Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Serdar Kara
Köşe Yazarı
Serdar Kara
 

İstanbul’da Görele Nerde?...

Giresun’un tek düşman işgaline uğrayan ve ilçesi olan Görele’nin Düşman İşgalinden Kurtuluş’unun 106.yılını 13 Şubat’ta törenlerle ve büyük bir gururla kutlayacağız. Ama gelin görün ki bu kutlamalar nedense Görele Dernekler Federasyonu tarafından 10 Şubat tarihinde İstanbul’da da yapılacakmış. Neden kutlamalar İstanbul’da yapılır buda ayı bir merak konusu… Bu yıl Görele’nin Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 106.yılı dolaysıyla Görele Belediyesi tarafından 12 Şubat tarihinde akşam namazına müteakiben Şehitlik Camii’nde Şehitlerimiz için mevlit okunması ile başlayan ve 13 Şubat akşamı Musiki Cemiyeti ile sona erecek olan kutlamalarda dikkatimi çeken neden Görele’nin Düşman İşgalini anlatan konferansların ve o günleri anlatan bir resim sergisinin olmadığı oldu. Bir başka konu ise Görele’nin Düşman İşgalinden Kurtuluş’unun 106.yılı etkinlikleri kapsamında Musiki Cemiyeti’nin konserine biz engelli vatandaşların katılmaya izlemeye hakkı olup olmadığı konusu… Yazılacak ve anlatılacak çok konu var aslında, Şirin ilçemiz Görele'nin Rus İşgalinden kurtuluşunun 106. Yılını kutlar, 13 Şubat Görele’nin Direnişinde Önemli yer tutan Kakaliçoğlu Abdulmuttalip, Kakaliçoğlu İsmail, Bekir Çavuş, Çakır Çoban, Cinoğlu Ali Osman, Bayıroğlu Hüseyin, Çürükvelioğlu Ali, Çürükvelioğlu Mustafa, Seyisoğlu Ömer, Hıdıroğlu Tıp Osman ve Dursun Çavuş olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Yazıma Aydın Kulak’ın notları ile son veriyorum. Saygılarımla… 2 Ağu.1916         Ruslar Görele’ye girdi. Rus ordusunda görevli Rum ve Ermeni askerler özellikle yöre halkına zulüm yapıyorlardı. O gün sokakta ve kahvede rastladıkları pek çok kişiyi öldürdüler. Kasaba böyleyken köyler iyice kan ağlıyordu. Ermeni asıllı düşman askerleri Daylı ve Karaburun köylerinde insanlarımızı işkenceyle öldürüp, parçalayıp, teşhir ediyorlardı. Diğer yerlerdeyse öldürdüklerini gizlice gömüyorlardı. Kimi Rus askerleriyse kadınlara çok musallat oluyorlar, kadınların ar ve namuslarına göz dikiyorlardı. Kumyalı Katliamı da bu dönemde yaşanmış en vahşi mezalim olarak Görele halkının hafızalarında yer almaktadır. Ruslar kahvelerde oturan 67 kişiyi bir baskın düzenleyerek katletmiştir. Öldürdükleri insanları Kumyalı denen yerde kazdıkları kuyu ve çukurlara gömerler. Hatta anlatılanlara göre Mamenli köyü Muhtarı Köserli Mustafa, yaralı olarak, “ben ölmedim, beni gömmeyin” diye feryat ederse de dinlemezler, canlı canlı gömerler. Bugün bu toplu mezarın olduğu yer Görele Şehitliği olarak restore edilmiş ve o acı günlerin unutulmaması için halkın ziyaretine açılmıştır. 3 Ağu.1916         Göç yoluna düşen Görelelilerden kimisi Tirebolu yolundaydı, kimisiyse Tirebolu’ya henüz varmıştı… O gün düşman Tirebolu'yu da topa tuttu. Pek çok ev yıkıldı, bir hayli ölü ve yaralı vardı. Bu defa yolda giden muhacirlere saldırdı. Karaburun-Tirebolu arasında içlerinde Görelelilerin de bulunduğu yüzden fazla erkek vatandaşımızı kurşuna dizdi.   2 Ağu.1916         Türk Birlikleri Görele’den çekilmek zorunda kaldı. Fakat yine de çetin mücadele devam ediyordu. Öyle ki, Rus işgalciler ancak nerdeyse bir ay sonra Türk Kuvvetlerini Çanakçı Deresi hattına geri çekilmeye zorlayabildiler. Kıran kırana bir savaş ara verilmeksizin sürüyordu.   24 Ağu.1916       Türk Kuvvetleri Çanakçı deresi hattına çekilmek zorunda kaldı. Fakat savaş tüm hızıyla sürüyor, Türk Kuvvetleri vur-kaçlar yaparak Rusları yıpratıyordu. Yeni işgal edilen bölgelerde halkın direnişi de Rusları çok zorluyordu. İşgale alışmamış Görele gibi ilçelerin köylerinde Sis Dağı’nın anaç yüreğine sığınan milis çeteler canla başla Ruslara direniyor, köylerine tanımadıkları bu yabancıların girmesine tahammül edemiyorlardı. Kimi yörelerde ıslıklarla, kuşdiliyle ve kuş sesleriyle haberleşen köy çeteleri olmadık yerlerde Rus askerlerine akıl almadık yerlerde pusular kuruyor, onları yıldırıyordu.   