Roma Ordusu'nun karşısında savaşan Pers Ordusu komutanı Mermereos'tur.
554 yılında Romalılarla yaptığı savaşta yenilir.
Mermereos, "Pers tarihinin en güzide karekterlerinden biriydi.
Parlak bir idareci ve mükemmel bir taktikçiydi.
(...)
İyi bir komutan olmanın ön şartının kas değil beyin olduğunun bundan daha çarpıcı örneği yoktur.
Hizmetkarları Mermereos'un cesedini alıp şehrin dışına taşıdılar..
Atalarının geleneklerine uygun bir şekilde, leşle beslenen iğrenç kuş ve köpeklerin yemesi için başı boş bıraktılar.
Persler in cenaze ritüeli bu şekildedir.
Et ayrılır, kemikler çürümek üzere çıplak bırakılır ve ovada parçalanır dağılır.
Ölüleri herhangi bir mezara, tabuta koymak ve hatta üzerini toprakla örtmek yasaktır.
Ve eğer kuşlar bir adamın vücuduna çabucak saldırmazlarsa veya köpekler onu hemen parçalamazlarsa onun son derece kötü ve ahlaksız biri olduğunu, ruhunun kötü iblislerin uğrak yeri olan bir melanet yuvası olduğunu düşünürler.
Bu durumda akrabaları onu tamamen ölü ve öteki dünyada güzel bir yerlere gitmemiş biri olarak gördükleri için daha da yas tutarlar.
Eğer onu bir çırpıda yiyip bitirirlerse iyi talihi için onu kutsarlar ve ruhunu huşu ve hayretle yad ederler.
Saadet mekanına yükselmeye layık olduğunu düşünerek onu erdemli ve tanrısal bir varlık olarak görürler. " Sayfa: 87-88.
Demek ki bize ters gelse de her toplumun kendilerine göre, çok farklı gelenek ve görenekleri olabiliyor...
" Elbette insanlığın çeşitli milletlerinden her biri, hem toplumlarında evrensel olarak kabul edilen hem de geçişlerinde derinden kök salmış herhangi bir geleneğin mükemmel olduğunu düşünürler.
Buna karşı çıkan her şeyi de aşağılık ve rezil addedip ciddiye almazlar.
Bununla beraber insanlar, kendi gelenekleri söz konusu olduğunda her zaman her şekilde mantıklı argüman bulmaktan geri kalmazlar.
(...)
Bu yüzden Perslerin, kendi geleneklerinin diğer geleneklere üstün olduğunu kanıtlamaya çalışmaları bana şaşırtıcı gelmiyor. " Sayfa: 88-89.
Yazar, bu satırlardan sonra Perslerle ilgili, hiçbir toplumun asla kabul edemeyeceği tabir-i caizse iğrenç uygulamalardan söz ediyor...
Bu anlatılanların ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilemiyoruz...
En iyisi şimdilik bu konuya hiç girmemek...
Yazar da galiba bu anlattıklarının çok ağır suçlamalar olduğunu fark ederek, "Ancak günümüz Persleri (bu) eski uygulamaları tamamen terk ettiler" (Sayfa: 90), diye yazma gereği duyuyor.
Kitapta bundan sonra Zerdüşt ve Zerdüştlük hakkında geniş bilgiler var...
"Suya hürmetleri o kadar büyüktür ki yüzlerini yıkamazlar.
İçme ve sulama dışında başka bir şey için suyu kullanmazlar.
Tapındıkları diğer birçok tanrıyı isimlendirirler, kurbanlar sunarlar, arınma ve kehanet ritüelleri uygularlar.
Ateş, özel bir kutssllık ve saygı nesnesi olarak kabul edilir.
Buna göre dışarı çıkarılmasını asla izin vermeyen magiler(Ateşi korumakla görevli kişiler olmalı. Ş. Ç.) tarafından ücra vee kutsal odalarda gözetim altında tutulur.
Ona [ateşe] dikkatle bakarak kutsal ayinlerini gerçekleştirilen ve gelecekteki olayları görmeye çalışırlar.
Bu uygulamayı Kaldanilerden veya diğer bazı insanlardan aldıklarını düşünüyorum çünkü bu bir tür sapkınlıktır.
Elbette böyle bir yöntem, çok sayıda farklı halktan ortaya çıkan fikirlerin bir karışımı olan dinlerinin birleşik doğası ile uyumludur.
Ve bu durum benim de beklediğim gibidir.
Gerçekten de bu kadar hayret verici dönüşümlere uğrayan ya da arka arkaya gelen yabancı tahakkümlere boyun eğerek herhangi bir istikrar elde etmede başarısız olan başka bir toplum bilmiyorum.
Sonuç olarak hala muhalif biçim ve gelenekler taşımasına şaşmamalı. " Sayfa: 91.
Anasayfa
Yazarlar
Şükrü ÇOBAN
Yazı Detayı
Bu yazı 222+ kez okundu.
