Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Seyfullah Çiçek
Köşe Yazarı
Seyfullah Çiçek
 

NEVRUZ BAYRAMI VE ERGENEKON DESTANI

Büyük Türk Milleti’nin en eski milli bayramı olan “21 Mart Nevruz Bayramı” Tüm Türk Dünyası’na kutlu olsun! Bu bayramımızı iyi anlayabilmemiz için, “Ergenekon Destanı”nı iyi bilmemiz gerekir. Önce “destan”ın ne olduğuna birkaç satırla değinelim. Bir olayı, bir kahramanlığı, bir aşkı manzum olarak ifade eden eserlere destan denir. Ki, milletlerin milli duygularını canlı tutan edebi eserlerin başında gelir. Bu nedenle kökü tarihin derinliklerine doğru uzanan milletlerin çoğunun bir ya da birkaç destanı vardır. Örneğin İlyada (İlias) ve Odesa (Odysseia) destanları Yunanlılar, Nibelungen Destanı Almanlar, Chanson de Roland Destanı Fransızlar, Ramayana Destanı Hindular için ne değer ifade ediyor ise… Alp Er Tunga, Bozkurt, Oğuz Kağan, Yaratılış ve Türeyiş, Göç ve Ergenekon Destanları da bizim için o kadar önemli ve değerlidir. Bu destanları eli öpülesi öğretmenlerimiz (hayatta olanlara uzun ömürler, vefat edenlere de Allah’dan rahmet diliyorum) ta ilkokul çağlarındayken bizlere öğretmişlerdi. Öğretmek şöyle dursun, adeta yaşatmışlardı. Bu nedenle hayallerimizde kendimizi o destan kahramanlarının yerlerine koyar, milli duygularımızı dipdiri ayakta tutardık. Bu girizgahtan sonra gelelim, yazımıza başlık olarak seçtiğimiz; “Nevruz Bayramı ve Ergenekon Destanı”nın bir birleriyle ilgisine… Buyurun, Kemal Zeki Gençosman’ın (*) kaleminden birlikte okuyalım: “Türk illerinde Göktürklere baş eğmeyen bir yer kalmamıştı.Bunu kıskanan yabancı kavimler,birleşerek Göktürklerin üzerine yürüdüler.Amaçları öç almaktı.Göktürkler,çadırlarıyla sürülerini bir yere topladılar.Çevresine hendek kazıp beklediler.Düşman gelince vuruşma da başladı.On gün vuruşuldu.Sonunda Göktürkler üstün geldiler. Bu yenilgiden sonra yabancı kavimlerin Han’ları ve Bey’leri,av yerinde toplanıp konuştular: ‘Göktürklere hile yapmazsak sonunda işimiz yaman olur!’ dediler.Tan ağarınca,baskına uğramış gibi ağırlıklarını bırakıp kaçtılar. Göktürkler: ‘Bunların vuruşma gücü bitti,kaçıyorlar!’ deyip arkalarına düştüler. Düşman,Göktürkleri görünce birden döndü.gafil aldanan Göktürkler yenik düştüler.Hepsi teker teker öldürüldü.Çadırlar alındı.Bir tek ev kurtulamadı.Büyüklerinin hepsi kılıçtan geçirildi;küçükleri kul yapıldı. Göktürklerin başında,İl Han vardı.Çocukları çoktu.Fakat bu uğursuz vuruşmada,bir tanesi dışında,hepsi ölmüştü. ‘Kayı’ adını taşıyan bu oğul o yıl evlenmişti.İl Han’ın ‘Dokuz Oğuz’ adında bir yeğeni vardı.Kayı ile Dokuz Oğuz düşmana esir düşmüşlerdi.Fakat on gün geçmeden bir gece ikisi de kadınları ile beraber atlara atlayıp kaçtılar.Tutsaklıktan kurtuldular.Göktürk yurduna geldiler.Burada düşmandan kaçıp gelen birçok deve,at,öküz ve koyun buldular. ‘Dört taraftaki illerin hepsi bize düşman’ dediler; ‘gereği odur ki,dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım!’ Sürülerini alıp dağa doğru göçtüler. Geldikleri yoldan başka geçilecek yeri olmayan bir ülkeye vardılar.Bu yol öyle sarptı ki,bir deve veya at güçlükle yürürdü.Ayağını yanlış bassa paramparça olurdu.Göktürklerin vardıkları ülkede akar sular,kaynaklar,türlü bitkiler,meyvalar,ağaçlar ve avlar vardı.Böyle bir yeri görünce,Ulu Tanrı’ya şükürler ettiler.Yeni ülkelerinin hayvanlarının kışın etini yediler,yazın sütünü içtiler.derisini giydiler.Bu ülkeye, ‘Ergenekon’ adını verdiler. İki Göktürk prensinin zamanla Ergenekon’da çocukları çoğaldı.Kayı Han’ın çok çocuğu oldu.Dokuz Oğuz Han’ın daha az çocuğu oldu.Çok yıllar bu iki Han’ın çocukları Ergenekon’da kaldılar ve çoğaldıkça çoğaldılar. *** Dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar fazlalaştı ki,Ergenekon’a sığışamaz oldular.Çare bulmak için Kurultay toplandı.Dediler ki: ‘Atalarımızdan işittik;Ergenekon dışında geniş ülkeler,güzel yurtlar varmış.Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş.Dağların arasından yol izleyip bulalım.Göçüp Ergenekon’dan çıkalım.Ergenekon dışında her kim bize dost olursa onunla görüşelim.Düşmanla vuruşalım!’ Kurultay bu kararı alınca Göktürkler Ergenekon’dan çıkmak için yol aradılar,fakat bulamadılar.O zaman bir demirci dedi ki: “Bu dağda demir madeni var.Yalın kat madene benzer.Şunun demirini eritsek,belki dağ bize geçit verirdi!’ Göktürkler,varıp demircinin gösterdiği dağ parçasını gördüler.Demircinin tedbirini beğendiler.Dağın üstünü,altını,yanını,yönünü böylece odun ve kömürle doldurdular.Yetmiş deriden büyük körükler yapıp yetmiş yere koydular.Odun ve kömürü ateşleyip körüklemeye başladılar. Tanrı’nın gücü ve inayeti ile ateş kızdı.Kızdıkça demir eridi,akıverdi.Dağ delindi.Bir yüklü deve çıkacak kadar yol oldu.O kutsal yılın kutsal ayının kutsal gününün kutsal saatinde Göktürkler Ergenekon’dan çıkmaya başladılar.Bu kutsal gün,ondan sonra Göktürkler’de bayram günü oldu.Her yıl o gün gelince,büyük törenler yapıldı.Bir parça demir alınıp ateşte kızdırıldı.Bu demiri önce Göktürk Hakanı kıskaçla tutup örse koyar,çekiçle döverdi.Ondan sonra Türk Beyleri de öyle yapar,şenlikler başlardı. Ergenekon’dan çıkınca Göktürklerin Ulu Hakanı Kayı Han soyundan Börte Çine,bütün illere elçiler gönderdi.Göktürkler’in Ergenekon’dan çıktıklarını bildirdi.Bütün iller Göktürkler’in Ergenekon’dan çıktığını öğrenip baş eğdiler.Büyük Türk Hakanı Börte Çine’ye saygı sunup ululadılar.Kore’den Karadeniz’e kadar bütün ülkeler yeniden Türk buyruğuna girdi. Dört yüz yıl Ergenekon’da bekleyen Türkler,eskisi gibi,dünyanın en büyük ulusu oldular.”(Türk Destanları, Hürriyet Yayınları-Anadolu Kitaplığı: 3 Kasım, 1972) Büyük düşünürümüz Ziya Gökalp bu şanlı olayı; “Börte Çine kurdun adı, Ergenekon yurdu adı, Dört yüz sene durdun,hadi, Çık ey yüz bin mızrağımız!” dörtlüğüyle ölümsüzleştirmiştir. Yüce Tanrı’nın asil ve necip Türk Milleti’ne başka Ergenekonlar yaşatmaması ve Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyetimiz’in sonsuza kadar yaşaması dileklerimle, sağlıcakla kalın! “Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin!” “Ne mutlu Türk’üm diyene!”
