Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

ÇANAKÇI DERESİ ÖZGÜR AKSIN

Gündem 13.07.2022 - 21:26, Güncelleme: 13.07.2022 - 21:26 1564+ kez okundu.
 

ÇANAKÇI DERESİ ÖZGÜR AKSIN

Küçükken, Çanakçı Sarayköy’de, çok şiddetli fırtına çıksa, bir yerde orta ölçekli yangın olsa, dedemlerin mübadil edilen Rumlardan kalma Taş Yapısı evlerine sığınır, tehlike geçene kadar orada kalırdık. Çünkü Taş Yapısı evler oldukça sağlam evlerdi.

Kışları çok iyi ısınır, yazları da oldukça serin olurdu. Karlı havalarda dışarda oynayıp çok üşüyünce hemen dedemlerin evlerine sığınırdık. O evler çok iyi ısınırdı ve korunaklıydı. Hele o Taş Kemer altında yakılan kara ateşin karşısında oturmak yok mu, iliklerimize kadar bizi ısıtırdı. Bir de Taş Kemerin altına kurulan sedirde uzanmanın keyfini hiç şeyde bulamazdık. Babam Cumhuriyetin ikinci kuşak erkeklerinden olduğundan, Ermeni ve Rum evlerinden bizim payımıza düşen olmamış. Ancak her iki dedemin de Taş Yapısı kemerli evleri vardı. Çocukluğumuzda, artık eskimeye başlayan bu Taş Yapısı evleri restore edip kullanma yerine, teker teker yıkmaya ve yerine, Karadeniz iklimine uygun olmayan, aşırı rutubete karşı bünyeleri korumayan, ya biriketten, ya da tuğladan mimariden, estetikten yoksun evler yapmaya başladılar. Gerçi o taş evleri restore edebilecek ustalar da birer birer uff olmuştu ama, neyse işte. Maalesef bir tarihe sahip çıkamadık. Hele de bu sıralar evlere takılan şu plastik pencerelerden dolayı camlardan şırıl şırıl sızan nemden kaynaklanan sular kimsenin umurunda olmuyor. 15-16 yıl önce köyümüze yaptırdığımız yeni ev için abimle birlikte, fırınlanmış kestaneden ahşap doğrama ararken ve doğramalar taktırdıktan sonra, ‘bu devirde ahşap pencere mi kaldı’ diye köyde bize gülen kalmamıştı. O Taş Yapısı evler yıkıldıkça, el emeği göz nuru ile teker teker işlenen o kesme taşlar, patika yollara döşendikçe içimin nasıl da sızladığını hatırlarım. Oysa ki, dedelerimin geldiği Tonya’da Taş Yapısı evlerin çoğu halen ayakta. Orada da araziler küçüktür ama, yine de yeni ev ihtiyacı hissedenler, eski taş evleri yıkmadan korumuşlar ve yenisini başka alana yapmışlar. Cumhuriyetin ve Atatürk’ün maalesef en büyük yanlışı olan mübadele kararı, ülkede, mimari, ustalık ve zanaatkar bırakmamış. Bizim Karadenizli her naneyi bilen kalfaların mimarisine mahkum olmuşuz. Turizm beldesi sahil kentlerimiz ve Yunan Adalarında doğanın korunması ve estetik mimari açısından çok büyük farklar var. Sahillerimize çok fena kıymışız ! Artık bizim köyümüzde hiç kemerli taş ev kalmadı. En son kalanların maliklerine de ‘sakın yıkmayın, bu evler tarihi miras, lütfen bunları koruyun, ev ihtiyacınız varsa da, başka yere yapın’ diye çok ısrar ettiysem de, beni dinleyen olmadı. Zaten bu ülkede benim gibi solcuların kaderi bu ! Halkın gecekondusu yıkılırken, arazisi acele kamulaştırılırken, iş kazasında yaşamını yitirirken, doğal afette malı mülkü telef olurken, her türlü saldırıyı ve tehlikeyi göze alarak öne çıkarsan arkanda dururlar ama, siyasal, sosyal, kültürel meselelerde seni sadece dinliyormuş gibi yaparlar ama içlerinden de, ‘anlat anlat heyecanlı oluyor’ derler. Alıştık artık bunlara… Taş Yapısı evler bir yana, Karadeniz sahil yolu yapılırken, bir kaç yer hariç kimsenin gıkı çıkmadı. Tirebolu’da Çınar Çetinkaya abim ve çevreci arkadaşlarının verdiği amansız mücadele sayasende, sahil yolunu Tirebolu’dan denizi yok ederek geçiremediler, Tirebolu tünelle geçildi. Sahil de kaldı, pırıl pırıl plajda, tarihi Tirebolu Kalesi de. Tirebolu halkı, şehrin göbeğine Çınar Çetinkaya ve arkadaşlarının heykelini dikse azdır. Görele’de ise kimsenin gıkı çıkmadı, Görele’de doğru dürüst denize girecek sahil de kalmadı. Bir çok Karadeniz kentinde de plaj filan kalmadu. Şimdi Görele’den deniz için insanlar Tirebolu’ya gidiyor. Ardından Çanakçı Deresi üzerine HES’ler yapılmaya başlandı, çok küçük sayıda ve cılız ses çıkararak ülkenin duyarlı çevrecileri ve solcuları karşı çıktılar, muhalefet ettiler, halkı