Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Hüseyin Çakıcı
Köşe Yazarı
Hüseyin Çakıcı
 

FINDIK RAPORU, SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİ

Küresel iklimsel değişiklik başta insanlar olmak üzere tüm canlıların yaşamlarını etkilemektedir. Aniden yağan sağanak yağmurlar değişik bölgelerde seller oluşturmakta, coğrafi koşullar değerlendirilmeden nehir kenarındaki yapılan yerleşim yerlerinde taşkınlar sonucu yüzlerce insan hayatlarını kaybetmektedir. Bu olumsuz coğrafi koşullar üretim dengelerini olumsuz etkilemektedir. Bu etkileşimden FINDIK’ ta olumsuz etkilenmektedir. Oluşan olumsuz koşullar zaman içinde kendini daha fazla hissettirecektir. Örneğin özellikle içme suyu kullanımını bizim bölgemizde denetim altında tutmamız gerekmektedir. Bilim adamlarının ön görüsü ile gelecekte bölgemiz önemli su sorunu ile karşılaşacaktır. Yönetici ve yönetime talip insanlar bilimsel veriler ışığında daha etkin önlemler almak zorundadırlar diye düşünüyorum. Ülkemiz İkinci Dünya Savaşına girmemiş, savaş sonunda yeni kurulan dünya düzeni içinde yer almaya çalışırken emperyalist ülkeler savaşa girmemiş olmamızı bahane ederek bizlere önemli yaptırımlarda bulundular. Tek parti yönetimini bahane göstererek demokrasi tarafında yer almak istiyorsanız şu şekilde davranmalısınız diye Yahudi kökenli Amerikalı bir iktisatçıya Türkiye raporu hazırlattılar. Bu rapor aynen şöyledir. -Ağır sanayi kurmayacaksınız, -Çok partili siyasi döneme geçeceksiniz, -Köy Enstitüsü nü kapatacaksınız. Belirlenen bu ilkeler 1950 Demokrat Parti iktidarı tarafından harfiyen yerine getirilir. Köy Enstitüleri, Kayseri Uçak fabrikası, Eskişehir motor fabrikası kapatılır. Deniz Yolları, Demir Yolları atıl hale getirilip kara taşımacılığı özendirilir. Bu uygulama petrole bağımlılığının birinci aşamasıdır. Amerikan mallarının pazarlarımızda satılmaları için “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman” diye türkü bestelendirilir. Fabrikaların kapatılma işlemi hala bütün hızı ile devam etmektedir. Kağıt fabrikaları, Çimento fabrikaları ve niceleri satıldılar. Limanlarımız, Tank Palet Fabrikası gibi çok önemli stratejik fabrikalarımız satıldı. Fiskobirlik çalışamaz hale getirildi. Yabancı kaynaklı montaja dayalı fabrikalar özellikle deniz ulaşımının kolay olduğu Marmara Denizi çevrelerine özellikle İstanbul ve çevresine yerleştirildi. Bu fabrikaların iş gücünü karşılamak amacı ile köyler boşaltıldı. Yoksul olan köylü gençler iş ve aş amacıyla topraklarını terk ederek büyük şehirlerin kenar mahallelerine yerleştiler. Büyük şehirlerin kenarlarında kuralsız gecekondu yerleşimler mantar gibi çoğalmaya başladı. Zaman içinde bu gecekonduların üzerlerine çok katlı kuralsız binalar yapıldılar. Başta İstanbul ve büyük şehirlerdeki deprem sorunu bu çarpık ve kuralsız yerleşimin sonucudur. Yeni bir sosyal yapı yeni bir toplumsal problemler böyle başladı. Köylerde yaşanan göç köy nüfusunu azalttı. Köylerdeki tarım başta olmak üzere hayvancılıktaki üretim düştü. Köylerde nüfus azalınca köy okulları kapatılarak taşımalı sisteme geçilerek köyün öğretmenle bağı kesildi. Özellikle Karadeniz Bölgesinde tarlada bahçede çalışacak insan kalmadı. Şu an köylerde yetmiş yaşının üzeri insanlar atadan kalma bahçelerde dededen görme bilgi ile fındık bahçelerini üretime dönüştürmeye çalışıyorlar. Büyük şehirlerde yaşam zorluğunu çeken insanlar kültürleri farklılaştığı, toprakla bağları koptuğu için isteseler de topraklarına bahçelerine bakmaktan acizler. Köy yaşamından uzaklaşan toplum kesimi