Mayıs ayında iki farklı seçim yaşadık. Birinde Millet Meclisini oluşturduk, ikincide Cumhurbaşkanını seçtik. Seçim adil koşullarda mı yapıldı denirse bence hayır. Örneğin TRT tüm vatandaşların vergileri ile yaşamasına rağmen adil davranmadı. Siyasi iktidarın yandaşı gibi davranıp muhalefete eşit konuşma hakkı tanımadı. Kural dışı vatandaşlık verilen yabancıların yoğun oyları mevcut iktidarı tekrar seçtirdi. Türkçe bilmeyen kılık kıyafeti ile bizlere hiç benzemeyen kişi bayrağımızı eline alarak seçim zaferi yaptı. Bir Arap üç çarşaflı eşi ile bizim çocuklarımızın geleceği hakkında oy kullandı. Geçmiş seçimde yasa dışı olarak mühürsüz zarflarlar içindeki oylar kabul edilerek iktidar sağlanmıştı. Halkın oyları ile seçilen bir milletvekili ANAYASA’ nın amir hükümlerine rağmen tutuklu olduğu cezaevinden tahliye edilmedi. Bu konuda hiçbir gerekçe açıklanmadı. Seçim öncesi siyasi otoritenin iktisat bilimcileri tarafından kabul görmeyen ekonomi politikası yüzünden HAZİNE (Beyt’ül Mal) olağanüstü açık vermiş. Siyasi otoritenin din eksenli söylemleri tamamen yer değiştirdi. NAS ( Kur’an daki uyulması gereken kurallarla, Hz Peygamberin uyulması gereken söylemleri HADİS lerin genel adıdır). Faiz konusunda NAS a mutlaka uyulması gerektiği konusunda toplum maniple edilirken seçim sonunda bu düşünceden vazgeçildi. Dini kurallar siyaset malzemesi haline getirildi. Dini kuralları sadece hocaların söylemlerinden öğrenen halk katmanları da bu düşünceyi yargılamadılar. Heterodoks (Kural dışı) ekonomi politikası büyük övünçlere rağmen, Ortodoks (kurallı) ekonomi politikası ile yer değiştirdi. Yeni dönem siyasi erk geçmiş dönemin yanlış politikalarının sorumluluğunu halka yükleyerek kemer sıkma politikasını hayata geçirmeye başladı. Dolar 26.000 tel yi geçti. Hayat pahalılığı zaten insanların boynunu büküyordu. Çalışanların ev kiralarını ödemeleri mümkün değilken maaşlara yapılan zam insanların yaşamlarını kolaylaştırmak bir yerde daha da zorlaştırmaya başladı. Yeni evli çiftlerde boşanmalar zaten artmıştı. Seçim öncesi yaklaşık beş yüz yıl ülkemize yetecek petrolün bulunduğu açıklanmasına rağmen petrole zam üstünü sam yapılıyor. Seçim öncesinde bulunduğu söylenen petrolden kimse bahsetmiyor. Geçmiş dönemlerde bütçenin verdiği açık halkın, özellikle emeklinin sırtına yükleniyor. Devlet yetkilileri körfez ülkelerinden borç para (SIVAP) alabilmek için temaslara başladı. Devletlerarası para ticaretinde kefil ya da ipotek nasıl gösterilir. Ya da bir devlet bir devlete borç parayı ne karşılığında verir. Bir tarihçi olarak çok detaylı bilmemekle birlikte Osmanlı Devletinin Yabancı bankerlerden aldığı borçlar karşılığı devletin olmazsa olmaz gelirleri (Tuz, gümrük maden, liman gelirleri….gibi) alacaklı ülkelere ipotek edildiğini tarihi kaynaklardan biliyorum. Bir başka üzerinde durdurulması gereken olay da bence ev alarak vatandaşlık alan insanların seçimlerde oy kullanarak ülkenin kaderini değiştirdiği olayıdır. Vatandaşlık alma hakkı yasalarla kurala bağlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilmek için özellikle anlaşılabilir Türkçe bilme, en az beş yıl ülke sınırlarında ikamet