Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Mustafa YAYLA
Köşe Yazarı
Mustafa YAYLA
 

YAŞAMAK HER CANA BAŞKA BAŞKA

Dört günlük aradan sonra nereden başlamalı bilmesem de, her Karadeniz havasını soluyan herkesin yorgun olduğunu biliyorum. Vadilerde bütün fındık dalları eğiyor, Yerlere serilmiş fındıklar tek tek toplanıyor, Yokuşlardan yukarı harmanlara taşınıyor. velhasıl çile düğüm düğüm bahçelerde,harmanlarda kördüğüme dönüşüyor. Yaşamak denen tılsımın varlığını anlıyor insan. Emekleriyle umutlanıyor, Geçmişiyle yüzleşip her yıl olağan hale gelen bu çileyi yaşamanın hazzına varıp fındığın harmanda ki kokusunda, Kantara koyup parasını cebine indirdiğinde yorgunluğunu unutup paranın cazibesine kapılıp kanat takıp uçacak oluyor. Dört gündür yazmadım. yazmadan duramasam da yazmadım. Çünkü çok yorgundum.Karınca karınca bende çok olamasa da bahçemizin yolunu tutup Allah'ın verdiği kadar fındığı toplayıp harmana atmak üzerime düşmüştü. Ala sıcakta dallardan dökülen fındıklar gazele karışmış,kuraktan toprak buz gibi kayganlaşmıştı. Günde beş altı saat çalıştım. dikenlerle dalaştım. Kurumuş dikenler sanki su arar gibi kollarına saldırıyordu.Ben dikenle inatlaşıp onu yenip bir sincap gibi kıpkırmızı bir fındık çotanagını elimdeki heybeme koyarken su gibi olmuş gömleğim tenime yapışıyordu. Hayat her canlıya başka pencereden bakarken yanıma daha belki bir aylık bile olmayan altı tane enik peydah oldu. dünya güzeli ve cins köpeklerdi. iri gözleri kepçe kulakları, alaca siyah beyaz bir kaç tanesi kahve rengiydi.Kulakları sallanırken,üzerlerine yeşil sinekler konuyordu.Ben çalıştım onlar uyudu.Ben çalışırken onları unuttum. Aklıma geldiklerinde yoktular. yoruldum ve erkenden bahçeden çıktım. ertesi günü yine bahçeye gittim. Boğazındaki tasmada çıngırak olan bir köpek fır dönüyordu bahçeyi.Dereye iniyor oradan bir vuruyor ta bahçenin tepesine çıkıyordu uçarcasına boğazında ki çıngırak çaldıkça ürperiyordum. ıssız bahçede Belki köpek elli kez aynı hareketi tekrarladı. daha sonra memeleri yerde dili dışarıda bir anne köpek geldi çıngıraklı köpeğin yanına. Aranıyorlardı terlemiş çamur içinde ki bir dişi köpek üzgündü, sanki bana gördün mü der gibiydi.Aradıkları dün yanımda olsa da şimdi yoklardı. Dişi köpek uyudukları yeri kokladı ağlar gibi inledi. Elimden bir şey gelmiyordu ki. Bizim enikler yitmişti, demek.Ben fındık derdinde, Çıngıraklı köpek ile dişi köpek başka dertteydi.Hele birde karıncalar vardı ellerimin arasında, ayaklarımın altında can veren. Engel olmaya çalışsam da engel olamanın ezikliği ile yanıyordum hiç esmeyen öğle güneşinde. Karıncalar böcekler ölürken, Köpekler kayıp enikleri ararken bende bir kaç fındık uğruna yanıyordum. Yaşamak işte böyle bir şey dedim kendi kendime.Herkesin derdi başka. Hele insan denen varlığın heveslerine engel olmak boşuna. Yoluyor, yırtıyor, Hep kendine yontmak için çekiçsiz, için için kendini bitirişini yaşıyor. Değer mi...? M:Yayla-Görele 