Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Serdar Kara
Köşe Yazarı
Serdar Kara
 

Eylül Ayı Giderken

Eylül ayı geldiğinde bir hüzün kaplar gönlümüzü... Sararan yapraklar şairlere, ressamlara ilham kaynağı olsa da, hazan mevsiminin başlangıcıdır Eylül ayı… Eylül ayı geldiğinde, havalar ağırdan ağırdan serinler her yerde sessizlik hâkim olur belki de, sıcak yaz günleri gitmiş, kuş cıvıltıları yerini sessizliğe bırakmış, zaman zaman serin bir o kadar da acımasız rüzgârın sesi hâkimdir artık ortalığa… Eylül ayı, yaşanmışlığın sonudur; uykusundan uyanan ağaçların, çiçek açması, yaprak vermesi, arkasından meyveye durması, kuşların yuvalarına barınak olması, insanlara meyvesiyle faydalı olması onun ne kadar faydalı ve verimliliğini gösterirken, meyvelerinin toplanılması, kuşların yavrularını büyütüp yuvadan uçurmaları, daha sonra yaprakların sararıp dallarından birer birer koparak ayrılmaları insanoğlu için birer ders olsa gerek. Eylül giderken, olumsuz ve kötü her şeyi de alıp götürse keşke. Seve seve vedalaşırdık üzüntüye ve sıkıntıya neden olan her şey ile. Eylülün bize bıraktığı duygu yalnızca, hüzün olsaydı keşke. Hüzün belli belirsiz incecik bir sızı gibidir. Zor günlerden geçerken, hepimizin hissettiği eminim ki sızıdan çok daha derin bir ağrı. Eylül giderken, ardından gelecek olan güzel yağmurlarla, iyilik ile güzellik ile umut ile gelse keşke.. Sonbahar, eylülünü göndermek üzere. Kendi aralarında vedalaşıyorlardır bu günlerde. Eylül mü gidiyor yoksa eylülün içinden geçip biz mi gidiyoruz, kim bilir?.   “Kahvaltının mutlulukla bir ilişkisi var”, diyor şair, eylülün de hüzünle bir ilişkisi var sanırım. Yaprakların sararıp dökülmesi, muhtemelen başka kopuşları, bitişleri, ayrılıkları çağrıştırıyor bize. Ağaçlık ya da ormanlık bir alana eylülde yolunuz düşmüşse sarının ve kızılın bütün tonlarını içeren muhteşem, üç boyutlu bir tablonun içine girmişsiniz demektir. Tablonun içine girdiğiniz o andan itibaren de garip bir biçimde, sakin ve hüzünlü bir ruh haline geçersiniz. Bunun sebebini hiç düşündünüz mü? Bir ormanda kaç ağaç var? Kaç yaprak var ağacına veda edecek olan? Hepsinin ayrılığına kaç veda gerekir? Siz o tablonun içine girdiğinizde o kadar büyük bir veda faslının içine girerseniz ki, o büyük veda, o çok çok sayıda veda, siz anlamadan, sizi sarar, ruhunuza iner, içinizde, daha önce yaşadığınız bütün vedalaşma anlarıyla, kendi kayıplarınızla, kopuşlarınızla buluşur. Hüzün sanırım bu yüzden gelir bulur bizi. Çünkü, dedikleri gibi; “sen bütünden ayrı değilsin. Sen, güneşle toprakla, hava ile birsin. Senin bir hayatın yok, sen hayatın kendisisin.”   Öte yandan, hangi veda bu kadar zarif olabilir, bu denli duygu bahşedebilir?   Kopup dökülen yapraklar armağandır, değerli bir doğal kaynaktır, doğal gübredir. Doğada hiçbir şey israf edilmez. Dökülen yapraklar yağan yağmur ve karla birlikte mantarların ve bakterilerin yardımıyla çürüyerek toprağa karışır, azot kaynağı olarak toprağı besler, toprak da ağacı. Yani dalından kopsa da, yaprak ile ağaç arasındaki bağ asla kopmuyor. Uzaklara gönderdiğiniz evladınızla aranızdaki bağ nasıl kopmazsa, “sevgi bağıdır, can bağıdır “ kopmayan o bağın adı, ağaç ile yaprak arasındaki kopmayan bağ ise, sevgili topraktır.   Peki, ya bahar? Sürgünler, filizler, tomurcuklar, çiçekler yeniden selam durur hayata. Henüz yaprağı bile yokken, ağaçların kupkuru dallarından, meyve çiçeklerinin tomurcuklarını nasıl patlattığına hiç dikkat ettiniz mi? Sert bir kabuğu delip, çiçeğini “yeniden başlayan hayat” sıfatıyla doğaya sunuşunu, gönül gözünüzle seyrettiniz mi hiç? Bahar, yeniden hayat demek. “Bak kış bitti, yeşilleniyorum, çiçekleniyorum, yeniden türlü yemişler büyütüyorum sana” demektir. Bahar umuttur, bahar, hayatın sonsuzluğunun işaretidir, “hayat, yeniden hayat diye bağırır” bahar. Peki umut nedir? Umut yalnızca, bize iç erinci veren bir güven duygusu mudur? Sevdiğim bir yazar; “bir dilek, bir hayal değildir. Umut; karardır, bir karara azimle yürümektir.” diyor. Bahar, doğanın hayat kararıdır. Sonbahar ise, yeniden hayat için dinlenme ve içe dönme zamanıdır. Elveda Eylül ayı, elveda hüzün ayı… Hoş geldin Ekim ayı… Sonbahar geldi mi tadını çıkartmak lazım kurumuş yapraklarıyla ağaç altında oturmak ,boğaz kıyısında , evde, sokakta , işte çay içmek, huzur bulmak sonbaharın geldiğini hissettirir. Sonbaharın insanlara göre her gelişi farklıdır kimine üzüntü kimine ise mutluluk verir. Sonbahar herkese mutluluk ve huzur getirsin bu sonbahar. Her yaprağın bir çiçeğe dönüştüğü mevsimde güzel zamanlar yaşamak dileğiyle.
Ekleme Tarihi: 01 Ekim 2023 - Pazar

