Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Seyfullah Çiçek
Köşe Yazarı
Seyfullah Çiçek
 

GÖRELE’NİN KURTULUŞ’UNUN HİKAYESİ!...

Bugün (13 Şubat 2022 Pazar) Görelemiz’in, Çarlık Rusyası askerlerinin işgalinden kurtuluşunun 105.Yıldönümü. Tüm Görelelilere kutlu olsun! Bu uğurda seve seve canlarını vererek şehit düşen ve gazi olan, sonuç olarak da bizlere cennet bir Görele ile bağımsız bir vatan bırakan atalarımızı bir kez daha minnet ve şükranla anıyor, onlara dualarımızı gönderiyoruz. Kurtuluşun hikayesine gelince… 1914 yılında 4 yıl sürecek olan I.Dünya Savaşı gelip kapıya dayanır. Osmanlı İmparatorluğu, ülkenin yönetimini elinde bulunduran İttihat ve Terakki Partisi’nin tepesindeki Dahiliye Nazırı Talat Bey (daha sonra Paşa ve Sadrazam olmuştur), Başkomutan Vekili Enver Paşa ve Bahriye Nazırı Cemal Paşa tarafından müttefikimiz Almanya’nın yanında savaşa sokulur. Daha Balkan Harbi’nin yaraları sarılmadan, yeniden seferberlik ilan edilir. Bu meyanda Giresun’daki 94.Alay için de asker toplanmaya başlanır. Osman Ağa, gönüllü olarak katıldığı ve sağ dizinden şarapnel parçasıyla yaralanarak “Topal” lakabını aldığı Balkan Harbi’nden sonra, bu defa da I.Dünya Savaşı için asker yazılmaya karar verir. Dizi henüz iyileşmemiştir.Vazgeçmesi için annesinin ve babasının tüm yalvarıp yakarmaları fayda etmez. Bunun üzerine eve, onu ikna etmeleri için mahallenin sözü dinlenen hacı nineleri davet edilir. Onların çabaları da işe yaramaz. Aldıkları cevap şöyle olur: “…Siz hacca giderken ben iskele başına gelip, hacca gitmeyin, ne var orada desem ne yapardınız?” Cevap verirler: - O haccı farize, muhakkak gitmemiz lazım. Osman Ağa’nın cevabı tokat gibi olur: O haccı farize ise, bu iki misli haccı farize. Beni hiç kimse yolumdan alıkoyamaz!” Osman Ağa ve arkadaşları hemen hazırlıklara başlarlar. Bir tarafta Türk Tarihi’nin en kanlı ve şanlı sayfalarından biri olan Çanakkale Muharebeleri, öbür yanda ise yine tarihimizin en hazin sayfalarından biri olan Sarıkamış Harekatı, ardından Ruslar’ın Doğu Karadeniz’e dayanmaları… Doksan üç gönüllü toplayan Osman Ağa vakit geçirmeden arkadaşlarıyla birlikte yola çıkar. Denizin fırtınalı olması nedeniyle karadan gitmeye karar verirler. Espiye’ye bu şekilde vardıktan sonra yollarına deniz yoluyla devam ederler. Tirebolu ve Görele’ye de uğramalarını müteakip ata-yaka Trabzon limanına varırlar. Giresun Uşakları Trabzon’da alkışlarla karşılanır. Osman Ağa, Trabzon Savcısına tahliyesini sağlattığı Giresunlu 6 mahkumu da gönüllülerinin arasına katarak yoluna devam eder. Bu gönüllülerin adları şunlardır: Dalgaroğlu Bilal, Soytaroğlu Dıvalak Salih, Engüzlü Abbas Çavuş, Borazan Şerif, Çayanoğlu Ali, Fındıkçıoğlu Ali. Çoruh ırmağı kıyılarında cephe tutarlar. Çok geçmeden de “Teşkilat-ı Mahsusa Alayı”na yazılırlar. Ruslar’ın 40 bin kişilik güçlerine karşın, Türk tarafının toplam asker sayısı 7 bin civarında idi. Bu durum karşısında Osman Ağa, Giresun’a dönerek yeni gönüllüler toplamaya başlar. Firarileri (asker kaçakları) de yakalatarak kendi bölüğüne