Kitapta Herulilerle ilgili başka ilginç bilgiler de var.
Ben bunların içinden bana göre en ilginç olanını yazacağım.
Eminim size de ilginç gelecektir.
Bsşlayalım:
"Herulilerin lideri Fulcaris, kuşkusuz cesur ve tamamen korkusuz bir adamdı ancak vahşi ve aceleci bir mizaca sahipti.
Taktik beceriyi ve kuvvetlerin uygun Bi şekilde düzenlemesini gerçek bir komutanın işareti olarak görmedi.
Bunun yerine düşmana karşı hücumu bizzat yönetmekten, savaş alanında en önde ilerlemekten ve savaşta kendisini en önde tutmaktan övünç duyuyordu.
Ancak bu seferki durumda Frankların elinde olan Parma'ya bir saldırı düzenleyerek büyük bir akılsızlık gösterdi.
Düşmanın planlarının tam olarak ne olduğunu öğrenmek ve bu istihbarata bağlı olarak düzenli bir saldırı planı oluşturmak amacıyla önce gözcüler göndermeliydi.
Fakat Roma ordusundan, kendisini takip etmeye hazır birkaç adamla birlikte Heruli ordusunun başına geçip, pervasız bir yürekliliğe ve kaba kuvvete güvenerek, ayrıca herhangi bir şeyin ters gidebilecrğini aklına getirmeyecek tüm hızıyla yola çıktı.
Ancak Frankların lideri Butilinus bu hareketleri önceden haber almıştı ve adamlarını toplayıp şehirden çok uzakta olmayan bir anfi tiyatroda gizleyerek geniş çaplı bir pusu kurdu.
Daha sonra izlemeye ve doğru zamanı beklemeye başladı.
Fulcaris ve Heuliler yavaş ve düzensiz bir şekilde, düşman tarafından çembere alınana kadar ilerlediklerinde işaret verildi.
Franklar birden bire ortaya çıktılar ve onların üzerine katıldılar.
Ulaşabildikleri kim varsa ayırım gözetmeksizin kestiler.
Ani hücumları ve hazırladıkları tuzak sayesinde onları ezdiler.
Çoğunluk, korkunç bir felakete yakalandıklarını fark ettiklerinde kendi canlarını kurtarmak için hem rezil ve son derece utanç verici bir yola başvurdular:
Sırtlarını dönüp, cesaretlerinden ve savaş tehlikeleri konusundaki uzmanlıklarını unutarak kaçmak için paldır küldür koşmaya başladılar.
Böylece ordusu kaçan Fulcaris, muhafızıyla yalnız kaldı.
Buna rağmen kaçmadı.
Aşağılık bir adam olarak kalmaktansa, görkemli bir sonla karşı karşıya gelmeyi tercih etti.
Böylece, mümkün olduğu kadar sağlam bir duruş sergiledi.
Sırtını bir mezar taşına vererek düşmanlarının çoğunu öldürdü.
Bir yandan onlara öfkeyle hücum ederken diğer taraftan yüzü onlara dönük olarak yavaşça geri çekiliyordu.
Büyük bir kolaylıkla kendini kurtarabiliriz ve hizmetkarları da bunu yapmaya teşvik etti.
Ancak tek cevabı şuydu:
'Akılsızlığım için bana sitem eden Narses'in dilinin sokmasına nasıl katlanabilirim? '
Görünüşe göre kılıçtan çok hakaretten korkuyordu.
Olduğu yerde durdu ve sonunda düşmanlar sayıca üstün olana kadar ve göğsünde birkaç mızrak yarası oluşana kadar uzunca bir süre öfkeyle savaştı.
Üstelik kafası baltayla feci bir şekilde kesilmişti.
Ruhu gönülsüzce pes etti ve kalkanının üzerine yüzüstü düştü.
Kendi istekleriyle veya düşman tarafından kuşatıldıkları için onun yanında kalan diğerleri de şimdi onun tepesinde bir yığın olarak yatıyorlardı.
Fulcaris'in komutan olarak atanması ona pek de iyi gelmeyen bir seçkinlikti.
Kısa ve rüya gibi bir refah döneminden sonra kariyeri ve yaşamı hızla son buldu." Sayfa: 39 ve 40.
Yazılanlara göre, Roma(Bizans) Ordusu'nda savaşan bu insanların "Heruli" oldukları belli ama "Heru"nun neresi olduğu şimdilik belli değil.
Benim bildiğim; " Heru(Herü, Heri)" sözcüğü "Yeri" demek.