Eylül Ayı Giderken

Eylül ayı geldiğinde bir hüzün kaplar gönlümüzü... Sararan yapraklar şairlere, ressamlara ilham kaynağı olsa da, hazan mevsiminin başlangıcıdır Eylül ayı…

Eylül ayı geldiğinde, havalar ağırdan ağırdan serinler her yerde sessizlik hâkim olur belki de, sıcak yaz günleri gitmiş, kuş cıvıltıları yerini sessizliğe bırakmış, zaman zaman serin bir o kadar da acımasız rüzgârın sesi hâkimdir artık ortalığa…

Eylül ayı, yaşanmışlığın sonudur; uykusundan uyanan ağaçların, çiçek açması, yaprak vermesi, arkasından meyveye durması, kuşların yuvalarına barınak olması, insanlara meyvesiyle faydalı olması onun ne kadar faydalı ve verimliliğini gösterirken, meyvelerinin toplanılması, kuşların yavrularını büyütüp yuvadan uçurmaları, daha sonra yaprakların sararıp dallarından birer birer koparak ayrılmaları insanoğlu için birer ders olsa gerek.

Eylül giderken, olumsuz ve kötü her şeyi de alıp götürse keşke. Seve seve vedalaşırdık üzüntüye ve sıkıntıya neden olan her şey ile. Eylülün bize bıraktığı duygu yalnızca, hüzün olsaydı keşke. Hüzün belli belirsiz incecik bir sızı gibidir. Zor günlerden geçerken, hepimizin hissettiği eminim ki sızıdan çok daha derin bir ağrı. Eylül giderken, ardından gelecek olan güzel yağmurlarla, iyilik ile güzellik ile umut ile gelse keşke..

Sonbahar, eylülünü göndermek üzere. Kendi aralarında vedalaşıyorlardır bu günlerde. Eylül mü gidiyor yoksa eylülün içinden geçip biz mi gidiyoruz, kim bilir?.

