"Yazı yazarım yazı,
Aynanın kapağına.
Yine mi geldik yavrum,
Ayrılık sapağına?"
"Orhan(Kemal), uzun mektupları çoğunluk makine ile yazar.
Kısa mektupları da kurşun kalemle.
Çok okunaklı, kıvrak, imla kurallarına özenli, sonu hep selam, kelam ile biten mektuplar."
(Fikret Otyam, Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektuplar, Sayfa:131)
Bir yerde; yazı olsun, sohbet olsun fark etmez; yazının içeriğinden değil de okunaklılığından, güzelliğinden söz edilince, hemen beni ince ince bir ter basar.
Neden mi?
Anlatayım:
Alucra'da çalıştığım yıllardı.
Teftiş için müfettiş gelmişti...
Sınıf teftişine bittikten sonra, ders ve plan defterlerini istedi.
Ders ve plan defteri öğretmen masasının üstündeydi.
Pencerenin önünden ağır ağır masanın yanına vardım, masanın üstündeki defterleri müfettişe uzatıp, buyurun hocam defterler, dedim.
Ve hocam, hepsi tamam, diye de ekledim.
Memnun olmuşa benzemiyordu, kinayeli bir biçimde, bakacağız, dedi.
Ders defterini inceleyip, imzaladıktan sonra plan defterini aldı.
Ben de çaktırmadan göz ucuyla onu izliyordum.
Plan defterini biraz inceledikten sonra, karekterin bozuk, dedi.
Ben, bu yılki teftiş rahat geçecek derken, bu da neyin nesi idi?
- Anlamadım, hocam!
- Karekterin bozuk, dedim.
Şok olmuştum, sakin olmaya çalışarak:
- Hocam şaka mı yapıyorsunuz, bu da nereden çıktı? Diye sordum.
Kalbim küt küt atıyordu, sesim de oldukça değişmişti...
- İşimizi yapıyoruz hocam, ne şakası?
- Siz işinizi böyle mi yapıyorsunuz?
Ne demek, karekterin bozuk? Nerden anladınız karekterimin bozukluğunu?
Ters birşey dese vuracaktım.
Niyetimi anlamıştı.
- Hocam yanlış anladınız, ben yazı karekterinizden söz ediyorum.
- Öyle desenize!..
Korktuğuğunu anlıyordum.
- Hocam yazınız okunuyor, ama bir yazı karekteriniz yok.
- Hocam ben solağım, büyüklerin baskısı ile yazı yazarken sağ elimi kullanmak zorunda kaldım. Yazımın çirkin olması bu yüzden olmalı...
Hayretle:
- Öyle mi? Bilmiyordum hocam.
Olayı daha da büyütmemin anlamı yoktu.
- Öyle, dedim.
Konu kapanmıştı.
Okullarda resim ve güzel yazı derslerinden dokuz-on almama rağmen, el yazım okunaklı olsa da görünüş bakımından pek iyi değildir gerçekten.
Bu yüzden yazısı güzel birini gördüm mü, imrenirim...
Çocukluğumda büyüklerin baskısı ile sağ elimi kullanmak zorunda kalarak, güzel yazı yazma şansımı ben daha çocuklukta kaybetmişim.
Çocukluğumdaki baskıların izleri hala duruyor bende...
Kalem, makas, kaşık, çatal kullanırken sağ elimi; bıçak, silgi, bardak kullanırken sol elimi kullanıyorum...
Ha unutmadan yazayım; futbol, pinpon gibi sporları yaparken solak olmanın çok yararını gördüm, solak olmanın keyfini yaşadım.
Hep sıkıntısını çekecek değilim ya!
Sağ el sol el seçimleri neye göre yaptığımı sorarsanız, bu konuda herhangi bir fikrim yok.
Zaman içinde yerleşmiş alışkanlıklar olmalı.
Asıl konu güzel yazı olduğu için, bu konuya haftaya da devam etmek istiyorum.