Şehirlerinin tarihi dokusunu koruyup, bunu bir turizm malzemesine dönüştürerek ekonomik anlamda gelir elde etmeyi başarmış büyüklü küçüklü iller ve ilçeler var. Tarihi kişilikleri, kültür ve sanat adamlarını illeriyle ilçeleriyle özdeşleştirerek bunlar üzerinden tanıtım yaparak kendilerini öne çıkaran yerler var. Yine bir efsane, bir öykü, bir halk anlatısı üzerinden, hatta bu anlatıları süsleyerek il ve ilçelerinin adını duyuran yerler var. Tarihi dokusuyla öne çıkan yerlerin başında Karabük’ün Safranbolu ve Ankara’nın Beypazarı ilçelerini sayabiliriz. Kaldı ki bugün Safranbolu’yu Karabük’ten, Beypazarı’nı Ankara’dan çok tanıyor ülkemizin insanları. Hatta yabancı gezginler bile! Konya Mevlana ile tanınıyor. Urfa Balıklıgöl ile anılıyor. Tarsus Ashabı Kehf Mağarası ile biliniyor. Efsane ve öyküler üzerinden tanıtım yapan illerin başında Amasya geliyor. Ferhat ile Şirin hikâyesi burada geçmiştir dediniz mi işlem tamamdır. Buna bir de tarihi dokuyu kattınız mı tarihi konaklarda kalacak yer bulamıyor gezginler. İslam coğrafyasında balıklı göl anlatısının sahiplenildiği başka yerler de var. Yine Yedi Uyurlar Mağarası olarak bilinen ondan fazla yer var İslam coğrafyasında. Kaldı ki olay diğer kitabi dinlerde de yer alıyor. Bu uzun girişi neden yaptık? İl ve ilçelerinde bu tür değerler sahip olan yerler bu değerleri tanıtarak aynı zamanda ilçelerini de tanıtmış oluyorlar. Görele’nin de bu tür değerleri var. Kültür ve sanat adamlarını bir başka yazıya bırakarak ilçenin tarihi dokusuna dikkat çekmek istiyoruz bu yazımızla. Tarihi bir kalemiz yok belki ancak tarihi bir dokumuz var. Kale demişken, Sivas’ında tarihi bir kalesi yok ama “Çıkalım Kale’ye bir akşamüstü; Sen Sivas’ı seyret, yar ben de seni” diye başlayan bir türküsü var. Görele’nin tarihi kaleleri aratmayacak tarihi bir dokusu var. Bu doku Tirebolu’da da var. Ve Tirebolu bu dokuyu keşfetti, bizden söylemesi. Taflanaltı sokağı biraz boyayarak küçük bir işle büyük bir adım attılar. Görele sahip olduğu tarihi dokuyu değerlendirmeli. Limanın ucuna gidip bir baktığınızda bu dokuyu çok rahatlıkla göreceksiniz. İlçemizin tarihi evleri muhteşem görünüyor. Bu binaların şehre kazandırılması gerekiyor. Bu bir sektör… Safranbolu ve Beypazarı bunu yapmış. Ege bölgesinde belki onlarca belki yirmilerce bu değerleri şehirlerine kazandırmış ilçe ve kasabalar var. Görele’de yapabilir. Bu binalar aslına uygun olarak onarımdan geçirilebilir. Bunlar ilçenin zenginliğidir. Yol ve yöntemini, hukuki boyutunu, yapım tekniğini uzmanlar bilecektir elbette. Ancak ülkenin başka yerlerinde yapılmışsa Görele’de de yapılabilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu tür işler için proje karşılı kaynak sağladığını biliyoruz. Bu kanaldan yürüyerek bir sonuç alınabilir. Yerel yönetimlerin bütçeleriyle yapılması zor gibi görünse de farklı kaynakların araştırılması bir ilk adım olarak değerlendirilebilir. Bir ya da birkaç örnek yapının şehre kazandırılması diğer yapılar için yapılacak çalışmaların önünü açacaktır. Mesela Sağlık Ocağı’nın karşısındaki taş yapıyla işe başlanabilir. O muhteşem sanat eseri o ihtişamıyla Görele’ye kazandırılabilir. Güzel Sanatlar Fakültesi’nin bir bölümü için düşünülebilir. Bu tarihi doku ilçemiz için bir zenginliktir. Bu zenginlikten yararlanmak için en azından neler yapılabileceği şimdiden tartışılmaya başlanabilir. Görele’ye yeni bir yüz kazandırmak için bundan iyisi olamaz.