12Osman Yılmazarslan, Berrin Erenel Bilge ve 10 diğer kişi 1 Yorum Dört günlük aradan sonra nereden başlamalı bilmesem de, her Karadeniz havasını soluyan herkesin yorgun olduğunu biliyorum. Vadilerde bütün fındık dalları eğiyor, Yerlere serilmiş fındıklar tek tek toplanıyor, Yokuşlardan yukarı harmanlara taşınıyor. velhasıl çile düğüm düğüm bahçelerde,harmanlarda kördüğüme dönüşüyor. Yaşamak denen tılsımın varlığını anlıyor insan. Emekleriyle umutlanıyor, Geçmişiyle yüzleşip her yıl olağan hale gelen bu çileyi yaşamanın hazzına varıp fındığın harmanda ki kokusunda, Kantara koyup parasını cebine indirdiğinde yorgunluğunu unutup paranın cazibesine kapılıp kanat takıp uçacak oluyor. Dört gündür yazmadım. yazmadan duramasam da yazmadım. Çünkü çok yorgundum.Karınca karınca bende çok olamasa da bahçemizin yolunu tutup Allah'ın verdiği kadar fındığı toplayıp harmana atmak üzerime düşmüştü. Ala sıcakta dallardan dökülen fındıklar gazele karışmış,kuraktan toprak buz gibi kayganlaşmıştı. Günde beş altı saat çalıştım. dikenlerle dalaştım. Kurumuş dikenler sanki su arar gibi kollarına saldırıyordu.Ben dikenle inatlaşıp onu yenip bir sincap gibi kıpkırmızı bir fındık çotanagını elimdeki heybeme koyarken su gibi olmuş gömleğim tenime yapışıyordu. Hayat her canlıya başka pencereden bakarken yanıma daha belki bir aylık bile olmayan altı tane enik peydah oldu. dünya güzeli ve cins köpeklerdi. iri gözleri kepçe kulakları, alaca siyah beyaz bir kaç tanesi kahve rengiydi.Kulakları sallanırken,üzerlerine yeşil sinekler konuyordu.Ben çalıştım onlar uyudu.Ben çalışırken onları unuttum. Aklıma geldiklerinde yoktular. yoruldum ve erkenden bahçeden çıktım. ertesi günü yine bahçeye gittim. Boğazındaki tasmada çıngırak olan bir köpek fır dönüyordu bahçeyi.Dereye iniyor oradan bir vuruyor ta bahçenin tepesine çıkıyordu uçarcasına boğazında ki çıngırak çaldıkça ürperiyordum. ıssız bahçede Belki köpek elli kez aynı hareketi tekrarladı. daha sonra memeleri yerde dili dışarıda bir anne köpek geldi çıngıraklı köpeğin yanına. Aranıyorlardı terlemiş çamur içinde ki bir dişi köpek üzgündü, sanki bana gördün mü der gibiydi.Aradıkları dün yanımda olsa da şimdi yoklardı. Dişi köpek uyudukları yeri kokladı ağlar gibi inledi. Elimden bir şey gelmiyordu ki. Bizim enikler yitmişti, demek.Ben fındık derdinde, Çıngıraklı köpek ile dişi köpek başka dertteydi.Hele birde karıncalar vardı ellerimin arasında, ayaklarımın altında can veren. Engel olmaya çalışsam da engel olamanın ezikliği ile yanıyordum hiç esmeyen öğle güneşinde. Karıncalar böcekler ölürken, Köpekler kayıp enikleri ararken bende bir kaç fındık uğruna yanıyordum. Yaşamak işte böyle bir şey dedim kendi kendime.Herkesin derdi başka. Hele insan denen varlığın heveslerine engel olmak boşuna. Yoluyor, yırtıyor, Hep kendine yontmak için çekiçsiz, için için kendini bitirişini yaşıyor. Değer mi...? M:Yayla-Görele    
Ekleme Tarihi: 27 Ağustos 2022 - Cumartesi

