Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Özcan Temel
Köşe Yazarı
Özcan Temel
 

GÖZCEK

Görele kırsal ağızı ile ilgili yaklaşık kırk yıldır sürdürdüğüm derlemelerimi, araştırmalarımı, birikimlerimi kitaba dönüştürmek için kolları sıvadığımda, 'açıklamalı sözlük, ses özellikleri ve örnek metinler' alt başlıklarından oluşan ve Arı Sanat Yayınevi'nden çıkan “Görele Kırsal Ağızı” adlı kitabım, Eylül 2022 ve Aralık 2022 tarihlerinde iki kez okuyucularla buluştu. Çocukluk, gençlik yıllarımda sıkça duyduğum “Parayı veren düdüğü çalar!” söylemi günümüzde daha da geçerli. Kitap çıkarmak sonuçta, maddi kaynakla, bir anlamda para ile ilgili. Manevi hazzının yanında bir de maddi bedeli var. Bu maddi bedeli, iki kez aştık. İlkinde Görele Belediyesi'nin katkıları vardı, ikincisinde Görele Dernekler Federasyonu'nun. Hem Görele Belediyesi'ne hem de Görele Dernekler Federasyonu'na müteşekkirim. Kitapta, günümüzde unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş onlarca sözcük yer aldı. Görele kırsal ağızının haritasını çıkardım ya da fotoğrafını çektim desem; abartı olur mu bilmem. Kitabın sayfalarında “aldak, annak, bayak, dıldıbız, eldeç, garagulak, gözcek, hopçin, hozan, kıltik, oyrak, önmek, papara, salaş, şıbbadak, takaç, takaman, ufra, yadanlık, yaldıracak, zıpçuk”  vb. onlarca unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş sözcük… Her birinin ayrı bir öyküsü var.  Her biri zamanla olgunlaşan halk kültürünün önemli bir halkası. Her daim dile getiriyorum. Doğduğum, büyüdüğüm, eğitim aldığım, görev yaptığım Görele benim için çok değerli.  Deresinde çimdim, denizinde yüzdüm, dağlarında gezdim, tarlasını kazdım, odun ettim, inek güttüm, fındık döşürdüm…  Görele benim için sevgi, aşk, özlem, umut… Yokuşlarında terledim, inişlerinde serinledim; yağmurda ıslandım… Sisinde, dumanında, karında, rüzgârında, güneşinde göz izim, gönül sızım var. Sabahı, günü, akşamı, gecesi bir başka güzeldir Görele'nin; bir başka hoş, hoşluk… Kimileri için huzurlu bir limandır, kimileri için sıcak bir kucak.  İnsanın içine damla damla düşer, Görele.  Gönüllere türkü söyletir, yüreklere şiir yazdırır.  Görele üzerine söylenmiş işte, onlarca türkü; işte, onlarca şiir…  Baharı, denizi, yağmuru, güneşi, gün batımı, kızaran ufukları, yıldızlı geceleri ile bir başkadır, inadına güzeldir Görele.  Âşık Dertli'nin unutamadığım bir koşması vardır, aşk üzerine: “Şarab-ı lâlinde ne keyfiyet var / Söyletir efsane efsane beni… Evet, kımızı şarabın, yani aşkın öyle bir etkisi vardır ki bunu içen Dertli efsane efsane efsane söylenmeye başlar. İşte böyle duygulu bir anımda, Görele,  gönül tellerimi titretti; beni,  efsane efsane söyletti. Yalın, sıcak, içli duygularım dörtlüklerde dile geldi:   Baharda çiçeklerle, güllerle süslenince Yeşillere bürünüp şairce hislenince Duygulu yüreklere yağmurla seslenince Bir başkasın Görele'm inadına güzelsin     Deniz gün batımında hayallere dalınca Ak kanatlı martılar havada çoğalınca Her ânını yaşarken ayrı bir tat alınca Bir başkasın Görele'm inadına güzelsin     Gökkuşağı dereden dağlara hat çekince Tepelerin üstüne koyu bir sis çökünce Çiçeklenen dalların küsüp boyun bükünce Bir başkasın Görele'm inadına güzelsin     Kızaran ufuklarda güneş sönüp solunca Huzur dolu geceye ay misafir olunca Nokta nokta yıldızlar gökyüzüne dolunca Bir başkasın Görele'm inadına güzelsin Hangimiz için şiir tadında değildir, Görele? Musiki pınarı, duygu denizi şair, bestekâr, öğretmen Fethi Karamahmutoğlu, “Sık sık buluşurdu yeşille yağmur / Güneşin buluta küstüğü yerde / Ardından bin bir renk, umut dolu nur / Başım gibi sevdalı tepelerde” dizeleriyle seslenir, Görele'ye…  Yeşil, yağmur, bulut; renk, ışık, umut ve aşk! Bunlardan daha iyi,  daha güzel, daha duygulu anlatmak mümkün mü Görele'yi? Ünlü ressamlar Hamit Görele'ye ve Burhan Temel'e esin kaynağı değil midir Görele? Onlarca tabloda Görele'ye özgü yeşilin, yağmurun, bulutun; renklerin, ışıkların, umudun ve aşkların fırça izleri yok