30 Ağu 1916       Türk Kuvvetleri çetin geçen savaşın bu evresinde Görele’ye kadar ilerledi. Özellikle Görele ve Çanakçı bölgesinde kahramanca bir direnç vardı. Harşit Çayı geçilmeyecekti. Bu bölgedeki Türk askeri ve askerine her türlü desteği sağlamak için zorluklara göğüs geren bölge halkı ile dağları yurt edinen Kuvayı Milliye ruhlu köy ve milis çeteleri işbirliği içinde savaşıyor, istihbaratları paylaşıyor, ekmeğini bölüşüyordu. Sis Dağı’nın o görkemli, o koca dumanlı zirvesine baktıkça Türk yurdunu işgal etmenin o kadar da kolay olmadığını görüyordu Moskof. Uğradığı her köyde halka zulüm ediyor ama karşılığında efsaneleşen yeni yeni kahramanlar üretiyordu.   Ağu/Eyl.1916     Sahildeki çatışmalar, Ağustos, Eylül aylarında Görele ve Çanakçı deresi bölgelerinde şiddetli olmuştur. Yöre halkıyla, çetesiyle ve ordusuyla bir bütün halinde mücadele eden Türk Kuvvetleri sonuna kadar direnmeye kararlıdır. Kara Zıpkalılar, Köy çeteleri, Türk askeri ve yöre halkı canla başla mücadeleyi sürdürmektedir. Ölümle horon oynayan Karadeniz uşağının yüreğindeki kemençe ezgisi özgürlük nağmeleriyle günbegün efsaneleşmektedir. Kah Karaman Halil Kodalak, kah Dursun Çavuş hikayeleri destan destan Sis Dağına değin yücelmektedir. Bu çetelerin onur dolu savaşları Rus işgali son buluncaya kadar devam edecektir. İşte o çetecilerimizden bazıları: Kakaliçoğlu Abdülmuttalip Çürükvelioğlu Ali, Kakaliçoğlu İsmail Çürükvelioğlu Mustafa, Çakır Çavuş Seyisoğlu Ömer, Çakır Çoban Hıdıroğlu Tıp Osman, Cinoğlu Ali Osman Dursun Çavuş (Kadın milis), Bayıroğlu Hüseyin, Daylı Köyünden Bektaşoğlu (Dinikuru) İsmail Ali, Kodalakoğlu Kemençeci Halil Karaman, Eynesil’de Cebecioğlu Deli Bilal, Hürüşanoğlu (Gebecioğlu) Ali, Memişoğlu Hasan, Kara Mürtezaoğlu Yakup, İslamoğlu, Evci, Topbaş Mustafa, Palokoğlu, Deli Çavuş ve daha adı unutulmuş niceleri…   21 Eki.1916         Ruslar Harşıt çayına kadar ilerlediler. Ruslar ve işbirlikçisi Ermeni ve Rum Çeteleri bölgede zulme başladılar. Türk Birlikleri Harşit Çayı hattına çekildi ve burada cephe hattı oluşturdu. Doğal bir engel oluşturan Harşıt (ya da Harşit)Çayı Tirebolu ilçesi kıyısı ve yukarılara doğru Ordumuz savunma hattı oluşturdu. Amaç Rusları daha fazla ilerletmemek, Harşıt’ı geçirmemekti. Kıyı şeridinde görevli olan Askeri gücümüz, sonradan 37.Tümen adını alan Sahil Müfrezesi (Grubu)’ dir. Sahil Grubu Karadeniz kıyısı boyunca görev yaparken, Harşıt cephesinde yoğunlaşmış böylece cephe tutunmuştur.   Eki 1916               Bir düşman alayı Çanakçı deresini geçerek güneyde, diğer bir alay Karadağ ve Çıtak’a taarruz ederken, 3 adet Rus muhribi de denizden bombardıman yapıyordu. Takip eden günlerde düşman ilerlediyse de Çıtak’ da yapılan karşı taarruzla geri püskürtüldü. Ruslardan esirler alındı. Kozköy’de düşman ağır kayıplar verdi. Sahil bölgesinde muharebe 3 gün devam etti. Düşman Tirebolu’yu bombaladı. Ancak sahil müfrezesini (37. Tümen) Harşıt’ın batısına atamadı. Çarpışmalar bir hafta daha taarruzlarla devam etti. Ekim sonuna doğru bütün cephede düşmana baskınlar yapıldı. Bu dönemde savaşa zaman zaman ara veriliyordu. Askerlerimiz bu zamanlarda Harşıt’ı gece geçip Rus birliklerine ani ve kanlı baskınlar yapmaktaydı.   5 Kasım 1916      Sahil Müfrezesi’nin adı 37.nci Kafkas Fırkası (Tümeni) olarak değişti.   Kas.1916              Kürtün’ün kuzeyinde Uluköy’ de Rus 505. Alayına baskın yapıldı, birçok kayıp verdirildi. Harşıt üzerinde Kaley-i Bedirma’ ya yapılan baskında 490. Rus alayından esirler alındı. Bilhassa geceleri ve sisli zamanlarda, küçük gruplar, mangalar halinde Harşıt’ı geçen askerlerimiz Rus birliklerinin karargah ve siperlerine baskınlar yapıyorlardı. Bu baskınlarda bir amaç da Ruslardan ekmek, iaşe, silah ve cephane ele geçirmekti. Yokluk şartlarında süren savaşta bunlara gereksinim elzemdi ve baskınlar başarılı oluyordu. Rus birliklerinde önemli sayıda Ermeni asıllı asker mevcuttu. Ayrıca Ermeni çete ve gönüllüler de Ruslarla birlikte savaşıyordu. Ruslar kıyıdan top atışları desteğinde kara birlikleri ile mevzilerimize saldırılar düzenliyor, fakat her defasında ağır kayıplar verilerek geri püskürtülüyorlardı. Ruslar savaşın başından beri bizden 2-3 kat fazla kayıp vermekteydi.   