"Başım köpük köpük bulut,
İçim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkında,
Budak budak, serham serham bir ceviz,
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında. "
Çocukluğumuzda aileden olmaya büyüklere, genellikle "emi" derdik.
Amed emi, İbram emi, Üsin emi...
Komşumuz Hasan Işıl'a da öbür büyüklere dediğim gibi "Hasan emi" derdim.
Dünya güzeli bir abimizdi.
Çok hatıralarımız vardır...
Onunla ilgili belleğimde yer etmiş olan ilk anı onun düğünü ve onun düğününde yaşadığım küçük bir olaydır.
Olay küçük ama sanırım anlatması biraz uzun olacak.
Uzun olsa da bu ilginç anıyı belleğimde kaldığı kadarıyla anlatmaya çalışacağım.
Daha okula başlamamıştım, babam bir gün bizi alıp çarşıya götürdü.
Çarşıda, daha önce hiç içine girmediğim, sarı boyalı tek katlı bir binanın içine girdik.
Binanın içi oldukça kalabalıktı...
Galiba bizi sıraya soktular...
Binanın içinde değişik bir koku vardı, bu kokuyu daha önce hiç duymamıştım...
Salondaki konuşmalardan, çocuklara çiçek aşısı yapılacağını öğrendim...
Elma aşısı, armut aşısı gibi aşıların nasıl yapıldığını babam meyve aşılarken öğrenmiştim ama çocuklara yapılacak çiçek aşısının nasıl olacağını anlayamıyor, kendime göre senaryolar üretiyordum.
Ben çeşitli senaryolar kurarken, ilerde ki bir odanın kapısı açıldı, temiz giyimli ve çok güzel konuşan biri, ilk sıradaki gelsin, dedi.
İyi ki ilk sırada değilmişim, yoksa heyecandan bayılıp düşebilirdim..
Az sonra, aşı olmak için içeri giren ilk çocuk çıktı ve sıradakilere dönerek, hiç acımadı, dedi...
Çocuk acımadı, diyordu ama yapılan acı beni acıtırsa...
Ben bunları düşünürken, birkaç çocuk aşı olup çıktı.
Aşı olanların hiç biri ağlayıp sızlamıyordu...
Çocuklar girip çıktıkça, merakım ve korkum giderek azaldı...
Demek korkulacak bir şey yoktu..
Bir süre sonra sıra bana geldi...
Odaya girince, sağ kolunu aç ve sen sol tarafa bak, dediler...
Az sonra ben bir şey anlamadan, işlem tamam, çıkabilirsin, dediler...
Dışarı çıkıp koluma baktığımda, kolumda küçük bir çizik gördüm.
Çiçek aşısı dedikleri , buymuş meğer.
Bu aşı olayından bir hafta sonra sonra, komşumuz Işılların evinde daha önce tanık olmadığım bir hareketlilik başladı.
Işılların Hasan evlenecek, düğünü olacak deniyordu...
Evlenme ne, düğün ne pek anlamadığım kavramlardı...
O günlerin birinde, bizim evde büyük bir kalabalık oldu...
O zamana kadar bizim evde öyle bir kalabalık görmemiştim...
Anama sorduğumda işin iç yüzünü öğrendim, Halkova'dan düğüne gelen lerin bir kısmı bu gece bizde kalacaklarmış...
Gelenlerin konuların çoğu kadındı...
Her kafadan bir ses çıkıyordu...
O kalabalıkta beni, daha önce hiç yatmadığım, içinde öteberilerin bulunduğu; sıvasız, tavansız odadaki bir sandığın üzerinde yatırdılar...
Olağanüstü bir durumdu...
Uyandığımda, aşılı koluma birşeyler olduğunu fark ettim.
Açıp baktığımda; kolumdaki aşının kabuğunun koptuğunu kördüm.
Önce çok korktumsa da, aşı yerinin acımadığını görünce sevindim...
Kolumdaki bu aşı izi ne zaman dikkatimi çekse, aklıma bu anlatığım olaylar gelir.
Olayın bundan sonrasını anımsamıyorum...
Hasan emi ile ilgili unutamadığım ilk anım budur.