Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Özcan Temel
Köşe Yazarı
Özcan Temel
 

GÖRELE'DE KURULAN SALI PAZARLARI

Ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı'nın “Geçmiş Yaz” şiirinde yer alan “Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde” dizeleri beni geçmiş gecelerden alıp geçmiş zamanlara taşır. Zaman aynasının derinlerinde eski Görele salı pazarlarının renkli, ışıltılı, albenili yansımalarını… Bahar, güz, yaz, kış… Görele'de her salı pazar kurulur. Her salı sabahın erken saatlerinde, pazara akın akın insanlar gelir;  yakın - uzak köylerden, beldelerden… Birkaç saat içinde çarşı dolar taşar. Alış-verişlerin ötesinde umuttur, sevgidir, sevdadır, özlemdir, kavuşmadır, kucaklaşmadır Görele'de salı günü kurulan pazarlar. Arıları, kelebekleri, böcekleri nasıl kendine çekerse mis kokulu çiçekler; işte, öyle insanları kendine çeker Görele salı pazarları.  Bu yönüyle çiçeklere benzetirim, Görele pazarını. Çiçeklerin nasıl kendine özgü görüntüsü, rengi, kokusu varsa Görele'de kurulan salı pazarlarının da öyle kendine özgü görüntüsü, rengi, kokusu vardır. Yine sonbaharın son günleri… Yazın sıcak günleri geride kaldı. Hava gün gün daha da soğuyor. Güneş, bulutların arasından bir çıkıyor, bir kayboluyor. Çiseli, yağmurlu, esintili günler geliverdi.   Yapraklar, sararıp solmamak; dallardan düşmemek için direniyor. Yağmurun etkisinden olacak çimenler, otlar daha da uzuyor. Deniz bir iki gün durgunlaşsa da sert rüzgârların hız verdiği iri, deli dolu dalgalar kıyıları dövüyor…  Yine salı günleri geliyor. Daha gün ışımadan kalkıyorum, salı sabahları. Meydana bakan evimin balkonuna çıkıyorum. Hava soğuk. Kadınlar birer ikişer pazara geliyorlar. Önlerindeki sergide köyden getirdikleri güz sebzeleri, güz meyveleri… Lahana, armut, elma, marul, maydanoz, kabak, mandalina, ceviz; yayıktan yeni çıkmış tereyağı, süt, pekmez… Eski pazarları anımsıyorum. Şimdi kurulan salı pazarları eskiye göre oldukça yavan. Birazdan gün ışıyacak. Dondurmacılar yerini alacak; taze balıklar tezgâhlara taşınacak, manavlar kepenklerini açacak, sergiler kurulacak… Yavaş yavaş meydan dolacak, caddeler şenlenecek. Ne yazık ki çocukluk ve gençlik yıllarımda hayran hayran seyrettiğim körüklü ateşle ısıttığı kap kaçaklara kalay atarak beyaz pamukla ovan kalaycılar yok artık! Kalaylanacak kap kaçak da! Bolu Beyi'ne meydan okuyan Köroğlu, “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” der ya hani; önce alüminyum sonra emaye tabak, tava, tencere, güğüm, çaydanlık, ibrik icat olalı beri bakır tabakların, tavaların, tencerelerin, güğümlerin, çaydanlıkların, ibriklerin pabucu dama atıldı. Zil, kelek, incik-boncuk satan pazarcılar da yok; yün çorabı, saciyek, eşün, maşa satan pazarcılar da… Fır fır yanan ördek sobaları anımsayan var mı?   Süslü sandıklarının önünde yan yana oturup müşteri bekleyen ayakkabı boyacıları da yok!  Onlardan yadigâr bir atma türkü kaldı usumda: Görele çarşısında Yan yana boyacılar Gülüm koydun içime Derin derin acılar… Geleneksel pazardan çekildi boyacılar. Kırık dökük sandıkla dolaşan bir iki ayakkabı boyacısına rastlıyorum yazları. Ne acı değil mi? Bir de destancılar vardı. Bir doğal afetin, felaketin, yıkımın sıkıntılarını, acısını anlatan bir bilemedin iki sayfaya sığdırılmış destansı şiirleri yürek burkan sesi ile okuya okuya caddede, pazarda dolaşarak satmaya çalışan destancılar da yok artık! İzleri çocukluk yıllarımda kaldı… Hafta içi evlerinde yaptıkları birbirinden güzel selek, sepet ve hararları satan köylüler de yok artık! Bu geleneği yaşatmaya çalışan tanıdık bir yüz,  bir yiğit, elinde kalan üç beş harar, şelek ve sepeti elden çıkarmak için her salı, meydanın köşesinde müşteri bekliyor. Bakan çok, alan yok! Belendiğimiz, anamızın ninnilerle, sallandıkça halkalarından çıkan tatlı şıngırtılarla mışıl mışıl uyuduğumuz beşikler de yok! Oysaki o beşikler değil miydi bizi el bebek gül bebek büyüten… Yıllar önce yazdığım beşik konulu şiirimi, yeniden anımsıyorum. Gözlerim doluyor… Sallandık da şıngır mıngır Beşiklerde büyüdük biz Ninnilerle tıngır mıngır Beşiklerde büyüdük biz …. Bir salı sabahı, yine duygulandım, yine hareketli, canlı eski Görele pazarlara daldım… Ve içimin coşkusunu, yüreğimin sesini döktüm, dizelere… Görele Pazarı adlı şiirin öyküsüydü bu. Paylaşmak istedim. Sırtında şelek, Elinde külek Keşanlı, peştamallı kadınlar Daha kuşluk vakti Uzak - yakın Köylerden yollara düşerler akın akın… Salı günleri Görele'de Pazar kurulur. İğne atsan yere düşmez yazları Salaş altında yan yana, önlü arkalı Köylü kadınlar Şeleklerinde, sergilerinde turfanda sebzeler, meyveler… Bakışlar ışık, Eller ımık, Umut aydınlık, Yoğurt pazarında, kömür pazarında ya da yağ pazarında… Yüz yüze, sırt sırta, el ele, can cana Bir insan seli, bir insan seli…     Bağırışlar, çağırışlar, koşturmalar; büyük harfli konuşmalar, Göğe ağan sıcak uğultular… Buzlu küfelerin içinde dönen silindir bakır kazanlarda Kepçeledikçe aklaşan dondurmalar… Taburelerde çay tadında koyulaşan sohbetler…     Gözlerde deniz, Yüzlerde gök, Kalplerde dağ, dere, yayla, vadi… Çiçek kokulu, gül kokulu, gönül kokulu Çocuklar, delikanlılar, genç kızlar, gelinler…  Sakalı ak dedeler;  ince, uzun neneler, Alışveriş telaşında Görele pazarında…     Sergiler kurulmuş, tezgâhlar açılmış; boyacılar, kalaycılar, kasaplar… Tıklım tıklım pazar,  insan insan cadde… Bir düğün, bir şenlik, bir güzellik, bir güzellik!.. Anlatılmaz, yaşanmalı derler ya İşte öyle Her salı Görele… Öyle ki “Ah Görele Görele / Geçmem konaklarından / O benim sevdiğimin / Öpsem yanak-larından” sözleriyle coşkuyu, duyguyu doruklara çıkaran horan türküsünü dinlerken bir yandan da Görele'de kurulan eski salı pazarları düşünürüm. Horan gibi hareketli, türkü gibi coşkuluydu, eski salı pazarları…
Ekleme Tarihi: 25 Şubat 2023 - Cumartesi