Eki/Kas 1916      Harşıt çayı aynı zamanda Rus işgali karşısında evini barkını her şeyini bırakıp Rize’den, Erzincan’dan berisi göç eden (Muhacirlik) kadın, çocuk ve halkımızın da geçtiği ve Tirebolu gerisinde sığındığı yerlerdi. Açlık ve salgın hastalıklar baş gösteriyordu. İlaç yoktu. Çok sık ölümler oluyor, ekseriya çocuklar hemen oracıkta gömülüyordu. Bugün dahi bölge sahipsiz mezarlarla doludur. Halk o yıllarda savaşın etkisiyle tarım ekimi yapamamıştı. Bölgeye yardıma gelen Kızılhaç ekipleri öncelikle hıristiyanlara yardım ediyor, gelen yiyecekler ve ilaçlar onlara ulaştırılıyordu. Giresun’da açlık, tifo almış başını yürümüştü. Cesetler sokaklardan toplanıyordu. Günde 100-150 kişi ölmekteydi. Bu günlerde, Ruslar geçmesin diye bir kadın milisimiz Harşıt nehri üzerindeki asma köprüyü uçurdu. Ancak daha sonra gelen muhacirlerimiz sular yükselince asma köprüye ihtiyaç duydular.   1916/1917           Sahil grubunda savaşan asker ve günüllü taburlar içinde Osman Ağa’nın örgütlediği Kara Zıpkalılar da vardı. Hüseyin Avni’ de 110. Alay Komutan vekili olarak bölgedeydi ve düşmanla savaşmaktaydı. Görele, Çavuşlu, Çanakçı, Eynesil’ de milis güçleri, Sis Dağı ve çevrelerinde düşmanla savaşmaktaydı. Bu kahraman insanlar Kurtuluş Savaşında oluşan Kuvay-i Milliye güçlerinin ve bilahare 42. ve 47. Alayların askerlerinin ekserisinden başkası değildi.   1916/1917           Topal Osman Ağa : Osman Ağa askerliğe çok meraklı olmasına rağmen, askeri okula gidememiş. Ondan habersiz babası askere gitmesin diye "bedel" ödeyince buna razı gelmemiş, parayı geri alıp o parayla gönüllüler oluşturarak, Balkan Savaşı'na katılmıştır. Muharebede bacağından yaralanıp gazi olmuş, ayağı aksak kalmış ve o yaranın acısını hep çekmiştir. 1. Dünya Savaşına Gönüllüler oluşturup katılmış, Rus Ordularının Harşıt Çayı'nda durdurulmasında gönüllü birliklerinin başında savaşmıştır.      Batılıların desteği ile Karadeniz Bölgesi’nde Pontusçu Rumlar büyük güç haline gelmişti. Kurdukları silahlı çetelerle sayıları 25 bine ulaşmıştı. Bu kuvvet Türk Ordusu’nun arkasında büyük bir tehlike teşkil ediyordu. Önceleri hükümetten bağımsız hareket eden Osman Ağa, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmesinden sonra  kayıtsız ve şartsız  Ankara Hükümeti’nin emrine girdi. Pontusçu hareketlere karşı Karadeniz Halkı’nı bilinçlendirip, silahlanarak, teşkilatlandırdı. Sinop’tan Batum’a kadar olan bölgede otoritesini kurdu. Osman Ağa, giriştiği Mücadelede eşkiya karşısında eşkıya, düşman karşısında düşman, iyinin yanında iyi, dosta dost ve kötüye kötü oldu. Onun etrafında oluşturduğu Kuvayı Milliye Gurubuna giydikleri kıyafetlerinden dolayı da “Kara Zıpkalılar” denmekteydi. Bu mücadeleler sırasında bazen kanun ve buyruk dinlemez hareketleri de olduğu söylenir. Hükümet otoritesinin olmadığı bölgede kendi kanunlarını yürütmüştür. İstanbul Hükümeti’ne isyan edip, Ankara Hükümeti’nin emrinden çıkmamıştır. Mustafa Kemal’e bağlılığı nedeniyle, onun muhafız bölüğü ve bilahare Meclis Muhafız Taburu Giresunlulardan oluşmuş, Mustafa Kemal’in ve Meclisin koruması Giresun Uşaklarına emanet edilmiştir.   1916-1918           Rus işgali altındaki bütün bölgelerde büyüklü küçüklü katliamlar yaşanmıştır. Bu katliamlara önayak olanlar genelde Rus Ordusu içindeki Ermeni asıllı askerlerdir. Görele’nin bütün köylerinde yoğun acılar yaşanmıştır. Kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden insanlarımız vahşice öldürülmüş, tecavüzler ve zorbalıklar yaşanmıştır. Her köyün ayrı bir hikayesi vardır. Özellikle hatırda kalan Maksutlu Köyü’nün Dikmetaş Mevkisinde Maksutlu, Çürükeynesil (Sağlık Köyü) ve Karadere’den 30 civarında genç köylünün vahşice kurşuna dizilmesi olayıdır. Buradan sağ kurtulanlar olmuştur. Bugünlerde bölgede yapılan çalışmalarda ölen şehitlerimizin kemiklerine rastlanmıştır. Bu alanın Dikmetaş Şehitliği olarak düzenlenmesi yönünde çalışmalar sürdürülmektedir. Ayrıca Ruslar, Rus yolu projesiyle, Harşit vadisinden Gümüşhane’ye oradan da Doğu Anadolu’ya uzanan bir yol çalışması başlatmışlardır. Harşit’ı geçemeyen Ruslar, köylü halkımızı az bir yevmiyeyle çoğu zaman zorla çalıştırmışlar, ancak Bolşevik ihtilalinin devamında terk edip gitmişlerdir. Yol projesi de öylece yarım kalmıştır.   Nisan 1917          Rusya’daki karışıklığın ve Mart Devrimi’nin etkisiyle Rus disiplini bozulmaya başlar. Savaş eski şiddetini kaybeder. Bazen Rus askerleri cephede yer yer beyaz bayrak açarak yakında barış olacak diye askerlerimize seslendikleri bile oluyordu.   