"Hülasa yaparsak şöyle bir durup,
Safi insanlıktır derdimiz bizim.
Fırıldak olanlar büyük bir grup,
Kıyıda köşede merdimiz bizim."
Ş. Birikimsiz
18 Mayıs 2022 günü, Beşikdüzü Aşiyan Düğün Salonu'nda Köy Enstitüleri ile ilgili bir güzel bir etkinliğe katılmıştık.
Etkinlikte konuşma yapanlardan biri de Prof. DR. Yakup Kepenek'di.
O'nun Köy Enstitüsü çıkışlı olduğunu, Köy Enstitüsü'nü Beşikdüzü'nde okuduğunu, etkinlikte yaptığı konuşmada öğrendim.
Kaynaklar, Yakup Kepenek'in 1938 yılında Ardeşen'in Yeniyol köyünde doğduğunu ve Köy Enstitüsü'nü Beşikdüzü'nde okuduğunu yazıyor.
Etkinlikte yaptığı konuşmada, anılarını anlattığı bölümde, Büyükliman, Görele ve Beşikdüzü'nden de söz ettiği için, çok ilgimi çekmiş ve bu anıları mutlaka yazmam gerekir, diye düşünmüş ve kısa kısa notlar almıştım...
Konuşmasını bitirdikten sonra, soluklanmak için çıktığı düğün salonunun kapısında, anlattığı anılardan çok etkilendiğimi, izni olursa, bir köşe yazısında bu anıları anlatmak istediğimi söyledim.
Memnuniyetle, dedi.
O gün, anlattığı anıları yazmak için izin almıştım ama bu güne dek yazma fırsatı bulamamıştım.
Demek kısmet bu haftayaymış.
Size de ilginç geleceğini umduğum bu anıları, aklımda kaldığı kadarıyla ve özetleyerek anlatmaya çalışacağım.
Ardeşen'in Yeniyol köyünde,1938 yılında doğan Kepenek, Köy Enstitülerinin son döneminde Beşikdüzü Köy Enstitüsü'nde okumuştur...
Gelelim anılarına:
Beşikdüzü'ne okumaya gidecek olan çocuk yaştaki Kepenek'i Ardeşen'de bir motora bindirmişler...
Motor, uğradığı iskele ve limanlarda Beşikdüzü'ne gitmek için bekleyen öbür köylü çocuklarını da alarak yoluna devam etmiş...
Hesapta bu çocukları Büyükliman'da karaya çıkartıp, oradan Beşikdüzü'ne götüreceklermiş.
İşler hiçte planlandığı gibi gitmemiş...
Çıkan set rüzgar, dalgaları kabartmış, motora ve motordakilere çok tehlikeli anlar yaşatmıştır...
Büyükliman'a geldiklerinde, motor kaptanı, bütün denemelerine karşın, azgın dalgalardan fırsat bulup öğrencileri karaya çıkaramamış ve uygun bir iskele bulabilmek umuduyla yoluna devam etmişler; uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra, hava kararmak üzereyken Görele İskelesi'nin önlerine varmışlardır.
Deniz dalgaları, Büyükliman'daki kadar olmasa da hala oldukça yüksekmiş...
Başka çareleri kalmadığı için, kaptan çocukları kıyıdan gelen kayıklara bindirip bir şekilde karaya çıkarmış...
Çocuklar sağ salim karaya çıksalarda, kendilerini sırım sıklam ıslanmaktan kurtulamamışlardır...
Kıyıya çıkınca, kayıkçılar, bu çocukların kollarından tutup en yakındaki bir kahveye götürürüp, üstlerini başlarını kurutmuşlar, o arada bazı vatandaşlar da, ekmek, zeytin gibi birşeyler getirerek çocukları doyurmuşlar...
Daha sonra bir kamyon ayarlayarak, Görele'den Beşikdüzü'ne göndermişler...
Beşikdüzü'ne vardıklarında ise, artık yarı gece olmuştur...