Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.
Esenyurt Escort

ctwpaa.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Şükrü ÇOBAN
Köşe Yazarı
Şükrü ÇOBAN
 

ORADA ÖCÜ VAR

"Tez geçse de her sevgide, bin hatıra vardır, Hayat dediğin şey yaşayan hatıralardır." Askerden dönmüştüm, martın başıydı... Havalar çok güzeldi. Havalar çok güzel, deyince, anam, sen burayı on gün önce görecektin, dedi. Anamın ne demek istediğini, Hac Dağı'nın başındaki kardan anlıyordum. Bizim sahilde kar kalkmıştı ama yüksek tepelerde duruyordu... Dediğim gibi hava çok güzeldi. İki yaşını yeni bitirmiş olan yeğenim Duygu'yu yanıma alıp deniz kenarına indim. Hava iyi olunca deniz de sakindi. Kıyıdan bakınca tertemiz mavi bir çarşaf gibi görünüyordu... Duygu bir ara, masmavi gökyüzünü gösterek, bak emi, dedi. Dediğim gibi gök masmaviydi, ilgi çekecek bir durum yoktu. O ise, ısrarla gökyüzün gösteriyordu. Merakla, ne var orda Duygu, dedim. Parmağı ile bir bembeyaz küçük bir bulut parçasını göstererek, bak kar var, dedi ve devam etti, kar oraya yapışmış... Bulut parçasını, günler önce, gökyüzüne yapıştığı için, düşmeyen bir kar parçası olarak görüyordu. Evet Duygu, oraya yapıştığı için, düşmemiş, dedim. O da, yapışmış da düşmemiş, dedi... Hayata yeni başlayan her çocuk gibi o da her şeyi merak ediyor, öğrenmeye çalışıyordu... (Eskiler buna tecessüs derdi.) Daha da ilginci kendine göre, yorum yapıyordu... Biz deniz kıyısında rahat rahat otururken, çıkan poyraz nedeniyle üşümeye başladık... Duygu, çok üşüdüm emi, deyince onu üşütmeden eve dönmek gerektiğini düşündüm. Deniz, geldiğimiz zamanki deniz değildi... Kısa sürede çok değişmişti... Öyle ki, denizin üstünde serili mavi çarşaf çoktan yırtılmıştı... Eve dönmek için harekete geçtik... Kumsalda yürürken, rüzgarın etkisi ile çevredeki gazete parçaları sağa sola uçuşuyorlardı... Bu durum da ilgisini çekmişti Duygu'nun... Durup, sağa sola uçuşan kağıt parçalarını izlemeye başladı... Sanırım kağıt parçalarını kimin hareket ettirdiğini, uçurduğunu merak ediyor, aynı zamanda da ilgisini çeken bu olaya, kendine göre bir cevap bulmaya çalışıyordu... Biraz izledikten sonra ona sordum, Duygu ne var orda? Öcü dedi, sonra da rüzgarın geldiği yeri parmağı ile göstererek, orda öcü var, diye ekledi. Sonunda gazete kağıtlarını hareket etiren, uçuran gücün sahibini bulmuştu... Öcü! Evet öcü, dedim. Belleğinde iyice yerleşmesine katkı yapmamak için, öcü nedir, diye sormadım. Sorsam, yaşına göre, nasıl algılıyorsa, onu söyleyecekti... Gözle görünmeyen, çocukları korkutan korkunç bir varlık... Kafam takılmıştı... Çocukları böyle hayali varlıklarla korkutup terbiye etmek, maalesef bizim kültürümüzün vazgeçilmez olumsuz bir parçasıydı... Sağlıksız bir durumdu... Uygarlık ne denli ileri gitse de onbinlerce geçmişi olan bu ilkel kalıntılardan kurtulmak o kadar kolay olmuyordu. Hele bizim gibi aydınlanmasını henüz tamamlayamamış ortadoğu ülkelerinde... Duygu'yu daha fazla bekletmeden alıp eve götürdüm. Evdekilere, olanları anlatıp, çocuğu böyle öcü möcü hikayeleri ile korkutmayın, demeyi düşündüm ama, sonra bir işe yaramayacağını düşünerek vazgeçtim. (Önyargıları parçalamanın, atomu parçalamaktan daha zor olduğunu, ünlü bilim adamı Albert Einstein(Ayinştayn) söylemişti.) Çabamın boşa gideceğini çok iyi biliyordum. (Hala öyle düşünüyorum. Neden öyle düşündüğümü de bir fırsatını bulabilirsem belki ileriki bir zamanda yazabilirim.) Küçük bir anıydı ama aldı götürdü beni...
Ekleme Tarihi: 28 Ekim 2023 - Cumartesi

