Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şükrü ÇOBAN
Köşe Yazarı
Şükrü ÇOBAN
 

HAYAT EN İYİ ÖĞRETMENDİR

"Deneyimden daha güçlü bir öğretmen yoktur; ama öğrenme isteği olmadıkça, deneyimden hiç birşey öğrenilmez." George B. Show Aldığımız derslerin çoğunu, okullardan ziyade kendi deneyimlerimizden aldığımızı düşünenlerdenim. Niye mi böyle düşünüyorum? Anlatayım o zaman; yazı bittiğinde bana hak vereceğinizi umuyorum. İşte öykümüz: 1966 veya 67 yılının yaz aylarıydı. Orta okula gittiğimiz yıllar... O yıllarda günümüzün çoğu zamanı denizde, deniz kenarında geçerdi. Sanki birer su kuşuyduk... Eynesil'in içinden geçen, Giresun - Trabzon yolunu, sahile almak için, çalışmalar yapılıyordu... Evimiz deniz sahiline yakın olduğu için, fırsat buldukça sahile koşup, bu çalışmaları rahatlıkla izleyebiliyorduk... Daha önce görmediğimiz kamyon ve iş makinalarnın çıkardığı farklı sesler, yaptıkları manevralar ve yaptıkları işler, ilgimizi çekiyordu... Bu iş makinaları, onlarca işçinin bir günde yapacağı işleri çok kısa sürede yapabiliyor ve yol çalışmaları hızla ilerliyordu... Yaz tatili geldiğinde, çalışmalar evimizin hizalarına kadar gelmiş, makinaların yerler mahalleli çocukların buluşma yeri durumuna gelmişti... Bu arada çalışanlarla da tanış olmuştuk... Zaman zaman onlara takılıyor, kızdırmaya çalışıyorduk... Güzel günlerdi... O anların birinde, greyderi kullanan şoför, sigara molası bahanesi ile araçtan inip, gözüne kestirdiğim arkadaşımızı tuttuğu gibi denize attı... Ani bir saldırıya uğradığımız için şaşkınlık... Beni böyle işimden etmeye devam ederseniz hepinizi tek tek denize atarım, diye de uyardı... Her zaman yanında olmasa da bir de yardımcısı vardı. Onlar öğlen yemeğine gittikten sonra, biz de, en yakındaki dutluğa gidip, intikamızı nasıl alabiliriz, diye plan yapmaya başladık... Onüç-ondört, yaşlarında civa gibi çocuklardık... Hep bir olup bu adamı denize atabilirdik... Aramızda güzel bir işbölümü yaptık. Ayaklarına birer arkadaş sarılırken, iki arkadaş da diğerinin arkasına tekme atlatacaktı. Öbür iki arkadaş da kollarından tutup çekecekler adamı yere yıkacaklardı... Görünüşe göre planımız eksiksizdi. Solak olduğum için payıma adamın sol ayağına sarılmak düşmüştü... En önemli görev de adamın ayağına saldıracak olanlara düştüğü için, arkadaşlar ilk saldırıyı ben yapacağım, herkes görevini korkmadan yapsın, diye uyardım. Daha sonra da saklandığımız yerden birer ikişer çıkıp, adamı ürkütmemeye çalışarak greyderin yanına vardık. Ayağına saldıracak arkadaşla yan yanaydık; arkadaşlar adadamı lafa tutarken, yanımdaki arkadaşla işaretleşerek, ani bir hareketle adamın sol ayağına sarıldım... Adamın ayağına sarıldım ama adam kaya gibi duruyordu... Az sonra kendimi denizin bulanık sularının içinde buldum... Başımı kaldırıp arkadaşlar nerede, diye baktığımda, hepsinin greyderin yığdığı kum ve çakıl yığınlarının üstünde olduğunu gördüm... Keyfleri yerindeydi... O görüntü hala gözümün önündedir; o anın resmini çiz, deseler çizebilirim rahatlıkla. Uzun sözün kısası; iyi bir satışa uğramıştım. Bu olaydan aldığım ders, hayatta aldığım derslerin başında gelir. İyi bir derstir. Atalar boşuna, bin nasihatten bir musibet daha iyidir dememiştir... Toplumsal bir mücadelenin içine gireceğimiz zaman, mücadele arkadaşlarımı, bu olayı anlatarak uyarmaya çalışırım... Bu acı ders yüzdendir hayattaki yalnızlığım... Yazıyı, Koç Köroğlu'nun iki dörtlüğü ile bitireyim: Mert dayanır, namet kaçar, Meydan gümbür gümbürlenir. Şahlar şahı meydan açar, Meydan gümbür gümbürlenir.              
Ekleme Tarihi: 12 Şubat 2023 - Pazar