21 Nis.1917         Rus donanması Giresun ve Ordu’yu bombardıman etti. Rus muhrip ve gemileri, geceleri ışıldaklarla işaret vererek, daha evvel getirdiklerini ve diğer Rum ve Ermeni çetelerini alıp kaçırıyorlardı. Buna engel olmaya çalışan sahil gözetleme kuvvetlerimizi de bombalıyorlardı.   7 Kas.1917          Rusya’da ihtilal. Bolşevikler yönetimi ele geçirdi (Meşhur Ekim Devrimi). Ağır geçen 1916-1917 kışı Rus Kafkas Ordularında 100.000 kişilik bir zayiata yol açmıştı. 1917 Mart Devrimi nedeniyle de orduda disiplin bozulmuştu. Kerenski başkanlığındaki Geçici Devrim Hükumetinin savaşa devam etme isteğine karşın ilkbahardan itibaren Kafkas cephesinde faaliyetler gevşemiştir. Askerlerin geniş ölçüde firar etmeleri üzerine yeni Bolşevik Hükumet savaştan çekilme yönünde hamlelere girişmiştir.   16-18 Ara.1917  Ruslarla Erzincan anlaşması imzalandı. Ruslar ordularını geri çekmeyi kabul etti fakat Ermeni katliamları devam etti. Ruslar işgal ettikleri topraklardan geri çekiliyorlardı ama ellerindeki mevcut silahları da Ermeni askerlerine teslim ederek, onları kendilerine varis olarak bırakıyorlardı. Bunun üzerine, ilerleyen günlerde mütareke geçersiz sayıldı ve Rus işgalindeki bölgelerin geri alınmasına başlandı.   Ocak 1918            Rus Kuvvetleri inşa ettikleri karayolu ile karadan ve Görele’ye gelen üç gemi ile de denizden geri çekilme harekatına başladılar. Bu geri çekilme sürecinde, Ocak ayının sonlarına doğru, köy çeteleri birleşerek, Rus Kuvvetlerine büyük bir baskın yaptılar. Gemiler iskeleden ayrıldı. Askerlerin bir kısmı karadan kaçışmaya başladılar. Hayvanlarının hepsi, savaş malzemesinin bir kısmı Görele'de kaldı. Kaçan Rus askerlerini Görele Burnu denen yerde, Eynesilli Çeteler yakalayıp hakladılar.   12 Şubat 1918    Türk Kuvvetleri Harşit’i geçerek, Trabzon’a doğru yürüyüşüne başladı.   13 Şubat 1918    Görele düşman işgalinden kurtuldu. Ruslar'ın çekilmeleri Giresun'da ve Tirebolu'da, işgalden kurtulan Görele ve Eynesil'de büyük bir sevinç yarattı. Türk birlikleri Görele'de yönetimi geri aldı. Görele’nin kurtuluş haberi, Ordu ve Çarşamba dolaylarına göçmüş olan Görelelileri sevindirdi . Derhal geri geldiler. Gelenler gidenlerin yarısı bile olmaktan çok uzaktı. Büyük çoğunluğu açlık ve koleradan ölmüştü. Ordu ve Çarşamba çevresinin halkı gelen muhacirlere çok iyi davranmıştı. Fazlasıyla yardım etmişti; fakat güçleri bu kadarına yetmişti. Üstelik hastalık ve salgınlar da devam ediyordu. Dönen göçmenlerin bir kısmının evleri kasten yakılıp yıkılmıştı. Ne yiyecek vardı, ne de giyecek. O yıl bir de korkunç İspanyol Nezlesi salgını başladı. Binlerce insan yine ölüp gitti.   24 Şubat 1918    Türk Kuvvetleri Trabzon’a girdi. Şehirdeki Rus askerleri limanda bulunan iki Rus vapuru ile Batum'a sevk edildi. İşgal sırasında Türklere kötülük yapmış olan Rum ve Ermeniler de Ruslarla birlikte şehri terk ettiler.   1918-1923           İşgal sonrasında da Görele’de felaketlerin ardı arkası kesilmiyordu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı savaşı kaybetmiş ve yurdun dört bir yanı düşman tarafından zapt edilmeye başlanmıştı. Bundan cesaret alan Rum ve Ermeni azınlıklar yine çetecilik faaliyetlerine başlamış ve hayalini kurdukları devlet idealleri için yöre halkına zulüm ve işkence uygulamaya koyulmuştu. Savaş ve muhacirlik yüzünden Görele bölgesinde açlık ve sefalet, salgın hastalıklar ve iskan sorunu bütün şiddetiyle hüküm sürüyordu. Buna bir de sel felaketi eklendi. 28 Temmuz 1919'da meydan gelen selden 36 köyde ekinler mahvolmuş, 30 değirmen, 25 hane, biri de Elevi deresi üzerindeki köprü olmak üzere 33 köprü yıkılmış, biri erkek, sekizi kadın olmak üzere 9 kişi ölmüş, 5 sığır telef olmuştu. Göreleliler, savaş yıllarında büyük acılar çekmesine, açlık ve sefaletle mücadele etmek zorunda kalmasına, şartların olumsuzluğuna rağmen, Milli Mücadeleye (15 Mayıs 1919-9 Eylül 1922) sahip çıkan ilk yöreler arasında yer aldı. Göreleliler Milli Mücadelede yüzlerce şehit verdi. Kurtuluş Savaşı sonrasında Görele'nin Rum nüfusu Lozan antlaşmasını takiben yapılan mübadele ile ilçemizi terk etti.
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2024 - Salı