mu? Kemençelerinin tellerinde ezgi, Tuzcuoğlu'nin, Karaman'ın, Piçoğlu'nun dillerinde türkü değil midir Görele? Horanda hareket, tarlada, bahçede bereket değil midir? Kırsal ağız ile ilgili çalışmalarımda bana güç katan, beni araştırmaya, incelemeye yönlendiren; içime ferahlık veren, gözüme ışık tutan doyumsuz doğal güzellikleriyle, kırsaldaki ağızıyla (dil), renkli gelenek ve görenekleriyle, folkloruyla, engin kültürüyle, iz bırakan insanlarıyla her daim, beynimdedir, ruhumdadır, kalbimdedir Görele. Kuşkusuz derin bir sevgidir, bitmez bir tutku. Gözcek,  Görele kırsal ağızında, gözlük anlamında kullanılan çok eski bir sözcük. Yaşlanınca göz bozulur. İğneye iplik takmakta güçlük çekilir. Gözü iyi göremeyen kimi varsıl yaşlılar satın aldıkları camlı çerçeveyle bakmışlar dış dünyaya. Daha iyi görmüşler, daha iyi okumuşlar, yazmışlar.  Gözü gibi korudukları bu alete,  gözcek demişler.  Göz ad (isim) soylu kök bir sözcüktür.  Buna “-cek” eki getirilerek türetilmiş, gözcek. Bu ekle (-cak /-cek / -cık / -cik…) türetilen birçok sözcük var: Küçük- cek (küçücük); ev-cik; yavru-cuk; tosun-cuk… Addan(isim) ad yapan bu ekle türetilen bazı sözcükler,  sevgi ve merhamet duyguları uyandırırlar. Minik kuş; küçücük çocuk; incecik dal…  Sonuçta dil ile dili konuşan arasında sıkı, sıcak bir ilişki vardır. Halk, sözcük türetmede ve türettiği sözcüğü kullanmada daima sağduyulu davranmış. Diline, yaşantısına, kültürüne uygun olmayan hiçbir sözcüğe yüz vermemiş.  Gözcek, halkın diline, yaşantısına, kültürüne uygun bir sözcüktür. Ne yazık ki zaman içinde gözlük ile girdiği yarışı kaybetmiş ve unutulmuştur. Bu kitapta, gözcek gibi artık kullanılmayan,  unutulan sözcükler de bulacaksınız.  Göz, işlek bir sözcüktür. Köküne getirilen eklerle birçok sözcük türetilmiştir: Gözgü, gözlük, gözcü, gözlem, güzel… Çok sık kullandığımız güzel sözcüğü de göz sözcüğünden türetilmiş. Göze iyi, hoş görünen anlamında kullanılan bu sözcük,  zaman içerisinde ilk hecesindeki “ö” sesinin “ü” sesine dönüşmesiyle güzel olmuş. Genç kızın yüreğini katarak sabırla, sevgiyle örüp çeyiz yaptığı bir dantel gibi özenle, sabırla, sevgiyle örer “güzel” kavramını halk ozanı Şeref Taşlıova:  Arzu iplik, sevgi nakış  / Ördükçe güzel görünür / Gönül gözü ile bakış / Gördükçe güzel görünür.  Güzel ve güzellik üzerine kurgulanmış dörtlük. Okudukça sevgi, hayranlık duyguları alevleniyor… Neler söylenmemiş ki güzel üzerine… Karacoğlan “Ben güzele güzel demem / Güzel benim olmayınca” diye çalıp çağırırken, Âşık Veysel “Güzelliğin on par(a)etmez / Bu bendeki aşk olmasa” diye çalıp çağırmış… Bu kök sözcüğe, “-gü” eki getirilerek Eski Anadolu Türkçesinde,  gözgü türetilmiş. Yunus Emre, gözgü sözcüğüne yer vermiş şiirinde: “Dost sûreti gözgü durur bakan kendü yüzin görür / Gelsün o kendüsüz gelen ben râzumı ana direm”… Bizde yaşamıyor ama Azerbaycan Türkçesinde gözgü sözcüğünü kullanılmakta.  Osmanlı döneminde gözgü yerine Farsça kökenli ayna(âyine) ya da Arapça kökenli mirât sözcüğü yeğlenmiş. Nedim,  “Niçin sık sık bakarsın öyle mirât-ı mücellâya / Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayrân mısın kâfir?" beytinde, “parlak aynaya niçin çok sık bakıyorsun? Ey kâfir (sevgili), sen de mi kendi güzelliğine hayransın” diye seslenir, sevgiliye. Dil, uçsuz bucaksız bir kültür deryasıdır. Dilin yöresel zenginliği olan ağızlar bu deryaya su taşıyan ırmaklardır. Göz sözcüğünden türetilen gözcek örneğinde olduğu gibi ağız ırmağa düşen her sözcük, sizi alır götürür dil deryasına…  Orada hem gözcek vardır hem gözgü hem diğerleri… Elinizi uzatsanız tutarsınız. Yüreğinizi katsanız susarsınız. Sonuçta, dil deryasında yol alan bir yelkenli gibi özgür, umutlu ve mutlu olursunuz. Dil bir anlaşma aracı olduğu gibi bir sevda aracıdır da… Sözcükler üzerinden yola çıktığınızda gideceğiniz yer bilginizle, birikiminizle, kültürünüzle ilgilidir. Ne kadar bilginiz, birikiminiz, kültürünüz varsa yolunuz o kadar uzar…   Ağızlar da öyledir.  
Ekleme Tarihi: 08 Şubat 2023 - Çarşamba

