Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Serdar Kara
Köşe Yazarı
Serdar Kara
 

Teknolojilere Yeniliyoruz Galiba!...

Gittiğimiz her yerde akıllı cihazın sayesinde sanal alem seninle, ondan ayrı kalamıyorsun ve sen ona bağımlı hale gelmişsin. Bu öyle bir hal almış ki o olmadan kendini çok eksik hissediyorsun, bulanıma giriyorsun, her an ona göz atmak istiyorsun, olan bitenden haberdar olmak istiyorsun. Sosyal ağlar kendisine o kadar esir etti ki bizleri artık sosyalleşme aracımız çoğunlukla telefondan bağlandığımız AĞlar! Sosyal ağlara koyduğumuz fotolar üzerinden aldığımız beğenilerin sayısı, kimler tarafından beğenildiği öz güvenimizi pekiştirirken/şişirirken, arkadaşlarımızın yaptıklarını yapamamanın, alamamanın, yiyip, giyememenin yaşattığı hislerde egomuzu yerle bir edebilmekte! “Off ya felancıya bak ne güzel hayat yaşıyor, her gün ayrı yerde yemek yiyor, dünyayı geziyor, çok başarılı ve iyi para kazanıyor ki bunları yapabiliyor" "Aaa bak çocukları ne güzel, çok mutlu ve refah içinde, eşi de yakışıklı adammış, bir ben bulamadın böylesini!" "Bir tek ben miyim mutsuz, bir tek ben miyim doğru dürüst başarılı olamayan, bir ben miyim sap gibi tek başına, hepsi ya evlenmiş ya nişanlı ya da bir sevgili yapmış. Bu işte bir gariplik var sanki. Bu face'de herkes mutlu, herkes zengin bir ben mutsuz!”   Yukarıdaki gibi iç diyalogların normalleştiği, birbirimizin halini hatırını sosyal ağlardan sorar olduğumuz bu yıllarda herkesin mutlu sizin mutsuz olmanız size hala garip gelmiyor mu? İngiltere de yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre;   • Araştırmaya katılanların %55'i facebook ya da twitter hesaplarına erişmekte sıkıntı yaşadıklarında endişe duyduklarını, • %60'ı rahatlayabilmek için sahip oldukları tüm elektronik aletleri kapatma ihtiyacı duyduklarını belirtmişler. • %53'ü sosyal ağların davranış değişikliğine neden olduğunu belirtmiş, bunların yarısı da sosyal ağlara bağımlılığın hayatlarını olumsuz etkilediğini söylemiş. • Araştıma, bireylerin yıllar sonra buldukları arkadaşlarının başarılarıyla kendi başarılarını kıyaslamaktan kendilerini alıkoymadıklarını ve eğer arkadaşları daha büyük başarıya sahipse ciddi özgüven kaybı yaşadıklarını tespit etmiş. • Araştırmaya katılanların 3'te biri sosyal alanda tepkilerini ortaya koyduktan sonra ilişkilerinde ve çalışma hayatlarında zorluk yaşadıklarını belirtmişler. • Katılımcıların üçte ikisi internette 2-3 saat geçirdikten sonra rahatlamakta ve uykuya dalmakta zorlandıklarını belirtmişler. Bu araştırmanın ortaya koyduğu sonucu araştırmayı yürüten Dr.Linda Blair şöyle özetliyor; “İnsanların teknolojiyi kontrol etmesi gerekirken, teknoloji insanları kontrol ediyor. Tüm elektronik cihazları kapatmak bizim elimizde ama çoğumuz bunu nasıl yaptığımızı bile unutmuş durumdayız.”   Yani sözün özü ; Kullandığı elektronik cihazın esiri olan bireyler oluyoruz. İnsanlar teknolojiyi kontrol ettiğini zannederken, teknoloji hızla insanları kontrolü altına alıyor ve olaylar karşısında tepki vermeyen, bilgisayarın karşısından kalkamayan ya da telefonundan uzaklaşamayan, onunla yatıp kalkan bireyler haline geliyoruz.   