Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şükrü ÇOBAN
Köşe Yazarı
Şükrü ÇOBAN
 

HER ÖLÜM BİRAZ ERKENDİR DERLER (3)

   Geçen haftaki yazımı, "Gözüm yaşamıştı, bu sözlerin benim için paradan çok değerli, derken sesim titriyordu...     Bu gün sana iki yevmiye vereceğim, dedi." diye bitirmiştim.    Bu yazının konusu olan Hasan Işıl veya benim Hasan emim, büyük öykücümüz Sait Faik Abasıyanık'ın öykülerinde anlatığı kahramanlar kadar yalın ve ilginç; yine büyük romancımız Orhan Kemal'in romalarında anlattığı kahramanlar kadar çileli bir emekçiydi...    Siz okuyucuların sıkılmayacağınızı bilsem, Hasan eminin bugün hala Eynesil'de zevkle anlatılan şakalarının ve öykülerinin hepsini anlatmak isterdim.    İnşallah bir başka sefere, diyerek Hasan emiyle yaptığımız son sohbeti ve  bu sohbetten bir gün sonra yaşananları anlatmak istiyorum.    Bir cuma akşamıydı, Ordu'dan bacımla eşi gelmişti...    O yüzden eve erken gidiyordum, bilirsiniz; damatlar gelince, kaynanalar iyi yemekler pişirilir...    Eve erken gitmemin asıl nedeni bu yemekleri kaçırmamaktı...    Yolda Hasan emiyle karşılaştık ve ona enişte Mahmut gelmiş, dedim.    Ne demek istediğimi anlamıştı...    Yarın Halkova'ya gideceğim, dinlenik olmam lazım, o dediğin işi yarın akşama bırakalım...      Yarın olursa, bütün masraflar da benden olur, dedi...      Acelesi yok, Mahmutlar birkaç gün Eynesil'de, yarın akşam otururuz, dedim...      Petrol ofisinin önünde, abileri Hüseyin ve İbrahim amcalar oturuyordu...     Bak Şükrü, benim 300 bin lira borcum var, sıkışık durumdayım ama bunlardan para isteyemiyorum, dedi.    Hasan emi, borcun var ama sen onlardan iyisin...    Havalar soğuyana kadar sen bu parayı kazanır borcu ödesin, sıkma canını, dedim...    Sağ ol, sen böyle konuşunca, borcumu unutuyorum, arkadaş dediğin, senin gibi olacak, dedi.    Ve yarın akşam buluşmak üzere ayrıldık.     Yarın sabah saat 9,5-10'a doğru memurlar derneğine çıktım...     O zamanlar, pullu okey oynamak modaydı...      Kafa dengi arkadaşlarla bir masa gurup oyuna başladık...      Oyuna başlayalı fazla bir zaman geçmemişti, kapıdan biri girdi  ve heyecanlı bir şekilde birşeyler söylemeye başladı...    Bütün dikkatimiz oyunda olduğu için ne olduğunu anlayamamıştık.    Fakat salonda bir hareketlilik olmuştu...    Az sonra ocakçı geldi ve benim için üzücü haberi verdi.    H asan Işıl, Görele'de geçirdiği bir kazada ölmüştü...     Belki ölmemiştir, dedim.     Ölmüş, dedi, cenazeyi Kuş Ali'nin arabası getirmiş, dedi.     Oyunu bırakıp çıktım lokalden...     Babam ölmüş gibi üzülmüştüm.     Hasan emi ile akşama buluşacağız, diye hayaller kurarken bu haber gelmişti...     O gün bu gündür, herhangi bir işe yaramayacağı için, anlatılanlar la yetinmiş, kazanın ayrıntılarını merak edip öğrenmemiştim.     Olayın ayrıntısını, Hasan Işıl'ın oğlu Ahmet'ten, 18/04/2024 günü çay içerken öğrendim.     Ahmet'in anlattıkların birlikte okuyalım:     "Bir cumartesi günüydü. Halovala  pazarına gitmek için, babam, abim Selami ve ben erkenden kalkıp,  Görele'ye gittik.    Görele'de bir mağazada bulunan babamın tufafiye dolu sandıklarını, Turan Uğurlu'nun çadırlı bedforduna yükledik.    Bedfordda bir çok sergicinin sandığı vardı.    Sabah yedi sıralarıydı...    Lise caddesinden ana yola çıkarken, karşı taraftan gelen doç, bizim kamyona çarptı...   Bu çarpma ile bizim kamyon yan yattı..   Babam(39), abim Selami ve ben(12) arabadaydık.   Ben kendime geldiğimde, sandıkların arasındaydım...   Babam ve Çanakçı'lı bir adam yerde yatıyordu...   Bende birşey yoktu...   Abim Selami yaralıydı...   Beni bir arabaya bindirip, Eynesil'de Petrol Ofisi olan amcamlara haber vermem için Eynesil'e gönderdiler...    Babam üç saat sonra ölmüş ve Kuş Ali(Bodur)'nin arabası ile Eynesil'e getirilmiş...    Bu anlattığım olay, 15/09/1979 tarihinde oldu..."     Ahmet Işıl'ın anlattığı bu acı olayı, biz öğleden sonra öğrenmiş ve çok üzülmüştük...     Sanırım en çok üzülenlerden biri de bendim.     Çünkü; hem patronum, hem komşum, hem emim(ona hep Hasan emi, diye hitap ederdim.) ve hem çok değerli bir arkadaşımdı...    Yazının başlığı neydi?    Her ölüm biraz erkendir derler.    Yanlış mı?
Ekleme Tarihi: 21 Nisan 2024 - Pazar