GÖZCEK

Görele kırsal ağızı ile ilgili yaklaşık kırk yıldır sürdürdüğüm derlemelerimi, araştırmalarımı, birikimlerimi kitaba dönüştürmek için kolları sıvadığımda, 'açıklamalı sözlük, ses özellikleri ve örnek metinler' alt başlıklarından oluşan ve Arı Sanat Yayınevi'nden çıkan “Görele Kırsal Ağızı” adlı kitabım, Eylül 2022 ve Aralık 2022 tarihlerinde iki kez okuyucularla buluştu.

Çocukluk, gençlik yıllarımda sıkça duyduğum “Parayı veren düdüğü çalar!” söylemi günümüzde daha da geçerli. Kitap çıkarmak sonuçta, maddi kaynakla, bir anlamda para ile ilgili. Manevi hazzının yanında bir de maddi bedeli var. Bu maddi bedeli, iki kez aştık. İlkinde Görele Belediyesi'nin katkıları vardı, ikincisinde Görele Dernekler Federasyonu'nun. Hem Görele Belediyesi'ne hem de Görele Dernekler Federasyonu'na müteşekkirim.

Kitapta, günümüzde unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş onlarca sözcük yer aldı. Görele kırsal ağızının haritasını çıkardım ya da fotoğrafını çektim desem; abartı olur mu bilmem. Kitabın sayfalarında “aldak, annak, bayak, dıldıbız, eldeç, garagulak, gözcek, hopçin, hozan, kıltik, oyrak, önmek, papara, salaş, şıbbadak, takaç, takaman, ufra, yadanlık, yaldıracak, zıpçuk”  vb. onlarca unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş sözcük… Her birinin ayrı bir öyküsü var.  Her biri zamanla olgunlaşan halk kültürünün önemli bir halkası.

Her daim dile getiriyorum. Doğduğum, büyüdüğüm, eğitim aldığım, görev yaptığım Görele benim için çok değerli.  Deresinde çimdim, denizinde yüzdüm, dağlarında gezdim, tarlasını kazdım, odun ettim, inek güttüm, fındık döşürdüm…  Görele benim için sevgi, aşk, özlem, umut… Yokuşlarında terledim, inişlerinde serinledim; yağmurda ıslandım… Sisinde, dumanında, karında, rüzgârında, güneşinde göz izim, gönül sızım var.

