Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Mustafa YAYLA
Köşe Yazarı
Mustafa YAYLA
 

BAHAR YOLU

Usul, usul yağıyordu yağmur. Dallar minicik, minicik yeşile boyanıyordu. Sanki yağmur yeşil yağıyordu. Bahçelere baktığımda dallarda milyonlarca uçuk yeşil bir kıvılcım tütüyordu. Yukarılara tepelere baktığımda, inceden tülden bir sis, rüzgarda dalgalanan tül gibi vadilerin eteklerinden tepelere doğru savruluyordu. Seslerini duyup, kendilerini göremediğim topaç kadar kuşların sesi doldurmuştu her yanı. Gözlerimde yeşilin en güzeli, gözlerimde sis ve kulaklarımda kuş sesleriyle yürürken, Önümde bir adam belirdi. Uzun boylu, iri yapılı, Saçları dağınık, uzun sakallı. Üzerinde kalın abadan, her tarafı dökülen eski harabe evleri andıran, siyahı uçmuş bir paltosu, sırtında ilkel, kalın keçi kılından örme heybeye benzeyen sırt çantası vardı. Yorgunluğu her halinde belli olan adama yaklaştım. Adam beni sezdiğinde arkasına döndü. Sanki hiç insan görmemiş gibi irkildi. Korkmasam da hayretle bakıştık. Göz bebekleri derin bir kuyuda ışıldayan sular gibiydi. Kaşları göz kapaklarının üzerinde şapka tereyi gibi gür, sigara dumanında sararmış bıyık rengine dönmüştü. Elinde uzun asaya benzeyen incecik bir metre ya var ya yok değneğe dayandı. Konuşmasını bilmiyor sandım. Dudakları aralandı. -Gel gel dedi bana. Ürktüm. yüzünün şekli değişti. Kaşları düştü, sakalları savruldu. Baka kalmıştım. Anladı korktuğumu. Elindeki değneğe dayanıp diğer eliyle elimi tuttu. Elleri sanki diken dalı gibi elime battı. Ellerinin içi bir bıçakla sanki yüz yerinden deri derin kesilmişti. Nasırın bu kadar derin bu kadar yaygın olan bir eli ilk kez görüyordum. Beraberce oturduk. -Ben dedi yıllarla savaşa savaşa buralara kadar gelen yaban bir adamım. Hep yürümekle geçti ömrüm. dedi Gözlerine bakıp -Çokta çalışmış görünüyorsun, ellerinin nasırı anlatıyor, sen anlatmasan da dediğimde gözleri doldu. -Evet dedi bu ellerimle yıllarca demir dövdüm. Körük çektim derken gözlerinden iki damla yaş süzüldü elmacık kemiklerine. Gözlerime baktı -Çok kazma, balta, orak, neler yaptım neler. Bir zaman geldi kimse almadı yaptıklarımı. Güldüler. Kimse ekmedi, kimse dikmedi, kapattım dükkanı, vurdum yollara. Heybeye benzeyen kıl çantasını çıkardı sırtından. Elini daldırdı heybeye. Bir avuç dolusu tohum çıkardı. -Aç avucunu dedi. Avucumu açtım. Avucuma damla damla hiç görmediğim tohumlar koydu. Meraklandım -Ne tohumu bunlar. -Benim gücüm yok evlat dedi. Bu tohumları şu ağacın altına ek. Ama biraz derine ekmelisin, Kuşlar bulup yemesinler. Ellerimle toprağı eşeledim, eşeledim. -Yeterli dedi. Elimde ki tohumları toprakla buluşturdum. Üstünü toprakla kapattım. Gözleri ışıdı adamın. -Ne mutlu sana dedi. Hayretle baktım gözlerine ne diyorsun dercesine -Bahar ektin çocuk bahar ektin toprağa dedi. Sert bir rüzgar esti. Toz duman oldu her yer, ben bir yana, ihtiyar adam bir yana düştü. Adam seslendi -Bahar düştü toprağa evlat. Bahar toprağa düştü mü kimseler durduramaz. Benim ömür bu kadar deyip ıradı kayboldu. Uyandığımda akşam olmaya yakındı. Toprakta bahar buğuluyordu. Yeşil fırtına dallarda savruluyordu. Bahar ılgıt ılgıt ne de güzel esiyordu. Yağmur hala yağıyordu. Derinlerden deniz çağıldıyor, Ufacık bir çalı kuşu bahara -Bahar hoş geldin diyordu. Hele bir görseydiniz o çalı kuşunu, Denizin mavisini çalmıştı. Masmavi yeşile dönüşen dallarda sıçrayıp duruyordu. O çalı kuşunu kimseler göremese de sesini duyan gönüller vardı elbet. Ne mutlu masmavi o çalı kuşunu görene, sesini duyup bahar geldi deyip haykıranlara....!!! M.Yayla-Görele      
Ekleme Tarihi: 04 Mart 2023 - Cumartesi

