Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şükrü ÇOBAN
Köşe Yazarı
Şükrü ÇOBAN
 

HERKESİN ÖYKÜSÜ BAŞKA

Okul arkadaşımın oğluydu, tanışalı çok olmamıştı... Daha önceki sohbetimizde, babası ile ilgili okul anılarından söz etmiştik... Beş on gün önce de bir kahve önünde karşılaştık... Sohbet sırasında, kulağındaki kulaklığı göstererek pek iyi işitemediğini, bu yüzden anlatılanları anlamakta zorluk çektiğini söyledi... O zamana kadar kulaklığı olduğunu fark etmemiştim. Bu yaşta kulaklık kullandığına göre, işitme sorunu doğuştan olmalıydı... Belli etmemeye çalışsam da yüreğim bir anda cız, etmişti... Demek ağır ağır, tane tane konuşulmasını istiyordu... Kulaklığı, ne zaman kullanmaya başladın, diye sordum. Onbeş yaşında, deyince, çok geç fark etmişsiniz, dedim. Hayır, dedi; ilkokula başladığım yıl doktora gittim. Doktor, elime bir alet verdi ve birşeyler, söyledi... O herkesin bildiği kontrolü yaptı. Doktorun ne dediğini anlamadığım için, verilen alete rast gele basmıştım... Muayene sonunda doktor babama, bunun kulakları duyuyor, kulağında sorunu yok, demiş... İçtenlikle dinlediğimi anlayınca, başladı anlatmaya... Öğretmenlik yaptığım yıllarda, buna benzer durumla oldukça sık karşılaştığım için, başından neler geçtiğini tahmin edebiliyorum. İşitme sorunun olduğunu ilk ne zaman fark ettin, diye sordum. Ben birşey fark etmedim, dedi ve devam etti: İlkokula başlayınca, öğretmenin ne dediğini anlamadığım için, yanımdaki arkadaşın yaptıklarına bakıp, o ne yaparsa, ben de onları yapmaya çalışıyordum. Başarılı olamayınca da sık sık dayak yiyordum öğretmenden... İşitme sorunum olabileceğini ilk müfettiş fark etti, onun yönlendirmesiyle gittim doktora... Doktor da, daha önce söylediğim gibi, bunun kulağında bir sorun yok demiş babama... İlkokul yıllarım hep böyle geçti... İyi bir öğrenci olmadığım için, sık sık dayak yiyordum öğretmenlerden... Ben de alışmış, kabullenmiştim bu duruma... İlkokulu bitirince, öğretmen babama, bunu orta okula verme, okuyamaz, sen onu en iyisi, bir ustanın yanına çırak ver, demiş... İlkokuldan sonra, bir ustanın yanına çırak girdim... Değişen bir durum yoktu; ustanın dediklerini de pek anlayamıyor, istediklerini yapamadığım için, ondan da dayak yiyordum sık sık... Onbeş yaşına kadar böyle devam etti; konuşanları anlamıyor, birşey öğrenemiyordum... Daha önce de dediğim gibi ben de alışmış, kabullenmiştim bu durumu... Kulaklığı onbeş yaşında aldığını daha önce de söylemişti... Kulaklığı nasıl aldın, dedim. Onbeş yaşına gelince, babam beni kulak burun boğaz doktoruna götürdü... İşitme sorunum olduğunu ilk o doktor teşis etti... Kulaklık almamız gerektiğini söyledi. O zamanlar kulaklık parasını devlet ödemiyordu... Oldukça da pahalıydı... Babam memur olduğu için, parayı bulmakta zorlanmıştı... İnsanları duymaya ve konuşulanları anlamaya başlamış, sanki yeniden doğmuştum... Geç kaldığımız için, birçok açıdan emsallerimden geri kalmıştım ama, çevremin desteği ve kendi gayretlerimle, boşa geçen yıllarımı telafi etmeye çalıştım... Sitemi yoktu, olanları olduğu gibi kabul edebiliyordu... Kısacası kendiyle barışıktı. Onu dinlerken, öğretmenlik yıllarımda tanık olduğum buna benzer bir çok olay geldi geçti aklımdan... Bu olayda, asıl sorumlular analar, babalar, öğretmenler gibi görünse de asıl sorumlu sistemdi, sistemimizdi... O zamanlar, henüz daha bu gibi sorunları gündeme alıp çözüm aramasına gelmemiştik... Aradan geçen süre içinde istenen düzeyde olmasa da oldukça yol aldığımızı görüyor ve bu gibi konularda geleceğe umutla bakabiliyoruz. Çıkmayan candan ümit kesilmezmiş....
Ekleme Tarihi: 11 Aralık 2022 - Pazar

