Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Serdar Kara
Köşe Yazarı
Serdar Kara
 

Şubat Ayı Ve Kar Tanesi...

Havaların soğuması ile kış mevsimi kapımıza dayandı. Evin mevsimi, sarılmanın, sarınmanın, sarmalanmanın… Uzun çayların, derinlemesine yemeklerin mevsimi… Ayrılığın değil buluşmaların… Sıcak olan her şeye doğru neşeyle yönelmenin, böylece beraber ısınmanın mevsimidir kış ayılar… Her ne kadar şu günlerde pandemi nedeniyle sevdiklerimiz ve dostlarımız bir arada olamasak da bir başka olur kış ayların da yapılan sohbetler… Düşünün sabah yüzünüze vuran eksi otuzlara dayanan kışın ayazını iliklerinize kadar hissediyorsunuz, yollar buz, çatılar buz! Sinirli bir insan misali tokatlıyor soğuk... Sahi, bu soğukta bir soba başına toplanmak güzel olmaz mıydı şimdi... Sobanın etrafında demlenen çaylar eşlik eder o güzel muhabbete… Etrafında toplanarak demlenen çaylar eşliğinde o tarihin tozuna karışan sobalar var ya bir tek bedeni değil yüreğimizi de ısıtırdı… Üzerinde sohbetimizle dem tutan çay bizim muhabbetimize ortak, kavrulan kestane ve leblebi, közlenen patatesler sohbetlere bir başka renk katardı… Hele o demlik bir kaynamaya başlayınca sobaya düşen damlaların çıkardığı ses bizlerin meşgalesi olurdu… O dönemlerde evin her odasında soba yakma imkânı olmadığı için yatak odaları buz gibi olurdu… Sabahları o sıcacık yataklarımızdan kalkar, bir yandan kahvaltı yapılırken bir yandan da ekmekler kızarır ve arada unutulunca yanık kokusu ve dumanıyla fark edilir ama annemiz de yanıkları bıçakla sıyırır ve yine de o ekmek yenirdi… Dışardan gelince sobanın yanıyor olması umuduyla eve girer ve odadan girince yüzümüze vuran sıcak hava bir ohh çeker, hemen ellerimizi sobanın üstüne tutardık… Biraz karıncalanma hissedersin ve birkaç dakika içinde iliklerine kadar ısınmış olurduk… Çok soğuk günlerde ailece aynı odada yatmanın ne demek olduğunu bilirsin… Ama olsun yine de güzel günler, güzel zamanlardı o yıllar… Kim özlemez ki o yılları… Ya şimdi kalorifer peteklerinin arasında kaldık ama şunu iyi bilmeliyiz ki, karakışların emektarlarına hürmet, adettendir daima… Evet; Bembeyaz pamuklar gibi uçuşan kar taneleri. İçimize dolan, ağzımızla yakalamak için peşinden koşuşup durduğumuz ve elimize düştüğünde bir anda yok olan sihirli kelebekler. İster misiniz sizlere de “ Kar Tanesi” hikayesini anlatmamı ve sizleri de çocukluğunuza götürmemi.   E haydi dinleyiniz o zaman..; Bir zamanlar küçücük bir kar tanesi varmış. Kış aylarının gelmesini, gökyüzünden yeryüzüne uçarak inmeyi sabırsızlıkla bekliyormuş. Bizim hikâyemize konu olan kar tanesi, diğer kar tanelerine nazaran biraz küçük, cılız ve çelimsizmiş. Zaman geçmiş ve nihayet şubat ayı gelmiş. Havalar iyice soğumuş. Gökyüzündeki bütün kar taneleri yeryüzüne inmek için hazırlıklar yapmaya başlamışlar. Veee, beklenen an gelmiş. Bulutlar kararmış. O kara bulutların arasından bembeyaz kar taneleri teker teker yeryüzüne doğru uçuşmaya başlamışlar. Bütün kar taneleri çok mutluymuş. Her sene bu ayın hayalini kurar ve  yeryüzünde onu heyecanla bekleyenlere kendilerini göstermek için can atarlarmış. Kar taneleri gururlu gururlu aşağıya doğru salınırken bizim kar tanesi de cesaretini toplamış ve kendisini gökyüzünden atıvermiş. Uçmuşşş, uçmuş ve sonunda yeryüzüne inmiş. Ama çok heyecanlıymış. İnsanları, hayvanları ve tüm doğayı gördüğüne çok sevinmiş. Ancak, bir anda hiç beklemediği bir şey olmuş. Büyük bir rüzgar ağaçları savuruyor, çatıları uçuruyor, insanları koşuşturuyormuş. Küçük kar tanesi korkuyla etrafını seyrederken birden dengesini kaybetmiş ve ayağı kaymış. Sağa, sola savrulmaya başlamış. Rüzgar o kadar şiddetliymiş ki hiçbir yere tutunamıyormuş. Kar tanesi oradan oraya savrulmuş. Yükselmiş, yükselmiş. Ne kadar uçtuğunu anlayamadan uyuya kalmış. Gözünü açtığında  arkadaşlardan hiçbirini görememiş. Bir o yana uçmuş, bir bu yana. Nereye ineceğine karar veremiyormuş. Sonunda çok sevimli gördüğü bir canlıyı seçmiş. Ve, bir çocuğun eline düşmeye karar vermiş. “Bu bir çocuk. Onlar beni çok severler. Ve, ben en çok onun ellerinde mutluluğu bulabilirim” demiş. Böyle düşünürken alçalmış, alçalmış ve çocuğun eline konuvermiş. Çocuk sevinçle annesine seslenmiş. “Anne, anne bak. Elime çok güzel bir kar tanesi düştü. Bu minik kar tanesi ülkemize ve bize iyi, uğurlu haberler getirmiştir mutlaka. Bu uğurlu bir kar tanesi. Yaşasın” diye bağırmış. Kar tanesi çocuğun sözlerini işitince çok mutlu olmuş. Çocuğun minicik, sevgi dolu ve sıcacık ellerinde huzurla eriyerek, bir su damlacığına dönüşmüş.
Ekleme Tarihi: 02 Şubat 2024 - Cuma

