Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Mustafa YAYLA
Köşe Yazarı
Mustafa YAYLA
 

YAYIK

Köy yerinde oturup da ahırında ineği olmayan, İneği olup da yal kazanı, süt kazanı, yayık, külek, bakır kulplu bakraç, süt maşabası, Olmayan ev olur muydu? Ahırında ineği olup da ineğe çobanlık yapmayan, sonbaharda bahçelerde gazel sıyırmayan, mısır saplarından bağlar oluşturup otluk yapmasını bilmeyen olur muydu? Gün doğmadan kalkan anam ilk önce ineğimizin yal kazanını ocağa atar yalı pişirir, ineği sağar, sonra bizim ihtiyaçlarımızı karşılardı. Şimdiki gibi masalar yerine yer sofraları kurulur,o sofranın etrafına bağdaş kurup otururduk.Herkesin bir kaşığı olsa da herkesin ayrı yediği tabaklar yerine derin sağanlar vardı bakırdan. Ailede kaç kişi iseniz o kadar kaşık girer çıkardı sağana. Her yemeğin sonunda sulu ayrana mısır ekmeği doğranıp kaşıklamak olmazsa olmazımızdı. Bazı sabahlar, haftada bir iki defa ineğin verdiği süte göre yayık yoğurt ile doldurulur, tavandan asılan çengele takılırdı. Bir metre ya var ya yok tahta fıçı benzeri yayık anamın elinde güp deyip bir o yana, güp deyip bir bu yana giderdi. Belki yarım saatten fazla süren bu yorucu uğraşının sonunda anam ağaç kaşığını yayığın on santimlik deliğinden sokar çıkarırdı. Tomurcuk tomurcuk yağ kaşığa sarınca yayığı asılı çengelinden halter kaldırır gibi kaldırır, Kocaman kazanın üzerinde bir bardak kadar hafifmiş gibi evirir çevirir kazana boşaltırdı. Kazanın üzerinde yağ köpük köpük mis gibi kokardı. O yağ tomurcuklarını tahta kaşığa sarmasın diye ıslar , sonrada kaşık kaşık elindeki sağana doldururdu. Arada sırada kaşıkla yağı sıkıştırır üstüne çıkan ayranı kazana dökerdi. Çeşmeden aldığı buz gibi su ile yağı yıkar hafifce tuzlardı.Çünkü o yıllarda buzdolabı yoktu. Yanan ateşin közünde saç ayağının üzerine maşayı koyar dilimlenmiş ekmekleri nar gibi kızartır, üzerine o yayık yağından sürerdik.Lezzetini sormayın anlatamam. O şimdi çok eskilerde mazilerde kaldı. Şimdilerde yağ yok artık krema yağlar icat oldu. Neymiş köy yağı imiş. Köylerde inek mi kaldı. Sahte yağları ayranla karıp ayran tadı verip insanları kandırmak varken kim uğraşır anam gibi yayıkla, Her şeyi hormonlaştırdık. tatları sunileştirdik. Limon yerine limon tuzu, yağ yerine krema, süt yerine süt tozu, Onları da çok arıyoruz da kalitelisini bulmak imkansız. Yedik bitirdik koskoca dünyayı. Taşların bile kimyasını değiştirdik. Meyvelerin şeklini değiştirdik. Hormonlara teslim olup hastalıkların pençesine düştük. Neyse ne söyleyeyim. Kendi canavarlarımızı yine kendi ellerimizle bizler yarattık. Ne uğruna dersiniz? Para, para, para...! M.Yayla-Görele
Ekleme Tarihi: 18 Kasım 2022 - Cuma

YAYIK

Köy yerinde oturup da ahırında ineği olmayan, İneği olup da yal kazanı, süt kazanı, yayık, külek, bakır kulplu bakraç, süt maşabası, Olmayan ev olur muydu? Ahırında ineği olup da ineğe çobanlık yapmayan, sonbaharda bahçelerde gazel sıyırmayan, mısır saplarından bağlar oluşturup otluk yapmasını bilmeyen olur muydu? Gün doğmadan kalkan anam ilk önce ineğimizin yal kazanını ocağa atar yalı pişirir, ineği sağar, sonra bizim ihtiyaçlarımızı karşılardı. Şimdiki gibi masalar yerine yer sofraları kurulur,o sofranın etrafına bağdaş kurup otururduk.Herkesin bir kaşığı olsa da herkesin ayrı yediği tabaklar yerine derin sağanlar vardı bakırdan. Ailede kaç kişi iseniz o kadar kaşık girer çıkardı sağana. Her yemeğin sonunda sulu ayrana mısır ekmeği doğranıp kaşıklamak olmazsa olmazımızdı. Bazı sabahlar, haftada bir iki defa ineğin verdiği süte göre yayık yoğurt ile doldurulur, tavandan asılan çengele takılırdı. Bir metre ya var ya yok tahta fıçı benzeri yayık anamın elinde güp deyip bir o yana, güp deyip bir bu yana giderdi. Belki yarım saatten fazla süren bu yorucu uğraşının sonunda anam ağaç kaşığını yayığın on santimlik deliğinden sokar çıkarırdı. Tomurcuk tomurcuk yağ kaşığa sarınca yayığı asılı çengelinden halter kaldırır gibi kaldırır, Kocaman kazanın üzerinde bir bardak kadar hafifmiş gibi evirir çevirir kazana boşaltırdı. Kazanın üzerinde yağ köpük köpük mis gibi kokardı. O yağ tomurcuklarını tahta kaşığa sarmasın diye ıslar , sonrada kaşık kaşık elindeki sağana doldururdu. Arada sırada kaşıkla yağı sıkıştırır üstüne çıkan ayranı kazana dökerdi. Çeşmeden aldığı buz gibi su ile yağı yıkar hafifce tuzlardı.Çünkü o yıllarda buzdolabı yoktu. Yanan ateşin közünde saç ayağının üzerine maşayı koyar dilimlenmiş ekmekleri nar gibi kızartır, üzerine o yayık yağından sürerdik.Lezzetini sormayın anlatamam. O şimdi çok eskilerde mazilerde kaldı. Şimdilerde yağ yok artık krema yağlar icat oldu. Neymiş köy yağı imiş. Köylerde inek mi kaldı. Sahte yağları ayranla karıp ayran tadı verip insanları kandırmak varken kim uğraşır anam gibi yayıkla, Her şeyi hormonlaştırdık. tatları sunileştirdik. Limon yerine limon tuzu, yağ yerine krema, süt yerine süt tozu, Onları da çok arıyoruz da kalitelisini bulmak imkansız. Yedik bitirdik koskoca dünyayı. Taşların bile kimyasını değiştirdik. Meyvelerin şeklini değiştirdik. Hormonlara teslim olup hastalıkların pençesine düştük. Neyse ne söyleyeyim. Kendi canavarlarımızı yine kendi ellerimizle bizler yarattık. Ne uğruna dersiniz? Para, para, para...! M.Yayla-Görele

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

03
Mayıs
01
Mayıs
29
Nisan
27
Nisan
25
Nisan
21
Nisan
17
Nisan
14
Nisan
11
Nisan
08
Nisan
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.