bilinçlendirmeye çalıştılar, toplantılar yaptılar ama, maalesef etkili olamadılar. Çünkü memleket meseleleri artık sadece solcuların ses çıkarmasıyla çözülemiyor. Herkesin, her kesimin, ayrımsız, fakatsız, amasız, lakinsiz çevresine sahip çıkması zorunlu… HES’ler ardı ardına derenin üzerine sıralandı. Kendi adıma bu süreçte yer alamamak daha da dramatiktir. Üniversite eğitimi yapmada oldukça zorlanan yoksul ve kıt gelirli bir ailenin çocuğuydum. Üniversite’de öğrenciyken, yazları çalışır, okul zamanı da giderlerimin bir kısmını karşılardım. Bize Halil İbrahim Şengün’e gittiği gibi, köyün kurban derileri de gelmezdi. Köyümüzün HES’çi müteahhidi Halil İbrahim Şengün’ün İzmit ve Gölcük’de yaptırdığı inşaatlarda, yaz aylarında boyacı olarak çalışırdım. Her ne kadar emeğimin ve alınterimin karşılığını almış olsam da, bu ülkede işçiliğin ve çalışmanın toplumun geniş kesimlerindeki karşılığı ‘elinden ekmek yemek’ tir. Hem manevi olarak sırf bu yüzden Çanakçı Hes’leri için elimden geleni yapamadım, hem de köylüm Halil İbrahim Şengün’ün kahvehane kapısında sandalyeye yanlamasına kurularak ‘yazıklar olsun, nankörler, kaşık düşmanları, eline ekmek verdiğim, cebine harçlık koyduğum, aç karnını doyurduğum adam şimdi benim ülke için yaptığım yatırıma karşı çıkıyor, gomonistlik yapıyor’ deme fırsatı vermedim. Doğru yaptığım kanaatindeyim. Şimdi geldik bu günlere…Her şeyin bir sonu olduğu gibi, elbette bir de başlangıcı var. Artık HES’lerin ülke için bir yatırım olmadığı, ülke ekonomisine ciddi katkılar yapmadığı, ciddi miktarda elektrik enerjisi üretmediği, çevreye, doğaya, canlı soylarına çok ciddi zararlar verdiği, esasen çok uluslu özellikle Avrupa kökenli büyük şirketlerin yatırımlarını artırabilmek ve büyüyebilmek için, mevzuatları gereği, elektrik enerjisi üretmeleri gerektiğinden ve zorunlu tutulduğundan, deresi ve suyu bol ve ucuz, halkı bilinçsiz ve çevreye duyarsız olan Türkiye’yi ve özellikle Doğu Karadeniz Bölgesini hedef seçerek ve Türkiye’den yerli işbirlikçi ortak bularak ardı ardına HES’ler kurdukları geniş halk kesimleri tarafından öğrenildi. Bunun sonucunda 11 Temmuz Pazartesi günü Çanakçı Deresi üzerine yapılmak isten beşinci HES’e karşı çıkma, engel olma ve duyarlılık oluşturmak için, Çanakçı Deresi üzerinde Çöcen Köyü, Akköy ve çevre köylerde müthiş bir etkinlik düzenlendi. Biraz orta kulak rahatsızlığı ve yüksek basınçlı ortamdan uzak durma zorunluluğu, biraz da yoğun programlarım dolayısı ile orada olamadım. Ne kadar üzgünüm anlatamam. Canlı yayınları, fotoğrafları paylaşımları sosyal medyadan gözlerim yaşararak izledim. Hiç bir politik ayrım gözetmeden, hiç kimse yapılan işe sahiplenme derdine düşmeden, her kafadan ayrı ses çıkarmadan, sadece Çanakçı Deresine, doğamıza, çevremize, memleketimize, geleceğimize sahip çıkmak için, yüzlerce insanla birlikte, çok güzel arkadaşlarım ve dostlarım da oradaydı…. Biz küçükken ‘Bütün Aşklar Tatlı Başlar’ isimli bir sinema filmi vardı. Hakikaten Çanakçı aşkı ne de güzel başladı…Bana göre başta, Çanakçı’nın Efsane Başkanı Tuncay Kasım olmak üzere, sosyal medyadan görebildiğim kadarıyla arkadaşlarım Çınar Çetinkaya, Seyfullah Çiçek, Remzi Mamaşoğlu, Birsen Bilge, Nabi Beşir, Sebahattin Kudal, Bahtiyar Şengün, Nihat Öztürk, Figen Okat Dede de oradaydılar. Ne güzel ! Ne iyi etmişler orada olmakla ! Yüreklerine sağlık ! Derelerimizi, sahillerimizi, denizlerimizi, yaylalarımızı, meralarımızı, otlaklarımızı emperyalistlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin üç kuruşluk çıkarları uğruna talan etmelerine, çevremizi, doğamızı yok etmelerine karşı durmak boynumuzun borcudur. Bundan sonra inşallah başka etkinliklerde aranızda olacağım. Sağolasınız, varolasınız. Çanakçı Deresi Özgür aksın.Orhan Kılıç
Küçükken, Çanakçı Sarayköy’de, çok şiddetli fırtına çıksa, bir yerde orta ölçekli yangın olsa, dedemlerin mübadil edilen Rumlardan kalma Taş Yapısı evlerine sığınır, tehlike geçene kadar orada kalırdık. Çünkü Taş Yapısı evler oldukça sağlam evlerdi.