İstanbul’da Görele Nerde?...

Giresun’un tek düşman işgaline uğrayan ve ilçesi olan Görele’nin Düşman İşgalinden Kurtuluş’unun 106.yılını 13 Şubat’ta törenlerle ve büyük bir gururla kutlayacağız.

Ama gelin görün ki bu kutlamalar nedense Görele Dernekler Federasyonu tarafından 10 Şubat tarihinde İstanbul’da da yapılacakmış. Neden kutlamalar İstanbul’da yapılır buda ayı bir merak konusu… Bu yıl Görele’nin Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 106.yılı dolaysıyla Görele Belediyesi tarafından 12 Şubat tarihinde akşam namazına müteakiben Şehitlik Camii’nde Şehitlerimiz için mevlit okunması ile başlayan ve 13 Şubat akşamı Musiki Cemiyeti ile sona erecek olan kutlamalarda dikkatimi çeken neden Görele’nin Düşman İşgalini anlatan konferansların ve o günleri anlatan bir resim sergisinin olmadığı oldu. Bir başka konu ise Görele’nin Düşman İşgalinden Kurtuluş’unun 106.yılı etkinlikleri kapsamında Musiki Cemiyeti’nin konserine biz engelli vatandaşların katılmaya izlemeye hakkı olup olmadığı konusu…

Yazılacak ve anlatılacak çok konu var aslında, Şirin ilçemiz Görele'nin Rus İşgalinden kurtuluşunun 106. Yılını kutlar, 13 Şubat Görele’nin Direnişinde Önemli yer tutan Kakaliçoğlu Abdulmuttalip, Kakaliçoğlu İsmail, Bekir Çavuş, Çakır Çoban, Cinoğlu Ali Osman, Bayıroğlu Hüseyin, Çürükvelioğlu Ali, Çürükvelioğlu Mustafa, Seyisoğlu Ömer, Hıdıroğlu Tıp Osman ve Dursun Çavuş olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Yazıma Aydın Kulak’ın notları ile son veriyorum. Saygılarımla…

2 Ağu.1916         Ruslar Görele’ye girdi. Rus ordusunda görevli Rum ve Ermeni askerler özellikle yöre halkına zulüm yapıyorlardı. O gün sokakta ve kahvede rastladıkları pek çok kişiyi öldürdüler. Kasaba böyleyken köyler iyice kan ağlıyordu. Ermeni asıllı düşman askerleri Daylı ve Karaburun köylerinde insanlarımızı işkenceyle öldürüp, parçalayıp, teşhir ediyorlardı. Diğer yerlerdeyse öldürdüklerini gizlice gömüyorlardı. Kimi Rus askerleriyse kadınlara çok musallat oluyorlar, kadınların ar ve namuslarına göz dikiyorlardı. Kumyalı Katliamı da bu dönemde yaşanmış en vahşi mezalim olarak Görele halkının hafızalarında yer almaktadır. Ruslar kahvelerde oturan 67 kişiyi bir baskın düzenleyerek katletmiştir. Öldürdükleri insanları Kumyalı denen yerde kazdıkları kuyu ve çukurlara gömerler. Hatta anlatılanlara göre Mamenli köyü Muhtarı Köserli Mustafa, yaralı olarak, “ben ölmedim, beni gömmeyin” diye feryat ederse de dinlemezler, canlı canlı gömerler. Bugün bu toplu mezarın olduğu yer Görele Şehitliği olarak restore edilmiş ve o acı günlerin unutulmaması için halkın ziyaretine açılmıştır.

3 Ağu.1916         Göç yoluna düşen Görelelilerden kimisi Tirebolu yolundaydı, kimisiyse Tirebolu’ya henüz varmıştı… O gün düşman Tirebolu'yu da topa tuttu. Pek çok ev yıkıldı, bir hayli ölü ve yaralı vardı. Bu defa yolda giden muhacirlere saldırdı. Karaburun-Tirebolu arasında içlerinde Görelelilerin de bulunduğu yüzden fazla erkek vatandaşımızı kurşuna dizdi.

 

2 Ağu.1916         Türk Birlikleri Görele’den çekilmek zorunda kaldı. Fakat yine de çetin mücadele devam ediyordu. Öyle ki, Rus işgalciler ancak nerdeyse bir ay sonra Türk Kuvvetlerini Çanakçı Deresi hattına geri çekilmeye zorlayabildiler. Kıran kırana bir savaş ara verilmeksizin sürüyordu.

 

24 Ağu.1916       Türk Kuvvetleri Çanakçı deresi hattına çekilmek zorunda kaldı. Fakat savaş tüm hızıyla sürüyor, Türk Kuvvetleri vur-kaçlar yaparak Rusları yıpratıyordu. Yeni işgal edilen bölgelerde halkın direnişi de Rusları çok zorluyordu. İşgale alışmamış Görele gibi ilçelerin köylerinde Sis Dağı’nın anaç yüreğine sığınan milis çeteler canla başla Ruslara direniyor, köylerine tanımadıkları bu yabancıların girmesine tahammül edemiyorlardı. Kimi yörelerde ıslıklarla, kuşdiliyle ve kuş sesleriyle haberleşen köy çeteleri olmadık yerlerde Rus askerlerine akıl almadık yerlerde pusular kuruyor, onları yıldırıyordu.