ulaşımın pahalılığı yüzünden köylerine gidemediler, köyden koptular. Özellikle babadan kalma küçük arazisi olanlar yok pahasına arazilerini yarıcılara vermekte ve köyden tamamen uzaklaşmaktadırlar. Küçük araziler birer birer satılmaya başlandı. Köyde bu bahçeleri alacak sermaye birikimi olmadığı için, yabancı birileri tarafından bahçelerin satın alınması köydeki yıllarca biriken kültürün değişmesine, başkalaşmasına neden olmaya başladı. Köylük birimde her ailenin bir biçimde birbirleri ile akraba ve hısım olmaları sonucu yaşayan imece kültürü de tamamen yok oldu. Bu olumsuz tablonun kısa vadeli küçük çözümlerle ortadan kaldırılması mümkün değildir. Bu meyanda Karadeniz’e özgü yeni etkin uygulanabilir bir programın hayata geçirilmesi gerekir. Akıllı bilimsel planlı bir uygulama ile memleketinin dışındaki insanların da memleketlerine gelmeleri hatta buralarda ikamet etmeleri sağlanabilir. Bu olumsuz tablodan çıkıp köyü üretir hale getirmek için yapılması gerekenleri şu başlıkta sıralayabiliriz. Önce bahçe bakımı ve üretim için gerekli olacak emeği sıralamakta fayda var. -Bahçe Bakımı; BAHÇELEME (seyrekleştirme, uygun olmayan kırık sakat dalların usulüne uygun kesimi) ocak diplerinin ışkın(yılkı) dan temizlenmesi. -Gübreleme, (Kışlık ve baharda) Kireç atama, -İlaçlama, -Fındık toplama (Hasat) -Kurutma ve pazarlama olarak belirlenebilir. Yukarıda yıl içinde mevsimsel olarak belirlenmiş işleri yapabilecek köylerde yeteri kadar insan gücü yoktur. Devlet, mahalli yönetim ve halkın birlikte koordineli iş birliği ile bu sorunların üstesinden gelinip köylerimiz üretime dönüştürülüp daha yaşanılabilir bir hale getirilebilir. Yakın geçmişte ve zamanımızda yaylaların özellikle yabancılara satıldığı dikkate alındığında fındık bahçelerimizin de yabancılar tarafından satın alınacağı kesindir. Böyle bir olasılık bölgemizin demografik yapısını değiştirecek toplumsal yapımız ve kültürümüz erozyona uğrayacaktır. Atalarımızın kanları ve terleri pahasına bize torunlarımıza bırakmamız için emanet bıraktıkları bu topraklar böyle giderse el değiştirmek zorunda kalacaktır. Asıl beka sorunu burada kendini hissettirmektedir. Bu konuda üst düzeyde bir plan proje gerekmektedir. Valiliklerin ve Kaymakamlıkların ”İlçe Tarım Müdürlüklerinin” koordinesinde Mahalli idarenin ”Belediyelerin” sekretaryasında kalıcı, denetlenebilir üretimi koordine edecek ve geliştirip artıracak bir proje hayata geçirilebilir. Belediyelerin bünyelerinde bahçe bakımı için ekipler oluşturulabilir. İl ve ilçe özelinde açılan bir seçme değerlendirmesi ile belirlenen kişiler İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerinde kurslara tabi tutulup sertifika sahibi yapılıp belediyelerde istihdam edilip zamanı geldiğinde disiplinli bir koordine ile il ve ilçedeki köylerde bahçe bakımı işlerinde istihdam edilebilir. Tüm ekonomik parasal işleri belediyeler takip ederler. Bahçesi için adama ihtiyaca olan bahçe sahipleri belediyelerden bunu temin ederler. Kişilerin ulaşım ve beslenme işleri belediyelerce karşılanır. Çünkü kendi bünyelerinin personelidirler. Hem önemli bir istihdam alanı açılmış olur. Bu sertifikalı elemanlar bahçe bakımı, bahçe temizliği, gübreleme ve ilaçlama işlerini plan içeriğinde isteğe bağlı olarak yerine getirirler. Tespit edilen ücret politikası ile ücretler tek elden ilgili kurum vasıtası ile çalışanlara ulaştırılır. -En büyük sorun ise hasat (toplama)da kendini göstermektedir. Karadeniz özelinde fındık toplayacak elaman olmayınca bu eksiklik Doğu ve Güney Doğu Anadolu’dan gelen işçilerle