Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Halil Cındık
Köşe Yazarı
Halil Cındık
 

SİZLER DE GİDENLERİN ARDI SIRA YÜREKTEN VE DERİNDEN YARALANDINIZ.. YARALANDIK BE ÜLKEM... ŞEHİT OLDUK...

Türkiye'de yaşanan korkunç depremden birkaç gün sonra Halil Cindig'in bu dizelerini okudum. Yüreğim de şehit oldu, acıdı, sızladı, sızladı. Karabağ olaylarında olduğu gibi... Türkün derdi bir değil iki değil. Türk dünya yaratıldığından beri düşmanlarla savaşmıştır. Kendini ispat etmek, egosunu, kahramanlığını, merhametini, onurunu, gururunu, topraklarını korumak için tüm dünya ile savaşa girdi. Kültürün, bilimin, temizliğin topraklarına götürdüğü ülkeler bile koro olarak gördü. Birlik olan Türkleri kazanamadıkları için uzaylılar Türkleri böldü. İçlerine girip onları zayıflatmaya çalıştılar. Onları yenmek için parçalara ayrıldılar. Türk dünyası dağ gibidir. Sıralandılar, parça parça... Her yerde yüksek sesli ve gururlu. Durdular ve sessizliğe gittiler. Nedenini bilmek isteyenler... Yıldızların tekrar ayakta olması ne mucize, Gözüm dağ başında mıydı? Ah, niyə ayrıdı zirvə-zirvədən Hasretin kendisi var mıydı bu yerde? Bu dizeleri aklımı ilk verdiğimde yazmıştım. Yıldızlar da hasretle bakar gibi geldi bu gururlu dağlara zirvelere. Ama nedenini ve felsefesini anlamadım. Bunu hala anlamıyorum. Çünkü evreni yaratıcının felsefesi budur... O zamanlar duydum ve anladım ki zirveler sadece hasretten heykelmiş. Bu ayrılıklar beni hep düşündürdü.. Hasretin ta kendisi var buralarda. Türk topraklarında. Birbirinden kopmuş Türk dünyasında. Birbirinden ayrı olanların özlemi ve acısı vardır. Dağlardan dağlardan ayrı. Dereler araya girdi. Yokuşlar ayaklarına atıldı. Menekşeler, laleler çiçek açtı. Hasretten yanıp kül olan laleler.. Ayrılıklar herkesi bir şekilde teselli eder, bir şekilde ovuşturur. Zaman zaman kütüphanelerdeki örneklerden Türk edebiyatını okuyup, gelecek festival filmlerini izler, türküler dinler, hasretimizi dindirir, yaralarımıza merhem olurduk. Türküler de duydukları şarkılarla ayrılığı sürttü, şiir ve eserlerle yayınladı. Keşke avlanmayı bilselerdi.. Ama ne kadar uzak olsakta hiçbir şeyi unutmadık. Ne merhametli olmak,ne saygılı olmak,ne kahramanlık,ne vatan uğruna şehit olmak,ne büyüğe saygı,ne namus,ne de qeyret. Aynı ninniler çalındı, aynı duaları annelerimiz yaptı. Evlatlarını seven, mayası feraset, merhamet ve namus ile ezilen kadınlarımız. Aynı şekilde ailemize, çocuklarımıza, Vatanımıza sahip çıktık! Sazımız, neyimiz, yayımız aynı ritimde konuşuldu, kök saldı, inledi... Havayı soluyabiliriz. Çocuklarımıza birbirimizi görmeleri için aynı isimleri verdik. Mutfağımızda aynı yemekler pişirildi. Misafirlerimizi aynı saygı ile ağırladık, şöminemizin başında tuttuk. Dinimizi ve dilimizi unutmadık. Geleneklerimiz birbirimizi görmek için bir oldu. Kandan geldi, kökten geldi ne yaptıysak.. Khalil