarlasını satmayız.” Sahi, böyle kaç dostunuz var sizin iki tokada sarımsak tarlası satmayacak? Yoksa sizler de Aşık Veysel diliyle “Dost dost diye nicesine sarıldım/Benim sâdık yârim kara topraktır.” diyenlerden misiniz?  Yani insanoğlu elden ayaktan düşmeye görsün.
Ekleme Tarihi: 21 Mayıs 2022 - Cumartesi

İnsanlık Ölmesin, Dostluklar Bitmesin!...

Hani bir şarkı vardı “Unutulmuş birer birer eski dostlar, eski dostlar... “ diye başlayan. Nedense dilime dolandı bu şarkı. Birkaç defadır söyleyip durdum. Eski dostları hatırladım birer birer, bu şarkıyı mırıldanırken. Meğerse insan dostlarıyla varmış şu yalan dünyada ve hepsinin de ayrı yeri varmış hayatımızda.

   Hayatımızda onların olmadığı karelerin ne tadı var ne de tuzu! Bir yanımız muallâkta sanki onlar olmayınca. Bir yanımız eksik sanki onların yokluğunda.

   Acı bir burkulma hissi kaplar yüreğimi ne zaman yâdıma düşse uzaklardaki dostlarım. Keşke yanımda olsalar derim. Ama nafile... Araya yollar girmiş, yıllar girmiş ve dostlarımızı bizden ayırmış.

   Yarenlik edebileceğimiz dostlar uzaklarda şimdi. Kimisinin ismi âlemi gezer, kimisinin ismi Cennet’i... Gönüllerine muhabbetten bir katre düşmüş bu canlara imrenmemek, onları özlememek mümkün mü?

   Şimdi onlar fotoğraf albümünün en nadide sayfasından bize tebessüm ediyorlar. Bir dostun, fotoğraf çekinirken gülümsemek lazım sözünü şimdi daha iyi anlıyorum. Bir gün saat dolar da göçersek bu yalan dünyadan, peşimiz sıra o tebessümlü kareler kalsın geriye. Başka bir varımız olmadı yalan dünyada geriye bırakacak, bari bir tebessümümüz kalsın!

    Tebessüm dostlarda daha bir başka oluyor. Dostun bir tebessümü gamı kederi alıp götürüyor gönlümüzden. Onun için dostlarınızdan tebessümü esirgemeyin. İki dostun birbirine tebessümü sadaka olarak tarif edilmiş inancımızda.

   Modern ve çağdaş olarak nitelendirilen bugünkü dünyada hayat zor. İnsaniyet adına zor. Çoğu zaman çırpınışlarımız İNSANLIK ÖLMESİN adına değil mi? Her şeye rağmen İNSANLIK ÖLMESİN diyoruz. Bu yüzden dostlar diyoruz, eski dostlar diyoruz, vefâ diyoruz. Vefâsız adamdan hiçbir şey olmaz. Parası olur, son model arabası olur, dünyası mamur olur ama adam olamaz!

   Bu dünyada unutmak ve unutulmak, hissiyatı körelmemiş yürek sahipleri için en acı verici şeydir. Eğer bir nebzecik hissiyatı yoksa veya hisleri dumura uğramışsa zaten bir şey duymaz o. Onun dünyasında bizim kaygısını duyduğumuz bu ulvi duyguların da yeri olmaz. Allah muhafaza buyursun bizi bu hale düşmekten.

   Bazen neşe, bazen de ıstırap içinde geçiyor günlerimiz. Bilirsiniz, hayatın yazı da var, kışı da... Siz hiç hastane koridorlarında dost beklediniz mi? Saat gecenin ikisinde telefonu elinize alıp birkaç kere arama teşebbüsünde bulundunuz mu? Sonra geç oldu deyip vazgeçerek gözyaşlarınızı yüreğinize gömdünüz mü? Belki de o gece o dostun gelmesini o kadar arzuladınız ki, gelse de iki dertleşsek, gelse de bir iki güzel kelam etsek diye geçirdiniz içinizden. Gelse de umut olsa bu elemli halime diyerek beklediniz...

Bekleyecek bir dostunuzun olması ne kadar güzel biliyor musunuz? Ve bir yerlerde sizleri de dostlarınızın beklediğini unutmayın! Onların sizi aramalarını beklemeyin, vakit geç olmadan siz onları arayın. Israrla siz arayın! Yarına bırakmayın. Çünkü hayat çok kısa. Bunun farkında olmak için mezarlık veya hastanelere uğrayın ara sıra.

Hayata dair neşe ve elemlerimizde hep yanlarına koştuğumuz veya yanı başımızda bulduğumuz dostlarımız. Hırçın dalgaların şerrinden bizi saklayan emin limanlar. İyi ki varsınız! Sizsiz bu hayat nasıl çekilir bilmem?

Adı modern yüzü yalan dünyada, nesli tükenmeye yüz tutmuş kuşlar gibi sizler kaldınız aramızda birkaç kişi. Ya sizler de uçup giderseniz...

Etrafımızda arkadaş çok ama dostların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Dost deyince aklıma hep şu enfes hikâye gelir. Buyurun birlikte okuyalım.

Genç adam, babasına her gün; ”Benim de senin gibi çok dostlarım var” derdi. Baba itiraz eder, “Olmaz öyle çok dost, dostun hakikisi belki bir, belki iki tanedir. Fazlasını bulamazsın” diye cevap verirdi.

Bu konuşma ve tartışma uzayınca gerçek dostun kim olduğunu anlamak için bir sınav yapmaya karar verdiler. Bir akşam bir koyun kesip çuvala koydular. Baba, oğluna ”Hadi bu çuvalı al, bir dostuna götür” dedi.

   Delikanlı çuvalı sırtlayarak, sanki içinde öldürülmüş bir adam varmış gibi en iyi bildiği dostuna gitti. O dost, kan damlayan çuvalı görür görmez kapıyı hızla delikanlının suratına kapadı. Arkadaşını içeri almadı. Dost bildiği herkesi tek tek dolaşan delikanlı hepsinden aynı karşılığı gördü. Kapılar hep yüzüne kapandı.

Çaresiz geri dönerek “Haklıymışsın baba” dedi. ”Dost yokmuş bu dünyada; ne sana ne de bana.” “Hayır evlat” dedi baba. “Benim bir dostum var. Hadi, çuvalı al da bir kere de ona git.”

Genç adam, çuvalı tekrar sırtlayıp alnından ter, çuvaldan kanlar damlar vaziyette babasının dostuna gitti. O dost, delikanlıyı hemen içeri aldı. Arka bahçeye geçerek bir çukur kazdı, çuvalı gömdüler. Çukuru kapatarak üstüne de cesedin kokusu belli olmasın diye sarımsak diktiler.

Genç adam, babasına gelerek ”Baba, işte dost buymuş” deyince babası; “Daha erken, o belli olmaz daha. Sen yarın ona git, bir kavga çıkart ve iki tokat at. İşte o zaman anlarsın dostun hakikisini” dedi.

Delikanlı, aynen babasının dediği gibi yaptı. Babasının dostuna istemeden iki tokat attı. Tokadı yiyen dost, şunu söyledi delikanlıya:

”Git de söyle babana, biz böyle iki tokada sarımsak tarlasını satmayız.”

Sahi, böyle kaç dostunuz var sizin iki tokada sarımsak tarlası satmayacak? Yoksa sizler de Aşık Veysel diliyle “Dost dost diye nicesine sarıldım/Benim sâdık yârim kara topraktır.” diyenlerden misiniz?

 Yani insanoğlu elden ayaktan düşmeye görsün.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.