karşılanmaktadır. Bu da önemli sorunları beraberinde getirmektedir. Yatma, ulaşım, beslenme başlı başına önemli sorundur. Yatmaya yeri olmayanlar, yemeğini kendileri yapanlar büyük sorunlar yaşamaktadırlar. Fındık mevsiminde bir kargaşa sürüp gitmektedir. Ücret politikası ise tamamen başlı başına sorundur. Güvenlik önemli sorunudur. Gelen işçilerin kimliklerini güvenlik güçlerine verme zorunluluğu vardır. Kaymakamlığın koordinesinde Belediyelerin sekretaryalığında, belediyeler diğer il ve ülkelerden gelecek işçileri merkezi sistemle koordine edebilir. Onların yatma beslenme ulaşım sorunlarını üstlenebilir. Gelen her işçiler sisteme kayıt edilir. Merkezi denetim sonunda güvenlik sorunu da ortadan kalkar. İşçi çalıştıracak bahçe sahipleri işçilerle muhatap olmaz. Ücret, ulaşım, beslenme ve barınma tüm Belediyeler tarafından koordine edilebilir. Bu çaba için Belediyelerde ayrı bir birim kurulabilir. Bu sistemle hem önemli bir istihdam yaratılır, hem belediyeler kazanç temin ederler, hem de başka illerden gelen işçiler güvenli bir hasat zamanı geçirirler. Güvenlik sorunu ortadan kalkar. Satış ve pazarlama için Fiskobirlik tekrar faaliyete geçirilip üretici birkaç manav ve tüccarın baskısından kurtulur. Ülke koşulları üretim ve emek dikkate alınarak belirlenen fiyat politikası ile halkın zarar etmesi önlendiği gibi halka güven kazandırılır. Bu uygulamaların en önemli sonucu ise küçük bahçesi olduğu için köyünden kopanlar, ekonomik nedenlerle köye gelemeyen insanlar köylerine gelmeye başlarlar. Atıl olan bahçeler üretime açılır. Büyük şehirlerden insanlar rahatlıkla köylerine dönmeye başlarlar. Hem metropol şehirler hem köyler rahatlar. Üretim artar. Köylerdeki sosyal yapı canlanır. Asıl ortaya çıkan “BEKA” sorunu bu şekilde çözülmüş olur. Fındık üretimi önemli ölçüde artarak ülke ekonomisine önemli katkı sunar. Bu sene kışın köyde idim. Kar çok yağdı. Bir gece Görele’nin en büyük köylerinden TÜRKELLİ KÖYÜNDE biz 11 kişi, Hepimiz de altmış yaşın üzerinde idik. Bir coğrafyayı vatan tutmanın en önemli ölçüsü o coğrafyanın özelliklerini ve üzerinde yaşanan olayları tarih babanın süzgecinden geçirerek öğrenmekten geçer. 13 Şubat Görele’nin kurtuluşu etkinliği kapsamında sevgili dostum Ayhan Yüksel ile İstanbul Beykoz Soğuksu da söyleşiye katıldım. Orada özellikle belirttim. Bize bu toprakları canları pahasına bırakan atalarımızı her gün anmalıyız. Onlara sonsuz minnet borcumuz var. Asıl olan ise kurtulan bu toprakları torunlarımıza bize bırakıldığı gibi bırakabiliyor muyuz, ya da bu uğurda çabamız yeterli mi diye düşünmek gerekir diye düşünüyorum. Güzel bereketli ve bol kazançlı sağlık ve mutluluk içinde geleceğe ulaştırabildiğiniz bir yaşam dileklerimle. 30.04.2023 Hüseyin ÇAKICI Emekli Tarih Öğretmeni
Ekleme Tarihi: 30 Nisan 2023 - Pazar

FINDIK RAPORU, SORUNLARI VE ÇÖZÜMLERİ

Küresel iklimsel değişiklik başta insanlar olmak üzere tüm canlıların yaşamlarını etkilemektedir. Aniden yağan sağanak yağmurlar değişik bölgelerde seller oluşturmakta, coğrafi koşullar değerlendirilmeden nehir kenarındaki yapılan yerleşim yerlerinde taşkınlar sonucu yüzlerce insan hayatlarını kaybetmektedir. Bu olumsuz coğrafi koşullar üretim dengelerini olumsuz etkilemektedir. Bu etkileşimden FINDIK’ ta olumsuz etkilenmektedir. Oluşan olumsuz koşullar zaman içinde kendini daha fazla hissettirecektir. Örneğin özellikle içme suyu kullanımını bizim bölgemizde denetim altında tutmamız gerekmektedir. Bilim adamlarının ön görüsü ile gelecekte bölgemiz önemli su sorunu ile karşılaşacaktır.
