Ekleme
Tarihi: 17 Şubat 2024 - Cumartesi
6 Şubat depreminde vefat eden depremzedelerimizi anmak ve ayni acıları tekrar yaşamamak için neler yapmamiz gerektigini deprem sürecindeki acilari eksikleri anlatmaya çalıştım dilim döndüğünce.Denetimsizliğin oy ugruna göz yumulan kaçak yapilarin denetimsiz binalara verilen ruhsatlarin kaç cana maloldugunu anlatmaya çalıştım.Şubat bitmeden yine ayni ihmallerin menfat iliskilerinin denetimsizligin ülkemizi yeni bir felakete sürüklemesine şahit oluyoruz malesef.Erzincan cehennemi yasiyor
Sebep olanlarin en kısa zamanda yargilnmalari bu ac gözlüğün son bulmasi ülkemin dört bir yandan talan edilmesine bir an once dur denmesi halkın derin uykudan uyanmasi dilegimle iyi akşamlar sevgili dostlar.
6 Şubat büyük deprem felaketinin yıl dönümünde kaybettiğimiz bütün vatandaslarimiza rahmetler diliyorum.Vefat edenlerin mekanı cennet olsun geride kalan ailelerede sabırlar diliyorum.Evet bir yıl geçti üzerinden ve acımız ilk günkü gibi içimizi yakmaya devam ediyor.
Acımız büyük elbette ama acımızı yaşarkende bu acılardan felaketlerden ders çıkarip önlem aldıkmı onuda sorgulamamız lazım. Hala kaç vatandaşımızı kaybettik o bile meçhul.Enkazdan kaç kişi çıktı kaç kişi kayıp sağ kurutulup kaybolan çocuğumuz varmı tam olarak bunu bile bilemiyoruz .Muhalefet partilerin verdiği araştırma önergeleri iktidar ve ortaklarınca red ediliyor..Oysa halkımızın doğru haber alma hakkına engel olunmamalıdır.Hükümet yetkilileri özellikle komisyonlar kurup şeffaflıkla araştırıp halka bunları açıklamalıdır. Bir başka konu ordaki ailelerimiz şuanda hangi şartlarda yaşıyor hepsinin barınma beslenme ve diğer ihtiyaçları giderildimi bunlar için yeterli çalışma yapılıyormu toplanan yardım paralarıyla kalıcı konutlar yapildimi, kaç aile buralara yerlestirildi kaç ailemiz hala çadırda bunları bilemiyoruz.Çünkü medyada gördüklerimiz çokta sağlıklı bir ortama kavuşmadıklarını gösteriyor.Hala çadırda kalan insanlarımızın yağmurda su baskınlarıyla perişan olduklarını görüyoruz.Bu haberlerin doğruluklarını ancak muhalefet ve iktidarin birlikte komisyonlar kurup yerinde incelemesiyle öğrenebiliriz.
Onlar bu vatanin sahipleri onlarda bizim gibi çalışan üreten ekip diken hayvancılık çiftçilik yapan sanayide çalışan emekleriyle alın teriyle vergileriyle bu vatana hizmet eden vatandaşlarımız.Onlar bu gun evsiz işsiz aşsız kalmışlardır.O zaman ülkenin ayakta kalan tarafı yıkılan tarafını ayağa kaldıracak, elbirliğiyle onlarıda üretime kalkınmaya ülkenin geleceğine katkı saglayacak konuma getirmek zorundadır.Çünkü 11 şehir sadece geçici yardımlarla mümkün değil kalkınamaz ayağa kalkamaz.Bu şehirleri yeniden üreten kendine yeten devlete katkı sağlayan konuma getirmeliyiz.Depremin ülkemizin bir gerçeği oldugunu deprem ülkesi olduğumuzu hiç unutmamalıyız ama malesef bu bilinçle haraket ettiğimizde söylenemez.İmar barışı diyerek yeterli denetim yapılmadan kaçak çürük eksik malzemeyle yapılan binalara tapu vermek ne kadar yanlışsa halkında denetimsiz kaçak binaları için imar barışı adı altında tapularını yasallastırmaları o binalarda yaşamaları yaşamak zorunda kalmaları da çok yanlış.Bir çok vatandaşımız bu imar barışı ile aldıkları yapılarının o izin verilen çürük binaların kurbanı oldu.Deprem öldürmez çürük binalar öldürür bunu hiç aklımızdan cıkarmayalım.
İnsan hayatı oy icin rant için verilen ruhsatlardan izinlerden elde edeceğiniz menfatlerinizle kıyaslanamaz .Bu sadece iktidar belediyeleri degil muhalefet belediyeleri içinde aynı.O yıkılan bölgedeki bütün belediyelerin o yıkılan binalardan kaybettigimiz canlardan sorumlu olduğunu hepimiz biliyoruz ama ne acıdır ki bir istifa bile olmamıştır.Koca Türkiye Cumhuriyeti devletinde bir tek yetkilide çıkıp bizim hatamız diyemedi.Ulkemizde inşaatı yapılan bir köprünün yapım aşamasında bir halatı kopunca görevli Japon mühendis harakiri yapip intihar etti.Yani sorumluluğunu yerine getirmemek hatası yüzünden bir halatın kopmasına sebep olmak adamı o kadar etkiledi .Bizde okadar insanin hayatına mal olan o binalara ruhsat veren bir belediye yetkilisi dahi istifa etmedi .
Yillarca çarpık yapılaşma yüzünden beton yığınına dönen İstanbul ve diğer şehirlerimizin bu ihmalkarlıklar yüzünden kimbilir kaç binası acil dönüşüme gitmek zorundadır.Bu çarpık yapılaşma devletede ayri bir yük düşündüğümüzde .Denetimsizce verilen ruhsatlar yüzünden o binalar yıkılıp yeniden yapılmak zorunda.Buda çok büyük meblağlara ulaşmaktadır. Bir diğer konu büyük felaketlere hazırlıksız yakalanmamak için yeterli acil yardım malzememiz çadırımız varmıdır.Yoksa geçen yıl yaşadığımız felaketteki gibi vatandaşımız yine mağdur olup günlerce bir çadır bir iş makinesi bir hilti bile bulamadan çaresizliğe mahkum olurmu.Umarım yetkililer felâket gelmeden önce koordineli çalışmalar yapıp gereken hazırlığı yapmışlardır.Ayyrıca bizim bir deprem ülkesi olduğumuzu sürekli gündemde tutup deprem olmaması için güvenli binalar yapmakla kalmamalı olası bir deprem anında kimlerin hangi görevi yapacağı nerelere ulaşılacağı bir kaos yaşanmadan nasıl yardımlara ulaşılacağı halkımıza anlatılmalıdır.Sadece buda değil insanlar can derdine düşünce ortalığı boş bulan yağmacılara çocuk kaçırma olaylarına karşı halkın malını canını koruyacak güvenliğini sağlacak çalışmalarda yapılmalıdır.Malesef geçen yıl yağma olaylarıda halkımıza büyük zarar vermistir.Kısaca özetlemek gerekirse deprem için her an hazırlıklı olmalı bütün önlemleri almalıyız.
Bu ayki yazımında sonuna gelirken tüm dostlarıma sevgiler selamlar felaketlerden uzak mutlu yarınlar diliyorum.