Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Nihat Öztürk
Köşe Yazarı
Nihat Öztürk
 

SİYASET DEPREMİ UNUTTURDU

 Deprem üzerinden siyaset yapmayalım derken depremden çok siyaset yapıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle deprem aynı mevsime denk gelince böyle oldu. Birkaç gün öncesine kadar deprem yorumlarını izlediğimiz ekranlarda artık siyasi yorumlar izliyoruz. Böyle durumlarda Abdurrahim Karakoç'un Unutursun Mihriban'ım şiirini hatırlarım. Beni değil kendini de unutursun Mihriban'ım der koca şair. Bırakınız deprem bölgesini, depremzedeleri kendimizi de unuttuk. Siyasi tartışmalara bu ölçüde yeniden girdik. Öyle ki cenaze evinde siyaset konuşmaya benziyor durumumuz. Oldum olası cumhurbaşkanlığı seçimleri hep bir krize dönüşür bizim ülkemizde. 1970 den bu yana bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlarız. Hele 1980 yılında yapılması gerek ancak bir türlü sonuçlanamayan ve askeri darbeyle biten süreci çok iyi hatırlarız. Eskilerin deyimiyle seçim sathı mahalline girince işler iyice kızışır. Tartışmalar, suçlamalar, kavgalar, hakaretler, parmak sallamalar, üzerine yürümeler… neler neler. Siyasiler sanıyorlar ki bunun seçmen üzerinde bir etkisi olur da oylarını bize ya da bana verirler. İnanın seçmen bunları sadece başlarını ağrıtan kuru gürültü olarak algılıyor. Siyasetin genel yapısı içinde bizim ülkemizde her şey olabiliyor. Birbirleri için demediklerini bırakmayanların yarın birlikte çalıştıklarını görüyoruz. Yine yıllarca birlikte çalışanların daha sonra birbirleri için neler söylediklerini de biliyoruz. İsim vermeye gerek var mı? Bunların yenilir yutulur yanları olmadığını seçmen görmüyor mu? Ne garip bir çelişkidir bu! Öyleyse bugün yaşadıklarımızı bu tabloya bakarak gerçekçi bir yorumla tartışabilir miyiz? Geçmiş siyasi liderlerden Süleyman Demirel; Siyasette 24 saat çok uzun bir süre derdi. Ya da; Dün dündür bugün bugündür derdi. Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz derdi. Varsa vardır, yoksa yoktur derdi. En önemlisi; Demokrasilerde çareler tükenmez derdi.Bugün çareler tükenmiş gibi bu deprem atmosferinde bu kadar tepinmenin alemi var mı? Süreci sükûnetle takip etme yerine bir tarafın şimdiden zafer naraları atmasına diğer tarafın birbirlerini suçlamasına gerek var mı? Ülkemizin bir bölümü hala enkaz atında! Biraz sessiz olun lütfen, biraz kendinize hâkim olun! Siyaseti saygıyla yapmayı ne zaman öğreneceğiz? Kazandığında kaybeden tarafa saygı göstermektir siyaset. Hele de bir felaket sonrasında! Daha depremin üzerinden bir ay geçmemiş, enkazların daha dumanı tütüyor. Bütün bunları siyaset bir anda unutturdu. Gerçekte nasıl bir anlam farkı varsa, siyasi hayatımızda koalisyonlar yerini ittifaklara bıraktı. Tek başına güçlü iktidar olmuyor artık. Hal böyleyken geçmişte koalisyon kültürünü alamayan siyasiler bugün de ittifak kültürünü hayata geçiremiyorlar. Sancılar bundan. Ve siyaset anlık yaşandığı için her an her şey olabiliyor. Onun için 24 saat çok uzun. Neyin ne olacağına kestiremiyorsunuz. Bu telaşlar boşuna onun için. Bu sevinmeler de boşuna. Süreci sakince takip etmek varken bu kadar abartmanın kime ne yararı var? Televizyon ekranlarına bakılmıyor. Sosyal medyada gezinti yapılamıyor. Yorumlara tahammül etmenin mümkünü yok! Bunun için depremi unuttuk diyoruz. Hem de çok çabuk unuttuk! Çok kolaymış demek ki, siyaset her şeyin önüne geçti. Siyaset dediğin de siyasetçi dediğin de biraz tutarlı olsa! Allah'tan halk unutmadı depremi ve depremin acısını. Halkımız hep yüreğinde hissediyor bu kadar siyasi karmaşaya rağmen. Biliyoruz, siyasetsiz olmuyor ama bu ortamda bu kadar gürültü de çok fazla.  