 

“Kahvaltının mutlulukla bir ilişkisi var”, diyor şair, eylülün de hüzünle bir ilişkisi var sanırım. Yaprakların sararıp dökülmesi, muhtemelen başka kopuşları, bitişleri, ayrılıkları çağrıştırıyor bize. Ağaçlık ya da ormanlık bir alana eylülde yolunuz düşmüşse sarının ve kızılın bütün tonlarını içeren muhteşem, üç boyutlu bir tablonun içine girmişsiniz demektir. Tablonun içine girdiğiniz o andan itibaren de garip bir biçimde, sakin ve hüzünlü bir ruh haline geçersiniz. Bunun sebebini hiç düşündünüz mü? Bir ormanda kaç ağaç var? Kaç yaprak var ağacına veda edecek olan? Hepsinin ayrılığına kaç veda gerekir? Siz o tablonun içine girdiğinizde o kadar büyük bir veda faslının içine girerseniz ki, o büyük veda, o çok çok sayıda veda, siz anlamadan, sizi sarar, ruhunuza iner, içinizde, daha önce yaşadığınız bütün vedalaşma anlarıyla, kendi kayıplarınızla, kopuşlarınızla buluşur. Hüzün sanırım bu yüzden gelir bulur bizi. Çünkü, dedikleri gibi; “sen bütünden ayrı değilsin. Sen, güneşle toprakla, hava ile birsin. Senin bir hayatın yok, sen hayatın kendisisin.”

 

Öte yandan, hangi veda bu kadar zarif olabilir, bu denli duygu bahşedebilir?

 

Kopup dökülen yapraklar armağandır, değerli bir doğal kaynaktır, doğal gübredir. Doğada hiçbir şey israf edilmez. Dökülen yapraklar yağan yağmur ve karla birlikte mantarların ve bakterilerin yardımıyla çürüyerek toprağa karışır, azot kaynağı olarak toprağı besler, toprak da ağacı. Yani dalından kopsa da, yaprak ile ağaç arasındaki bağ asla kopmuyor. Uzaklara gönderdiğiniz evladınızla aranızdaki bağ nasıl kopmazsa, “sevgi bağıdır, can bağıdır “ kopmayan o bağın adı, ağaç ile yaprak arasındaki kopmayan bağ ise, sevgili topraktır.

 

Peki, ya bahar? Sürgünler, filizler, tomurcuklar, çiçekler yeniden selam durur hayata. Henüz yaprağı bile yokken, ağaçların kupkuru dallarından, meyve çiçeklerinin tomurcuklarını nasıl patlattığına hiç dikkat ettiniz mi? Sert bir kabuğu delip, çiçeğini “yeniden başlayan hayat” sıfatıyla doğaya sunuşunu, gönül gözünüzle seyrettiniz mi hiç? Bahar, yeniden hayat demek. “Bak kış bitti, yeşilleniyorum, çiçekleniyorum, yeniden türlü yemişler büyütüyorum sana” demektir. Bahar umuttur, bahar, hayatın sonsuzluğunun işaretidir, “hayat, yeniden hayat diye bağırır” bahar. Peki umut nedir? Umut yalnızca, bize iç erinci veren bir güven duygusu mudur? Sevdiğim bir yazar; “bir dilek, bir hayal değildir. Umut; karardır, bir karara azimle yürümektir.” diyor. Bahar, doğanın hayat kararıdır. Sonbahar ise, yeniden hayat için dinlenme ve içe dönme zamanıdır. Elveda Eylül ayı, elveda hüzün ayı… Hoş geldin Ekim ayı…

Sonbahar geldi mi tadını çıkartmak lazım kurumuş yapraklarıyla ağaç altında oturmak ,boğaz kıyısında , evde, sokakta , işte çay içmek, huzur bulmak sonbaharın geldiğini hissettirir. Sonbaharın insanlara göre her gelişi farklıdır kimine üzüntü kimine ise mutluluk verir.

Sonbahar herkese mutluluk ve huzur getirsin bu sonbahar. Her yaprağın bir çiçeğe dönüştüğü mevsimde güzel zamanlar yaşamak dileğiyle.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.