Sabahı, günü, akşamı, gecesi bir başka güzeldir Görele'nin; bir başka hoş, hoşluk… Kimileri için huzurlu bir limandır, kimileri için sıcak bir kucak.  İnsanın içine damla damla düşer, Görele.  Gönüllere türkü söyletir, yüreklere şiir yazdırır.  Görele üzerine söylenmiş işte, onlarca türkü; işte, onlarca şiir…  Baharı, denizi, yağmuru, güneşi, gün batımı, kızaran ufukları, yıldızlı geceleri ile bir başkadır, inadına güzeldir Görele.  Âşık Dertli'nin unutamadığım bir koşması vardır, aşk üzerine: “Şarab-ı lâlinde ne keyfiyet var / Söyletir efsane efsane beni… Evet, kımızı şarabın, yani aşkın öyle bir etkisi vardır ki bunu içen Dertli efsane efsane efsane söylenmeye başlar. İşte böyle duygulu bir anımda, Görele,  gönül tellerimi titretti; beni,  efsane efsane söyletti. Yalın, sıcak, içli duygularım dörtlüklerde dile geldi:

 

Baharda çiçeklerle, güllerle süslenince

Yeşillere bürünüp şairce hislenince

Duygulu yüreklere yağmurla seslenince

Bir başkasın Görele'm inadına güzelsin

 

 

Deniz gün batımında hayallere dalınca

Ak kanatlı martılar havada çoğalınca

Her ânını yaşarken ayrı bir tat alınca

Bir başkasın Görele'm inadına güzelsin

 

 

Gökkuşağı dereden dağlara hat çekince

Tepelerin üstüne koyu bir sis çökünce

Çiçeklenen dalların küsüp boyun bükünce

Bir başkasın Görele'm inadına güzelsin

 

 

Kızaran ufuklarda güneş sönüp solunca

Huzur dolu geceye ay misafir olunca

Nokta nokta yıldızlar gökyüzüne dolunca

Bir başkasın Görele'm inadına güzelsin

Hangimiz için şiir tadında değildir, Görele? Musiki pınarı, duygu denizi şair, bestekâr, öğretmen Fethi Karamahmutoğlu, “Sık sık buluşurdu yeşille yağmur / Güneşin buluta küstüğü yerde / Ardından bin bir renk, umut dolu nur / Başım gibi sevdalı tepelerde” dizeleriyle seslenir, Görele'ye…  Yeşil, yağmur, bulut; renk, ışık, umut ve aşk! Bunlardan daha iyi,  daha güzel, daha duygulu anlatmak mümkün mü Görele'yi? Ünlü ressamlar Hamit Görele'ye ve Burhan Temel'e esin kaynağı değil midir Görele? Onlarca tabloda Görele'ye özgü yeşilin, yağmurun, bulutun; renklerin, ışıkların, umudun ve aşkların fırça izleri yok mu? Kemençelerinin tellerinde ezgi, Tuzcuoğlu'nin, Karaman'ın, Piçoğlu'nun dillerinde türkü değil midir Görele? Horanda hareket, tarlada, bahçede bereket değil midir?

Kırsal ağız ile ilgili çalışmalarımda bana güç katan, beni araştırmaya, incelemeye yönlendiren; içime ferahlık veren, gözüme ışık tutan doyumsuz doğal güzellikleriyle, kırsaldaki ağızıyla (dil), renkli gelenek ve görenekleriyle, folkloruyla, engin kültürüyle, iz bırakan insanlarıyla her daim, beynimdedir, ruhumdadır, kalbimdedir Görele. Kuşkusuz derin bir sevgidir, bitmez bir tutku.

Gözcek,  Görele kırsal ağızında, gözlük anlamında kullanılan çok eski bir sözcük. Yaşlanınca göz bozulur. İğneye iplik takmakta güçlük çekilir. Gözü iyi göremeyen kimi varsıl yaşlılar satın aldıkları camlı çerçeveyle bakmışlar dış dünyaya. Daha iyi görmüşler, daha iyi okumuşlar, yazmışlar.  Gözü gibi korudukları bu alete,  gözcek demişler. 