Deprem üzerinden siyaset yapmayalım derken depremden çok siyaset yapıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle deprem aynı mevsime denk gelince böyle oldu. Birkaç gün öncesine kadar deprem yorumlarını izlediğimiz ekranlarda artık siyasi yorumlar izliyoruz. Böyle durumlarda Abdurrahim Karakoç'un Unutursun Mihriban'ım şiirini hatırlarım. Beni değil kendini de unutursun Mihriban'ım der koca şair. Bırakınız deprem bölgesini, depremzedeleri kendimizi de unuttuk. Siyasi tartışmalara bu ölçüde yeniden girdik. Öyle ki cenaze evinde siyaset konuşmaya benziyor durumumuz. Oldum olası cumhurbaşkanlığı seçimleri hep bir krize dönüşür bizim ülkemizde. 1970 den bu yana bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlarız. Hele 1980 yılında yapılması gerek ancak bir türlü sonuçlanamayan ve askeri darbeyle biten süreci çok iyi hatırlarız. Eskilerin deyimiyle seçim sathı mahalline girince işler iyice kızışır. Tartışmalar, suçlamalar, kavgalar, hakaretler, parmak sallamalar, üzerine yürümeler… neler neler. Siyasiler sanıyorlar ki bunun seçmen üzerinde bir etkisi olur da oylarını bize ya da bana verirler. İnanın seçmen bunları sadece başlarını ağrıtan kuru gürültü olarak algılıyor. Siyasetin genel yapısı içinde bizim ülkemizde her şey olabiliyor. Birbirleri için demediklerini bırakmayanların yarın birlikte çalıştıklarını görüyoruz. Yine yıllarca birlikte çalışanların daha sonra birbirleri için neler söylediklerini de biliyoruz. İsim vermeye gerek var mı? Bunların yenilir yutulur yanları olmadığını seçmen görmüyor mu? Ne garip bir çelişkidir bu! Öyleyse bugün yaşadıklarımızı bu tabloya bakarak gerçekçi bir yorumla tartışabilir miyiz? Geçmiş siyasi liderlerden Süleyman Demirel; Siyasette 24 saat çok uzun bir süre derdi. Ya da; Dün dündür bugün bugündür derdi. Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz derdi. Varsa vardır, yoksa yoktur derdi. En önemlisi; Demokrasilerde çareler tükenmez derdi.Bugün çareler tükenmiş gibi bu deprem atmosferinde bu kadar tepinmenin alemi var mı? Süreci sükûnetle takip etme yerine bir tarafın şimdiden zafer naraları atmasına diğer tarafın birbirlerini suçlamasına gerek var mı? Ülkemizin bir bölümü hala enkaz atında! Biraz sessiz olun lütfen, biraz kendinize hâkim olun! Siyaseti saygıyla yapmayı ne zaman öğreneceğiz? Kazandığında kaybeden tarafa saygı göstermektir siyaset. Hele de bir felaket sonrasında! Daha depremin üzerinden bir ay geçmemiş, enkazların daha dumanı tütüyor. Bütün bunları siyaset bir anda unutturdu. Gerçekte nasıl bir anlam farkı varsa, siyasi hayatımızda koalisyonlar yerini ittifaklara bıraktı. Tek başına güçlü iktidar olmuyor artık. Hal böyleyken geçmişte koalisyon kültürünü alamayan siyasiler bugün de ittifak kültürünü hayata geçiremiyorlar. Sancılar bundan. Ve siyaset anlık yaşandığı için her an her şey olabiliyor. Onun için 24 saat çok uzun. Neyin ne olacağına kestiremiyorsunuz. Bu telaşlar boşuna onun için. Bu sevinmeler de boşuna. Süreci sakince takip etmek varken bu kadar abartmanın kime ne yararı var? Televizyon ekranlarına bakılmıyor. Sosyal medyada gezinti yapılamıyor. Yorumlara tahammül etmenin mümkünü yok! Bunun için depremi unuttuk diyoruz. Hem de çok çabuk unuttuk! Çok kolaymış demek ki, siyaset her şeyin önüne geçti. Siyaset dediğin de siyasetçi dediğin de biraz tutarlı olsa! Allah'tan halk unutmadı depremi ve depremin acısını. Halkımız hep yüreğinde hissediyor bu kadar siyasi karmaşaya rağmen. Biliyoruz, siyasetsiz olmuyor ama bu ortamda bu kadar gürültü de çok fazla.
Ekleme Tarihi: 09 Mart 2023 - Perşembe

SİYASET DEPREMİ UNUTTURDU

 Deprem üzerinden siyaset yapmayalım derken depremden çok siyaset yapıyoruz.