GÖRELE'DE KURULAN SALI PAZARLARI

Ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı'nın “Geçmiş Yaz” şiirinde yer alan “Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde” dizeleri beni geçmiş gecelerden alıp geçmiş zamanlara taşır. Zaman aynasının derinlerinde eski Görele salı pazarlarının renkli, ışıltılı, albenili yansımalarını…

Bahar, güz, yaz, kış… Görele'de her salı pazar kurulur. Her salı sabahın erken saatlerinde, pazara akın akın insanlar gelir;  yakın - uzak köylerden, beldelerden… Birkaç saat içinde çarşı dolar taşar. Alış-verişlerin ötesinde umuttur, sevgidir, sevdadır, özlemdir, kavuşmadır, kucaklaşmadır Görele'de salı günü kurulan pazarlar. Arıları, kelebekleri, böcekleri nasıl kendine çekerse mis kokulu çiçekler; işte, öyle insanları kendine çeker Görele salı pazarları.  Bu yönüyle çiçeklere benzetirim, Görele pazarını. Çiçeklerin nasıl kendine özgü görüntüsü, rengi, kokusu varsa Görele'de kurulan salı pazarlarının da öyle kendine özgü görüntüsü, rengi, kokusu vardır.

Yine sonbaharın son günleri… Yazın sıcak günleri geride kaldı. Hava gün gün daha da soğuyor. Güneş, bulutların arasından bir çıkıyor, bir kayboluyor. Çiseli, yağmurlu, esintili günler geliverdi.   Yapraklar, sararıp solmamak; dallardan düşmemek için direniyor. Yağmurun etkisinden olacak çimenler, otlar daha da uzuyor. Deniz bir iki gün durgunlaşsa da sert rüzgârların hız verdiği iri, deli dolu dalgalar kıyıları dövüyor…  Yine salı günleri geliyor. Daha gün ışımadan kalkıyorum, salı sabahları. Meydana bakan evimin balkonuna çıkıyorum. Hava soğuk. Kadınlar birer ikişer pazara geliyorlar. Önlerindeki sergide köyden getirdikleri güz sebzeleri, güz meyveleri… Lahana, armut, elma, marul, maydanoz, kabak, mandalina, ceviz; yayıktan yeni çıkmış tereyağı, süt, pekmez… Eski pazarları anımsıyorum. Şimdi kurulan salı pazarları eskiye göre oldukça yavan. Birazdan gün ışıyacak. Dondurmacılar yerini alacak; taze balıklar tezgâhlara taşınacak, manavlar kepenklerini açacak, sergiler kurulacak… Yavaş yavaş meydan dolacak, caddeler şenlenecek.