OKUYALI EPEY OLSA DA(5)
Roma Ordusu'nun karşısında savaşan Pers Ordusu komutanı Mermereos'tur.
554 yılında Romalılarla yaptığı savaşta yenilir.
Mermereos, "Pers tarihinin en güzide karekterlerinden biriydi.
Parlak bir idareci ve mükemmel bir taktikçiydi.
(...)
İyi bir komutan olmanın ön şartının kas değil beyin olduğunun bundan daha çarpıcı örneği yoktur.
Hizmetkarları Mermereos'un cesedini alıp şehrin dışına taşıdılar..
Atalarının geleneklerine uygun bir şekilde, leşle beslenen iğrenç kuş ve köpeklerin yemesi için başı boş bıraktılar.
Persler in cenaze ritüeli bu şekildedir.
Et ayrılır, kemikler çürümek üzere çıplak bırakılır ve ovada parçalanır dağılır.
Ölüleri herhangi bir mezara, tabuta koymak ve hatta üzerini toprakla örtmek yasaktır.
Ve eğer kuşlar bir adamın vücuduna çabucak saldırmazlarsa veya köpekler onu hemen parçalamazlarsa onun son derece kötü ve ahlaksız biri olduğunu, ruhunun kötü iblislerin uğrak yeri olan bir melanet yuvası olduğunu düşünürler.
Bu durumda akrabaları onu tamamen ölü ve öteki dünyada güzel bir yerlere gitmemiş biri olarak gördükleri için daha da yas tutarlar.
Eğer onu bir çırpıda yiyip bitirirlerse iyi talihi için onu kutsarlar ve ruhunu huşu ve hayretle yad ederler.
Saadet mekanına yükselmeye layık olduğunu düşünerek onu erdemli ve tanrısal bir varlık olarak görürler. " Sayfa: 87-88.
Demek ki bize ters gelse de her toplumun kendilerine göre, çok farklı gelenek ve görenekleri olabiliyor...
" Elbette insanlığın çeşitli milletlerinden her biri, hem toplumlarında evrensel olarak kabul edilen hem de geçişlerinde derinden kök salmış herhangi bir geleneğin mükemmel olduğunu düşünürler.
Buna karşı çıkan her şeyi de aşağılık ve rezil addedip ciddiye almazlar.
Bununla beraber insanlar, kendi gelenekleri söz konusu olduğunda her zaman her şekilde mantıklı argüman bulmaktan geri kalmazlar.
(...)
Bu yüzden Perslerin, kendi geleneklerinin diğer geleneklere üstün olduğunu kanıtlamaya çalışmaları bana şaşırtıcı gelmiyor. " Sayfa: 88-89.
Yazar, bu satırlardan sonra Perslerle ilgili, hiçbir toplumun asla kabul edemeyeceği tabir-i caizse iğrenç uygulamalardan söz ediyor...
Bu anlatılanların ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilemiyoruz...
En iyisi şimdilik bu konuya hiç girmemek...
Yazar da galiba bu anlattıklarının çok ağır suçlamalar olduğunu fark ederek, "Ancak günümüz Persleri (bu) eski uygulamaları tamamen terk ettiler" (Sayfa: 90), diye yazma gereği duyuyor.
Kitapta bundan sonra Zerdüşt ve Zerdüştlük hakkında geniş bilgiler var...
"Suya hürmetleri o kadar büyüktür ki yüzlerini yıkamazlar.
İçme ve sulama dışında başka bir şey için suyu kullanmazlar.
Tapındıkları diğer birçok tanrıyı isimlendirirler, kurbanlar sunarlar, arınma ve kehanet ritüelleri uygularlar.
Ateş, özel bir kutssllık ve saygı nesnesi olarak kabul edilir.
Buna göre dışarı çıkarılmasını asla izin vermeyen magiler(Ateşi korumakla görevli kişiler olmalı. Ş. Ç.) tarafından ücra vee kutsal odalarda gözetim altında tutulur.
Ona [ateşe] dikkatle bakarak kutsal ayinlerini gerçekleştirilen ve gelecekteki olayları görmeye çalışırlar.
Bu uygulamayı Kaldanilerden veya diğer bazı insanlardan aldıklarını düşünüyorum çünkü bu bir tür sapkınlıktır.
Elbette böyle bir yöntem, çok sayıda farklı halktan ortaya çıkan fikirlerin bir karışımı olan dinlerinin birleşik doğası ile uyumludur.
Ve bu durum benim de beklediğim gibidir.
Gerçekten de bu kadar hayret verici dönüşümlere uğrayan ya da arka arkaya gelen yabancı tahakkümlere boyun eğerek herhangi bir istikrar elde etmede başarısız olan başka bir toplum bilmiyorum.
Sonuç olarak hala muhalif biçim ve gelenekler taşımasına şaşmamalı. " Sayfa: 91.
Ekleme
Tarihi: 10 Aralık 2023 - Pazar
OKUYALI EPEY OLSA DA(5)
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.