Yaşam hızla akıp giderken ve bizler yaşamla birlikte, onu hissederek, duyarak, görerek akmak varken teknolojiye akmayı tercih ediyoruz. “Denge” diyor için denge... Teknolojiyi “İNSAN” yararına kullanalım, İnsana yakışan tüm değerlerle birlikte... Paylaşım, hoşgörü, tevazu, sevgi, neşe, gelişim, dönüşüm, yardımseverlik, şefkat, merhamet, adalet, saygı... Ne tuhaf değil mi? Yüz ifadelerimizde gerçeklikten uzaklaşmış, çünkü onları sanal alemde sanal olarak kullanıyoruz. Çokça şeyler alıp götürmüş bizden bu sanal dünya. Örneğin kalabalık bir ortamda birine bir şey sorduğumuzda neredeyse tuhaf karşılanacak hale gelmiş durumdayız, çünkü elimizde sanal alem var, ona sormamız lazım. Çocuklar, gençler, öğrenciler buldukları boş vakitlerin çoğunda sanal alemin kollarına kendilerini bırakıyor. Parklarda sadece minikler ailesi ile birlikte. Gençlerin ellerinde akılı telefonlar düşmüyor, yanındaki arkadaşına gülümserken bile sanaldan gülümseme gönderiyor. Çocukların bile özgürce sanal alem sayfalarında dolaştığı ve karşısına çıkan uygunsuz içerikler ile zihinlerinin kirletildiği özgür bir yaşamın adı olmuş durumda. Uyanık olmamız lazım. Nefis ve şeytanın gizli planları çoktur. Sanal alemi kullanırken sanal olduğunun farkında olmak çok önemli. Onu kısıtlı ve bilinçli kullanmazsak, sanal alemde donuk ve sükut etmiş bir hayatımız olacak. Öyle bir hale gelmişiz ki, sanal alemdeki arkadaşlıklara daha çok önem veriyoruz. Bırakalım şu sanal alemi, başımızı kaldırıp etrafımıza bakalım. Arkadaşlarımızla sanal alemde buluşmak yerine karşılıklı buluşmaları tercih edelim. Tebessümleri karşılıklı yapalım, merhabaları el sıkışarak yapalım. Başımızı akıllı cihazdan kaldırıp tefekkür ile çevremize bakalım. Bağlarda, bahçelerde, tefekkür seyrine çıkalım. Allah’ın yarattığı şu aleme tebessümane tefekkür ile bakalım, ekranların içinde kaybolmayalım. Akıllı sandığınız cihazlar bizden akıllı değil. Biliyorum hepimiz sanal aleme takılıyoruz, ama onu bilinçli kullanmalıyız. Son olarak şunları eklemek istiyorum: Sanal alemde sanal arkadaşlıklar ile belki farkına varmadan çok özel şeylerini paylaşıyor olabilirsin. Her anını fotoğraflar ile paylaşmak ne derece doğru? Bu tıpkı neye benziyor biliyor musunuz? Sokakta yürürken ailevi meselelerini ilan etmeye benzer. Sanal alem sokak olsa neyse diyeceğim ama bir bakmışsın tüm dünyaya ilan edilmişsiniz. Şimdi şöyle düşünelim: Sen, ellerinde ailevi fotoğraflar ile sokakları gezerken onları sokak duvarlarına yapıştırır mısın? Peki sanal alemin kanalları caddelerden ve sokaklardan bir farkı var mı acaba? Hiç bir şahsı hedef almadan şunu da belirtmek istiyorum: Paylaşımlarda, mesajlarda kardeşim, ablam, abim diyerek gerçekte bu saf duygulardan uzak çokça kişilik var. Herkes için söylemiyorum; bakarsın dinden, kitaptan, imandan ahiretten bahseder ama öte yandan böyle bir kişilikten uzaktır. Aslında böyleleri kişilik bozuklukları yaşıyorlardır, kendi egosunu tatmin etme peşindedirler. Bilemezsin, anlayamazsın, çünkü sanal alem gerçeklerden uzaktır. Peki ne yapmamız gerekiyor, nasıl hareket etmemiz gerekiyor? Bilgi alacağımız insanları, bize faydası dokunacak olan insanları önce iyi tanımamız gerek. toplum tarafından bilinen insanlar olması gerek. Herkesle sanki uzun yıllardan beri arkadaşmışız gibi sırlarımızı anlatmamamız gerek. Karşındaki bayan kimliğine bürünmüş ama arka profilde gerçekte erkektir, yada tam tersi olabilir. Mademki sanal alemi kullanıyoruz, önümüze gelen herkes ile içli dışlı olmamamız gerek. Sanal alem yani sosyal medya hayatımızın vazgeçilmezi olmamalıdır. Çünkü sanal alem bilinmeyen gizli tehlikelerle doludur ve hayatımızı önüne almış gidiyor. Farkında olalım!!! Haydi şimdi bu yazıyı beğenin/paylaşın ve bilgisarınızı /telefonunuzu kapatıp en yakınızdaki insanın gözlerine bakın ve insan olduğunuzu hatırlayın, gerçek, canlı öyküler yaşamak için haydi hayatın içine bir adım atın....   Sevgiyle....
Ekleme Tarihi: 22 Eylül 2023 - Cuma

Teknolojilere Yeniliyoruz Galiba!...