Kışları çok iyi ısınır, yazları da oldukça serin olurdu. Karlı havalarda dışarda oynayıp çok üşüyünce hemen dedemlerin evlerine sığınırdık. O evler çok iyi ısınırdı ve korunaklıydı. Hele o Taş Kemer altında yakılan kara ateşin karşısında oturmak yok mu, iliklerimize kadar bizi ısıtırdı. Bir de Taş Kemerin altına kurulan sedirde uzanmanın keyfini hiç şeyde bulamazdık. Babam Cumhuriyetin ikinci kuşak erkeklerinden olduğundan, Ermeni ve Rum evlerinden bizim payımıza düşen olmamış. Ancak her iki dedemin de Taş Yapısı kemerli evleri vardı. Çocukluğumuzda, artık eskimeye başlayan bu Taş Yapısı evleri restore edip kullanma yerine, teker teker yıkmaya ve yerine, Karadeniz iklimine uygun olmayan, aşırı rutubete karşı bünyeleri korumayan, ya biriketten, ya da tuğladan mimariden, estetikten yoksun evler yapmaya başladılar. Gerçi o taş evleri restore edebilecek ustalar da birer birer uff olmuştu ama, neyse işte. Maalesef bir tarihe sahip çıkamadık.

Hele de bu sıralar evlere takılan şu plastik pencerelerden dolayı camlardan şırıl şırıl sızan nemden kaynaklanan sular kimsenin umurunda olmuyor.