Ekleme Tarihi: 21 Mart 2024 - Perşembe

NEVRUZ BAYRAMI VE ERGENEKON DESTANI

Büyük Türk Milleti’nin en eski milli bayramı olan “21 Mart Nevruz Bayramı” Tüm Türk Dünyası’na kutlu olsun!
Bu bayramımızı iyi anlayabilmemiz için, “Ergenekon Destanı”nı iyi bilmemiz gerekir.
Önce “destan”ın ne olduğuna birkaç satırla değinelim.
Bir olayı, bir kahramanlığı, bir aşkı manzum olarak ifade eden eserlere destan denir.
Ki, milletlerin milli duygularını canlı tutan edebi eserlerin başında gelir.
Bu nedenle kökü tarihin derinliklerine doğru uzanan milletlerin çoğunun bir ya da birkaç destanı vardır.
Örneğin İlyada (İlias) ve Odesa (Odysseia) destanları Yunanlılar, Nibelungen Destanı Almanlar, Chanson de Roland Destanı Fransızlar, Ramayana Destanı Hindular için ne değer ifade ediyor ise…
Alp Er Tunga, Bozkurt, Oğuz Kağan, Yaratılış ve Türeyiş, Göç ve Ergenekon Destanları da bizim için o kadar önemli ve değerlidir.
Bu destanları eli öpülesi öğretmenlerimiz (hayatta olanlara uzun ömürler, vefat edenlere de Allah’dan rahmet diliyorum) ta ilkokul çağlarındayken bizlere öğretmişlerdi.
Öğretmek şöyle dursun, adeta yaşatmışlardı.
Bu nedenle hayallerimizde kendimizi o destan kahramanlarının yerlerine koyar, milli duygularımızı dipdiri ayakta tutardık.
Bu girizgahtan sonra gelelim, yazımıza başlık olarak seçtiğimiz; “Nevruz Bayramı ve Ergenekon Destanı”nın bir birleriyle ilgisine…
Buyurun, Kemal Zeki Gençosman’ın (*) kaleminden birlikte okuyalım:
“Türk illerinde Göktürklere baş eğmeyen bir yer kalmamıştı.Bunu kıskanan yabancı kavimler,birleşerek Göktürklerin üzerine yürüdüler.Amaçları öç almaktı.Göktürkler,çadırlarıyla sürülerini bir yere topladılar.Çevresine hendek kazıp beklediler.Düşman gelince vuruşma da başladı.On gün vuruşuldu.Sonunda Göktürkler üstün geldiler.
Bu yenilgiden sonra yabancı kavimlerin Han’ları ve Bey’leri,av yerinde toplanıp konuştular:
‘Göktürklere hile yapmazsak sonunda işimiz yaman olur!’ dediler.Tan ağarınca,baskına uğramış gibi ağırlıklarını bırakıp kaçtılar.
Göktürkler:
‘Bunların vuruşma gücü bitti,kaçıyorlar!’ deyip arkalarına düştüler.
Düşman,Göktürkleri görünce birden döndü.gafil aldanan Göktürkler yenik düştüler.Hepsi teker teker öldürüldü.Çadırlar alındı.Bir tek ev kurtulamadı.Büyüklerinin hepsi kılıçtan geçirildi;küçükleri kul yapıldı.
Göktürklerin başında,İl Han vardı.Çocukları çoktu.Fakat bu uğursuz vuruşmada,bir tanesi dışında,hepsi ölmüştü. ‘Kayı’ adını taşıyan bu oğul o yıl evlenmişti.İl Han’ın ‘Dokuz Oğuz’ adında bir yeğeni vardı.Kayı ile Dokuz Oğuz düşmana esir düşmüşlerdi.Fakat on gün geçmeden bir gece ikisi de kadınları ile beraber atlara atlayıp kaçtılar.Tutsaklıktan kurtuldular.Göktürk yurduna geldiler.Burada düşmandan kaçıp gelen birçok deve,at,öküz ve koyun buldular. ‘Dört taraftaki illerin hepsi bize düşman’ dediler; ‘gereği odur ki,dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip oturalım!’
Sürülerini alıp dağa doğru göçtüler.