 

30 Ağu 1916       Türk Kuvvetleri çetin geçen savaşın bu evresinde Görele’ye kadar ilerledi. Özellikle Görele ve Çanakçı bölgesinde kahramanca bir direnç vardı. Harşit Çayı geçilmeyecekti. Bu bölgedeki Türk askeri ve askerine her türlü desteği sağlamak için zorluklara göğüs geren bölge halkı ile dağları yurt edinen Kuvayı Milliye ruhlu köy ve milis çeteleri işbirliği içinde savaşıyor, istihbaratları paylaşıyor, ekmeğini bölüşüyordu. Sis Dağı’nın o görkemli, o koca dumanlı zirvesine baktıkça Türk yurdunu işgal etmenin o kadar da kolay olmadığını görüyordu Moskof. Uğradığı her köyde halka zulüm ediyor ama karşılığında efsaneleşen yeni yeni kahramanlar üretiyordu.

 

Ağu/Eyl.1916     Sahildeki çatışmalar, Ağustos, Eylül aylarında Görele ve Çanakçı deresi bölgelerinde şiddetli olmuştur. Yöre halkıyla, çetesiyle ve ordusuyla bir bütün halinde mücadele eden Türk Kuvvetleri sonuna kadar direnmeye kararlıdır. Kara Zıpkalılar, Köy çeteleri, Türk askeri ve yöre halkı canla başla mücadeleyi sürdürmektedir. Ölümle horon oynayan Karadeniz uşağının yüreğindeki kemençe ezgisi özgürlük nağmeleriyle günbegün efsaneleşmektedir. Kah Karaman Halil Kodalak, kah Dursun Çavuş hikayeleri destan destan Sis Dağına değin yücelmektedir. Bu çetelerin onur dolu savaşları Rus işgali son buluncaya kadar devam edecektir. İşte o çetecilerimizden bazıları: Kakaliçoğlu Abdülmuttalip Çürükvelioğlu Ali, Kakaliçoğlu İsmail Çürükvelioğlu Mustafa, Çakır Çavuş Seyisoğlu Ömer, Çakır Çoban Hıdıroğlu Tıp Osman, Cinoğlu Ali Osman Dursun Çavuş (Kadın milis), Bayıroğlu Hüseyin, Daylı Köyünden Bektaşoğlu (Dinikuru) İsmail Ali, Kodalakoğlu Kemençeci Halil Karaman, Eynesil’de Cebecioğlu Deli Bilal, Hürüşanoğlu (Gebecioğlu) Ali, Memişoğlu Hasan, Kara Mürtezaoğlu Yakup, İslamoğlu, Evci, Topbaş Mustafa, Palokoğlu, Deli Çavuş ve daha adı unutulmuş niceleri…

 

21 Eki.1916         Ruslar Harşıt çayına kadar ilerlediler. Ruslar ve işbirlikçisi Ermeni ve Rum Çeteleri bölgede zulme başladılar. Türk Birlikleri Harşit Çayı hattına çekildi ve burada cephe hattı oluşturdu. Doğal bir engel oluşturan Harşıt (ya da Harşit)Çayı Tirebolu ilçesi kıyısı ve yukarılara doğru Ordumuz savunma hattı oluşturdu. Amaç Rusları daha fazla ilerletmemek, Harşıt’ı geçirmemekti. Kıyı şeridinde görevli olan Askeri gücümüz, sonradan 37.Tümen adını alan Sahil Müfrezesi (Grubu)’ dir. Sahil Grubu Karadeniz kıyısı boyunca görev yaparken, Harşıt cephesinde yoğunlaşmış böylece cephe tutunmuştur.

 

Eki 1916               Bir düşman alayı Çanakçı deresini geçerek güneyde, diğer bir alay Karadağ ve Çıtak’a taarruz ederken, 3 adet Rus muhribi de denizden bombardıman yapıyordu. Takip eden günlerde düşman ilerlediyse de Çıtak’ da yapılan karşı taarruzla geri püskürtüldü. Ruslardan esirler alındı. Kozköy’de düşman ağır kayıplar verdi. Sahil bölgesinde muharebe 3 gün devam etti. Düşman Tirebolu’yu bombaladı. Ancak sahil müfrezesini (37. Tümen) Harşıt’ın batısına atamadı. Çarpışmalar bir hafta daha taarruzlarla devam etti. Ekim sonuna doğru bütün cephede düşmana baskınlar yapıldı. Bu dönemde savaşa zaman zaman ara veriliyordu. Askerlerimiz bu zamanlarda Harşıt’ı gece geçip Rus birliklerine ani ve kanlı baskınlar yapmaktaydı.

 

5 Kasım 1916      Sahil Müfrezesi’nin adı 37.nci Kafkas Fırkası (Tümeni) olarak değişti.

 

Kas.1916              Kürtün’ün kuzeyinde Uluköy’ de Rus 505. Alayına baskın yapıldı, birçok kayıp verdirildi. Harşıt üzerinde Kaley-i Bedirma’ ya yapılan baskında 490. Rus alayından esirler alındı. Bilhassa geceleri ve sisli zamanlarda, küçük gruplar, mangalar halinde Harşıt’ı geçen askerlerimiz Rus birliklerinin karargah ve siperlerine baskınlar yapıyorlardı. Bu baskınlarda bir amaç da Ruslardan ekmek, iaşe, silah ve cephane ele geçirmekti. Yokluk şartlarında süren savaşta bunlara gereksinim elzemdi ve baskınlar başarılı oluyordu. Rus birliklerinde önemli sayıda Ermeni asıllı asker mevcuttu. Ayrıca Ermeni çete ve gönüllüler de Ruslarla birlikte savaşıyordu. Ruslar kıyıdan top atışları desteğinde kara birlikleri ile mevzilerimize saldırılar düzenliyor, fakat her defasında ağır kayıplar verilerek geri püskürtülüyorlardı. Ruslar savaşın başından beri bizden 2-3 kat fazla kayıp vermekteydi.