Göz ad (isim) soylu kök bir sözcüktür.  Buna “-cek” eki getirilerek türetilmiş, gözcek. Bu ekle (-cak /-cek / -cık / -cik…) türetilen birçok sözcük var: Küçük- cek (küçücük); ev-cik; yavru-cuk; tosun-cuk… Addan(isim) ad yapan bu ekle türetilen bazı sözcükler,  sevgi ve merhamet duyguları uyandırırlar. Minik kuş; küçücük çocuk; incecik dal… 

Sonuçta dil ile dili konuşan arasında sıkı, sıcak bir ilişki vardır. Halk, sözcük türetmede ve türettiği sözcüğü kullanmada daima sağduyulu davranmış. Diline, yaşantısına, kültürüne uygun olmayan hiçbir sözcüğe yüz vermemiş.  Gözcek, halkın diline, yaşantısına, kültürüne uygun bir sözcüktür. Ne yazık ki zaman içinde gözlük ile girdiği yarışı kaybetmiş ve unutulmuştur. Bu kitapta, gözcek gibi artık kullanılmayan,  unutulan sözcükler de bulacaksınız. 

Göz, işlek bir sözcüktür. Köküne getirilen eklerle birçok sözcük türetilmiştir: Gözgü, gözlük, gözcü, gözlem, güzel… Çok sık kullandığımız güzel sözcüğü de göz sözcüğünden türetilmiş. Göze iyi, hoş görünen anlamında kullanılan bu sözcük,  zaman içerisinde ilk hecesindeki “ö” sesinin “ü” sesine dönüşmesiyle güzel olmuş. Genç kızın yüreğini katarak sabırla, sevgiyle örüp çeyiz yaptığı bir dantel gibi özenle, sabırla, sevgiyle örer “güzel” kavramını halk ozanı Şeref Taşlıova:  Arzu iplik, sevgi nakış  / Ördükçe güzel görünür / Gönül gözü ile bakış / Gördükçe güzel görünür.  Güzel ve güzellik üzerine kurgulanmış dörtlük. Okudukça sevgi, hayranlık duyguları alevleniyor… Neler söylenmemiş ki güzel üzerine… Karacoğlan “Ben güzele güzel demem / Güzel benim olmayınca” diye çalıp çağırırken, Âşık Veysel “Güzelliğin on par(a)etmez / Bu bendeki aşk olmasa” diye çalıp çağırmış…

Bu kök sözcüğe, “-gü” eki getirilerek Eski Anadolu Türkçesinde,  gözgü türetilmiş. Yunus Emre, gözgü sözcüğüne yer vermiş şiirinde: “Dost sûreti gözgü durur bakan kendü yüzin görür / Gelsün o kendüsüz gelen ben râzumı ana direm”… Bizde yaşamıyor ama Azerbaycan Türkçesinde gözgü sözcüğünü kullanılmakta.  Osmanlı döneminde gözgü yerine Farsça kökenli ayna(âyine) ya da Arapça kökenli mirât sözcüğü yeğlenmiş. Nedim,  “Niçin sık sık bakarsın öyle mirât-ı mücellâya / Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayrân mısın kâfir?" beytinde, “parlak aynaya niçin çok sık bakıyorsun? Ey kâfir (sevgili), sen de mi kendi güzelliğine hayransın” diye seslenir, sevgiliye.

Dil, uçsuz bucaksız bir kültür deryasıdır. Dilin yöresel zenginliği olan ağızlar bu deryaya su taşıyan ırmaklardır. Göz sözcüğünden türetilen gözcek örneğinde olduğu gibi ağız ırmağa düşen her sözcük, sizi alır götürür dil deryasına…  Orada hem gözcek vardır hem gözgü hem diğerleri… Elinizi uzatsanız tutarsınız. Yüreğinizi katsanız susarsınız. Sonuçta, dil deryasında yol alan bir yelkenli gibi özgür, umutlu ve mutlu olursunuz. Dil bir anlaşma aracı olduğu gibi bir sevda aracıdır da… Sözcükler üzerinden yola çıktığınızda gideceğiniz yer bilginizle, birikiminizle, kültürünüzle ilgilidir. Ne kadar bilginiz, birikiminiz, kültürünüz varsa yolunuz o kadar uzar…  

Ağızlar da öyledir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.