HER ÖLÜM BİRAZ ERKENDİR DERLER (3)

   Geçen haftaki yazımı, "Gözüm yaşamıştı, bu sözlerin benim için paradan çok değerli, derken sesim titriyordu...
    Bu gün sana iki yevmiye vereceğim, dedi.
" diye bitirmiştim.
   Bu yazının konusu olan Hasan Işıl veya benim Hasan emim, büyük öykücümüz Sait Faik Abasıyanık'ın öykülerinde anlatığı kahramanlar kadar yalın ve ilginç; yine büyük romancımız Orhan Kemal'in romalarında anlattığı kahramanlar kadar çileli bir emekçiydi...
   Siz okuyucuların sıkılmayacağınızı bilsem, Hasan eminin bugün hala Eynesil'de zevkle anlatılan şakalarının ve öykülerinin hepsini anlatmak isterdim.
   İnşallah bir başka sefere, diyerek Hasan emiyle yaptığımız son sohbeti ve  bu sohbetten bir gün sonra yaşananları anlatmak istiyorum.
   Bir cuma akşamıydı, Ordu'dan bacımla eşi gelmişti...
   O yüzden eve erken gidiyordum, bilirsiniz; damatlar gelince, kaynanalar iyi yemekler pişirilir...
   Eve erken gitmemin asıl nedeni bu yemekleri kaçırmamaktı...
   Yolda Hasan emiyle karşılaştık ve ona enişte Mahmut gelmiş, dedim.
   Ne demek istediğimi anlamıştı...
   Yarın Halkova'ya gideceğim, dinlenik olmam lazım, o dediğin işi yarın akşama bırakalım...
     Yarın olursa, bütün masraflar da benden olur, dedi...
     Acelesi yok, Mahmutlar birkaç gün Eynesil'de, yarın akşam otururuz, dedim...
     Petrol ofisinin önünde, abileri Hüseyin ve İbrahim amcalar oturuyordu...
    Bak Şükrü, benim 300 bin lira borcum var, sıkışık durumdayım ama bunlardan para isteyemiyorum, dedi.
   Hasan emi, borcun var ama sen onlardan iyisin...
   Havalar soğuyana kadar sen bu parayı kazanır borcu ödesin, sıkma canını, dedim...
   Sağ ol, sen böyle konuşunca, borcumu unutuyorum, arkadaş dediğin, senin gibi olacak, dedi.
   Ve yarın akşam buluşmak üzere ayrıldık.
    Yarın sabah saat 9,5-10'a doğru memurlar derneğine çıktım...
    O zamanlar, pullu okey oynamak modaydı...
     Kafa dengi arkadaşlarla bir masa gurup oyuna başladık...
     Oyuna başlayalı fazla bir zaman geçmemişti, kapıdan biri girdi  ve heyecanlı bir şekilde birşeyler söylemeye başladı...
   Bütün dikkatimiz oyunda olduğu için ne olduğunu anlayamamıştık.
   Fakat salonda bir hareketlilik olmuştu...
   Az sonra ocakçı geldi ve benim için üzücü haberi verdi.
   H asan Işıl, Görele'de geçirdiği bir kazada ölmüştü...
    Belki ölmemiştir, dedim.
    Ölmüş, dedi, cenazeyi Kuş Ali'nin arabası getirmiş, dedi.
    Oyunu bırakıp çıktım lokalden...
    Babam ölmüş gibi üzülmüştüm.
    Hasan emi ile akşama buluşacağız, diye hayaller kurarken bu haber gelmişti...
    O gün bu gündür, herhangi bir işe yaramayacağı için, anlatılanlar la yetinmiş, kazanın ayrıntılarını merak edip öğrenmemiştim.
    Olayın ayrıntısını, Hasan Işıl'ın oğlu Ahmet'ten, 18/04/2024 günü çay içerken öğrendim.
    Ahmet'in anlattıkların birlikte okuyalım:
    "Bir cumartesi günüydü.
Halovala  pazarına gitmek için, babam, abim Selami ve ben erkenden kalkıp,  Görele'ye gittik.
   Görele'de bir mağazada bulunan babamın tufafiye dolu sandıklarını, Turan Uğurlu'nun çadırlı bedforduna yükledik.
   Bedfordda bir çok sergicinin sandığı vardı.
   Sabah yedi sıralarıydı...
   Lise caddesinden ana yola çıkarken, karşı taraftan gelen doç, bizim kamyona çarptı...
  Bu çarpma ile bizim kamyon yan yattı..
  Babam(39), abim Selami ve ben(12) arabadaydık.
  Ben kendime geldiğimde, sandıkların arasındaydım...
  Babam ve Çanakçı'lı bir adam yerde yatıyordu...
  Bende birşey yoktu...
  Abim Selami yaralıydı...
  Beni bir arabaya bindirip, Eynesil'de Petrol Ofisi olan amcamlara haber vermem için Eynesil'e gönderdiler...
   Babam üç saat sonra ölmüş ve Kuş Ali(Bodur)'nin arabası ile Eynesil'e getirilmiş...
   Bu anlattığım olay, 15/09/1979 tarihinde oldu..."

    Ahmet Işıl'ın anlattığı bu acı olayı, biz öğleden sonra öğrenmiş ve çok üzülmüştük...
    Sanırım en çok üzülenlerden biri de bendim.
    Çünkü; hem patronum, hem komşum, hem emim(ona hep Hasan emi, diye hitap ederdim.) ve hem çok değerli bir arkadaşımdı...
   Yazının başlığı neydi?
   Her ölüm biraz erkendir derler.
   Yanlış mı?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.