15-16 yıl önce köyümüze yaptırdığımız yeni ev için abimle birlikte, fırınlanmış kestaneden ahşap doğrama ararken ve doğramalar taktırdıktan sonra, ‘bu devirde ahşap pencere mi kaldı’ diye köyde bize gülen kalmamıştı. O Taş Yapısı evler yıkıldıkça, el emeği göz nuru ile teker teker işlenen o kesme taşlar, patika yollara döşendikçe içimin nasıl da sızladığını hatırlarım. Oysa ki, dedelerimin geldiği Tonya’da Taş Yapısı evlerin çoğu halen ayakta. Orada da araziler küçüktür ama, yine de yeni ev ihtiyacı hissedenler, eski taş evleri yıkmadan korumuşlar ve yenisini başka alana yapmışlar. Cumhuriyetin ve Atatürk’ün maalesef en büyük yanlışı olan mübadele kararı, ülkede, mimari, ustalık ve zanaatkar bırakmamış. Bizim Karadenizli her naneyi bilen kalfaların mimarisine mahkum olmuşuz. Turizm beldesi sahil kentlerimiz ve Yunan Adalarında doğanın korunması ve estetik mimari açısından çok büyük farklar var. Sahillerimize çok fena kıymışız !

Artık bizim köyümüzde hiç kemerli taş ev kalmadı. En son kalanların maliklerine de ‘sakın yıkmayın, bu evler tarihi miras, lütfen bunları koruyun, ev ihtiyacınız varsa da, başka yere yapın’ diye çok ısrar ettiysem de, beni dinleyen olmadı. Zaten bu ülkede benim gibi solcuların kaderi bu ! Halkın gecekondusu yıkılırken, arazisi acele kamulaştırılırken, iş kazasında yaşamını yitirirken, doğal afette malı mülkü telef olurken, her türlü saldırıyı ve tehlikeyi göze alarak öne çıkarsan arkanda dururlar ama, siyasal, sosyal, kültürel meselelerde seni sadece dinliyormuş gibi yaparlar ama içlerinden de, ‘anlat anlat heyecanlı oluyor’ derler. Alıştık artık bunlara…

Taş Yapısı evler bir yana, Karadeniz sahil yolu yapılırken, bir kaç yer hariç kimsenin gıkı çıkmadı. Tirebolu’da Çınar Çetinkaya abim ve çevreci arkadaşlarının verdiği amansız mücadele sayasende, sahil yolunu Tirebolu’dan denizi yok ederek geçiremediler, Tirebolu tünelle geçildi. Sahil de kaldı, pırıl pırıl plajda, tarihi Tirebolu Kalesi de. Tirebolu halkı, şehrin göbeğine Çınar Çetinkaya ve arkadaşlarının heykelini dikse azdır. Görele’de ise kimsenin gıkı çıkmadı, Görele’de doğru dürüst denize girecek sahil de kalmadı. Bir çok Karadeniz kentinde de plaj filan kalmadu. Şimdi Görele’den deniz için insanlar Tirebolu’ya gidiyor.

Ardından Çanakçı Deresi üzerine HES’ler yapılmaya başlandı, çok küçük sayıda ve cılız ses çıkararak ülkenin duyarlı çevrecileri ve solcuları karşı çıktılar, muhalefet ettiler, halkı bilinçlendirmeye çalıştılar, toplantılar yaptılar ama, maalesef etkili olamadılar. Çünkü memleket meseleleri artık sadece solcuların ses çıkarmasıyla çözülemiyor. Herkesin, her kesimin, ayrımsız, fakatsız, amasız, lakinsiz çevresine sahip çıkması zorunlu…