Geldikleri yoldan başka geçilecek yeri olmayan bir ülkeye vardılar.Bu yol öyle sarptı ki,bir deve veya at güçlükle yürürdü.Ayağını yanlış bassa paramparça olurdu.Göktürklerin vardıkları ülkede akar sular,kaynaklar,türlü bitkiler,meyvalar,ağaçlar ve avlar vardı.Böyle bir yeri görünce,Ulu Tanrı’ya şükürler ettiler.Yeni ülkelerinin hayvanlarının kışın etini yediler,yazın sütünü içtiler.derisini giydiler.Bu ülkeye, ‘Ergenekon’ adını verdiler.
İki Göktürk prensinin zamanla Ergenekon’da çocukları çoğaldı.Kayı Han’ın çok çocuğu oldu.Dokuz Oğuz Han’ın daha az çocuğu oldu.Çok yıllar bu iki Han’ın çocukları Ergenekon’da kaldılar ve çoğaldıkça çoğaldılar.
***
Dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar fazlalaştı ki,Ergenekon’a sığışamaz oldular.Çare bulmak için Kurultay toplandı.Dediler ki:
‘Atalarımızdan işittik;Ergenekon dışında geniş ülkeler,güzel yurtlar varmış.Bizim yurdumuz da eskiden o yerlerde imiş.Dağların arasından yol izleyip bulalım.Göçüp Ergenekon’dan çıkalım.Ergenekon dışında her kim bize dost olursa onunla görüşelim.Düşmanla vuruşalım!’
Kurultay bu kararı alınca Göktürkler Ergenekon’dan çıkmak için yol aradılar,fakat bulamadılar.O zaman bir demirci dedi ki:
“Bu dağda demir madeni var.Yalın kat madene benzer.Şunun demirini eritsek,belki dağ bize geçit verirdi!’
Göktürkler,varıp demircinin gösterdiği dağ parçasını gördüler.Demircinin tedbirini beğendiler.Dağın üstünü,altını,yanını,yönünü böylece odun ve kömürle doldurdular.Yetmiş deriden büyük körükler yapıp yetmiş yere koydular.Odun ve kömürü ateşleyip körüklemeye başladılar.
Tanrı’nın gücü ve inayeti ile ateş kızdı.Kızdıkça demir eridi,akıverdi.Dağ delindi.Bir yüklü deve çıkacak kadar yol oldu.O kutsal yılın kutsal ayının kutsal gününün kutsal saatinde Göktürkler Ergenekon’dan çıkmaya başladılar.Bu kutsal gün,ondan sonra Göktürkler’de bayram günü oldu.Her yıl o gün gelince,büyük törenler yapıldı.Bir parça demir alınıp ateşte kızdırıldı.Bu demiri önce Göktürk Hakanı kıskaçla tutup örse koyar,çekiçle döverdi.Ondan sonra Türk Beyleri de öyle yapar,şenlikler başlardı.
Ergenekon’dan çıkınca Göktürklerin Ulu Hakanı Kayı Han soyundan Börte Çine,bütün illere elçiler gönderdi.Göktürkler’in Ergenekon’dan çıktıklarını bildirdi.Bütün iller Göktürkler’in Ergenekon’dan çıktığını öğrenip baş eğdiler.Büyük Türk Hakanı Börte Çine’ye saygı sunup ululadılar.Kore’den Karadeniz’e kadar bütün ülkeler yeniden Türk buyruğuna girdi.
Dört yüz yıl Ergenekon’da bekleyen Türkler,eskisi gibi,dünyanın en büyük ulusu oldular.”(Türk Destanları, Hürriyet Yayınları-Anadolu Kitaplığı: 3 Kasım, 1972)
Büyük düşünürümüz Ziya Gökalp bu şanlı olayı;
“Börte Çine kurdun adı,
Ergenekon yurdu adı,
Dört yüz sene durdun,hadi,
Çık ey yüz bin mızrağımız!” dörtlüğüyle ölümsüzleştirmiştir.
Yüce Tanrı’nın asil ve necip Türk Milleti’ne başka Ergenekonlar yaşatmaması ve Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyetimiz’in sonsuza kadar yaşaması dileklerimle, sağlıcakla kalın!
“Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin!”
“Ne mutlu Türk’üm diyene!”
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.