 

Eki/Kas 1916      Harşıt çayı aynı zamanda Rus işgali karşısında evini barkını her şeyini bırakıp Rize’den, Erzincan’dan berisi göç eden (Muhacirlik) kadın, çocuk ve halkımızın da geçtiği ve Tirebolu gerisinde sığındığı yerlerdi. Açlık ve salgın hastalıklar baş gösteriyordu. İlaç yoktu. Çok sık ölümler oluyor, ekseriya çocuklar hemen oracıkta gömülüyordu. Bugün dahi bölge sahipsiz mezarlarla doludur. Halk o yıllarda savaşın etkisiyle tarım ekimi yapamamıştı. Bölgeye yardıma gelen Kızılhaç ekipleri öncelikle hıristiyanlara yardım ediyor, gelen yiyecekler ve ilaçlar onlara ulaştırılıyordu. Giresun’da açlık, tifo almış başını yürümüştü. Cesetler sokaklardan toplanıyordu. Günde 100-150 kişi ölmekteydi. Bu günlerde, Ruslar geçmesin diye bir kadın milisimiz Harşıt nehri üzerindeki asma köprüyü uçurdu. Ancak daha sonra gelen muhacirlerimiz sular yükselince asma köprüye ihtiyaç duydular.

 

1916/1917           Sahil grubunda savaşan asker ve günüllü taburlar içinde Osman Ağa’nın örgütlediği Kara Zıpkalılar da vardı. Hüseyin Avni’ de 110. Alay Komutan vekili olarak bölgedeydi ve düşmanla savaşmaktaydı. Görele, Çavuşlu, Çanakçı, Eynesil’ de milis güçleri, Sis Dağı ve çevrelerinde düşmanla savaşmaktaydı. Bu kahraman insanlar Kurtuluş Savaşında oluşan Kuvay-i Milliye güçlerinin ve bilahare 42. ve 47. Alayların askerlerinin ekserisinden başkası değildi.

 

1916/1917           Topal Osman Ağa : Osman Ağa askerliğe çok meraklı olmasına rağmen, askeri okula gidememiş. Ondan habersiz babası askere gitmesin diye "bedel" ödeyince buna razı gelmemiş, parayı geri alıp o parayla gönüllüler oluşturarak, Balkan Savaşı'na katılmıştır. Muharebede bacağından yaralanıp gazi olmuş, ayağı aksak kalmış ve o yaranın acısını hep çekmiştir. 1. Dünya Savaşına Gönüllüler oluşturup katılmış, Rus Ordularının Harşıt Çayı'nda durdurulmasında gönüllü birliklerinin başında savaşmıştır.      Batılıların desteği ile Karadeniz Bölgesi’nde Pontusçu Rumlar büyük güç haline gelmişti. Kurdukları silahlı çetelerle sayıları 25 bine ulaşmıştı. Bu kuvvet Türk Ordusu’nun arkasında büyük bir tehlike teşkil ediyordu. Önceleri hükümetten bağımsız hareket eden Osman Ağa, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmesinden sonra  kayıtsız ve şartsız  Ankara Hükümeti’nin emrine girdi. Pontusçu hareketlere karşı Karadeniz Halkı’nı bilinçlendirip, silahlanarak, teşkilatlandırdı. Sinop’tan Batum’a kadar olan bölgede otoritesini kurdu. Osman Ağa, giriştiği Mücadelede eşkiya karşısında eşkıya, düşman karşısında düşman, iyinin yanında iyi, dosta dost ve kötüye kötü oldu. Onun etrafında oluşturduğu Kuvayı Milliye Gurubuna giydikleri kıyafetlerinden dolayı da “Kara Zıpkalılar” denmekteydi. Bu mücadeleler sırasında bazen kanun ve buyruk dinlemez hareketleri de olduğu söylenir. Hükümet otoritesinin olmadığı bölgede kendi kanunlarını yürütmüştür. İstanbul Hükümeti’ne isyan edip, Ankara Hükümeti’nin emrinden çıkmamıştır. Mustafa Kemal’e bağlılığı nedeniyle, onun muhafız bölüğü ve bilahare Meclis Muhafız Taburu Giresunlulardan oluşmuş, Mustafa Kemal’in ve Meclisin koruması Giresun Uşaklarına emanet edilmiştir.

 

1916-1918           Rus işgali altındaki bütün bölgelerde büyüklü küçüklü katliamlar yaşanmıştır. Bu katliamlara önayak olanlar genelde Rus Ordusu içindeki Ermeni asıllı askerlerdir. Görele’nin bütün köylerinde yoğun acılar yaşanmıştır. Kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden insanlarımız vahşice öldürülmüş, tecavüzler ve zorbalıklar yaşanmıştır. Her köyün ayrı bir hikayesi vardır. Özellikle hatırda kalan Maksutlu Köyü’nün Dikmetaş Mevkisinde Maksutlu, Çürükeynesil (Sağlık Köyü) ve Karadere’den 30 civarında genç köylünün vahşice kurşuna dizilmesi olayıdır. Buradan sağ kurtulanlar olmuştur. Bugünlerde bölgede yapılan çalışmalarda ölen şehitlerimizin kemiklerine rastlanmıştır. Bu alanın Dikmetaş Şehitliği olarak düzenlenmesi yönünde çalışmalar sürdürülmektedir. Ayrıca Ruslar, Rus yolu projesiyle, Harşit vadisinden Gümüşhane’ye oradan da Doğu Anadolu’ya uzanan bir yol çalışması başlatmışlardır. Harşit’ı geçemeyen Ruslar, köylü halkımızı az bir yevmiyeyle çoğu zaman zorla çalıştırmışlar, ancak Bolşevik ihtilalinin devamında terk edip gitmişlerdir. Yol projesi de öylece yarım kalmıştır.