YAŞAMAK HER CANA BAŞKA BAŞKA

Dört günlük aradan sonra nereden başlamalı bilmesem de, her Karadeniz havasını soluyan herkesin yorgun olduğunu biliyorum. Vadilerde bütün fındık dalları eğiyor, Yerlere serilmiş fındıklar tek tek toplanıyor, Yokuşlardan yukarı harmanlara taşınıyor. velhasıl çile düğüm düğüm bahçelerde,harmanlarda kördüğüme dönüşüyor. Yaşamak denen tılsımın varlığını anlıyor insan. Emekleriyle umutlanıyor, Geçmişiyle yüzleşip her yıl olağan hale gelen bu çileyi yaşamanın hazzına varıp fındığın harmanda ki kokusunda, Kantara koyup parasını cebine indirdiğinde yorgunluğunu unutup paranın cazibesine kapılıp kanat takıp uçacak oluyor. Dört gündür yazmadım. yazmadan duramasam da yazmadım. Çünkü çok yorgundum.Karınca karınca bende çok olamasa da bahçemizin yolunu tutup Allah'ın verdiği kadar fındığı toplayıp harmana atmak üzerime düşmüştü. Ala sıcakta dallardan dökülen fındıklar gazele karışmış,kuraktan toprak buz gibi kayganlaşmıştı. Günde beş altı saat çalıştım. dikenlerle dalaştım. Kurumuş dikenler sanki su arar gibi kollarına saldırıyordu.Ben dikenle inatlaşıp onu yenip bir sincap gibi kıpkırmızı bir fındık çotanagını elimdeki heybeme koyarken su gibi olmuş gömleğim tenime yapışıyordu. Hayat her canlıya başka pencereden bakarken yanıma daha belki bir aylık bile olmayan altı tane enik peydah oldu. dünya güzeli ve cins köpeklerdi. iri gözleri kepçe kulakları, alaca siyah beyaz bir kaç tanesi kahve rengiydi.Kulakları sallanırken,üzerlerine yeşil sinekler konuyordu.Ben çalıştım onlar uyudu.Ben çalışırken onları unuttum. Aklıma geldiklerinde yoktular. yoruldum ve erkenden bahçeden çıktım. ertesi günü yine bahçeye gittim. Boğazındaki tasmada çıngırak olan bir köpek fır dönüyordu bahçeyi.Dereye iniyor oradan bir vuruyor ta bahçenin tepesine çıkıyordu uçarcasına boğazında ki çıngırak çaldıkça ürperiyordum. ıssız bahçede Belki köpek elli kez aynı hareketi tekrarladı. daha sonra memeleri yerde dili dışarıda bir anne köpek geldi çıngıraklı köpeğin yanına. Aranıyorlardı terlemiş çamur içinde ki bir dişi köpek üzgündü, sanki bana gördün mü der gibiydi.Aradıkları dün yanımda olsa da şimdi yoklardı. Dişi köpek uyudukları yeri kokladı ağlar gibi inledi. Elimden bir şey gelmiyordu ki. Bizim enikler yitmişti, demek.Ben fındık derdinde, Çıngıraklı köpek ile dişi köpek başka dertteydi.Hele birde karıncalar vardı ellerimin arasında, ayaklarımın altında can veren. Engel olmaya çalışsam da engel olamanın ezikliği ile yanıyordum hiç esmeyen öğle güneşinde. Karıncalar böcekler ölürken, Köpekler kayıp enikleri ararken bende bir kaç fındık uğruna yanıyordum. Yaşamak işte böyle bir şey dedim kendi kendime.Herkesin derdi başka. Hele insan denen varlığın heveslerine engel olmak boşuna. Yoluyor, yırtıyor, Hep kendine yontmak için çekiçsiz, için için kendini bitirişini yaşıyor. Değer mi...? M:Yayla-Görele