Jindig tüm bunları yaşatan ve anlatanlardan biri. Hangi kökten gelirse gelsin, özlemlerini yan yana anlatıyor şiirlerinde.. Türkmən coğrafiyasında cirit atıp-oynamak Kıratı suladığım işte oba ve oymak Irkım Alplerden gelir Tarih tanır soyumu Yaşım Babilden eski Tuna aşmaz boyumu... Moqol-Tatar-Azeri hepsi benim soydaşım Yetişmezmiyim hemen ağrısa bir gün başım Kavuşmak hayalımdır Özbekin nefesine Özbekistanda yatan Timurun türbesine... Khalil Jindig. 1955 yılında Giresun'un Görele beldesinin Dayli köyünde dünyaya geldi. Güzel manzaralarda, denizde, ormanda ve eşsiz topraklarda hayat buldu. Havası suyu ilaç olan yerlerde Karadeniz kıyısında güzelliği dillere masal olan yerlerde Gezmeye ve görmeye doymadığınız topraklarda. Nereli ve kimden olduğunu bize söylüyor: Karakovan denen baldan, Eski günlerden siyah çocuk, Dadaloğlu pir Dadal, Dolu dolu dolu dolu Benim yurdum Anadolu Anadolu - Anadolu... Ozanım-aslım ezelden, Toprak şan alır Veyselden, Mahsuniyem bin bir gülden, Dolu dolu dolu dolu Benim yurdum Anadolu Anadolu - Anadolu... Görele Liseyi Edebiyat Bölümünden, 1997 yılında Eskişeher Üniversitesi "İlerlik Lisans", 1998 yılında ise üniversitenin "işletme fakültesinden" mezun oldu. Rize, Tirebolu, Görele, Eynesil ve çeşitli yerlerde çalıştı. Ama şiiri, edebiyatı unutmadı, unutamadı. Yine de unutamadı. Vergi çalışanları böyle görünüyor. Yazmazlar, duymazlarsa yaşayamazlar. Kalpleri ağır. Böyle insanlara havası suyu ile yazmak da lazım. Yoksa nefes almak zor olurdu. Hayat onlar için anlamsız olurdu. Herşey normalleşir gözden düşer Dünyayı tek renkte görüyorlar. Ne de olsa böyle insanlar doğada gördüklerine, dünyadaki güzelliklere farklı gözlerle bakarlar. Sıradan insanların göremediğini görebilir ve hissedebilirler. Görmediğimiz renkleri ve güzellikleri keşfediyorlar. Tıpkı ressamlar gibi.. Bizim topraklarımız sevgi dağları Sıralanmış coşkun dağlar Aşkın yedi rengi Anlat bana aşkın dağlar... Şiirleri şarkılara türkülere döküldü. Ağızdan ağıza düştü. Tanınmış sanatçı Imran Koch tarafından bestelenen Battal Macar ve diğerleri, televizyon kanallarında ve radyo dalgalarında yayınlanan. Yazdığı oyunlar tiyatro sahnelerinde oynandı. Basılan kitaplarda farklı konularda yüzlerce şiir toplandı. Onun şiirleriyle Türk topraklarını gezmek mümkün. O şiirlerle dağları, taşları, açan çiçekleri tanırsın. Ormanlarının güzelliğine hayran kalacaksınız. Denizlerin maviliği gökyüzüyle bakışlarını birleştirir.. Görmeden gitmeden aşık olursun oralara. Türkiye'nin güzelliklerine hayran kalacaksınız. Sen kendini cennet bahçelerinde sanırsın. Bakın şair bu. Elinden tutup tarlalarda gezen çiçeklerini koklayan çimeninde çölünde sana hayran olandır. Güzelliğini ve acılarını anlat. Şair kalplerde güzellik ve merhamet yaratır. Şairi yaşatan, ona ilham veren çölleri, ovaları, ormanları, dağları, ulaşılmaz zirveleridir. Bahar