Şubat Ayı Ve Kar Tanesi...

Havaların soğuması ile kış mevsimi kapımıza dayandı. Evin mevsimi, sarılmanın, sarınmanın, sarmalanmanın… Uzun çayların, derinlemesine yemeklerin mevsimi… Ayrılığın değil buluşmaların… Sıcak olan her şeye doğru neşeyle yönelmenin, böylece beraber ısınmanın mevsimidir kış ayılar… Her ne kadar şu günlerde pandemi nedeniyle sevdiklerimiz ve dostlarımız bir arada olamasak da bir başka olur kış ayların da yapılan sohbetler… Düşünün sabah yüzünüze vuran eksi otuzlara dayanan kışın ayazını iliklerinize kadar hissediyorsunuz, yollar buz, çatılar buz! Sinirli bir insan misali tokatlıyor soğuk... Sahi, bu soğukta bir soba başına toplanmak güzel olmaz mıydı şimdi... Sobanın etrafında demlenen çaylar eşlik eder o güzel muhabbete… Etrafında toplanarak demlenen çaylar eşliğinde o tarihin tozuna karışan sobalar var ya bir tek bedeni değil yüreğimizi de ısıtırdı… Üzerinde sohbetimizle dem tutan çay bizim muhabbetimize ortak, kavrulan kestane ve leblebi, közlenen patatesler sohbetlere bir başka renk katardı… Hele o demlik bir kaynamaya başlayınca sobaya düşen damlaların çıkardığı ses bizlerin meşgalesi olurdu… O dönemlerde evin her odasında soba yakma imkânı olmadığı için yatak odaları buz gibi olurdu… Sabahları o sıcacık yataklarımızdan kalkar, bir yandan kahvaltı yapılırken bir yandan da ekmekler kızarır ve arada unutulunca yanık kokusu ve dumanıyla fark edilir ama annemiz de yanıkları bıçakla sıyırır ve yine de o ekmek yenirdi… Dışardan gelince sobanın yanıyor olması umuduyla eve girer ve odadan girince yüzümüze vuran sıcak hava bir ohh çeker, hemen ellerimizi sobanın üstüne tutardık… Biraz karıncalanma hissedersin ve birkaç dakika içinde iliklerine kadar ısınmış olurduk… Çok soğuk günlerde ailece aynı odada yatmanın ne demek olduğunu bilirsin…