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle deprem aynı mevsime denk gelince böyle oldu. Birkaç gün öncesine kadar deprem yorumlarını izlediğimiz ekranlarda artık siyasi yorumlar izliyoruz.

Böyle durumlarda Abdurrahim Karakoç'un Unutursun Mihriban'ım şiirini hatırlarım. Beni değil kendini de unutursun Mihriban'ım der koca şair.

Bırakınız deprem bölgesini, depremzedeleri kendimizi de unuttuk.

Siyasi tartışmalara bu ölçüde yeniden girdik.

Öyle ki cenaze evinde siyaset konuşmaya benziyor durumumuz.

Oldum olası cumhurbaşkanlığı seçimleri hep bir krize dönüşür bizim ülkemizde. 1970 den bu yana bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlarız. Hele 1980 yılında yapılması gerek ancak bir türlü sonuçlanamayan ve askeri darbeyle biten süreci çok iyi hatırlarız.

Eskilerin deyimiyle seçim sathı mahalline girince işler iyice kızışır. Tartışmalar, suçlamalar, kavgalar, hakaretler, parmak sallamalar, üzerine yürümeler… neler neler.

Siyasiler sanıyorlar ki bunun seçmen üzerinde bir etkisi olur da oylarını bize ya da bana verirler. İnanın seçmen bunları sadece başlarını ağrıtan kuru gürültü olarak algılıyor.

Siyasetin genel yapısı içinde bizim ülkemizde her şey olabiliyor. Birbirleri için demediklerini bırakmayanların yarın birlikte çalıştıklarını görüyoruz. Yine yıllarca birlikte çalışanların daha sonra birbirleri için neler söylediklerini de biliyoruz.

İsim vermeye gerek var mı?

Bunların yenilir yutulur yanları olmadığını seçmen görmüyor mu?

Ne garip bir çelişkidir bu!

Öyleyse bugün yaşadıklarımızı bu tabloya bakarak gerçekçi bir yorumla tartışabilir miyiz? Geçmiş siyasi liderlerden Süleyman Demirel; Siyasette 24 saat çok uzun bir süre derdi. Ya da; Dün dündür bugün bugündür derdi.

Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz derdi. Varsa vardır, yoksa yoktur derdi. En önemlisi; Demokrasilerde çareler tükenmez derdi.Bugün çareler tükenmiş gibi bu deprem atmosferinde bu kadar tepinmenin alemi var mı? Süreci sükûnetle takip etme yerine bir tarafın şimdiden zafer naraları atmasına diğer tarafın birbirlerini suçlamasına gerek var mı?

Ülkemizin bir bölümü hala enkaz atında!

Biraz sessiz olun lütfen, biraz kendinize hâkim olun!

Siyaseti saygıyla yapmayı ne zaman öğreneceğiz?

Kazandığında kaybeden tarafa saygı göstermektir siyaset.

Hele de bir felaket sonrasında!

Daha depremin üzerinden bir ay geçmemiş, enkazların daha dumanı tütüyor.

Bütün bunları siyaset bir anda unutturdu.

Gerçekte nasıl bir anlam farkı varsa, siyasi hayatımızda koalisyonlar yerini ittifaklara bıraktı. Tek başına güçlü iktidar olmuyor artık. Hal böyleyken geçmişte koalisyon kültürünü alamayan siyasiler bugün de ittifak kültürünü hayata geçiremiyorlar. Sancılar bundan.

Ve siyaset anlık yaşandığı için her an her şey olabiliyor. Onun için 24 saat çok uzun.

Neyin ne olacağına kestiremiyorsunuz. Bu telaşlar boşuna onun için. Bu sevinmeler de boşuna. Süreci sakince takip etmek varken bu kadar abartmanın kime ne yararı var?

Televizyon ekranlarına bakılmıyor. Sosyal medyada gezinti yapılamıyor. Yorumlara tahammül etmenin mümkünü yok! Bunun için depremi unuttuk diyoruz.

Hem de çok çabuk unuttuk! Çok kolaymış demek ki, siyaset her şeyin önüne geçti.

Siyaset dediğin de siyasetçi dediğin de biraz tutarlı olsa!

Allah'tan halk unutmadı depremi ve depremin acısını. Halkımız hep yüreğinde hissediyor bu kadar siyasi karmaşaya rağmen.

Biliyoruz, siyasetsiz olmuyor ama bu ortamda bu kadar gürültü de çok fazla.