ile yazın birbirine karışan renklerdir, kışın yağan yağmurdur, kardır, topraktır... Azerbaycan'dan bahsedip Karabağ çöllerinden geçmesi bir başka. Şiirlerinde bir türkü dünyası var. Türk sevgisi var. Kardeşlik budur birlik olmak yerli olmak Birbirimizin acısını paylaşmak birbirimizin sırtını kollamaktır. Türk milleti böyledir... Kardeşliklerini savunacaklar. Dostlukta sadık olacaklar. İhaneti sevmezler. Merhameti bir nehir gibidir. Zorluk ve sıkıntı olan varsa yollarında yer alır. Khalil Jindik'in "Gokja gölü" şiiri beni çok etkiledi... Hazarda açarken Kafkasya gülü Boyalı "Mavi Göl" gölü Bronz çağından beri Türk Odası Oğuz kağan diyarı Can Gökçe gölü.. Gözlerde sürmeyi koruyan kaştır Güzeli görmeyen tüm gözler şaştır Aldırma dağlara ufkuna yürü Bakma arkana gelen kardaştır... Türk dünyası birdir, potada zafer vardır. Tarihte gülsek te, gözler de yaş var Gökçe Gölü Laçin-Şuşe, Karabağ Çavuş Dağlar, Gence'de kış... Cennet Karabağ acısı halil beyi üzdü yüreğini üzdü Ve baharda kışın geldiği çiçek bahçesinde. Tarihte gülsek de, gözlerimizdeki yaşlar şiirlerine de acıtır.. Kolunu kolunu incitme kardeşim! Yaz ve yarat. Türk dünyasını ve güzelliklerini dünyaya ilan et. Türkün tarihini ve bugününü anlatın. Kalbinizdekiler kaleminizden beyaz sayfalara dökülsün. Duydukların kalbine yük olmasın. Yokuşların bizi çiçeklerle karşılasın. Tutsun elimizden, yürüsün elini, toprağını, dağlarını, denizlerini.. Türkiye'miz...
Ekleme Tarihi: 28 Haziran 2023 - Çarşamba

SİZLER DE GİDENLERİN ARDI SIRA YÜREKTEN VE DERİNDEN YARALANDINIZ.. YARALANDIK BE ÜLKEM... ŞEHİT OLDUK...

Türkiye'de yaşanan korkunç depremden birkaç gün sonra Halil Cindig'in bu dizelerini okudum. Yüreğim de şehit oldu, acıdı, sızladı, sızladı. Karabağ olaylarında olduğu gibi...
Türkün derdi bir değil iki değil. Türk dünya yaratıldığından beri düşmanlarla savaşmıştır. Kendini ispat etmek, egosunu, kahramanlığını, merhametini, onurunu, gururunu, topraklarını korumak için tüm dünya ile savaşa girdi. Kültürün, bilimin, temizliğin topraklarına götürdüğü ülkeler bile koro olarak gördü.
Birlik olan Türkleri kazanamadıkları için uzaylılar Türkleri böldü. İçlerine girip onları zayıflatmaya çalıştılar. Onları yenmek için parçalara ayrıldılar.
Türk dünyası dağ gibidir. Sıralandılar, parça parça... Her yerde yüksek sesli ve gururlu. Durdular ve sessizliğe gittiler. Nedenini bilmek isteyenler...
Yıldızların tekrar ayakta olması ne mucize,
Gözüm dağ başında mıydı?
Ah, niyə ayrıdı zirvə-zirvədən
Hasretin kendisi var mıydı bu yerde?
Bu dizeleri aklımı ilk verdiğimde yazmıştım. Yıldızlar da hasretle bakar gibi geldi bu gururlu dağlara zirvelere. Ama nedenini ve felsefesini anlamadım. Bunu hala anlamıyorum. Çünkü evreni yaratıcının felsefesi budur... O zamanlar duydum ve anladım ki zirveler sadece hasretten heykelmiş. Bu ayrılıklar beni hep düşündürdü..
