İller ve ilçeler kültür ve sanat adamlarını tanıtmada birbirleriyle yarış ediyorlar. Biliyorlar ki kültür ve sanat adamları illerine ve ilçelerine çok şey kazandıracak.             Öyle isimler var ki doğdukları ili veya ilçeyi ülkeye, hatta dünyaya tanıtıyorlar.             İl ve ilçe yönetimi de o isimlere öyle bir sahip çıkıyorlar ki sormayın gitsin.             Biliyorlar ki o isimlerin dışındaki her şey gelip geçici.             2002 yılında bir şiir etkinliği için Isparta’ya gitmiştik. O günkü hükümet konağının bahçesinde toplanıyordu Türkiye’nin dört bir yanından gelenler.             Hükümet konağının bahçesinde Isparta’nın yetiştirdiği ünlü sanatçı, siyasetçi ve devlet adamlarının büstleri vardı. Isparta kültür ve sanat adamlarına sahip çıkmıştı.             Birkaç yıl önce İnebolu’ya gittiğimizde onların da kültür ve sanat adamlarına sahip çıktıklarını gördük.             Roman, öykü ve oyun yazarı Oğuz Atay’ın evini koruma altına almışlar. Oğuz Atay 1934 yılında İnebolu’da doğmuş. Ölüm tarihi 1977.             “Bu vatan kimin?” şiirini belli bir yaşın üzerindekiler hatırlayacaktır. Bizim zamanımızda ders kitabında vardı ve ezberlemek zorunluydu.             Bu vatan toprağın kara bağrında, Sıra dağlar gibi duranlarındır diye başlayan ilk mısrasından son mısrasına kadar şimdi bile ezberden okuyabilirim.             Bu şiirin yazarı Orhan Şaik Gökyay da 1902 yılında İnebolu’da doğmuştur.             İnebolu Belediyesi’nin girişinde büstü vardı. 1994 yılında ölmüştür.             Hababam Sınıfı’nın yazarı Rıfat Ilgaz ise Cide doğumludur. Cide’de adına bir kültür-sanat evi açılmış ve bir müze oluşturulmuş.             Bunları neden yazıyoruz? Sözü Görele’ye getirmek için bir giriş olsun diye!             Kültür ve sanat adamları açısından oldukça zengin olan Görele’de bu isimlerle ilgili hiçbir şey yok. Bu isimlerin çoğunu Türkiye, bazılarını ise başka ülkeler de tanıyor.             Ama Görele’nin umurunda değil!             Belediye başkanlığı seçimi öncesinde bir kere daha yazmak istiyorum.             Adayların kulağına gider de her kim seçilirse bir şeyler yapar diye umut ediyorum.             Öyle büst falan istemiyoruz. Birisi çıkar da büstlerini yaptırırsa çok muhteşem olur.             Kemençe parkına Göreleli kültür ve sanat adamlarını tanıtan panolar yapılmasını öneriyoruz. Hani şu bilbord dediklerimizden.             Kemençe müzesi çok doğru bir proje olmuştur. Buranın çevresinde yeterli alan bulunmaktadır. Bu alana Göreleli kültür ve sanat adalarının birer fotoğraflarıyla kısa yaşam hikâyeleri yazılarak camekânlı panolar konulabilir.             Kemençe müzesini gezenler çıkışta Ahmet Kaçar’ın, Fethi Karamahmuoğlu’nun, Ömer Akpınar’ın, Hamit Görele’nin, Kemal Gürses’in fotoğraflarıyla karşılaşıp; A, bunlar Göreleli mi diye şaşırmalılar.             Hasan Ali Yücel’in, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun fotoğrafını görüp bu ünlülerin Göreleli olduğunu öğrenebilirler.             Kemençe sanatçılarının müzenin içinde fotoğrafları var. Müzenin dışında da diğer ünlü kültür ve sanat adamlarımızın fotoğrafları ve yaşam öyküleri olsa iyi olmaz mı?             Bunlar çok pahallı şeyler değiller. Şehrin birçok yerinde bu panolardan var. Bayramlarda başkanlar fotoğrafı koyup halkın bayramını kutluyor ya, işte onlardan!             O kadar büyük olması da gerekmiyor. Alanı çok kapatmadan bunlar konulabilir.             Bırakınız ilçeleri ilimizin bile böyle bir zenginliği yok. Böyle bir zenginliği olan ilçeler de bunun kıymetini bilmiyorlar.             Klasik belediyeciliği kim olsa yapar, o şehrin kültürel zenginliğini ortaya çıkarmaktır asıl önemli olan. Bu kültürel zenginlik Görele’de var ancak ortaya çıkarmak için gayret yok.             Biz adayların bu anlamda bir çalışma yapıp yapmayacağını görerek bir değerlendirme yapacağız. Seçim bildirgelerinde henüz böyle bir başlık göremedik. Hatırlatmak isteriz!