HES’ler ardı ardına derenin üzerine sıralandı. Kendi adıma bu süreçte yer alamamak daha da dramatiktir. Üniversite eğitimi yapmada oldukça zorlanan yoksul ve kıt gelirli bir ailenin çocuğuydum. Üniversite’de öğrenciyken, yazları çalışır, okul zamanı da giderlerimin bir kısmını karşılardım. Bize Halil İbrahim Şengün’e gittiği gibi, köyün kurban derileri de gelmezdi. Köyümüzün HES’çi müteahhidi Halil İbrahim Şengün’ün İzmit ve Gölcük’de yaptırdığı inşaatlarda, yaz aylarında boyacı olarak çalışırdım. Her ne kadar emeğimin ve alınterimin karşılığını almış olsam da, bu ülkede işçiliğin ve çalışmanın toplumun geniş kesimlerindeki karşılığı ‘elinden ekmek yemek’ tir. Hem manevi olarak sırf bu yüzden Çanakçı Hes’leri için elimden geleni yapamadım, hem de köylüm Halil İbrahim Şengün’ün kahvehane kapısında sandalyeye yanlamasına kurularak ‘yazıklar olsun, nankörler, kaşık düşmanları, eline ekmek verdiğim, cebine harçlık koyduğum, aç karnını doyurduğum adam şimdi benim ülke için yaptığım yatırıma karşı çıkıyor, gomonistlik yapıyor’ deme fırsatı vermedim. Doğru yaptığım kanaatindeyim.

Şimdi geldik bu günlere…Her şeyin bir sonu olduğu gibi, elbette bir de başlangıcı var. Artık HES’lerin ülke için bir yatırım olmadığı, ülke ekonomisine ciddi katkılar yapmadığı, ciddi miktarda elektrik enerjisi üretmediği, çevreye, doğaya, canlı soylarına çok ciddi zararlar verdiği, esasen çok uluslu özellikle Avrupa kökenli büyük şirketlerin yatırımlarını artırabilmek ve büyüyebilmek için, mevzuatları gereği, elektrik enerjisi üretmeleri gerektiğinden ve zorunlu tutulduğundan, deresi ve suyu bol ve ucuz, halkı bilinçsiz ve çevreye duyarsız olan Türkiye’yi ve özellikle Doğu Karadeniz Bölgesini hedef seçerek ve Türkiye’den yerli işbirlikçi ortak bularak ardı ardına HES’ler kurdukları geniş halk kesimleri tarafından öğrenildi.

Bunun sonucunda 11 Temmuz Pazartesi günü Çanakçı Deresi üzerine yapılmak isten beşinci HES’e karşı çıkma, engel olma ve duyarlılık oluşturmak için, Çanakçı Deresi üzerinde Çöcen Köyü, Akköy ve çevre köylerde müthiş bir etkinlik düzenlendi. Biraz orta kulak rahatsızlığı ve yüksek basınçlı ortamdan uzak durma zorunluluğu, biraz da yoğun programlarım dolayısı ile orada olamadım. Ne kadar üzgünüm anlatamam. Canlı yayınları, fotoğrafları paylaşımları sosyal medyadan gözlerim yaşararak izledim. Hiç bir politik ayrım gözetmeden, hiç kimse yapılan işe sahiplenme derdine düşmeden, her kafadan ayrı ses çıkarmadan, sadece Çanakçı Deresine, doğamıza, çevremize, memleketimize, geleceğimize sahip çıkmak için, yüzlerce insanla birlikte, çok güzel arkadaşlarım ve dostlarım da oradaydı….

Biz küçükken ‘Bütün Aşklar Tatlı Başlar’ isimli bir sinema filmi vardı. Hakikaten Çanakçı aşkı ne de güzel başladı…Bana göre başta, Çanakçı’nın Efsane Başkanı Tuncay Kasım olmak üzere, sosyal medyadan görebildiğim kadarıyla arkadaşlarım Çınar Çetinkaya, Seyfullah Çiçek, Remzi Mamaşoğlu, Birsen Bilge, Nabi Beşir, Sebahattin Kudal, Bahtiyar Şengün, Nihat Öztürk, Figen Okat Dede de oradaydılar. Ne güzel ! Ne iyi etmişler orada olmakla ! Yüreklerine sağlık ! Derelerimizi, sahillerimizi, denizlerimizi, yaylalarımızı, meralarımızı, otlaklarımızı emperyalistlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin üç kuruşluk çıkarları uğruna talan etmelerine, çevremizi, doğamızı yok etmelerine karşı durmak boynumuzun borcudur. Bundan sonra inşallah başka etkinliklerde aranızda olacağım. Sağolasınız, varolasınız. Çanakçı Deresi Özgür aksın.Orhan Kılıç