etme kuralı vardır. Elinde Türk bayrağı ile Arapça sevinç gösterisi yapan, Arabistan da üç çarşaflı eşiyle bizim kaderimizi belirleyen seçimde oy kullanan vatandaşları düşünmeden edemiyorum, Dünyanın başka ülkesinde olup olmadığını da çok merak ediyorum. Bu adamlar benim torunlarımın geleceği ile karar verme hakkını nereden alıyorlar. Memur ve emekli maaş zamları açıklandı. Memura bir nebze, ama emekliye enflasyon karşısında insanca yaşayabilecekleri zam vermediler. Gerekçeleri ise hazinede paranın olmadığı ve kemer sıkma politikası olduğunu açıkça söylediler. Sanki hazineyi biz emekliler talan etmişiz gibi. Kur korumalı mevduat, geçmediğimiz köprülerin, tedavi olamadığımız hastanelerin fütursuzca masraflarını sanki bizler yapmışız gibi. Görele’de ekmek 25.00 tl den satılmaya başlandı. İstanbul’da ekmek 8,5 tl olmuş. Yoksulun tek beslenme pardon karnını doyurma gerekçesi olan ekmekte zannederim alınamazlar arasına katılmıştır. Bu gidişle fiyatların daha da artacağı düşünülmektedir. Şu anda ülkemizin manzarası benim bakış açımdan bu şekilde görünüyor. İçinde bulunduğumuz durum önemli olmak ve olmamak(Beka) sonudur. Çocuklarımın ve torunlarımın geleceğini düşündükçe uykularım kaçmaktadır. Buna rağmen umudumu üst düzeyde korumaya çaba gösteriyorum. Ezilen halk katmanları bir gün elbet gerçekleri görecektir. Balçıkla sıvanmaya çalışılan güneş bir gün bütün sıcaklığı ve aydınlığı ile ufukta görünecektir. Gelecek aydınlık günler sizlerin olsun. Sağlık ve mutluluk içinde kalınız. 18.07. 2023 Hüseyin ÇAKICI Emekli Tarih Öğretmeni. Tüm ifadeler: 44   Mayıs ayında iki farklı seçim yaşadık. Birinde Millet Meclisini oluşturduk, ikincide Cumhurbaşkanını seçtik. Seçim adil koşullarda mı yapıldı denirse bence hayır. Örneğin TRT tüm vatandaşların vergileri ile yaşamasına rağmen adil davranmadı. Siyasi iktidarın yandaşı gibi davranıp muhalefete eşit konuşma hakkı tanımadı. Kural dışı vatandaşlık verilen yabancıların yoğun oyları mevcut iktidarı tekrar seçtirdi. Türkçe bilmeyen kılık kıyafeti ile bizlere hiç benzemeyen kişi bayrağımızı eline alarak seçim zaferi yaptı. Bir Arap üç çarşaflı eşi ile bizim çocuklarımızın geleceği hakkında oy kullandı. Geçmiş seçimde yasa dışı olarak mühürsüz zarflarlar içindeki oylar kabul edilerek iktidar sağlanmıştı. Halkın oyları ile seçilen bir milletvekili ANAYASA’ nın amir hükümlerine rağmen tutuklu olduğu cezaevinden tahliye edilmedi. Bu konuda hiçbir gerekçe açıklanmadı. Seçim öncesi siyasi otoritenin iktisat bilimcileri tarafından kabul görmeyen ekonomi politikası yüzünden HAZİNE (Beyt’ül Mal) olağanüstü açık vermiş. Siyasi otoritenin din eksenli söylemleri tamamen yer değiştirdi. NAS ( Kur’an daki uyulması gereken kurallarla, Hz Peygamberin uyulması gereken söylemleri HADİS lerin genel adıdır). Faiz konusunda NAS a mutlaka uyulması gerektiği konusunda toplum maniple edilirken seçim sonunda bu düşünceden vazgeçildi. Dini kurallar siyaset malzemesi haline getirildi. Dini kuralları sadece hocaların söylemlerinden öğrenen halk katmanları da bu düşünceyi yargılamadılar. Heterodoks (Kural dışı) ekonomi politikası büyük övünçlere rağmen, Ortodoks (kurallı) ekonomi politikası ile yer değiştirdi. Yeni dönem siyasi erk geçmiş dönemin yanlış politikalarının sorumluluğunu halka yükleyerek kemer sıkma politikasını hayata geçirmeye başladı. Dolar 26.000 tel yi geçti. Hayat pahalılığı zaten insanların boynunu büküyordu. Çalışanların ev kiralarını ödemeleri mümkün değilken maaşlara yapılan zam insanların yaşamlarını kolaylaştırmak bir yerde daha da zorlaştırmaya başladı. Yeni evli çiftlerde boşanmalar zaten artmıştı. Seçim öncesi yaklaşık beş yüz yıl ülkemize yetecek petrolün bulunduğu açıklanmasına rağmen petrole zam üstünü sam yapılıyor. Seçim öncesinde bulunduğu söylenen petrolden kimse bahsetmiyor. Geçmiş dönemlerde bütçenin verdiği açık halkın, özellikle emeklinin sırtına yükleniyor. Devlet yetkilileri körfez ülkelerinden borç para (SIVAP) alabilmek için temaslara başladı. Devletlerarası para ticaretinde kefil ya da ipotek nasıl gösterilir. Ya da bir devlet bir devlete borç parayı ne karşılığında verir. Bir tarihçi olarak çok detaylı bilmemekle birlikte Osmanlı Devletinin Yabancı bankerlerden aldığı borçlar karşılığı devletin olmazsa olmaz gelirleri (Tuz, gümrük maden, liman gelirleri….gibi) alacaklı ülkelere ipotek edildiğini tarihi kaynaklardan biliyorum. Bir başka üzerinde durdurulması gereken olay da bence ev alarak vatandaşlık alan insanların seçimlerde oy kullanarak ülkenin kaderini değiştirdiği olayıdır. Vatandaşlık alma hakkı yasalarla kurala bağlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olabilmek için özellikle anlaşılabilir Türkçe bilme, en az beş yıl ülke sınırlarında ikamet etme kuralı vardır. Elinde Türk bayrağı ile Arapça sevinç gösterisi yapan, Arabistan da üç çarşaflı eşiyle bizim kaderimizi belirleyen seçimde oy kullanan vatandaşları düşünmeden edemiyorum, Dünyanın başka ülkesinde olup olmadığını da çok merak ediyorum. Bu adamlar benim torunlarımın geleceği ile karar verme hakkını nereden alıyorlar. Memur ve emekli maaş zamları açıklandı. Memura bir nebze, ama emekliye enflasyon karşısında insanca yaşayabilecekleri zam vermediler. Gerekçeleri ise hazinede paranın olmadığı ve kemer sıkma politikası olduğunu açıkça söylediler. Sanki hazineyi biz emekliler talan etmişiz gibi. Kur korumalı mevduat, geçmediğimiz köprülerin, tedavi olamadığımız hastanelerin fütursuzca masraflarını sanki bizler yapmışız gibi. Görele’de ekmek 25.00 tl den satılmaya başlandı. İstanbul’da ekmek 8,5 tl olmuş. Yoksulun tek beslenme pardon karnını doyurma gerekçesi olan ekmekte zannederim alınamazlar arasına katılmıştır. Bu gidişle fiyatların daha da artacağı düşünülmektedir. Şu anda ülkemizin manzarası benim bakış açımdan bu şekilde görünüyor. İçinde bulunduğumuz durum önemli olmak ve olmamak(Beka) sonudur. Çocuklarımın ve torunlarımın geleceğini düşündükçe uykularım kaçmaktadır. Buna rağmen umudumu üst düzeyde korumaya çaba gösteriyorum. Ezilen halk katmanları bir gün elbet gerçekleri görecektir. Balçıkla sıvanmaya çalışılan güneş bir gün bütün sıcaklığı ve aydınlığı ile ufukta görünecektir. Gelecek aydınlık günler sizlerin olsun. Sağlık ve mutluluk içinde kalınız. 18.07. 2023 Hüseyin ÇAKICI Emekli Tarih Öğretmeni.