Ama olsun yine de güzel günler, güzel zamanlardı o yıllar… Kim özlemez ki o yılları… Ya şimdi kalorifer peteklerinin arasında kaldık ama şunu iyi bilmeliyiz ki, karakışların emektarlarına hürmet, adettendir daima… Evet; Bembeyaz pamuklar gibi uçuşan kar taneleri. İçimize dolan, ağzımızla yakalamak için peşinden koşuşup durduğumuz ve elimize düştüğünde bir anda yok olan sihirli kelebekler. İster misiniz sizlere de “ Kar Tanesi” hikayesini anlatmamı ve sizleri de çocukluğunuza götürmemi.

 

E haydi dinleyiniz o zaman..;

Bir zamanlar küçücük bir kar tanesi varmış. Kış aylarının gelmesini, gökyüzünden yeryüzüne uçarak inmeyi sabırsızlıkla bekliyormuş. Bizim hikâyemize konu olan kar tanesi, diğer kar tanelerine nazaran biraz küçük, cılız ve çelimsizmiş. Zaman geçmiş ve nihayet şubat ayı gelmiş. Havalar iyice soğumuş. Gökyüzündeki bütün kar taneleri yeryüzüne inmek için hazırlıklar yapmaya başlamışlar. Veee, beklenen an gelmiş. Bulutlar kararmış. O kara bulutların arasından bembeyaz kar taneleri teker teker yeryüzüne doğru uçuşmaya başlamışlar. Bütün kar taneleri çok mutluymuş. Her sene bu ayın hayalini kurar ve  yeryüzünde onu heyecanla bekleyenlere kendilerini göstermek için can atarlarmış. Kar taneleri gururlu gururlu aşağıya doğru salınırken bizim kar tanesi de cesaretini toplamış ve kendisini gökyüzünden atıvermiş. Uçmuşşş, uçmuş ve sonunda yeryüzüne inmiş. Ama çok heyecanlıymış. İnsanları, hayvanları ve tüm doğayı gördüğüne çok sevinmiş. Ancak, bir anda hiç beklemediği bir şey olmuş. Büyük bir rüzgar ağaçları savuruyor, çatıları uçuruyor, insanları koşuşturuyormuş. Küçük kar tanesi korkuyla etrafını seyrederken birden dengesini kaybetmiş ve ayağı kaymış. Sağa, sola savrulmaya başlamış. Rüzgar o kadar şiddetliymiş ki hiçbir yere tutunamıyormuş. Kar tanesi oradan oraya savrulmuş. Yükselmiş, yükselmiş. Ne kadar uçtuğunu anlayamadan uyuya kalmış. Gözünü açtığında  arkadaşlardan hiçbirini görememiş. Bir o yana uçmuş, bir bu yana. Nereye ineceğine karar veremiyormuş. Sonunda çok sevimli gördüğü bir canlıyı seçmiş. Ve, bir çocuğun eline düşmeye karar vermiş. “Bu bir çocuk. Onlar beni çok severler. Ve, ben en çok onun ellerinde mutluluğu bulabilirim” demiş. Böyle düşünürken alçalmış, alçalmış ve çocuğun eline konuvermiş. Çocuk sevinçle annesine seslenmiş. “Anne, anne bak. Elime çok güzel bir kar tanesi düştü. Bu minik kar tanesi ülkemize ve bize iyi, uğurlu haberler getirmiştir mutlaka. Bu uğurlu bir kar tanesi. Yaşasın” diye bağırmış. Kar tanesi çocuğun sözlerini işitince çok mutlu olmuş. Çocuğun minicik, sevgi dolu ve sıcacık ellerinde huzurla eriyerek, bir su damlacığına dönüşmüş.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.