Hasretin ta kendisi var buralarda. Türk topraklarında. Birbirinden kopmuş Türk dünyasında. Birbirinden ayrı olanların özlemi ve acısı vardır. Dağlardan dağlardan ayrı. Dereler araya girdi. Yokuşlar ayaklarına atıldı. Menekşeler, laleler çiçek açtı. Hasretten yanıp kül olan laleler..
Ayrılıklar herkesi bir şekilde teselli eder, bir şekilde ovuşturur. Zaman zaman kütüphanelerdeki örneklerden Türk edebiyatını okuyup, gelecek festival filmlerini izler, türküler dinler, hasretimizi dindirir, yaralarımıza merhem olurduk. Türküler de duydukları şarkılarla ayrılığı sürttü, şiir ve eserlerle yayınladı. Keşke avlanmayı bilselerdi..
Ama ne kadar uzak olsakta hiçbir şeyi unutmadık. Ne merhametli olmak,ne saygılı olmak,ne kahramanlık,ne vatan uğruna şehit olmak,ne büyüğe saygı,ne namus,ne de qeyret. Aynı ninniler çalındı, aynı duaları annelerimiz yaptı. Evlatlarını seven, mayası feraset, merhamet ve namus ile ezilen kadınlarımız. Aynı şekilde ailemize, çocuklarımıza, Vatanımıza sahip çıktık! Sazımız, neyimiz, yayımız aynı ritimde konuşuldu, kök saldı, inledi...
Havayı soluyabiliriz. Çocuklarımıza birbirimizi görmeleri için aynı isimleri verdik. Mutfağımızda aynı yemekler pişirildi. Misafirlerimizi aynı saygı ile ağırladık, şöminemizin başında tuttuk. Dinimizi ve dilimizi unutmadık. Geleneklerimiz birbirimizi görmek için bir oldu. Kandan geldi, kökten geldi ne yaptıysak..
Khalil Jindig tüm bunları yaşatan ve anlatanlardan biri. Hangi kökten gelirse gelsin, özlemlerini yan yana anlatıyor şiirlerinde..
Türkmən coğrafiyasında cirit atıp-oynamak
Kıratı suladığım işte oba ve oymak
Irkım Alplerden gelir Tarih tanır soyumu
Yaşım Babilden eski Tuna aşmaz boyumu...
Moqol-Tatar-Azeri hepsi benim soydaşım
Yetişmezmiyim hemen ağrısa bir gün başım
Kavuşmak hayalımdır Özbekin nefesine
Özbekistanda yatan Timurun türbesine...
Khalil Jindig. 1955 yılında Giresun'un Görele beldesinin Dayli köyünde dünyaya geldi. Güzel manzaralarda, denizde, ormanda ve eşsiz topraklarda hayat buldu. Havası suyu ilaç olan yerlerde Karadeniz kıyısında güzelliği dillere masal olan yerlerde Gezmeye ve görmeye doymadığınız topraklarda. Nereli ve kimden olduğunu bize söylüyor:
Karakovan denen baldan,
Eski günlerden siyah çocuk,
Dadaloğlu pir Dadal,
Dolu dolu dolu dolu
Benim yurdum Anadolu
Anadolu - Anadolu...
Ozanım-aslım ezelden,
Toprak şan alır Veyselden,
Mahsuniyem bin bir gülden,
Dolu dolu dolu dolu
Benim yurdum Anadolu
Anadolu - Anadolu...
Görele Liseyi Edebiyat Bölümünden, 1997 yılında Eskişeher Üniversitesi "İlerlik Lisans", 1998 yılında ise üniversitenin "işletme fakültesinden" mezun oldu. Rize, Tirebolu, Görele, Eynesil ve çeşitli yerlerde çalıştı. Ama şiiri, edebiyatı unutmadı, unutamadı.
Yine de unutamadı. Vergi çalışanları böyle görünüyor. Yazmazlar, duymazlarsa yaşayamazlar. Kalpleri ağır. Böyle insanlara havası suyu ile yazmak da lazım. Yoksa nefes almak zor olurdu. Hayat onlar için anlamsız olurdu. Herşey normalleşir gözden düşer Dünyayı tek renkte görüyorlar.
