Tesadüfen baktığım internette ilginç bir söyleşi ile karşılaştım. Konuşmacının biri Araştırmacı Tarihçi Cengiz ÖZAKINCI’nın düşüncelerini anlatıyordu. Cengiz hocamız özellikle Türk Tarihini ve Cumhuriyet tarihini detaylı araştıran çok saygı duyduğum ve düşünceleri ve araştırmalarından çok yararlandığım hocalarımızdandır.
Bu dinletiden sonra memlekette olmam ve kitaplığımın İstanbul’da olması nedeniyle Google den yararlanmak zorunda kaldım.
Laiklik kısa anlatımı ile din ile devlet işlerinin birbirlerinden ayrılmasının pratik anlatımıdır. Laiklik ve Sekülerizm başlıklı yazımda detaylı anlatmıştım. Laiklik yönetim anlayışı olmasına karşılık SEKÜLERİZM yaşam biçimidir. Bir toplum düşünün her inanç sisteminde her etnik toplulukta olanlar bir siyasi sistem içinde birlikte yaşamaktadırlar. Bu farklı inanç ve kimlikteki toplulukların barış içinde yaşamasının güvencesi Laik siyasi sistem ve SEKÜLER yaşam biçimidir.
Türk toplumlarının özellikleri diğer toplumlara benzemezler. Türkler her türlü dine inanmışlardır. Örneğin, Hazar Türkleri Musevidir. Gagavuz(Gökoğuz) ar Ortodoks Hristiyandırlar. Selçuklu ve Osmanlı Türkleri Müslümandırlar. Orta Asya’da yaşayan Türk toplumlarından bazıları Budistirler. Aralarında Şaman ve Maneist olanlar da vardır. GÖK TANRI DİNİ Türk’lerin geleneksel inanç sistemidir. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında Ortodoks Hristiyan Türkler Papa EFTİM Başkanlığında Kurtuluş savaşına bizzat katılmak bile istemişlerdir. Şu anda Tophanede Kiliseleri aktif haldedir.
Türkler arasındaki bu inançsal farklılıklar mezhepsel olarak da farklılıklar göstermektedir. Anadolu Türk halkının çoğunluğu Alevi inancına tabi Müslümandırlar.
Hazar Türklerinde yedi yargıç vardır. İkisi Müslüman, ikisi Musevi, ikisi Hristiyan, biri ise Budistir. Bu yaşam biçimi laik siyasi sitem ve SEKÜLER yaşam biçiminin sonucudur.
Asıl yazmak istediğim ise Selçuklu hükümdarı TUĞRUL BEY in Abbasi Halifesi EMRİLLAH ile ilişkisi idi.
Tuğrul Bey 1055 yılında Bağdat’a girip Abbasi Halifesini Büveyhoğulları baskısından kurtarınca Halife EMRİLLAH Tuğrul Bey’ e doğunun ve batının hükümdarı ünvanını verdi. Tuğrul Bey 3 Şubat 1057 günü Hilafet ile saltanatı tamamen birbirinden ayırdı. Melikşah’ın ölümünden sonra ortaya çıkan kargaşalıktan sonra halifeler bağımsızlıklarını almak için çok mücadele etmişlerdir. Cengiz Han’ın torunu Hülagu’nun yönetimindeki İlhanlılar Bağdat ı yakıp yıkarak Abbasi halifeliğine son verdiler. Halifelik oradan Mısırdaki Memluk Sultanlığının koruması altına girdi. 1517 yılında da Yavuz Selim ile birlikte Osmanlı Devletine geçmiştir.
Fransız Doğu bilimci Joseph De Guignes yazdığı eserinde Fransız Devriminin Laiklik düşüncesinin Selçuklu Hükümdarı Tuğrul Beyden alındığını yazmaktadır. Fransız Devriminin kuramcılarından VOLTER Fransız Devrimi ile ilgili yazdığı bir makalesinde Guignes in bu kitabından Selçuk Bey ile Abbasi Halifesi arasındaki laik yönetim anlayışı ile ilgili bilgiler aktarmıştır.
Laik- Seküler yaşam biçimi Türklerin yıllar içinde biriktirdiği yaşam alışkanlıklarıdır. Osmanlı Devletinde özellikle Yavuz’dan sonra Sünni dini baskı toplum üzerinde yoğunlaşmıştır. Osmanlı Devleti Türkleri “Etrakı bi idrak (İdraksız, algılaması kıt)” olarak nitelemektedir.
Türklerdeki ana kültürü, kadına saygı ve hoş görü, SEKÜLER yaşam biçimi ve laik yönetim anlayışının sonucudur.
Atatürk’ün laiklik anlayışı özünde Fransız kaynaklı değildir. Atatürk’ün bu düşünce ve yönetim anlayışını Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyden aldığı Cengiz hocamız tarafından bizzat belirtilmektedir. Bu bilgiler için hocamıza ayrıca teşekkür ediyorum.
Gündemi gerekli ve gereksiz meşgul edilip yalan yanlış anlatılan laiklik anlayışının Türklerdeki yaşamı ve dünyaya yansıması kısaca bu şekildedir.
Bu vesile ile sevgili hocamız Cengiz ÖZAKINCI saygı ile anıyor, sizler sevgili dostlarıma güzel mutlu günler diliyorum. Sağlıcakla kalınız. 09.02.2024
Hüseyin ÇAKICI
Emekli Tarih Öğretmeni.