Yönetici ve yönetime talip insanlar bilimsel veriler ışığında daha etkin önlemler almak zorundadırlar diye düşünüyorum.
Ülkemiz İkinci Dünya Savaşına girmemiş, savaş sonunda yeni kurulan dünya düzeni içinde yer almaya çalışırken emperyalist ülkeler savaşa girmemiş olmamızı bahane ederek bizlere önemli yaptırımlarda bulundular.
Tek parti yönetimini bahane göstererek demokrasi tarafında yer almak istiyorsanız şu şekilde davranmalısınız diye Yahudi kökenli Amerikalı bir iktisatçıya Türkiye raporu hazırlattılar. Bu rapor aynen şöyledir.
-Ağır sanayi kurmayacaksınız, -Çok partili siyasi döneme geçeceksiniz, -Köy Enstitüsü nü kapatacaksınız.
Belirlenen bu ilkeler 1950 Demokrat Parti iktidarı tarafından harfiyen yerine getirilir. Köy Enstitüleri, Kayseri Uçak fabrikası, Eskişehir motor fabrikası kapatılır. Deniz Yolları, Demir Yolları atıl hale getirilip kara taşımacılığı özendirilir. Bu uygulama petrole bağımlılığının birinci aşamasıdır. Amerikan mallarının pazarlarımızda satılmaları için “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman” diye türkü bestelendirilir. Fabrikaların kapatılma işlemi hala bütün hızı ile devam etmektedir. Kağıt fabrikaları, Çimento fabrikaları ve niceleri satıldılar. Limanlarımız, Tank Palet Fabrikası gibi çok önemli stratejik fabrikalarımız satıldı. Fiskobirlik çalışamaz hale getirildi.
Yabancı kaynaklı montaja dayalı fabrikalar özellikle deniz ulaşımının kolay olduğu Marmara Denizi çevrelerine özellikle İstanbul ve çevresine yerleştirildi.
Bu fabrikaların iş gücünü karşılamak amacı ile köyler boşaltıldı. Yoksul olan köylü gençler iş ve aş amacıyla topraklarını terk ederek büyük şehirlerin kenar mahallelerine yerleştiler. Büyük şehirlerin kenarlarında kuralsız gecekondu yerleşimler mantar gibi çoğalmaya başladı. Zaman içinde bu gecekonduların üzerlerine çok katlı kuralsız binalar yapıldılar. Başta İstanbul ve büyük şehirlerdeki deprem sorunu bu çarpık ve kuralsız yerleşimin sonucudur. Yeni bir sosyal yapı yeni bir toplumsal problemler böyle başladı. Köylerde yaşanan göç köy nüfusunu azalttı. Köylerdeki tarım başta olmak üzere hayvancılıktaki üretim düştü. Köylerde nüfus azalınca köy okulları kapatılarak taşımalı sisteme geçilerek köyün öğretmenle bağı kesildi. Özellikle Karadeniz Bölgesinde tarlada bahçede çalışacak insan kalmadı. Şu an köylerde yetmiş yaşının üzeri insanlar atadan kalma bahçelerde dededen görme bilgi ile fındık bahçelerini üretime dönüştürmeye çalışıyorlar.