Gittiğimiz her yerde akıllı cihazın sayesinde sanal alem seninle, ondan ayrı kalamıyorsun ve sen ona bağımlı hale gelmişsin. Bu öyle bir hal almış ki o olmadan kendini çok eksik hissediyorsun, bulanıma giriyorsun, her an ona göz atmak istiyorsun, olan bitenden haberdar olmak istiyorsun.

Sosyal ağlar kendisine o kadar esir etti ki bizleri artık sosyalleşme aracımız çoğunlukla telefondan bağlandığımız AĞlar!

Sosyal ağlara koyduğumuz fotolar üzerinden aldığımız beğenilerin sayısı, kimler tarafından beğenildiği öz güvenimizi pekiştirirken/şişirirken, arkadaşlarımızın yaptıklarını yapamamanın, alamamanın, yiyip, giyememenin yaşattığı hislerde egomuzu yerle bir edebilmekte!

“Off ya felancıya bak ne güzel hayat yaşıyor, her gün ayrı yerde yemek yiyor, dünyayı geziyor, çok başarılı ve iyi para kazanıyor ki bunları yapabiliyor"

"Aaa bak çocukları ne güzel, çok mutlu ve refah içinde, eşi de yakışıklı adammış, bir ben bulamadın böylesini!"

"Bir tek ben miyim mutsuz, bir tek ben miyim doğru dürüst başarılı olamayan, bir ben miyim sap gibi tek başına, hepsi ya evlenmiş ya nişanlı ya da bir sevgili yapmış. Bu işte bir gariplik var sanki. Bu face'de herkes mutlu, herkes zengin bir ben mutsuz!”

 

Yukarıdaki gibi iç diyalogların normalleştiği, birbirimizin halini hatırını sosyal ağlardan sorar olduğumuz bu yıllarda herkesin mutlu sizin mutsuz olmanız size hala garip gelmiyor mu?

İngiltere de yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre;

 

• Araştırmaya katılanların %55'i facebook ya da twitter hesaplarına erişmekte sıkıntı yaşadıklarında endişe duyduklarını,

• %60'ı rahatlayabilmek için sahip oldukları tüm elektronik aletleri kapatma ihtiyacı duyduklarını belirtmişler.

• %53'ü sosyal ağların davranış değişikliğine neden olduğunu belirtmiş, bunların yarısı da sosyal ağlara bağımlılığın hayatlarını olumsuz etkilediğini söylemiş.

• Araştıma, bireylerin yıllar sonra buldukları arkadaşlarının başarılarıyla kendi başarılarını kıyaslamaktan kendilerini alıkoymadıklarını ve eğer arkadaşları daha büyük başarıya sahipse ciddi özgüven kaybı yaşadıklarını tespit etmiş.

• Araştırmaya katılanların 3'te biri sosyal alanda tepkilerini ortaya koyduktan sonra ilişkilerinde ve çalışma hayatlarında zorluk yaşadıklarını belirtmişler.

• Katılımcıların üçte ikisi internette 2-3 saat geçirdikten sonra rahatlamakta ve uykuya dalmakta zorlandıklarını belirtmişler.

Bu araştırmanın ortaya koyduğu sonucu araştırmayı yürüten Dr.Linda Blair şöyle özetliyor; “İnsanların teknolojiyi kontrol etmesi gerekirken, teknoloji insanları kontrol ediyor. Tüm elektronik cihazları kapatmak bizim elimizde ama çoğumuz bunu nasıl yaptığımızı bile unutmuş durumdayız.”

 

Yani sözün özü ; Kullandığı elektronik cihazın esiri olan bireyler oluyoruz. İnsanlar teknolojiyi kontrol ettiğini zannederken, teknoloji hızla insanları kontrolü altına alıyor ve olaylar karşısında tepki vermeyen, bilgisayarın karşısından kalkamayan ya da telefonundan uzaklaşamayan, onunla yatıp kalkan bireyler haline geliyoruz.

 

Yaşam hızla akıp giderken ve bizler yaşamla birlikte, onu hissederek, duyarak, görerek akmak varken teknolojiye akmayı tercih ediyoruz.

“Denge” diyor için denge... Teknolojiyi “İNSAN” yararına kullanalım, İnsana yakışan tüm değerlerle birlikte... Paylaşım, hoşgörü, tevazu, sevgi, neşe, gelişim, dönüşüm, yardımseverlik, şefkat, merhamet, adalet, saygı...