yazdırır. Sayıları 850’yi bulan bölük, tabura dönüştürülerek, Miralay Hacı Hamdi Bey emrindeki 37.Fırka’ya verilir. Bir ara cephede tifo salgını başlar. Bu salgından Osman Ağa da nasibini alır. Giresun’a dönerek 20 gün süren bir tedavinin ardından tekrar cepheye döner. Ne kadar fedakarlık gösterseler de, kendilerinden kat kat üstün Rus birliklerini durdurmak mümkün olmaz. Vuruşa vuruşa Tirebolu’daki Harşıt Irmağına kadar çekilirler. Burada kahramanca direnerek, düşmanın Tirebolu’yu işgaline set çekerler. Osman Ağa bir ara Tomoğlu İsmail Ağa ile Kara Ahmet Ağa’ya dönerek: -“ Eğer geri çekilirken veya yara alır da yürüyemezsem beni düşmana sağ teslim etmeyin. Beni vurun ondan sonra çekilin” der. Şükür ki, böyle bir durum olmamıştır. Rus işgali ile birlikte doğudan batıya doğru büyük bir göç hareketi de başlar. Evini-barkını, odunu-ocağını, malını-mülkünü bırakan insanlar aç, çıplak perişan halde yollara düşer. Bu yetmiyormuş gibi bir taraftan sahile kadar yanaşan Rus torpidolarının yoğun bombardımanı, diğer yandan ise salgın hastalıklar… Feryatlar, figanlar yürekleri dağlar. Açlık, sefalet ve salgın hastalıklar Ruslar’ın çekilmesinden sonra da hız kesmeden devam eder. Bir süre sonra Rusya’da Bolşevik İhtilali çıkar. Rus ordusunda itaatsizlik baş gösterir, çözülmeye başlar. Fırsat bu fırsattır diyen Osman Ağa ve Giresun Uşakları bir yandan, Göreleli ve Eynesilli yerel çeteler de diğer yandan Rus Ordusunu önlerine katarak kovalamaya başlarlar. İşgal süresince Kakaliçoğlu Abdülmuttalip, Kakaliçoğlu İsmail, Çakır Çavuş, Çakır Çoban, Cinoğlu Ali Osman, Bayıroğlu Hüseyin, Çürükvelioğlu Ali, Çürükvelioğlu Mustafa, Seyisoğlu Ömer, Hıdıroğlu Tıp Osman, “Dursun Çavuş” namıyla ünlenen kahraman kadın çetecimiz Gülüşan Maksutoğlu gibi kahraman çeteciler düşmana hayli kan kusturmuştu. Bu yüzden halkın zamanla çetecilere karşı güvenleri artmaya başlamıştı. Bunun sonucu olarak Görele’de Kodalakoğlu Halil ve Eynesil’de de Palakoğlu Deli Bilal çeteleri kurulmuştu. Rus Ordusu tüm ağırlıklarını (silah,teçhizat, katana…) geride bırakarak, arkalarına bile bakmadan panik içersinde kaçmaya başlarlar. Gemilere binebilenler canlarını kurtarır, binemeyenler ise yaptıklarının bedelini Göreleli ve Eynesilli çetelere ağır bir şekilde öderler. 13 Şubat 1918’de Görele düşman işgalinden kurtarılır. Ruslar tarafından terk edilen bir uçağa da el konulur. Bu uçak daha sonra, Görele adı verilerek, İstanbul Yeşilyurt’taki Hava Müzesi’ne teslim edilmiştir. Görele’den sonra Eynesil, Vakfıkebir, Akçaabat, Trabzon, Rize, Artvin birer birer düşmandan temizlenir. Osman Ağa, arkadaşlarıyla birlikte düşmandan arta kalan cephaneyi toplayıp iki adet motoruna yükledikten sonra, Karadeniz’in azgın dalgalarını yara yara Batum’a doğru yol almaya başlar. Batum’a ilk ayak basanlar Osman Ağa ve Giresun Uşakları olmuştur. (14 Nisan 1918) Canlarının derdine düşen Ruslar ise Batum’u çoktan terk etmişlerdi. Osman Ağa, düşmandan elde ettikleri mühimmatı Batum Valiliği’ne ve kumandanlığına teslim eder. Diğer Türk birlikleri ise, sonradan