ORADA ÖCÜ VAR

"Tez geçse de her sevgide, bin hatıra vardır,
Hayat dediğin şey yaşayan hatıralardır."
Askerden dönmüştüm, martın başıydı...
Havalar çok güzeldi.
Havalar çok güzel, deyince, anam, sen burayı on gün önce görecektin, dedi.
Anamın ne demek istediğini, Hac Dağı'nın başındaki kardan anlıyordum.
Bizim sahilde kar kalkmıştı ama yüksek tepelerde duruyordu...
Dediğim gibi hava çok güzeldi.
İki yaşını yeni bitirmiş olan yeğenim Duygu'yu yanıma alıp deniz kenarına indim.
Hava iyi olunca deniz de sakindi.
Kıyıdan bakınca tertemiz mavi bir çarşaf gibi görünüyordu...
Duygu bir ara, masmavi gökyüzünü gösterek, bak emi, dedi.
Dediğim gibi gök masmaviydi, ilgi çekecek bir durum yoktu.
O ise, ısrarla gökyüzün gösteriyordu.
Merakla, ne var orda Duygu, dedim.
Parmağı ile bir bembeyaz küçük bir bulut parçasını göstererek, bak kar var, dedi ve devam etti, kar oraya yapışmış...
Bulut parçasını, günler önce, gökyüzüne yapıştığı için, düşmeyen bir kar parçası olarak görüyordu.
Evet Duygu, oraya yapıştığı için, düşmemiş, dedim.
O da, yapışmış da düşmemiş, dedi...
Hayata yeni başlayan her çocuk gibi o da her şeyi merak ediyor, öğrenmeye çalışıyordu...
(Eskiler buna tecessüs derdi.)
Daha da ilginci kendine göre, yorum yapıyordu...
Biz deniz kıyısında rahat rahat otururken, çıkan poyraz nedeniyle üşümeye başladık...
Duygu, çok üşüdüm emi, deyince onu üşütmeden eve dönmek gerektiğini düşündüm.
Deniz, geldiğimiz zamanki deniz değildi...
Kısa sürede çok değişmişti...
Öyle ki, denizin üstünde serili mavi çarşaf çoktan yırtılmıştı...
Eve dönmek için harekete geçtik...
Kumsalda yürürken, rüzgarın etkisi ile çevredeki gazete parçaları sağa sola uçuşuyorlardı...
Bu durum da ilgisini çekmişti Duygu'nun...
Durup, sağa sola uçuşan kağıt parçalarını izlemeye başladı...
Sanırım kağıt parçalarını kimin hareket ettirdiğini, uçurduğunu merak ediyor, aynı zamanda da ilgisini çeken bu olaya, kendine göre bir cevap bulmaya çalışıyordu...
Biraz izledikten sonra ona sordum, Duygu ne var orda?
Öcü dedi, sonra da rüzgarın geldiği yeri parmağı ile göstererek, orda öcü var, diye ekledi.
Sonunda gazete kağıtlarını hareket etiren, uçuran gücün sahibini bulmuştu...
Öcü!
Evet öcü, dedim.
Belleğinde iyice yerleşmesine katkı yapmamak için, öcü nedir, diye sormadım.
Sorsam, yaşına göre, nasıl algılıyorsa, onu söyleyecekti...
Gözle görünmeyen, çocukları korkutan korkunç bir varlık...
Kafam takılmıştı...
Çocukları böyle hayali varlıklarla korkutup terbiye etmek, maalesef bizim kültürümüzün vazgeçilmez olumsuz bir parçasıydı...
Sağlıksız bir durumdu...
Uygarlık ne denli ileri gitse de onbinlerce geçmişi olan bu ilkel kalıntılardan kurtulmak o kadar kolay olmuyordu.
Hele bizim gibi aydınlanmasını henüz tamamlayamamış ortadoğu ülkelerinde...
Duygu'yu daha fazla bekletmeden alıp eve götürdüm.
Evdekilere, olanları anlatıp, çocuğu böyle öcü möcü hikayeleri ile korkutmayın, demeyi düşündüm ama, sonra bir işe yaramayacağını düşünerek vazgeçtim.
(Önyargıları parçalamanın, atomu parçalamaktan daha zor olduğunu, ünlü bilim adamı Albert Einstein(Ayinştayn) söylemişti.)
Çabamın boşa gideceğini çok iyi biliyordum.
(Hala öyle düşünüyorum.
Neden öyle düşündüğümü de bir fırsatını bulabilirsem belki ileriki bir zamanda yazabilirim.)
Küçük bir anıydı ama aldı götürdü beni...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve goreleden.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.