Adana kapalı escort Çukurova kapalı escort Seyhan kapalı escort Ankara kapalı escort Mamak kapalı escort Etimesgut kapalı escort Polatlı kapalı escort Pursaklar kapalı escort Haymana kapalı escort Çankaya kapalı escort Keçiören kapalı escort Sincan kapalı escort Antalya kapalı escort Kumluca kapalı escort Konyaaltı kapalı escort Manavgat kapalı escort Muratpaşa kapalı escort Kaş kapalı escort Alanya kapalı escort Kemer kapalı escort Bursa kapalı escort Eskişehir kapalı escort Gaziantep kapalı escort Şahinbey kapalı escort Nizip kapalı escort Şehitkamil kapalı escort İstanbul kapalı escort Merter kapalı escort Nişantaşı kapalı escort Şerifali kapalı escort Maltepe kapalı escort Sancaktepe kapalı escort Eyüpsultan kapalı escort Şişli kapalı escort Kayaşehir kapalı escort Büyükçekmece kapalı escort Beşiktaş kapalı escort Mecidiyeköy kapalı escort Zeytinburnu kapalı escort Sarıyer kapalı escort Bayrampaşa kapalı escort Fulya kapalı escort Beyoğlu kapalı escort Başakşehir kapalı escort Tuzla kapalı escort Beylikdüzü kapalı escort Pendik kapalı escort Bağcılar kapalı escort Ümraniye kapalı escort Üsküdar kapalı escort Esenyurt kapalı escort Küçükçekmece kapalı escort Esenler kapalı escort Güngören kapalı escort Kurtköy kapalı escort Bahçelievler kapalı escort Sultanbeyli kapalı escort Ataşehir kapalı escort Kağıthane kapalı escort Fatih kapalı escort Çekmeköy kapalı escort Çatalca kapalı escort Bakırköy kapalı escort Kadıköy kapalı escort Avcılar kapalı escort Beykoz kapalı escort Kartal kapalı escort İzmir kapalı escort Balçova kapalı escort Konak kapalı escort Bayraklı kapalı escort Buca kapalı escort Çiğli kapalı escort Gaziemir kapalı escort Bergama kapalı escort Karşıyaka kapalı escort Urla kapalı escort Bornova kapalı escort Çeşme kapalı escort Kayseri kapalı escort Kocaeli kapalı escort Gebze kapalı escort İzmit kapalı escort Malatya kapalı escort Manisa kapalı escort Mersin kapalı escort Yenişehir kapalı escort Mezitli kapalı escort Erdemli kapalı escort Silifke kapalı escort Akdeniz kapalı escort Anamur kapalı escort Muğla kapalı escort Bodrum kapalı escort Milas kapalı escort Dalaman kapalı escort Marmaris kapalı escort Fethiye kapalı escort Datça kapalı escort Samsun kapalı escort Atakum kapalı escort İlkadım kapalı escort Adıyaman kapalı escort Afyonkarahisar kapalı escort Ağrı kapalı escort Aksaray kapalı escort Amasya kapalı escort Ardahan kapalı escort Artvin kapalı escort Aydın kapalı escort Balıkesir kapalı escort Bartın kapalı escort Batman kapalı escort Bayburt kapalı escort Bilecik kapalı escort Bingöl kapalı escort Bitlis kapalı escort Bolu kapalı escort Burdur kapalı escort Çanakkale kapalı escort Çankırı kapalı escort Çorum kapalı escort Denizli kapalı escort Diyarbakır kapalı escort Düzce kapalı escort Edirne kapalı escort Elazığ kapalı escort Erzincan kapalı escort Erzurum kapalı escort Giresun kapalı escort Gümüşhane kapalı escort Hakkari kapalı escort Hatay kapalı escort Iğdır kapalı escort Isparta kapalı escort Kahramanmaraş kapalı escort Karabük kapalı escort Karaman kapalı escort Kars kapalı escort Kastamonu kapalı escort Kırıkkale kapalı escort Kırklareli