Batum’a girer. Olayı bir de Hasan İzzettin Dinamo’nun kaleminden görelim: “Batum’a ilk kez Topal Osman girdi. ‘Fatih’liklerin armut gibi kolayca devşirildiği bu savaş döneminde Topal Osman’ın ‘Batum Fatihi’ olması gerekirken, bunu Yakup Cemil sahiplenmişti.” Buraya bir açıklama getirelim. Yakup Cemil, 11 Eylül 1916’da idam edilmişti. Bu nedenle Batum’un kurtarılmasında yer alması mümkün değildir. Yazarın bu konuda yanıldığını düşünüyoruz. Ama Batum’a ilk ayak basanın Osman Ağa ve Giresun Uşakları olduğu da bir gerçektir. Daha önceden Osman Ağa’nın adını duyan Mustafa Kemal Paşa, yaptığı bir görüşmede, Harşıt Müdafaası’nda bulunan 37.Fırka Komutanı Miralay (Daha sonra Paşa olmuştur) Hacı Hamdi Bey’e, “Nasıl bir insandır?” diye sorar. O da: “Son derece güvenilir, Timurlenk gibi bir cengaverdir.” cevabını verir. Şirin Görelemiz’in düşman işgalinden kurtuluşunun 104.yılını bir kere daha yürekten kutlarken; aziz şehitlerimizi de minnet, şükran ve rahmetle anıyoruz. 37.Fırka Komutanı Trabzonlu Pirselimoğlu Hacı Hamdi Bey (Sonradan paşa olmuştur.) Not: Pirselimoğulları'nın bir kolu da Görele'de olup, bugün Çelik soyadını taşımaktadır. Merhum Şair Nihat Çelik sağlığında, akraba olduklarına ilişkin bu konuyla ilgili bilgiler vermişti. Giresunlu Topal Osman Ağa, gönüllü arkadaşlarıyla birlikte Teşkilat-ı Mahsusa'da görev alarak, Ruslar'ı Harşıt Hattı'nda durdurmuş, 13 Şubat'tan itibaren çekilmeye başlayınca Batum'a kadar kovalamış, Batum Hükümet Konağı'na da ay yıldızlı al bayrağımızı asmıştır.
Ekleme Tarihi: 12 Şubat 2023 - Pazar

GÖRELE’NİN KURTULUŞ’UNUN HİKAYESİ!...

Bugün (13 Şubat 2022 Pazar) Görelemiz’in, Çarlık Rusyası askerlerinin işgalinden kurtuluşunun 105.Yıldönümü. Tüm Görelelilere kutlu olsun! Bu uğurda seve seve canlarını vererek şehit düşen ve gazi olan, sonuç olarak da bizlere cennet bir Görele ile bağımsız bir vatan bırakan atalarımızı bir kez daha minnet ve şükranla anıyor, onlara dualarımızı gönderiyoruz. Kurtuluşun hikayesine gelince… 1914 yılında 4 yıl sürecek olan I.Dünya Savaşı gelip kapıya dayanır. Osmanlı İmparatorluğu, ülkenin yönetimini elinde bulunduran İttihat ve Terakki Partisi’nin tepesindeki Dahiliye Nazırı Talat Bey (daha sonra Paşa ve Sadrazam olmuştur), Başkomutan Vekili Enver Paşa ve Bahriye Nazırı Cemal Paşa tarafından müttefikimiz Almanya’nın yanında savaşa sokulur. Daha Balkan Harbi’nin yaraları sarılmadan, yeniden seferberlik ilan edilir. Bu meyanda Giresun’daki 94.Alay için de asker toplanmaya başlanır. Osman Ağa, gönüllü olarak katıldığı ve sağ dizinden şarapnel parçasıyla yaralanarak “Topal” lakabını aldığı Balkan Harbi’nden sonra, bu defa da I.Dünya Savaşı için asker yazılmaya karar verir. Dizi henüz iyileşmemiştir.Vazgeçmesi için annesinin ve babasının tüm yalvarıp yakarmaları fayda etmez. Bunun üzerine eve, onu ikna etmeleri için mahallenin sözü dinlenen hacı nineleri davet edilir. Onların çabaları da işe yaramaz. Aldıkları cevap şöyle olur: “…Siz hacca giderken ben iskele başına gelip, hacca gitmeyin, ne var orada desem ne