Ne de olsa böyle insanlar doğada gördüklerine, dünyadaki güzelliklere farklı gözlerle bakarlar. Sıradan insanların göremediğini görebilir ve hissedebilirler. Görmediğimiz renkleri ve güzellikleri keşfediyorlar. Tıpkı ressamlar gibi..
Bizim topraklarımız sevgi dağları
Sıralanmış coşkun dağlar
Aşkın yedi rengi
Anlat bana aşkın dağlar...
Şiirleri şarkılara türkülere döküldü. Ağızdan ağıza düştü. Tanınmış sanatçı Imran Koch tarafından bestelenen Battal Macar ve diğerleri, televizyon kanallarında ve radyo dalgalarında yayınlanan. Yazdığı oyunlar tiyatro sahnelerinde oynandı. Basılan kitaplarda farklı konularda yüzlerce şiir toplandı.
Onun şiirleriyle Türk topraklarını gezmek mümkün. O şiirlerle dağları, taşları, açan çiçekleri tanırsın. Ormanlarının güzelliğine hayran kalacaksınız. Denizlerin maviliği gökyüzüyle bakışlarını birleştirir.. Görmeden gitmeden aşık olursun oralara. Türkiye'nin güzelliklerine hayran kalacaksınız. Sen kendini cennet bahçelerinde sanırsın.
Bakın şair bu. Elinden tutup tarlalarda gezen çiçeklerini koklayan çimeninde çölünde sana hayran olandır. Güzelliğini ve acılarını anlat. Şair kalplerde güzellik ve merhamet yaratır. Şairi yaşatan, ona ilham veren çölleri, ovaları, ormanları, dağları, ulaşılmaz zirveleridir. Bahar ile yazın birbirine karışan renklerdir, kışın yağan yağmurdur, kardır, topraktır...
Azerbaycan'dan bahsedip Karabağ çöllerinden geçmesi bir başka. Şiirlerinde bir türkü dünyası var. Türk sevgisi var. Kardeşlik budur birlik olmak yerli olmak Birbirimizin acısını paylaşmak birbirimizin sırtını kollamaktır. Türk milleti böyledir...
Kardeşliklerini savunacaklar. Dostlukta sadık olacaklar. İhaneti sevmezler. Merhameti bir nehir gibidir. Zorluk ve sıkıntı olan varsa yollarında yer alır.
Khalil Jindik'in "Gokja gölü" şiiri beni çok etkiledi...
Hazarda açarken Kafkasya gülü
Boyalı "Mavi Göl" gölü
Bronz çağından beri Türk Odası
Oğuz kağan diyarı Can Gökçe gölü..
Gözlerde sürmeyi koruyan kaştır
Güzeli görmeyen tüm gözler şaştır
Aldırma dağlara ufkuna yürü
Bakma arkana gelen kardaştır...
Türk dünyası birdir, potada zafer vardır.
Tarihte gülsek te, gözler de yaş var
Gökçe Gölü Laçin-Şuşe, Karabağ
Çavuş Dağlar, Gence'de kış...
Cennet Karabağ acısı halil beyi üzdü yüreğini üzdü Ve baharda kışın geldiği çiçek bahçesinde. Tarihte gülsek de, gözlerimizdeki yaşlar şiirlerine de acıtır..
Kolunu kolunu incitme kardeşim! Yaz ve yarat. Türk dünyasını ve güzelliklerini dünyaya ilan et. Türkün tarihini ve bugününü anlatın. Kalbinizdekiler kaleminizden beyaz sayfalara dökülsün. Duydukların kalbine yük olmasın. Yokuşların bizi çiçeklerle karşılasın. Tutsun elimizden, yürüsün elini, toprağını, dağlarını, denizlerini..
Türkiye'miz...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.