Büyük şehirlerde yaşam zorluğunu çeken insanlar kültürleri farklılaştığı, toprakla bağları koptuğu için isteseler de topraklarına bahçelerine bakmaktan acizler. Köy yaşamından uzaklaşan toplum kesimi ulaşımın pahalılığı yüzünden köylerine gidemediler, köyden koptular. Özellikle babadan kalma küçük arazisi olanlar yok pahasına arazilerini yarıcılara vermekte ve köyden tamamen uzaklaşmaktadırlar. Küçük araziler birer birer satılmaya başlandı. Köyde bu bahçeleri alacak sermaye birikimi olmadığı için, yabancı birileri tarafından bahçelerin satın alınması köydeki yıllarca biriken kültürün değişmesine, başkalaşmasına neden olmaya başladı. Köylük birimde her ailenin bir biçimde birbirleri ile akraba ve hısım olmaları sonucu yaşayan imece kültürü de tamamen yok oldu.
Bu olumsuz tablonun kısa vadeli küçük çözümlerle ortadan kaldırılması mümkün değildir. Bu meyanda Karadeniz’e özgü yeni etkin uygulanabilir bir programın hayata geçirilmesi gerekir. Akıllı bilimsel planlı bir uygulama ile memleketinin dışındaki insanların da memleketlerine gelmeleri hatta buralarda ikamet etmeleri sağlanabilir.
Bu olumsuz tablodan çıkıp köyü üretir hale getirmek için yapılması gerekenleri şu başlıkta sıralayabiliriz.
Önce bahçe bakımı ve üretim için gerekli olacak emeği sıralamakta fayda var.
-Bahçe Bakımı; BAHÇELEME (seyrekleştirme, uygun olmayan kırık sakat dalların usulüne uygun kesimi) ocak diplerinin ışkın(yılkı) dan temizlenmesi.
-Gübreleme, (Kışlık ve baharda) Kireç atama,
-İlaçlama,
-Fındık toplama (Hasat)
-Kurutma ve pazarlama olarak belirlenebilir.
Yukarıda yıl içinde mevsimsel olarak belirlenmiş işleri yapabilecek köylerde yeteri kadar insan gücü yoktur. Devlet, mahalli yönetim ve halkın birlikte koordineli iş birliği ile bu sorunların üstesinden gelinip köylerimiz üretime dönüştürülüp daha yaşanılabilir bir hale getirilebilir. Yakın geçmişte ve zamanımızda yaylaların özellikle yabancılara satıldığı dikkate alındığında fındık bahçelerimizin de yabancılar tarafından satın alınacağı kesindir. Böyle bir olasılık bölgemizin demografik yapısını değiştirecek toplumsal yapımız ve kültürümüz erozyona uğrayacaktır. Atalarımızın kanları ve terleri pahasına bize torunlarımıza bırakmamız için emanet bıraktıkları bu topraklar böyle giderse el değiştirmek zorunda kalacaktır. Asıl beka sorunu burada kendini hissettirmektedir.
Bu konuda üst düzeyde bir plan proje gerekmektedir. Valiliklerin ve Kaymakamlıkların ”İlçe Tarım Müdürlüklerinin” koordinesinde Mahalli idarenin ”Belediyelerin” sekretaryasında kalıcı, denetlenebilir üretimi koordine edecek ve geliştirip artıracak bir proje hayata geçirilebilir.
Belediyelerin bünyelerinde bahçe bakımı için ekipler oluşturulabilir. İl ve ilçe özelinde açılan bir seçme değerlendirmesi ile belirlenen kişiler İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerinde kurslara tabi tutulup sertifika sahibi yapılıp belediyelerde istihdam edilip zamanı geldiğinde disiplinli bir koordine ile il ve ilçedeki köylerde bahçe bakımı işlerinde istihdam edilebilir. Tüm ekonomik parasal işleri belediyeler takip ederler. Bahçesi için adama ihtiyaca olan bahçe sahipleri belediyelerden bunu temin ederler. Kişilerin ulaşım ve beslenme işleri belediyelerce karşılanır. Çünkü kendi bünyelerinin personelidirler. Hem önemli bir istihdam alanı açılmış olur.