HAYAT EN İYİ ÖĞRETMENDİR

"Deneyimden daha güçlü bir öğretmen yoktur; ama öğrenme isteği olmadıkça, deneyimden hiç birşey öğrenilmez."
George B. Show
Aldığımız derslerin çoğunu, okullardan ziyade kendi deneyimlerimizden aldığımızı düşünenlerdenim.
Niye mi böyle düşünüyorum?
Anlatayım o zaman; yazı bittiğinde bana hak vereceğinizi umuyorum.
İşte öykümüz:
1966 veya 67 yılının yaz aylarıydı.
Orta okula gittiğimiz yıllar...
O yıllarda günümüzün çoğu zamanı denizde, deniz kenarında geçerdi.
Sanki birer su kuşuyduk...
Eynesil'in içinden geçen, Giresun - Trabzon yolunu, sahile almak için, çalışmalar yapılıyordu...
Evimiz deniz sahiline yakın olduğu için, fırsat buldukça sahile koşup, bu çalışmaları rahatlıkla izleyebiliyorduk...
Daha önce görmediğimiz kamyon ve iş makinalarnın çıkardığı farklı sesler, yaptıkları manevralar ve yaptıkları işler, ilgimizi çekiyordu...
Bu iş makinaları, onlarca işçinin bir günde yapacağı işleri çok kısa sürede yapabiliyor ve yol çalışmaları hızla ilerliyordu...
Yaz tatili geldiğinde, çalışmalar evimizin hizalarına kadar gelmiş, makinaların yerler mahalleli çocukların buluşma yeri durumuna gelmişti...
Bu arada çalışanlarla da tanış olmuştuk...
Zaman zaman onlara takılıyor, kızdırmaya çalışıyorduk...
Güzel günlerdi...
O anların birinde, greyderi kullanan şoför, sigara molası bahanesi ile araçtan inip, gözüne kestirdiğim arkadaşımızı tuttuğu gibi denize attı...
Ani bir saldırıya uğradığımız için şaşkınlık...
Beni böyle işimden etmeye devam ederseniz hepinizi tek tek denize atarım, diye de uyardı...
Her zaman yanında olmasa da bir de yardımcısı vardı.
Onlar öğlen yemeğine gittikten sonra, biz de, en yakındaki dutluğa gidip, intikamızı nasıl alabiliriz, diye plan yapmaya başladık...
Onüç-ondört, yaşlarında civa gibi çocuklardık...
Hep bir olup bu adamı denize atabilirdik...
Aramızda güzel bir işbölümü yaptık.
Ayaklarına birer arkadaş sarılırken, iki arkadaş da diğerinin arkasına tekme atlatacaktı.
Öbür iki arkadaş da kollarından tutup çekecekler adamı yere yıkacaklardı...
Görünüşe göre planımız eksiksizdi.
Solak olduğum için payıma adamın sol ayağına sarılmak düşmüştü...
En önemli görev de adamın ayağına saldıracak olanlara düştüğü için, arkadaşlar ilk saldırıyı ben yapacağım, herkes görevini korkmadan yapsın, diye uyardım.
Daha sonra da saklandığımız yerden birer ikişer çıkıp, adamı ürkütmemeye çalışarak greyderin yanına vardık.
Ayağına saldıracak arkadaşla yan yanaydık; arkadaşlar adadamı lafa tutarken, yanımdaki arkadaşla işaretleşerek, ani bir hareketle adamın sol ayağına sarıldım...
Adamın ayağına sarıldım ama adam kaya gibi duruyordu...
Az sonra kendimi denizin bulanık sularının içinde buldum...
Başımı kaldırıp arkadaşlar nerede, diye baktığımda, hepsinin greyderin yığdığı kum ve çakıl yığınlarının üstünde olduğunu gördüm...
Keyfleri yerindeydi...
O görüntü hala gözümün önündedir; o anın resmini çiz, deseler çizebilirim rahatlıkla.
Uzun sözün kısası; iyi bir satışa uğramıştım.
Bu olaydan aldığım ders, hayatta aldığım derslerin başında gelir.
İyi bir derstir.
Atalar boşuna, bin nasihatten bir musibet daha iyidir dememiştir...
Toplumsal bir mücadelenin içine gireceğimiz zaman, mücadele arkadaşlarımı, bu olayı anlatarak uyarmaya çalışırım...
Bu acı ders yüzdendir hayattaki yalnızlığım...
Yazıyı, Koç Köroğlu'nun iki dörtlüğü ile bitireyim:
Mert dayanır, namet kaçar,
Meydan gümbür gümbürlenir.
Şahlar şahı meydan açar,
Meydan gümbür gümbürlenir.
 
 
 
 
 
 
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.