 Deprem üzerinden siyaset yapmayalım derken depremden çok siyaset yapıyoruz.

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle deprem aynı mevsime denk gelince böyle oldu. Birkaç gün öncesine kadar deprem yorumlarını izlediğimiz ekranlarda artık siyasi yorumlar izliyoruz.

Böyle durumlarda Abdurrahim Karakoç'un Unutursun Mihriban'ım şiirini hatırlarım. Beni değil kendini de unutursun Mihriban'ım der koca şair.

Bırakınız deprem bölgesini, depremzedeleri kendimizi de unuttuk.

Siyasi tartışmalara bu ölçüde yeniden girdik.

Öyle ki cenaze evinde siyaset konuşmaya benziyor durumumuz.

Oldum olası cumhurbaşkanlığı seçimleri hep bir krize dönüşür bizim ülkemizde. 1970 den bu yana bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlarız. Hele 1980 yılında yapılması gerek ancak bir türlü sonuçlanamayan ve askeri darbeyle biten süreci çok iyi hatırlarız.

Eskilerin deyimiyle seçim sathı mahalline girince işler iyice kızışır. Tartışmalar, suçlamalar, kavgalar, hakaretler, parmak sallamalar, üzerine yürümeler… neler neler.

Siyasiler sanıyorlar ki bunun seçmen üzerinde bir etkisi olur da oylarını bize ya da bana verirler. İnanın seçmen bunları sadece başlarını ağrıtan kuru gürültü olarak algılıyor.

Siyasetin genel yapısı içinde bizim ülkemizde her şey olabiliyor. Birbirleri için demediklerini bırakmayanların yarın birlikte çalıştıklarını görüyoruz. Yine yıllarca birlikte çalışanların daha sonra birbirleri için neler söylediklerini de biliyoruz.

İsim vermeye gerek var mı?

Bunların yenilir yutulur yanları olmadığını seçmen görmüyor mu?

Ne garip bir çelişkidir bu!

Öyleyse bugün yaşadıklarımızı bu tabloya bakarak gerçekçi bir yorumla tartışabilir miyiz? Geçmiş siyasi liderlerden Süleyman Demirel; Siyasette 24 saat çok uzun bir süre derdi. Ya da; Dün dündür bugün bugündür derdi.

Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz derdi. Varsa vardır, yoksa yoktur derdi. En önemlisi; Demokrasilerde çareler tükenmez derdi.Bugün çareler tükenmiş gibi bu deprem atmosferinde bu kadar tepinmenin alemi var mı? Süreci sükûnetle takip etme yerine bir tarafın şimdiden zafer naraları atmasına diğer tarafın birbirlerini suçlamasına gerek var mı?

Ülkemizin bir bölümü hala enkaz atında!

Biraz sessiz olun lütfen, biraz kendinize hâkim olun!

Siyaseti saygıyla yapmayı ne zaman öğreneceğiz?

Kazandığında kaybeden tarafa saygı göstermektir siyaset.

Hele de bir felaket sonrasında!

Daha depremin üzerinden bir ay geçmemiş, enkazların daha dumanı tütüyor.

Bütün bunları siyaset bir anda unutturdu.

Gerçekte nasıl bir anlam farkı varsa, siyasi hayatımızda koalisyonlar yerini ittifaklara bıraktı. Tek başına güçlü iktidar olmuyor artık. Hal böyleyken geçmişte koalisyon kültürünü alamayan siyasiler bugün de ittifak kültürünü hayata geçiremiyorlar. Sancılar bundan.

Ve siyaset anlık yaşandığı için her an her şey olabiliyor. Onun için 24 saat çok uzun.

Neyin ne olacağına kestiremiyorsunuz. Bu telaşlar boşuna onun için. Bu sevinmeler de boşuna. Süreci sakince takip etmek varken bu kadar abartmanın kime ne yararı var?

Televizyon ekranlarına bakılmıyor. Sosyal medyada gezinti yapılamıyor. Yorumlara tahammül etmenin mümkünü yok! Bunun için depremi unuttuk diyoruz.

Hem de çok çabuk unuttuk! Çok kolaymış demek ki, siyaset her şeyin önüne geçti.

Siyaset dediğin de siyasetçi dediğin de biraz tutarlı olsa!

Allah'tan halk unutmadı depremi ve depremin acısını. Halkımız hep yüreğinde hissediyor bu kadar siyasi karmaşaya rağmen.

Biliyoruz, siyasetsiz olmuyor ama bu ortamda bu kadar gürültü de çok fazla.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.