yapardınız?” Cevap verirler: - O haccı farize, muhakkak gitmemiz lazım. Osman Ağa’nın cevabı tokat gibi olur: O haccı farize ise, bu iki misli haccı farize. Beni hiç kimse yolumdan alıkoyamaz!” Osman Ağa ve arkadaşları hemen hazırlıklara başlarlar. Bir tarafta Türk Tarihi’nin en kanlı ve şanlı sayfalarından biri olan Çanakkale Muharebeleri, öbür yanda ise yine tarihimizin en hazin sayfalarından biri olan Sarıkamış Harekatı, ardından Ruslar’ın Doğu Karadeniz’e dayanmaları… Doksan üç gönüllü toplayan Osman Ağa vakit geçirmeden arkadaşlarıyla birlikte yola çıkar. Denizin fırtınalı olması nedeniyle karadan gitmeye karar verirler. Espiye’ye bu şekilde vardıktan sonra yollarına deniz yoluyla devam ederler. Tirebolu ve Görele’ye de uğramalarını müteakip ata-yaka Trabzon limanına varırlar. Giresun Uşakları Trabzon’da alkışlarla karşılanır. Osman Ağa, Trabzon Savcısına tahliyesini sağlattığı Giresunlu 6 mahkumu da gönüllülerinin arasına katarak yoluna devam eder. Bu gönüllülerin adları şunlardır: Dalgaroğlu Bilal, Soytaroğlu Dıvalak Salih, Engüzlü Abbas Çavuş, Borazan Şerif, Çayanoğlu Ali, Fındıkçıoğlu Ali. Çoruh ırmağı kıyılarında cephe tutarlar. Çok geçmeden de “Teşkilat-ı Mahsusa Alayı”na yazılırlar. Ruslar’ın 40 bin kişilik güçlerine karşın, Türk tarafının toplam asker sayısı 7 bin civarında idi. Bu durum karşısında Osman Ağa, Giresun’a dönerek yeni gönüllüler toplamaya başlar. Firarileri (asker kaçakları) de yakalatarak kendi bölüğüne yazdırır. Sayıları 850’yi bulan bölük, tabura dönüştürülerek, Miralay Hacı Hamdi Bey emrindeki 37.Fırka’ya verilir. Bir ara cephede tifo salgını başlar. Bu salgından Osman Ağa da nasibini alır. Giresun’a dönerek 20 gün süren bir tedavinin ardından tekrar cepheye döner. Ne kadar fedakarlık gösterseler de, kendilerinden kat kat üstün Rus birliklerini durdurmak mümkün olmaz. Vuruşa vuruşa Tirebolu’daki Harşıt Irmağına kadar çekilirler. Burada kahramanca direnerek, düşmanın Tirebolu’yu işgaline set çekerler. Osman Ağa bir ara Tomoğlu İsmail Ağa ile Kara Ahmet Ağa’ya dönerek: -“ Eğer geri çekilirken veya yara alır da yürüyemezsem beni düşmana sağ teslim etmeyin. Beni vurun ondan sonra çekilin” der. Şükür ki, böyle bir durum olmamıştır. Rus işgali ile birlikte doğudan batıya doğru büyük bir göç hareketi de başlar. Evini-barkını, odunu-ocağını, malını-mülkünü bırakan insanlar aç, çıplak perişan halde yollara düşer. Bu yetmiyormuş gibi bir taraftan sahile kadar yanaşan Rus torpidolarının yoğun bombardımanı, diğer yandan ise salgın hastalıklar… Feryatlar, figanlar yürekleri dağlar. Açlık, sefalet ve salgın hastalıklar Ruslar’ın çekilmesinden sonra da hız kesmeden devam eder. Bir süre sonra Rusya’da Bolşevik İhtilali çıkar. Rus ordusunda itaatsizlik baş gösterir, çözülmeye başlar. Fırsat bu fırsattır diyen Osman Ağa ve Giresun Uşakları bir yandan, Göreleli ve Eynesilli yerel çeteler de diğer yandan Rus Ordusunu önlerine katarak kovalamaya başlarlar. İşgal süresince Kakaliçoğlu Abdülmuttalip, Kakaliçoğlu İsmail, Çakır Çavuş, Çakır Çoban, Cinoğlu Ali