Onaltı yıl önce ilk geldiğimde sokaklarına,havasına,suyuna,doğasına aşık olduğum Sapanca’yı kaybediyoruz. Özünü kaybeden toplumlar yok olmaya mahkumdur. Turizmin şahlandırdığı Sapanca özünü hızla kaybetmekte. Sıcak paranın sarhoş ettiği bir halkla karşı karşıyayız. Kanunlar sadece yazıda kalmamalı. Sapanca’nın yaşlılarından dinlediğim eskiden muhafazakar bir toplum olan Sapanca halkı duymadım,görmüyorum,bilmiyorum modunda yaşıyor.bu yazıdan sonra linçleniceğimi biliyorum ama gördüğünü söylemeyen düzeltmek için çaba harcamayan dilsiz şeytandır. Hala Sapanca çok güzel bir yer. Hızla araplaşan, yanlışları görmeyen bir hal aldık. Asla Turizime karşı değilim. Ancak her şeyin bir plan bir kural dahilinde olması gerekmez mi? Bir başı boşluk, çarpık bir gelişim var. Evet Sapanca yeşiliyle,gölüyle göreni hayran bırakan bir yer. Şöhret her şeyi herkesi yorup hasta ettiği gibi Sapanca’yı da yorup hasta etti. Şöyle bir karşılaştırma yapıyorum . Onaltı yıl önce geldiğim Sapanca’nın cevizlerinin lezzeti , çınarlarının heybeti ilk dikkatimi çeken şeyler olmuştu. Öyle ki o yıllarda yazdığım kitabımın bir bölümünde Sapanca’yı aşkın en güzel haliyle yazıya dökmüştüm. O günden bu güne hızla yok olan ceviz bahçeleri, kuruyan çınarlar içimi acıtıyor. Hatta bazen (umarım öyle değildir )ama bu ağaçlar bilerek mi kurutuluyor diye düşünmeden edemiyorum. İşin özü şudur ki yeni gelişmeleri eski temelleri kaybetmeden yapmayı öğrensek olmaz mı? Mesela kuruyan ağaçların yerine yenilerini diksek. Allahın verdiği suyun kıymetini bilsek. Konu para olunca dün bize ters gelen şeyleri görmezden gelmesek. Şimdi bir de yerel seçimler kapıda. Bu gün vatandaş olarak gidip talepte bulunup dinlenmeyen yada dinliyormuş gibi görünüp sonrasında hiç bir icraat göstermeyen bir yönetimi görmek lazım. Ne dicez “başkanın haberi olsa yapar” mıydı dicez. Çalışanından haberi olmayanın halkından haberi olmaz. Liyakatsiz elaman yöneticisini bitirir. Ve bugünkü yönetim( tüm ülke yönetimi için söylüyorum) iş bilmezlerle dolu kadrolar yüzünden kaybediyor. Ve şahsi yaşadığım lakaytlıklar son noktaya getiriyor. Kimsenin şahsi karakterine laf edemem insan olarak çoğunuda severim. Ancak siz bu işi beceremiyorsunuz. Dinimiz işi ehlinin yapması taraftarı. Biz dini pazarlayıp iş bilmeyenlere iş yaptırmaya çalışıyoruz . Halka vaadde bulunup seçildikten sonra talep bile dinlemeyen yönetim istemiyorum. Allah aşkına hiç bir şey yapmıyorsanızda kuruyan ağaçları kesin kesin ki insanlara zarar vermesin. Kesmeklede kalmayın ivedilikle yerine yenilerini dikin. Tarihi ağaçlarımız var artık çevresine zarar veriyor bi görün görmüyorsanız söyleyenleri duyun. İşinize gelince kesip attığınız ağaçlar işinize gelmeyince başka kuruma yönlendirmeyin. Çözüm üretin. Biz halk olarak artık her şeyin kuralına göre yapıldığına inanmıyoruz. Turizm diyoruz en işlek yerler pislik içinde. Küresel ısınma var suyu israf etmeyelim diyoruz . Patlaklar aylar sonra yapılıyor. Allah razı olsun yapılıyor ama “o da çileden çıkıp çirkefleşmeden olmuyor” Örnek vermeye kalksam bir cilt kitap olur. Şimdi diyeceğim şu. Hangi parti olursa olsun. Hangi kurum olursa olsun bir topluluğu bir kurumun yönetimine talip olan hakkını verecekse o makama aday olsun reklam yapmak için ortaya çıkmayın. İyi olanın reklama ihtiyacı yoktur. Herkes elini vicdanına koysun özelliklede seçecek olanlar.Seçilenden ne bekliyorsunuz ona karar verin. Genel bakışım şudur ki Sapanca hızla yok oluyor. SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ . Önce halk olarak değerlere sahip çıkmalıyız. Sonra yönetim halkı duymalı görmeli ve bir an önce olumsuzlukları çözmeye başlamalı. Alt yapı ,doğa , temizlik…