kapalı escort Kırşehir kapalı escort Kilis kapalı escort Konya kapalı escort Kütahya kapalı escort Mardin kapalı escort Muş kapalı escort Nevşehir kapalı escort Niğde kapalı escort Ordu kapalı escort Osmaniye kapalı escort Rize kapalı escort Sakarya kapalı escort Siirt kapalı escort Sinop kapalı escort Sivas kapalı escort Şanlıurfa kapalı escort Şırnak kapalı escort Tekirdağ kapalı escort Tokat kapalı escort Trabzon kapalı escort Tunceli kapalı escort Uşak kapalı escort Van kapalı escort Yalova kapalı escort Yozgat kapalı escort Zonguldak kapalı escort
Adana eskort Çukurova eskort Seyhan eskort Ankara eskort Mamak eskort Etimesgut eskort Polatlı eskort Pursaklar eskort Haymana eskort Çankaya eskort Keçiören eskort Sincan eskort Antalya eskort Kumluca eskort Konyaaltı eskort Manavgat eskort Muratpaşa eskort Kaş eskort Alanya eskort Kemer eskort Bursa eskort Eskişehir eskort Gaziantep eskort Şahinbey eskort Nizip eskort Şehitkamil eskort İstanbul eskort Merter eskort Nişantaşı eskort Şerifali eskort Maltepe eskort Sancaktepe eskort Eyüpsultan eskort Şişli eskort Kayaşehir eskort Büyükçekmece eskort Beşiktaş eskort Mecidiyeköy eskort Zeytinburnu eskort Sarıyer eskort Bayrampaşa eskort Fulya eskort Beyoğlu eskort Başakşehir eskort Tuzla eskort Beylikdüzü eskort Pendik eskort Bağcılar eskort Ümraniye eskort Üsküdar eskort Esenyurt eskort Küçükçekmece eskort Esenler eskort Güngören eskort Kurtköy eskort Bahçelievler eskort Sultanbeyli eskort Ataşehir eskort Kağıthane eskort Fatih eskort Çekmeköy eskort Çatalca eskort Bakırköy eskort Kadıköy eskort Avcılar eskort Beykoz eskort Kartal eskort İzmir eskort Balçova eskort Konak eskort Bayraklı eskort Buca eskort Çiğli eskort Gaziemir eskort Bergama eskort Karşıyaka eskort Urla eskort Bornova eskort Çeşme eskort Kayseri eskort Kocaeli eskort Gebze eskort İzmit eskort Malatya eskort Manisa eskort Mersin eskort Yenişehir eskort Mezitli eskort Erdemli eskort Silifke eskort Akdeniz eskort Anamur eskort Muğla eskort Bodrum eskort Milas eskort Dalaman eskort Marmaris eskort Fethiye eskort Datça eskort Samsun eskort Atakum eskort İlkadım eskort Adıyaman eskort Afyonkarahisar eskort Ağrı eskort Aksaray eskort Amasya eskort Ardahan eskort Artvin eskort Aydın eskort Balıkesir eskort Bartın eskort Batman eskort Bayburt eskort Bilecik eskort Bingöl eskort Bitlis eskort Bolu eskort Burdur eskort Çanakkale eskort Çankırı eskort Çorum eskort Denizli eskort Diyarbakır eskort Düzce eskort Edirne eskort Elazığ eskort Erzincan eskort Erzurum eskort Giresun eskort Gümüşhane eskort Hakkari eskort Hatay eskort Iğdır eskort Isparta eskort Kahramanmaraş eskort Karabük eskort Karaman eskort Kars eskort Kastamonu eskort Kırıkkale eskort Kırklareli eskort Kırşehir eskort Kilis eskort Konya eskort Kütahya eskort Mardin eskort Muş eskort Nevşehir eskort Niğde eskort Ordu eskort Osmaniye eskort Rize eskort Sakarya eskort Siirt eskort Sinop eskort Sivas eskort Şanlıurfa eskort Şırnak eskort Tekirdağ eskort Tokat eskort Trabzon eskort Tunceli eskort Uşak eskort Van eskort Yalova eskort Yozgat eskort Zonguldak eskort
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.