Osman, Bayıroğlu Hüseyin, Çürükvelioğlu Ali, Çürükvelioğlu Mustafa, Seyisoğlu Ömer, Hıdıroğlu Tıp Osman, “Dursun Çavuş” namıyla ünlenen kahraman kadın çetecimiz Gülüşan Maksutoğlu gibi kahraman çeteciler düşmana hayli kan kusturmuştu. Bu yüzden halkın zamanla çetecilere karşı güvenleri artmaya başlamıştı. Bunun sonucu olarak Görele’de Kodalakoğlu Halil ve Eynesil’de de Palakoğlu Deli Bilal çeteleri kurulmuştu. Rus Ordusu tüm ağırlıklarını (silah,teçhizat, katana…) geride bırakarak, arkalarına bile bakmadan panik içersinde kaçmaya başlarlar. Gemilere binebilenler canlarını kurtarır, binemeyenler ise yaptıklarının bedelini Göreleli ve Eynesilli çetelere ağır bir şekilde öderler. 13 Şubat 1918’de Görele düşman işgalinden kurtarılır. Ruslar tarafından terk edilen bir uçağa da el konulur. Bu uçak daha sonra, Görele adı verilerek, İstanbul Yeşilyurt’taki Hava Müzesi’ne teslim edilmiştir. Görele’den sonra Eynesil, Vakfıkebir, Akçaabat, Trabzon, Rize, Artvin birer birer düşmandan temizlenir. Osman Ağa, arkadaşlarıyla birlikte düşmandan arta kalan cephaneyi toplayıp iki adet motoruna yükledikten sonra, Karadeniz’in azgın dalgalarını yara yara Batum’a doğru yol almaya başlar. Batum’a ilk ayak basanlar Osman Ağa ve Giresun Uşakları olmuştur. (14 Nisan 1918) Canlarının derdine düşen Ruslar ise Batum’u çoktan terk etmişlerdi. Osman Ağa, düşmandan elde ettikleri mühimmatı Batum Valiliği’ne ve kumandanlığına teslim eder. Diğer Türk birlikleri ise, sonradan Batum’a girer. Olayı bir de Hasan İzzettin Dinamo’nun kaleminden görelim: “Batum’a ilk kez Topal Osman girdi. ‘Fatih’liklerin armut gibi kolayca devşirildiği bu savaş döneminde Topal Osman’ın ‘Batum Fatihi’ olması gerekirken, bunu Yakup Cemil sahiplenmişti.” Buraya bir açıklama getirelim. Yakup Cemil, 11 Eylül 1916’da idam edilmişti. Bu nedenle Batum’un kurtarılmasında yer alması mümkün değildir. Yazarın bu konuda yanıldığını düşünüyoruz. Ama Batum’a ilk ayak basanın Osman Ağa ve Giresun Uşakları olduğu da bir gerçektir. Daha önceden Osman Ağa’nın adını duyan Mustafa Kemal Paşa, yaptığı bir görüşmede, Harşıt Müdafaası’nda bulunan 37.Fırka Komutanı Miralay (Daha sonra Paşa olmuştur) Hacı Hamdi Bey’e, “Nasıl bir insandır?” diye sorar. O da: “Son derece güvenilir, Timurlenk gibi bir cengaverdir.” cevabını verir. Şirin Görelemiz’in düşman işgalinden kurtuluşunun 104.yılını bir kere daha yürekten kutlarken; aziz şehitlerimizi de minnet, şükran ve rahmetle anıyoruz. 37.Fırka Komutanı Trabzonlu Pirselimoğlu Hacı Hamdi Bey (Sonradan paşa olmuştur.) Not: Pirselimoğulları'nın bir kolu da Görele'de olup, bugün Çelik soyadını taşımaktadır. Merhum Şair Nihat Çelik sağlığında, akraba olduklarına ilişkin bu konuyla ilgili bilgiler vermişti. Giresunlu Topal Osman Ağa, gönüllü arkadaşlarıyla birlikte Teşkilat-ı Mahsusa'da görev alarak, Ruslar'ı Harşıt Hattı'nda durdurmuş, 13 Şubat'tan itibaren çekilmeye başlayınca Batum'a kadar kovalamış, Batum Hükümet Konağı'na da ay yıldızlı al bayrağımızı asmıştır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.