Zor bir kitap okuyorum, eski yazı Dünya tarihi Avusturya tarihine geldim yoruldum. Bilgisayarın başında elim yine klavyeye gitti. Biriktirdiğim anılarımı yazmaya devam edeceğim.
Rahmetli Ahmet Demiral ağabeyimin dükkanında geç saatlere kadar sohbet ettik. Epey de çakır keyif olmuştuk. Yarın sabah balığa gidecektik. Biz balık tutuyor dükkanın önüne getiriyor isteyenlere karşılıksız veriyorduk. Can arkadaşım Engin e sabah beni uyandır ama dolaptan su almayı unutma dedim. Kayığımız ÇEKEK balıkçı barınağında idi. Kayığı suya indirdik. Tam limandan çıkarken baktım kayık batıyor, sarhoş kafa ile LAV DELİĞİNİ kapatmayı unutmuşuz. Kayığı ırgatla tekrar kıyıya çekip deliği tıkadıktan sonra denize açıldık. Deniz galaşlı (hafif dalgalı) idi. İstavrit te bu havaları sever. BELEMUT ADASI açıklarında donamı denize atıyoruz donam hemen doluyor. Arada TİRSİ balığı da var. Öyle susadım ki engin su şişesinin birini verirmisin dediğim de engin ben suyu unuttum demez mi. Eyvah deniz çöl gibidir. Güneşte ve susuzlukta dayanmak mümkün değildir. Baktım Kumyalı açıklarında bir kayık var tam yol gittik. Yaşlı balıkçı dede var. Dede biz suyu unutmuşuz suyun var mı deyince hocam denize susuz gelinir mi deyip bize bir şise soğuk su verdi birlikte içtik. ama bu sıcağa kar mı dayanır bize yetmedi. Balık çok vuruyor balıktan da vaz geçemiyoruz. Oradan adanın arkalarına kadar geldik. Yine donamı denize atar atmaz donam doluyor. Bir ara deniz çiçeklenmeye başladı.(karayel başlayınca deniz köpürür ona çiçeklenme deriz) Engin balıkçılar kaçıyorlar biz de gidelim dedim. Enginin gidesi yok ısrar edince makineyi yak gidelim dedim. Motorumuz ipli o zaman. engin bir ip attı makine çalışmadı tekrar attı yine çalışmadı. Kalktım ben ip attım yine çalışmadı. O ara deniz de epey kabarmaya başladı. Makine bir türlü çalışmıyor, rüzgar gittikçe artmaya başladı. Kayığımız kamaralı kürekle gelmemiz mümkün değil. Yapacak bir şeyimiz de yok. Baş üstüne yattım. Engin sen yatıyorsun ne yapacağız kaldık denizde fırtınada çıkmak üzere dedi. Makine çalışmıyor yapacak bir şeyimiz yok gittiği yere kadar gider bizi birileri arar bulur bulamazlarsa yapacak bir şeyimiz yok dedim. O tedirginlik içinde engin tekrar ip atınca makine öksürüverdi. Hemen makine dairesine inip hızlıca ip attım makine çalıştı. Engin sakin ol biraz rölantide çalışssın kenidini toplasın dedim. Ağır yolda dalgaya rağmen biraz gittikten sonra tam yol ilerlemeye başladık. Deniz iyice kabarmıştı. Tam bir buçuk saatte ÇEKEK LİMANINA geldik. Dalga çok artmıştı. Limana girmek çok zordu. Ya mendireğe çarpacağız ya da dalga bizi KURTULUŞ PARKINININ duvarına çarpacaktı. Nasıl yaptım bilemiyorum oradan tam yol limana girdik. Taa karşıya kadar ilerledik. Herkes limanda bizi bekliyordu. O sene GİRESUN LİMANINI deniz almıştı. Kıl payı kurtulmuştuk. Engin e balıklar ne olacak dediğimde benim derdim balık değil kime verirsen ver dedi. Ben de orada kim varsa balıkları herkese dağıttım.
Anılarımı yazmaya karar verdim. Kitap okumayı bıraktıktan sonra bu anım aklıma geldi. sizlerle paylaştım beğeneceğinizi umuyorum.
en güzel gece ve sabahında en güzel günleri sizlerin olsun. ÇAKICI