Bu sertifikalı elemanlar bahçe bakımı, bahçe temizliği, gübreleme ve ilaçlama işlerini plan içeriğinde isteğe bağlı olarak yerine getirirler. Tespit edilen ücret politikası ile ücretler tek elden ilgili kurum vasıtası ile çalışanlara ulaştırılır.
-En büyük sorun ise hasat (toplama)da kendini göstermektedir. Karadeniz özelinde fındık toplayacak elaman olmayınca bu eksiklik Doğu ve Güney Doğu Anadolu’dan gelen işçilerle karşılanmaktadır. Bu da önemli sorunları beraberinde getirmektedir. Yatma, ulaşım, beslenme başlı başına önemli sorundur. Yatmaya yeri olmayanlar, yemeğini kendileri yapanlar büyük sorunlar yaşamaktadırlar. Fındık mevsiminde bir kargaşa sürüp gitmektedir. Ücret politikası ise tamamen başlı başına sorundur. Güvenlik önemli sorunudur. Gelen işçilerin kimliklerini güvenlik güçlerine verme zorunluluğu vardır. Kaymakamlığın koordinesinde Belediyelerin sekretaryalığında, belediyeler diğer il ve ülkelerden gelecek işçileri merkezi sistemle koordine edebilir. Onların yatma beslenme ulaşım sorunlarını üstlenebilir. Gelen her işçiler sisteme kayıt edilir. Merkezi denetim sonunda güvenlik sorunu da ortadan kalkar. İşçi çalıştıracak bahçe sahipleri işçilerle muhatap olmaz. Ücret, ulaşım, beslenme ve barınma tüm Belediyeler tarafından koordine edilebilir. Bu çaba için Belediyelerde ayrı bir birim kurulabilir.
Bu sistemle hem önemli bir istihdam yaratılır, hem belediyeler kazanç temin ederler, hem de başka illerden gelen işçiler güvenli bir hasat zamanı geçirirler. Güvenlik sorunu ortadan kalkar.
Satış ve pazarlama için Fiskobirlik tekrar faaliyete geçirilip üretici birkaç manav ve tüccarın baskısından kurtulur. Ülke koşulları üretim ve emek dikkate alınarak belirlenen fiyat politikası ile halkın zarar etmesi önlendiği gibi halka güven kazandırılır.
Bu uygulamaların en önemli sonucu ise küçük bahçesi olduğu için köyünden kopanlar, ekonomik nedenlerle köye gelemeyen insanlar köylerine gelmeye başlarlar. Atıl olan bahçeler üretime açılır. Büyük şehirlerden insanlar rahatlıkla köylerine dönmeye başlarlar. Hem metropol şehirler hem köyler rahatlar. Üretim artar. Köylerdeki sosyal yapı canlanır. Asıl ortaya çıkan “BEKA” sorunu bu şekilde çözülmüş olur. Fındık üretimi önemli ölçüde artarak ülke ekonomisine önemli katkı sunar.
Bu sene kışın köyde idim. Kar çok yağdı. Bir gece Görele’nin en büyük köylerinden TÜRKELLİ KÖYÜNDE biz 11 kişi, Hepimiz de altmış yaşın üzerinde idik.
Bir coğrafyayı vatan tutmanın en önemli ölçüsü o coğrafyanın özelliklerini ve üzerinde yaşanan olayları tarih babanın süzgecinden geçirerek öğrenmekten geçer.
13 Şubat Görele’nin kurtuluşu etkinliği kapsamında sevgili dostum Ayhan Yüksel ile İstanbul Beykoz Soğuksu da söyleşiye katıldım. Orada özellikle belirttim. Bize bu toprakları canları pahasına bırakan atalarımızı her gün anmalıyız. Onlara sonsuz minnet borcumuz var. Asıl olan ise kurtulan bu toprakları torunlarımıza bize bırakıldığı gibi bırakabiliyor muyuz, ya da bu uğurda çabamız yeterli mi diye düşünmek gerekir diye düşünüyorum.
Güzel bereketli ve bol kazançlı sağlık ve mutluluk içinde geleceğe ulaştırabildiğiniz bir yaşam dileklerimle. 30.04.2023
Hüseyin ÇAKICI
Emekli Tarih Öğretmeni
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.