 

Nisan 1917          Rusya’daki karışıklığın ve Mart Devrimi’nin etkisiyle Rus disiplini bozulmaya başlar. Savaş eski şiddetini kaybeder. Bazen Rus askerleri cephede yer yer beyaz bayrak açarak yakında barış olacak diye askerlerimize seslendikleri bile oluyordu.

 

21 Nis.1917         Rus donanması Giresun ve Ordu’yu bombardıman etti. Rus muhrip ve gemileri, geceleri ışıldaklarla işaret vererek, daha evvel getirdiklerini ve diğer Rum ve Ermeni çetelerini alıp kaçırıyorlardı. Buna engel olmaya çalışan sahil gözetleme kuvvetlerimizi de bombalıyorlardı.

 

7 Kas.1917          Rusya’da ihtilal. Bolşevikler yönetimi ele geçirdi (Meşhur Ekim Devrimi). Ağır geçen 1916-1917 kışı Rus Kafkas Ordularında 100.000 kişilik bir zayiata yol açmıştı. 1917 Mart Devrimi nedeniyle de orduda disiplin bozulmuştu. Kerenski başkanlığındaki Geçici Devrim Hükumetinin savaşa devam etme isteğine karşın ilkbahardan itibaren Kafkas cephesinde faaliyetler gevşemiştir. Askerlerin geniş ölçüde firar etmeleri üzerine yeni Bolşevik Hükumet savaştan çekilme yönünde hamlelere girişmiştir.

 

16-18 Ara.1917  Ruslarla Erzincan anlaşması imzalandı. Ruslar ordularını geri çekmeyi kabul etti

fakat Ermeni katliamları devam etti. Ruslar işgal ettikleri topraklardan geri çekiliyorlardı ama ellerindeki mevcut silahları da Ermeni askerlerine teslim ederek, onları kendilerine varis olarak bırakıyorlardı. Bunun üzerine, ilerleyen günlerde mütareke geçersiz sayıldı ve Rus işgalindeki bölgelerin geri alınmasına başlandı.

 

Ocak 1918            Rus Kuvvetleri inşa ettikleri karayolu ile karadan ve Görele’ye gelen üç gemi ile de denizden geri çekilme harekatına başladılar. Bu geri çekilme sürecinde, Ocak ayının sonlarına doğru, köy çeteleri birleşerek, Rus Kuvvetlerine büyük bir baskın yaptılar. Gemiler iskeleden ayrıldı. Askerlerin bir kısmı karadan kaçışmaya başladılar. Hayvanlarının hepsi, savaş malzemesinin bir kısmı Görele'de kaldı. Kaçan Rus askerlerini Görele Burnu denen yerde, Eynesilli Çeteler yakalayıp hakladılar.

 

12 Şubat 1918    Türk Kuvvetleri Harşit’i geçerek, Trabzon’a doğru yürüyüşüne başladı.

 

13 Şubat 1918    Görele düşman işgalinden kurtuldu. Ruslar'ın çekilmeleri Giresun'da ve Tirebolu'da, işgalden kurtulan Görele ve Eynesil'de büyük bir sevinç yarattı. Türk birlikleri Görele'de yönetimi geri aldı. Görele’nin kurtuluş haberi, Ordu ve Çarşamba dolaylarına göçmüş olan Görelelileri sevindirdi . Derhal geri geldiler. Gelenler gidenlerin yarısı bile olmaktan çok uzaktı. Büyük çoğunluğu açlık ve koleradan ölmüştü. Ordu ve Çarşamba çevresinin halkı gelen muhacirlere çok iyi davranmıştı. Fazlasıyla yardım etmişti; fakat güçleri bu kadarına yetmişti. Üstelik hastalık ve salgınlar da devam ediyordu. Dönen göçmenlerin bir kısmının evleri kasten yakılıp yıkılmıştı. Ne yiyecek vardı, ne de giyecek. O yıl bir de korkunç İspanyol Nezlesi salgını başladı. Binlerce insan yine ölüp gitti.

 

24 Şubat 1918    Türk Kuvvetleri Trabzon’a girdi. Şehirdeki Rus askerleri limanda bulunan iki Rus vapuru ile Batum'a sevk edildi. İşgal sırasında Türklere kötülük yapmış olan Rum ve Ermeniler de Ruslarla birlikte şehri terk ettiler.

 

1918-1923           İşgal sonrasında da Görele’de felaketlerin ardı arkası kesilmiyordu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı savaşı kaybetmiş ve yurdun dört bir yanı düşman tarafından zapt edilmeye başlanmıştı. Bundan cesaret alan Rum ve Ermeni azınlıklar yine çetecilik faaliyetlerine başlamış ve hayalini kurdukları devlet idealleri için yöre halkına zulüm ve işkence uygulamaya koyulmuştu. Savaş ve muhacirlik yüzünden Görele bölgesinde açlık ve sefalet, salgın hastalıklar ve iskan sorunu bütün şiddetiyle hüküm sürüyordu. Buna bir de sel felaketi eklendi. 28 Temmuz 1919'da meydan gelen selden 36 köyde ekinler mahvolmuş, 30 değirmen, 25 hane, biri de Elevi deresi üzerindeki köprü olmak üzere 33 köprü yıkılmış, biri erkek, sekizi kadın olmak üzere 9 kişi ölmüş, 5 sığır telef olmuştu. Göreleliler, savaş yıllarında büyük acılar çekmesine, açlık ve sefaletle mücadele etmek zorunda kalmasına, şartların olumsuzluğuna rağmen, Milli Mücadeleye (15 Mayıs 1919-9 Eylül 1922) sahip çıkan ilk yöreler arasında yer aldı. Göreleliler Milli Mücadelede yüzlerce şehit verdi. Kurtuluş Savaşı sonrasında Görele'nin Rum nüfusu Lozan antlaşmasını takiben yapılan mübadele ile ilçemizi terk etti.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.