BAHAR YOLU

Usul, usul yağıyordu yağmur. Dallar minicik, minicik yeşile boyanıyordu. Sanki yağmur yeşil yağıyordu. Bahçelere baktığımda dallarda milyonlarca uçuk yeşil bir kıvılcım tütüyordu. Yukarılara tepelere baktığımda, inceden tülden bir sis, rüzgarda dalgalanan tül gibi vadilerin eteklerinden tepelere doğru savruluyordu. Seslerini duyup, kendilerini göremediğim topaç kadar kuşların sesi doldurmuştu her yanı. Gözlerimde yeşilin en güzeli, gözlerimde sis ve kulaklarımda kuş sesleriyle yürürken, Önümde bir adam belirdi. Uzun boylu, iri yapılı, Saçları dağınık, uzun sakallı. Üzerinde kalın abadan, her tarafı dökülen eski harabe evleri andıran, siyahı uçmuş bir paltosu, sırtında ilkel, kalın keçi kılından örme heybeye benzeyen sırt çantası vardı. Yorgunluğu her halinde belli olan adama yaklaştım. Adam beni sezdiğinde arkasına döndü. Sanki hiç insan görmemiş gibi irkildi. Korkmasam da hayretle bakıştık. Göz bebekleri derin bir kuyuda ışıldayan sular gibiydi. Kaşları göz kapaklarının üzerinde şapka tereyi gibi gür, sigara dumanında sararmış bıyık rengine dönmüştü. Elinde uzun asaya benzeyen incecik bir metre ya var ya yok değneğe dayandı. Konuşmasını bilmiyor sandım. Dudakları aralandı.
-Gel gel dedi bana. Ürktüm. yüzünün şekli değişti. Kaşları düştü, sakalları savruldu. Baka kalmıştım. Anladı korktuğumu. Elindeki değneğe dayanıp diğer eliyle elimi tuttu. Elleri sanki diken dalı gibi elime battı. Ellerinin içi bir bıçakla sanki yüz yerinden deri derin kesilmişti. Nasırın bu kadar derin bu kadar yaygın olan bir eli ilk kez görüyordum. Beraberce oturduk.
-Ben dedi yıllarla savaşa savaşa buralara kadar gelen yaban bir adamım. Hep yürümekle geçti ömrüm. dedi
Gözlerine bakıp
-Çokta çalışmış görünüyorsun, ellerinin nasırı anlatıyor, sen anlatmasan da dediğimde gözleri doldu.
-Evet dedi bu ellerimle yıllarca demir dövdüm. Körük çektim derken gözlerinden iki damla yaş süzüldü elmacık kemiklerine. Gözlerime baktı
-Çok kazma, balta, orak, neler yaptım neler. Bir zaman geldi kimse almadı yaptıklarımı. Güldüler. Kimse ekmedi, kimse dikmedi, kapattım dükkanı, vurdum yollara. Heybeye benzeyen kıl çantasını çıkardı sırtından. Elini daldırdı heybeye. Bir avuç dolusu tohum çıkardı.
-Aç avucunu dedi. Avucumu açtım. Avucuma damla damla hiç görmediğim tohumlar koydu. Meraklandım
-Ne tohumu bunlar.
-Benim gücüm yok evlat dedi. Bu tohumları şu ağacın altına ek. Ama biraz derine ekmelisin, Kuşlar bulup yemesinler. Ellerimle toprağı eşeledim, eşeledim.
-Yeterli dedi. Elimde ki tohumları toprakla buluşturdum. Üstünü toprakla kapattım.
Gözleri ışıdı adamın.
-Ne mutlu sana dedi. Hayretle baktım gözlerine ne diyorsun dercesine
-Bahar ektin çocuk bahar ektin toprağa dedi. Sert bir rüzgar esti. Toz duman oldu her yer, ben bir yana, ihtiyar adam bir yana düştü. Adam seslendi
-Bahar düştü toprağa evlat. Bahar toprağa düştü mü kimseler durduramaz. Benim ömür bu kadar deyip ıradı kayboldu. Uyandığımda akşam olmaya yakındı. Toprakta bahar buğuluyordu. Yeşil fırtına dallarda savruluyordu. Bahar ılgıt ılgıt ne de güzel esiyordu. Yağmur hala yağıyordu. Derinlerden deniz çağıldıyor, Ufacık bir çalı kuşu bahara
-Bahar hoş geldin diyordu. Hele bir görseydiniz o çalı kuşunu, Denizin mavisini çalmıştı. Masmavi yeşile dönüşen dallarda sıçrayıp duruyordu. O çalı kuşunu kimseler göremese de sesini duyan gönüller vardı elbet. Ne mutlu masmavi o çalı kuşunu görene, sesini duyup bahar geldi deyip haykıranlara....!!! M.Yayla-Görele
 
 
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

03
Mayıs
01
Mayıs
29
Nisan
27
Nisan
25
Nisan
21
Nisan
17
Nisan
14
Nisan
11
Nisan
08
Nisan
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.