İyi günler dostlar, bazı siyasetçi ve bürokratların diplomalarının sahte olduğu belgeleri ile açıklanınca çok ta hayret etmedim. Toplumun yapısı dönüştürüldü. Başlangıç "Benim memurum işini bilir" cümlesi idi. İşini iyi bilen memurlar da iyi bildikleri işleri yapmışlar hem sahte diploma vermişler hem de almışlar. Yıllar önce Giresun Ticaret Lise Müdürü iken yaşadığım bir olay aklıma geldi. Paylaşma gereğini duydum. 12 Eylül öncesi sanırım 1978- 1979 yılları idi. Okullarda "Dışarıdan bitirme sınavları" yapılıyordu. Sene sonunda Ortaokul mezunu olanlar sınava girip lise diploması almak için uğraşıyorlardı. Bu sınav eşyanın tabiatına aykırı özellikle eğitimde eşitlik ilkesine tamamen karşı idi. Eğitim yaşındaki gençler üç yıl derse girip çıkacaklar mezun olup diplomalarını alamayacaklar beklemeye kalacaklar. Yıllar önce Ortaokuldan diploma alanlar bir ay içinde lise diploması alacaklar hem de Ticaret Lisesi Diploması. - Sene sonu idi. M.E. B lığı müfettişleri okul bitiminde gelirler o yılın eğitim sürecini teftiş ederler. İlk sorduğu soru da Sınıf Öğretmenler Kurulu Karar tutanağıdır. Kapı çalındı yaşlı esmer çok ciddi görünen bir bey efendi selam verdikten sonra ben bakanlık baş müfettişiyim dedi. Ben de kendisine saygı gösterip müdürlük makamını gösterdim. Bana siz yerinize oturum dedi. Masanın önündeki koltuklardan birine oturdu. Bana doğrudan müdür bey bu sene Dışarıdan bitirme sınavında kaç kişi mezun ettin dedi. Ben bir garip oldum kendisine hocam ben kimim ki insanları mezun edeceğim. Sonra burası ticaret lisesi burada Daktilo, muhasebe, mali cebir gibi dersler var bu dersleri dışarıdan kimse bitiremez. Bu sınav yanlış kurgulanmış dedim. Ama ben bir kişiyi mezun ettim. Emekli bir arkadaş vardı. Ticaret lisesi ikinci sınıftan iki dersi varmış son sınıf derslerini bitirip diploma almaya çalışıyordu. Ben Ticaret Lisesine atanmadan yıllar önce baş vurmuş, mesleğinden emekli olmuş yaşlı biri idi. Bir dersi kalmıştı. Yıllarca gidip geliyordu. Arkadaşlara kağıda yazık şu adam bir dersini versin diplomasını alsın ölürse gözü açık gidecek dedim. Müfettiş beye ben o kişiyi mezun ettim. Başka da mezun olan olmadı. Zaten Ticaret Lisesini Dışarıdan bitirmek mümkün değildir. Bu sınav yanlış bir sınav deyiverdim. O sıra Baş Yardımcı Aziz bey sınavla ilgili evrakları getirdi. Müfettiş bey kısa bir incelemeden sonra evladım bana az şekerli bir kahve söylermisin dedi. Geldiğinde çok ciddi tavır içinde olan ikram kabul etmeyen müfettiş beyin yüzü gülmeye başladı. Bana dönerek evladım siz bu memlekette değilmisiniz. deyiverdi. Çantasından evrakları çıkardı özellikle doğu bölgelerindeki ticaret liselerinden dışarıdan bitirme sınavına girenlerin hepsi diplomalarını almıştı. Ben de şaşırdım. Bana özellikle evladım diye hitap etmeye başladı. Öğlen yemeğini birlikte ylyelim ama ücretine ben ödeyeceğim dedi. Ben de öğretmenim bunu kabul edemem siz bizim hem konuğumuzsunuz hem öğretmenimiz siniz. Birlikte yemek yedik. Bizim eğitim tarihimiz de az rastlanan bir tavırla odamda o günün raporunu teşekkür yazarak bana verdi. Aslında müfettişler raporlarını Ankara ya bakanlığa gittiklerinde gönderirlerdi. Sonuç: bu uygulamaların bedelini 12 Eylülde bir buçuk yıl hapis yatmakla ödedim. Yazım biraz bireysel oldu ama kusuruma bakmayın. Ülkemizin nerelerden nereye geldiğini göstermek açısından önemli bir anek tot olur düşüncesi ile bu yazımı kaleme aldım. Güzel günler sizlerle olsun. Sürç ü lisan ettikse affola. Hüseyin ÇAKICI