Ne tuhaf değil mi? Yüz ifadelerimizde gerçeklikten uzaklaşmış, çünkü onları sanal alemde sanal olarak kullanıyoruz. Çokça şeyler alıp götürmüş bizden bu sanal dünya. Örneğin kalabalık bir ortamda birine bir şey sorduğumuzda neredeyse tuhaf karşılanacak hale gelmiş durumdayız, çünkü elimizde sanal alem var, ona sormamız lazım.

Çocuklar, gençler, öğrenciler buldukları boş vakitlerin çoğunda sanal alemin kollarına kendilerini bırakıyor. Parklarda sadece minikler ailesi ile birlikte. Gençlerin ellerinde akılı telefonlar düşmüyor, yanındaki arkadaşına gülümserken bile sanaldan gülümseme gönderiyor. Çocukların bile özgürce sanal alem sayfalarında dolaştığı ve karşısına çıkan uygunsuz içerikler ile zihinlerinin kirletildiği özgür bir yaşamın adı olmuş durumda. Uyanık olmamız lazım. Nefis ve şeytanın gizli planları çoktur. Sanal alemi kullanırken sanal olduğunun farkında olmak çok önemli. Onu kısıtlı ve bilinçli kullanmazsak, sanal alemde donuk ve sükut etmiş bir hayatımız olacak.

Öyle bir hale gelmişiz ki, sanal alemdeki arkadaşlıklara daha çok önem veriyoruz. Bırakalım şu sanal alemi, başımızı kaldırıp etrafımıza bakalım. Arkadaşlarımızla sanal alemde buluşmak yerine karşılıklı buluşmaları tercih edelim. Tebessümleri karşılıklı yapalım, merhabaları el sıkışarak yapalım. Başımızı akıllı cihazdan kaldırıp tefekkür ile çevremize bakalım. Bağlarda, bahçelerde, tefekkür seyrine çıkalım. Allah’ın yarattığı şu aleme tebessümane tefekkür ile bakalım, ekranların içinde kaybolmayalım. Akıllı sandığınız cihazlar bizden akıllı değil. Biliyorum hepimiz sanal aleme takılıyoruz, ama onu bilinçli kullanmalıyız.

Son olarak şunları eklemek istiyorum: Sanal alemde sanal arkadaşlıklar ile belki farkına varmadan çok özel şeylerini paylaşıyor olabilirsin. Her anını fotoğraflar ile paylaşmak ne derece doğru? Bu tıpkı neye benziyor biliyor musunuz? Sokakta yürürken ailevi meselelerini ilan etmeye benzer. Sanal alem sokak olsa neyse diyeceğim ama bir bakmışsın tüm dünyaya ilan edilmişsiniz. Şimdi şöyle düşünelim: Sen, ellerinde ailevi fotoğraflar ile sokakları gezerken onları sokak duvarlarına yapıştırır mısın? Peki sanal alemin kanalları caddelerden ve sokaklardan bir farkı var mı acaba?

Hiç bir şahsı hedef almadan şunu da belirtmek istiyorum: Paylaşımlarda, mesajlarda kardeşim, ablam, abim diyerek gerçekte bu saf duygulardan uzak çokça kişilik var. Herkes için söylemiyorum; bakarsın dinden, kitaptan, imandan ahiretten bahseder ama öte yandan böyle bir kişilikten uzaktır. Aslında böyleleri kişilik bozuklukları yaşıyorlardır, kendi egosunu tatmin etme peşindedirler. Bilemezsin, anlayamazsın, çünkü sanal alem gerçeklerden uzaktır.

Peki ne yapmamız gerekiyor, nasıl hareket etmemiz gerekiyor? Bilgi alacağımız insanları, bize faydası dokunacak olan insanları önce iyi tanımamız gerek. toplum tarafından bilinen insanlar olması gerek. Herkesle sanki uzun yıllardan beri arkadaşmışız gibi sırlarımızı anlatmamamız gerek. Karşındaki bayan kimliğine bürünmüş ama arka profilde gerçekte erkektir, yada tam tersi olabilir. Mademki sanal alemi kullanıyoruz, önümüze gelen herkes ile içli dışlı olmamamız gerek. Sanal alem yani sosyal medya hayatımızın vazgeçilmezi olmamalıdır. Çünkü sanal alem bilinmeyen gizli tehlikelerle doludur ve hayatımızı önüne almış gidiyor. Farkında olalım!!!

Haydi şimdi bu yazıyı beğenin/paylaşın ve bilgisarınızı /telefonunuzu kapatıp en yakınızdaki insanın gözlerine bakın ve insan olduğunuzu hatırlayın, gerçek, canlı öyküler yaşamak için haydi hayatın içine bir adım atın....

 

Sevgiyle....

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.