12Osman Yılmazarslan, Berrin Erenel Bilge ve 10 diğer kişi

1 Yorum

Dört günlük aradan sonra nereden başlamalı bilmesem de, her Karadeniz havasını soluyan herkesin yorgun olduğunu biliyorum. Vadilerde bütün fındık dalları eğiyor, Yerlere serilmiş fındıklar tek tek toplanıyor, Yokuşlardan yukarı harmanlara taşınıyor. velhasıl çile düğüm düğüm bahçelerde,harmanlarda kördüğüme dönüşüyor. Yaşamak denen tılsımın varlığını anlıyor insan. Emekleriyle umutlanıyor, Geçmişiyle yüzleşip her yıl olağan hale gelen bu çileyi yaşamanın hazzına varıp fındığın harmanda ki kokusunda, Kantara koyup parasını cebine indirdiğinde yorgunluğunu unutup paranın cazibesine kapılıp kanat takıp uçacak oluyor. Dört gündür yazmadım. yazmadan duramasam da yazmadım. Çünkü çok yorgundum.Karınca karınca bende çok olamasa da bahçemizin yolunu tutup Allah'ın verdiği kadar fındığı toplayıp harmana atmak üzerime düşmüştü. Ala sıcakta dallardan dökülen fındıklar gazele karışmış,kuraktan toprak buz gibi kayganlaşmıştı. Günde beş altı saat çalıştım. dikenlerle dalaştım. Kurumuş dikenler sanki su arar gibi kollarına saldırıyordu.Ben dikenle inatlaşıp onu yenip bir sincap gibi kıpkırmızı bir fındık çotanagını elimdeki heybeme koyarken su gibi olmuş gömleğim tenime yapışıyordu. Hayat her canlıya başka pencereden bakarken yanıma daha belki bir aylık bile olmayan altı tane enik peydah oldu. dünya güzeli ve cins köpeklerdi. iri gözleri kepçe kulakları, alaca siyah beyaz bir kaç tanesi kahve rengiydi.Kulakları sallanırken,üzerlerine yeşil sinekler konuyordu.Ben çalıştım onlar uyudu.Ben çalışırken onları unuttum. Aklıma geldiklerinde yoktular. yoruldum ve erkenden bahçeden çıktım. ertesi günü yine bahçeye gittim. Boğazındaki tasmada çıngırak olan bir köpek fır dönüyordu bahçeyi.Dereye iniyor oradan bir vuruyor ta bahçenin tepesine çıkıyordu uçarcasına boğazında ki çıngırak çaldıkça ürperiyordum. ıssız bahçede Belki köpek elli kez aynı hareketi tekrarladı. daha sonra memeleri yerde dili dışarıda bir anne köpek geldi çıngıraklı köpeğin yanına. Aranıyorlardı terlemiş çamur içinde ki bir dişi köpek üzgündü, sanki bana gördün mü der gibiydi.Aradıkları dün yanımda olsa da şimdi yoklardı. Dişi köpek uyudukları yeri kokladı ağlar gibi inledi. Elimden bir şey gelmiyordu ki. Bizim enikler yitmişti, demek.Ben fındık derdinde, Çıngıraklı köpek ile dişi köpek başka dertteydi.Hele birde karıncalar vardı ellerimin arasında, ayaklarımın altında can veren. Engel olmaya çalışsam da engel olamanın ezikliği ile yanıyordum hiç esmeyen öğle güneşinde. Karıncalar böcekler ölürken, Köpekler kayıp enikleri ararken bende bir kaç fındık uğruna yanıyordum. Yaşamak işte böyle bir şey dedim kendi kendime.Herkesin derdi başka. Hele insan denen varlığın heveslerine engel olmak boşuna. Yoluyor, yırtıyor, Hep kendine yontmak için çekiçsiz, için için kendini bitirişini yaşıyor. Değer mi...? M:Yayla-Görele

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

03
Mayıs
01
Mayıs
29
Nisan
27
Nisan
25
Nisan
21
Nisan
17
Nisan
14
Nisan
11
Nisan
08
Nisan
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.