12/11/2020 tarihli, "EYNESİL YÖRESİNDEN NOT ETİĞİM DÖRTLÜKLER (3)" adlı yazımı, "Dörtlüklerin hepsi bitti mi?
Bitmedi.
Onları da ilerde yazarım.", diye bitirmiştim.
O günden beri epey dörtlük birikmiş.
Babaannem yaylada nasıl olduysa, döşeği yakmış.
Olay duyulunca, komşu kadınlardan birisi:
"Şu karşıda yayılır,
Ekincinin eşeği.
Şükrü gelir cenükten,
Sana sorar döşeği." diye takılmış.
Babaannem altta kalır mı? Biraz düşündükten sonra:
" Haburadan o yana,
Giderim yana yana.
Güllük döşeklerini,
Hazır ederim ona." diye cevabı yapıştırmış.
Güzel bir öyküsü olduğunu tahmin ettiğim usta işi bir dörtlük olduğu için, ikici sıraya alıyorum:
"Derenin kıyısına,
Göl ettim elim ile,
Işmar ettim almadı,
Gel ettim mendil ile."
Musa Uzun(Sabri Uzun'un dedesi.)
Ören Köyü kaynaklı dörtlüklele devam edelim:
"Kar çekildi Ören'den,
Çıktı Karayalağ'a.
Allah belalar versin,
Kocan denen salağa.
Karayalak başları,
Ne çakıllı çakıllı.
E kız senin kocadan,
Bizim inek akıllı."
Yöresel kemençeci, Picuğunun horancısı Dülü Hüseyin(Dülü Murat'ın babası) amcamın türkülerinden.
Cemal Durmuş
Bu dörtlükleri Yusuf Eren'e okuyunca, benzer iki dörtlük de o yazdırdı. Birlikte okuyalım:
"Mevla versin bin bela,
Kocan denen salağa.
Kar eridi Ören' de,
Çıktı kara yalağa.
Çevirme'nin başları,
Ne çakıllı çakıllı.
E kız senin kocadan
Bizim inek akıllı."
(23/06/2023)
Cemal Durmuş, dörtlükleri benim fesbuktaki bir paylaşımıma yorum olarak yazmıştı.
Daha sonra:
" Şükrü Çoban, amcamın Kore Harbi için de türküleri var.
'Gelen teskere benim,/ Babama (da) veremem./Kore'deki düşmana,/ Gidip göğüs geremem.'
Bu türkü için divanı harbe çıkıp hücre cezası alıyor.
Orada vereme yakalanıyor.
Babamla ikiz olduğu için, beraber askere gidiyolar, fakat amcam teskere alamıyor.
Askeri isyana teşvikten hapse giren amcam, kalan cezasını Görele'de çekiyor." diye, bir yorum daha yapıyor.
Bu bilgiler, halkın(savaşa katılan askerin) Kore Savaşı'na karşına tutumunu yansıttığı için çok çok önemli buluyorum.
Kore Savaşı tarihini yazacak kişilerin, bu dörtlüğe gereken önemi vereceğinden kuşku duymuyorum.
Buradaki dörtlüğü daha iyi okuyabilmeniz için, düzgün bir biçimde yeniden yazıyorum:
" Gelen teskere benim,
Babama da veremem.
Kore'deki düşmana,
Varıp göğüs geremem."
Hüseyin(Dülü) Durmuş
Cemal Durmuş'un dörtlük ve öyküsü böyle...
İşin ilginç tarafı ben bu dörtlüğün benzerini, daha önce not etmiş, meraklısı arkadaşlarla paylaşmıştım.
Ayrıca bu dörtlüğü İshaklı Köyü'nden bir gazi tarafından söylendiğini yazmışım.
Daha önce not ettiğim dörtlük:
"Şu gelen teskeremi,
Babama da veremem.
Kore'nin askerine,
Varıp göğüs geremem." biçimindeydi.
Hangi bilgi daha doğru bilmem mümkün değil ama Cemal Durmuş'un amcası bu yüzden ceza aldığına göre, bu dörtlüğün Hüseyin Durmuş'a ait olduğunu düşünüyorum.
Kore Savaşı'na karşı olduğu için sakıncalı buluman tek dörtlüğün Hüseyin Durmuş'a ait olduğunu düşünebilirsiniz ama değil.
Eledim Eledim Hölük Eledim Türküsü'nün,
"Kore Dağları'nda ot kucak kucak,
Ne bilsin analar böyle olacak,
Irahmet yerine kurşun yağacak,
Gitti de gelmedi buna ne çare?" biçimdeki dörtlüğü de zamanın TRT yöneticileri tarafından sakıncalı bulunarak, türküden çıkarılmıştır.
Eynesil dışına çıktığımıza göre, biraz da tarihe gidelim:
"Biz cihanı terk edip gittik,
Zahmet ve rahatını meşk edip gittik,
Bundan sonra nöbet sizdedir,
Biz kendi nöbetimizi tutup gittik."
İzzeddin Keykavus
Her yönetici böyle diyebilse...