Ne yazık ki çocukluk ve gençlik yıllarımda hayran hayran seyrettiğim körüklü ateşle ısıttığı kap kaçaklara kalay atarak beyaz pamukla ovan kalaycılar yok artık! Kalaylanacak kap kaçak da! Bolu Beyi'ne meydan okuyan Köroğlu, “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” der ya hani; önce alüminyum sonra emaye tabak, tava, tencere, güğüm, çaydanlık, ibrik icat olalı beri bakır tabakların, tavaların, tencerelerin, güğümlerin, çaydanlıkların, ibriklerin pabucu dama atıldı.

Zil, kelek, incik-boncuk satan pazarcılar da yok; yün çorabı, saciyek, eşün, maşa satan pazarcılar da… Fır fır yanan ördek sobaları anımsayan var mı?   Süslü sandıklarının önünde yan yana oturup müşteri bekleyen ayakkabı boyacıları da yok!  Onlardan yadigâr bir atma türkü kaldı usumda:

Görele çarşısında

Yan yana boyacılar

Gülüm koydun içime

Derin derin acılar…

Geleneksel pazardan çekildi boyacılar. Kırık dökük sandıkla dolaşan bir iki ayakkabı boyacısına rastlıyorum yazları. Ne acı değil mi? Bir de destancılar vardı. Bir doğal afetin, felaketin, yıkımın sıkıntılarını, acısını anlatan bir bilemedin iki sayfaya sığdırılmış destansı şiirleri yürek burkan sesi ile okuya okuya caddede, pazarda dolaşarak satmaya çalışan destancılar da yok artık! İzleri çocukluk yıllarımda kaldı…

Hafta içi evlerinde yaptıkları birbirinden güzel selek, sepet ve hararları satan köylüler de yok artık! Bu geleneği yaşatmaya çalışan tanıdık bir yüz,  bir yiğit, elinde kalan üç beş harar, şelek ve sepeti elden çıkarmak için her salı, meydanın köşesinde müşteri bekliyor. Bakan çok, alan yok! Belendiğimiz, anamızın ninnilerle, sallandıkça halkalarından çıkan tatlı şıngırtılarla mışıl mışıl uyuduğumuz beşikler de yok! Oysaki o beşikler değil miydi bizi el bebek gül bebek büyüten… Yıllar önce yazdığım beşik konulu şiirimi, yeniden anımsıyorum. Gözlerim doluyor…

Sallandık da şıngır mıngır

Beşiklerde büyüdük biz

Ninnilerle tıngır mıngır

Beşiklerde büyüdük biz

….

Bir salı sabahı, yine duygulandım, yine hareketli, canlı eski Görele pazarlara daldım… Ve içimin coşkusunu, yüreğimin sesini döktüm, dizelere… Görele Pazarı adlı şiirin öyküsüydü bu. Paylaşmak istedim.

Sırtında şelek,

Elinde külek

Keşanlı, peştamallı kadınlar

Daha kuşluk vakti

Uzak - yakın

Köylerden yollara düşerler akın akın…

Salı günleri Görele'de

Pazar kurulur.

İğne atsan yere düşmez yazları

Salaş altında yan yana, önlü arkalı

Köylü kadınlar

Şeleklerinde, sergilerinde turfanda sebzeler, meyveler…

Bakışlar ışık,

Eller ımık,

Umut aydınlık,

Yoğurt pazarında, kömür pazarında ya da yağ pazarında…

Yüz yüze, sırt sırta, el ele, can cana

Bir insan seli, bir insan seli…

 

 

Bağırışlar, çağırışlar, koşturmalar; büyük harfli konuşmalar,

Göğe ağan sıcak uğultular…

Buzlu küfelerin içinde dönen silindir bakır kazanlarda

Kepçeledikçe aklaşan dondurmalar…

Taburelerde çay tadında koyulaşan sohbetler…

 

 

Gözlerde deniz,

Yüzlerde gök,

Kalplerde dağ, dere, yayla, vadi…

Çiçek kokulu, gül kokulu, gönül kokulu

Çocuklar, delikanlılar, genç kızlar, gelinler… 

Sakalı ak dedeler;  ince, uzun neneler,

Alışveriş telaşında

Görele pazarında…

 

 

Sergiler kurulmuş, tezgâhlar açılmış; boyacılar, kalaycılar, kasaplar…

Tıklım tıklım pazar,  insan insan cadde…

Bir düğün, bir şenlik, bir güzellik, bir güzellik!..

Anlatılmaz, yaşanmalı derler ya

İşte öyle

Her salı Görele…

Öyle ki “Ah Görele Görele / Geçmem konaklarından / O benim sevdiğimin / Öpsem yanak-larından” sözleriyle coşkuyu, duyguyu doruklara çıkaran horan türküsünü dinlerken bir yandan da Görele'de kurulan eski salı pazarları düşünürüm. Horan gibi hareketli, türkü gibi coşkuluydu, eski salı pazarları…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.