HERKESİN ÖYKÜSÜ BAŞKA

Okul arkadaşımın oğluydu, tanışalı çok olmamıştı...
Daha önceki sohbetimizde, babası ile ilgili okul anılarından söz etmiştik...
Beş on gün önce de bir kahve önünde karşılaştık...
Sohbet sırasında, kulağındaki kulaklığı göstererek pek iyi işitemediğini, bu yüzden anlatılanları anlamakta zorluk çektiğini söyledi...
O zamana kadar kulaklığı olduğunu fark etmemiştim.
Bu yaşta kulaklık kullandığına göre, işitme sorunu doğuştan olmalıydı...
Belli etmemeye çalışsam da yüreğim bir anda cız, etmişti...
Demek ağır ağır, tane tane konuşulmasını istiyordu...
Kulaklığı, ne zaman kullanmaya başladın, diye sordum.
Onbeş yaşında, deyince, çok geç fark etmişsiniz, dedim.
Hayır, dedi; ilkokula başladığım yıl doktora gittim.
Doktor, elime bir alet verdi ve birşeyler, söyledi...
O herkesin bildiği kontrolü yaptı.
Doktorun ne dediğini anlamadığım için, verilen alete rast gele basmıştım...
Muayene sonunda doktor babama, bunun kulakları duyuyor, kulağında sorunu yok, demiş...
İçtenlikle dinlediğimi anlayınca, başladı anlatmaya...
Öğretmenlik yaptığım yıllarda, buna benzer durumla oldukça sık karşılaştığım için, başından neler geçtiğini tahmin edebiliyorum.
İşitme sorunun olduğunu ilk ne zaman fark ettin, diye sordum.
Ben birşey fark etmedim, dedi ve devam etti:
İlkokula başlayınca, öğretmenin ne dediğini anlamadığım için, yanımdaki arkadaşın yaptıklarına bakıp, o ne yaparsa, ben de onları yapmaya çalışıyordum.
Başarılı olamayınca da sık sık dayak yiyordum öğretmenden...
İşitme sorunum olabileceğini ilk müfettiş fark etti, onun yönlendirmesiyle gittim doktora...
Doktor da, daha önce söylediğim gibi, bunun kulağında bir sorun yok demiş babama...
İlkokul yıllarım hep böyle geçti...
İyi bir öğrenci olmadığım için, sık sık dayak yiyordum öğretmenlerden...
Ben de alışmış, kabullenmiştim bu duruma...
İlkokulu bitirince, öğretmen babama, bunu orta okula verme, okuyamaz, sen onu en iyisi, bir ustanın yanına çırak ver, demiş...
İlkokuldan sonra, bir ustanın yanına çırak girdim...
Değişen bir durum yoktu; ustanın dediklerini de pek anlayamıyor, istediklerini yapamadığım için, ondan da dayak yiyordum sık sık...
Onbeş yaşına kadar böyle devam etti; konuşanları anlamıyor, birşey öğrenemiyordum...
Daha önce de dediğim gibi ben de alışmış,
kabullenmiştim
bu durumu...
Kulaklığı onbeş yaşında aldığını daha önce de söylemişti...
Kulaklığı nasıl aldın, dedim.
Onbeş yaşına gelince, babam beni kulak burun boğaz doktoruna götürdü...
İşitme sorunum olduğunu ilk o doktor teşis etti...
Kulaklık almamız gerektiğini söyledi. O zamanlar kulaklık parasını devlet ödemiyordu...
Oldukça da pahalıydı...
Babam memur olduğu için, parayı bulmakta zorlanmıştı...
İnsanları duymaya ve konuşulanları anlamaya başlamış, sanki yeniden doğmuştum...
Geç kaldığımız için, birçok açıdan emsallerimden geri kalmıştım ama, çevremin desteği ve kendi gayretlerimle, boşa geçen yıllarımı telafi etmeye çalıştım...
Sitemi yoktu, olanları olduğu gibi kabul edebiliyordu...
Kısacası kendiyle barışıktı.
Onu dinlerken, öğretmenlik yıllarımda tanık olduğum buna benzer bir çok olay geldi geçti aklımdan...
Bu olayda, asıl sorumlular analar, babalar, öğretmenler gibi görünse de asıl sorumlu sistemdi, sistemimizdi...
O zamanlar, henüz daha bu gibi sorunları gündeme alıp çözüm aramasına gelmemiştik...
Aradan geçen süre içinde istenen düzeyde olmasa da oldukça yol aldığımızı görüyor ve bu gibi konularda geleceğe umutla bakabiliyoruz.
Çıkmayan candan ümit kesilmezmiş....
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.